Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/836 E. 2021/918 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/836 Esas
KARAR NO : 2021/918
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI : 2020/200 E. – 2021/213 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davacının 2015 yılında memleketi Kayseri’ye gittiğinde oto kiralama işi yapan davalı …’tan araç kiraladığını, kiralama işlemi esnasında davalı …’ın müvekkiline kiraladığı araç için teminat olarak senet imzalatmak istediğini, aracı kendisine teslim edildikten sonra da senedi geri vereceğini söylediğini, müvekkilinin kiraladığı araç için bu senedi imzaladığını, senedin boş senet olduğunu, araç teslim edildikten sonra senedin müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkilinin imzalamış olduğu bu senedin üst kısmını istediği gibi sonradan doldurarak alacaklı kısmına kendi kayınvalidesi olan … isimli şahsı, düzenleme ve ödeme tarihlerini dahası 50.000,00 TL bedeli sonradan yazdığını,…’ün müvekkili aleyhine başlattığı Kayseri 8. İcra Dairesinin … esas numaralı dosyasından vazgeçme talebinde bulunarak takibe konu senet aslı alındıktan sonra bononun arkasına … adına ciro yapılarak bu defa olaydan sonra Taner Burak’ın Kayseri 8. İcra Dairesinin … E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine ayrı bir icra takibi başlattığını belirterek davalarının kabulüne karar verilmesini müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesini, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine başlatılan takipte müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesini, İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün takip dosyasının iptalini, davalının haksız ve kötüniyetli olarak müvekkili aleyhine takip yapmış olması nedeni ile davalının takip talebinde yazılı miktar olan 53.454,11 TL nin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacı vekili 2. Celsede, davacı müvekkili davalı …’ dan araç kiraladığını, iş bu kiralama sözleşmesi esnasında davalı …’ ın kiraladığı araç için teminat olarak senet imzalattığını, araç davalıya teslim edildikten sonra senedi geri vereceğini davalının beyan ettiğini, işbu senedin davacı müvekkilince imzalanıp kira sözleşmesinin teminatı olarak davalıya teslim edildiğini beyan etmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 49. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2020/3892 E. 2020/292 K. Sayılı ilamında “Davacının takibe konu edilen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptalini talep ettiği, HMK’nun 4. maddesinde kiralanan taşınmazların İcra ve İflas Kanunu’na göre ilamsız icra yolu ile tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun düzenlendiği, Tarafların yazılı ve sözlü beyanlarından temel ilişkinin kira ilişkisi olup takibine konu edilen bononun araç kiralama sözleşmesi kapsamında verildiği anlaşılmakla davalının istinaf başvuru yerinde görülmemiştir. ” belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK 4. maddesi uyarınca her türlü kira sözleşmelerinden kaynaklanan davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. 6100 sayılı HMK 1. maddesi uyarınca göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir denilmekle; ve görevle ilgili olarak yargılamanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası içeriği ve davacı vekilinin duruşmadaki sözlü beyanı itibarı ile kira sözleşmesinden kaynaklanan bu nevi davalarda Yargıtayın yerleşmiş kararları uyarınca 6100 sayılı HMK 4/a maddesi uyarınca her türlü kira ve kiralamadan kaynaklanan alacak davalarında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olmakla; dava dilekçesinin mahkememizin görevsizliği nedeniyle reddine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-İşbu senedin davacı tarafından imzalanıp kira sözleşmesinin teminatı olarak müvekkile teslim edildiğinin beyan edildiğini ancak de iş bu beyanın gerçeğe aykırı olduğunu, Müvekkilin başlattığı takibe ilişkin ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi gerekçeli kararlarında bahsi geçen konularda senedin bir borç senedi olduğu hususlarının delil teşkil ettiğini, davacı borçlu tarafın, senette tahrifat yapılarak ciro ibaresinin konulduğunu ve borca itiraz sebebi oluştuğunu iddia ettiğini ancak doğru olmadığını, Müvekkilinin kayınvalidesi … adına düzenlenen bono, takipten vazgeçilmesiyle teslim edilip müvekkile ciro edildiğini, davacı feragat nedeniyle borcun sonlandığını ortada bir alacağın kalmadığını öne sürdüğünü, ancak takipten vazgeçmeye rağmen esas hak, hukuki varlığını korumaya devam ettiğinden müvekkil alacaklı, alacağının tahsili için dava veya yeniden icra takibi yoluna başvurabileceğini( Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 25/01/2011 T., 2011/80 E., 2011/834 K. )
-Davacı borçlu, müvekkil ile arasında veya … ile arasında takip konusu senedin dayanağı olan herhangi bir borçlandırıcı işlem olmadığını bu sebeple borcu bulunmadığını ileri sürdüğünü ancak takibe dayanak ilişki belirli olmakla birlikte kıymetli evrakta mücerretlik ilkesi olduğunu, senedin temel borç ilişkisinden soyutlandığını,
-Senede ilişkin alacaklarını 2017 yılından bu yana halen alamadıklarını, defalarca İcra mahkemelerine itiraz edilmesine rağmen İcra Mahkemelerinden çıkan kararlar lehlerine olduğunu, bu senetteki borcun araç kiralama ile alakası olmadığını, davalının rent e car dan araç kiraladığını kaza yaptığını sonrasında kendisini toparlayamadığından paraya ihtiyacı olduğundan arkadaşı olan müvekkil …tan borç para aldığını, bunun üzerine bu borcu ile ilgili davacı tarafın bizzati kendisinin senet verdiğini, her ne kadar davacı taraf bu ilişkinin temelini araç kiralaması ile teminat senedi verilmesine dayandırsa da bunun imkansızlığı hem şeklen hemde madden belli olduğunu, rent e car senetlerinin araç kiralama sözleşmelerinin altında olduğunu ve alt kısmı yırtılarak icraya verilir olduğunu, takibe konu senedin böyle bir senet olmadığını, kiralamış olduğu araçla ilgili hiçbir veri bilgi belge ve plaka numarası bulunmadığını, asıl davanın görülmesi gereken yerin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek davanın görevli olan İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Takibe dayanak bono üstünde teminat amaçlı düzenlendiği ya da rent a car sözleşmesi gereği düzenlendiğine dair bir ibare bulunmamaktadır.Yargılamanın bulunduğu aşama itibarıyla davacı da, bononun rent a car sözleşmesi nedeniyle verildiği iddialarını HMK nın 200 vd maddelerince yazılı belge ile ispatlayamamıştır. Yargılama sırasında sunulmayan deliller istinaf aşamasında sunulamaz. Davalının da kira ilişkisinden kaynaklanmadığına dair beyanı olduğu anlaşılmıştır.Davalı vekili, davacının iddialarının doğru olmayıp taraflar arasında borç-alacak ilişkisi bulunduğunu ve dava konusu çekin nakden verildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin, araç kiralama sözleşmesi sebebiyle verilen senetten kaynaklandığı kabul edilerek Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri usulünce toplanıp değerlendirilerek, taraflar arasında kira ilişkisi olup olmadığı araştırılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ile salt davacının iddiasına değer verilerek görev yönünden dava dilekçesinin reddi ile dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi usule uygun olmadığından, davalı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olduğu görülmekle kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,
2- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2021 gün ve 2020/200 Esas, 2021/213 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021