Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/835 E. 2021/834 K. 12.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/835 Esas
KARAR NO: 2021/834
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/04/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/21 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/07/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 12/04/2018 tarih, … ve … numaralı, 35. ve 39. Sınıfta tescilli “… Dış Ticaret A.Ş.” markalarının sahibi olduğunu, davacı şirketin amblemi de dahil, “…” markasını ilk bulan ve kullananın davacı olduğunu, davacı şirketin antrepo (gümrüklü saha), bağlı serbest depolama ve lojistik dağıtım sektöründe markasıyla faaliyette bulunduğunu, davalı şirketlerinden bünyesinde bulunduğu …’a ait “https://…com.tr /…/” uzantılı internet sitesinde davacının markalarıyla iltibas yaratacak şekilde “…” markalarının kullanıldığını, … Pazarlama A.Ş.’nin iş yerinde de bu markaları kullandığını belirterek, dava konusu marka ismi ve ambleminin davalılar tarafından https://www…com.tr uzantılı internet sitesi üzerinden kullanımının dava süresince tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 27/04/2021 tarihli ara kararıyla; ” Dosya içine getirtilen Ticaret Sicil kayıtları incelendiğinde; davacı şirketin 11.10.2007 tarihinde … A.Ş. unvanı ile kurulduğu, daha sonra unvan değişikliği yaparak … TİC. A.Ş. unvanını aldığı, davalı …’nın 17.03.1995 tarihinde tesciline karar verildiği, davalı … PAZ. A.Ş.’nin 03.12.1980 tarihinde, …’nin 04.11.2004 tarihinde ticaret siciline kaydedildikleri, davacının marka başvuru tarihlerinin 2018 yılı olduğu, davacının “…” markasıyla ilgili daha eski tarihli marka kullanımı bulunup bulunmadığının yargılamayı gerektirdiği, alınan bilirkişi raporu ile davalı … SAN. A.Ş.’nin https://www…com.tr alan adlı internet sitesinde “…” ibaresini içeren markalar ile davacının markalarının farklı olduğuna dair görüş bildirdiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talebinin ” reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın sadece bilirkişi raporuna dayandığını, bilirkişi raporunun içeriği ve hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, marka başvurularına itiraz edildiğini, markaların ayırt edici unsuru ve esas alınması gereken bölümün “…” şekli olduğunu, CJEU (Avrupa Birliği Adalet Divanı) tarafından verilen Giovanni Galli kararında da belirtildiği üzere, kompozit markalarda şekil unsuru ile kelime unsuru çoğu zaman eşit derecede öneme sahip olduğunu (Çolak, Uğur, Türk Marka Hukuku, 4.Baskı, 2018, syf. 258), bir markanın asli unsurunun o markayı vurgulayan imaj olduğunu, davaya konu markalardaki imaj özenle hazırlanan “…” şeklinde yer aldığını, davalının kullandığı “…” şeklinin de davacının kullandığı “…” şekli ile tıpatıp aynı olduğunu, aynılık milimetrik düzeyde ve sadece şekli bakımdan değil kullanılan renk bakımından da aynılık mevcut olduğunu, kompozit markaların sadece kelime unsurlarıyla dikkate alınmış olmasının kabul edilemeyeceğini, bilirkişinin belirttiği raporda ise şekil unsuruna ilişkin olarak herhangi bir ifade geçmediğini, -İtiraza konu markaların “…” ibaresini içerdiğini, tüketici nezdinde müvekkillerinin markasının holding çatısı altında bulunan bir marka gibi algılanabileceğini karıştırılma ihtimalinin söz konusu olabileceğini, -İlgili markalardaki diğer ana unsurun kelime olduğunu, “…” ve “…” arasındaki tek farkın çoğul eki olduğunu, iki markanın şekli unsurlarının tıpa tıp, renklerine kadar aynı olmasından hareketle karıştırılma ihtimalinin varlığı, en azından ihtimal olarak, kabul edilmesi gerektiğini (Yargıtay 11.HD. 07.06.2006 T., 2006/11-338 E., 2006/338 K.), ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, bilirkişilerin HMK m.279/3 hükmüne göre dinlenmesini talep etmişlerdir. Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markalara ilişkin kesinlikle herhangi bir tecavüz ya da ihlal olmadığı gibi, işbu durum davacı şirket tarafından herhangi bir somut delille de ispat edilememiş olup davacı tarafın ihtiyati tedbir talebi her türlü hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bilirkişiler tarafından markaların benzer olup olmadığı veyahut marka hakkına tecavüz edilip edilmediği noktasında değerlendirmeler yapılmasının bir gereklilik olduğunu, davalı müvekkil şirketlerin, ”…” ve “…” ibaresine ekli ibare ve şekillerden oluşmuş “…”, “…”, “…”, “…” ve benzeri birden çok tescilli markaların ve marka başvuruların sahibi olduğunu, davalı müvekkil şirketlere ait TPMK nezdinde tescilli markalar, davacı şirkete ait … ve … numaralı markaların tescil tarihinden çok daha önceki tarihlerde 35 ve 39. sınıfları da kapsayacak şekilde tescil edildiğini, davacı şirketin haksız ve kötü niyetli iddialarının aksine “…” ibareli marka davalı müvekkil şirket tarafından çok uzun senelerden beri TPMK nezdinde müvekkil şirket adına tescilli olduğunu, davacı şirketin, “…” ibareli markayı ilk bulan, kullanan ve maruf hale getiren iddiası ile tescilli markalarının aynısının izinsiz şekilde kullanıldığı yönündeki beyanı, kötü niyetli ve gerçek dışı olup hiçbir somut delile dayanmadığını, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etkinin dikkate alınması gerektiğini, bu sebeple markayı oluşturan her bir kelime ya da bileşenin tek tek değerlendirilmesi yerine bu markalarda kelimenin tamamı itibariyle bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir isteminin koşulları sayın mahkeme tarafından da tespit edildiği üzere hiçbir şekilde oluşmadığını, istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, özetle; marka hakkının aynısının kullanıldığı ve tedbir koşullarının somut olayda gerçekleştiği nedenlerine dayanılmıştır. Dosyadaki belgelere, rapor, tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre ticaret sicil kayıtları, TPE başvuru tarihleri dikkate alındığında davacının dava konusu olayda önceye dayalı kullanım hakkının tartışılması gerektiği, bilirkişi raporunda yaklaşık ispata dair bilgilerin de yer almadığı, 6100 Sayılı HMK’nun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasının yeniden talep edilebileceği, gerekçe içeriğine göre; Mahkemece, aleyhine tedbir talep edilen tarafın kullandığı markanın tescilli kullanıldığı, tedbir talep edenin markasının tanınmış marka olup olmadığı ve önceye dayalı kullanım hakkı bulunup bulunmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle tedbir açısından mevcut delil durumu açısından yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/04/2021 tarih ve 2021/21 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/07/2021