Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/831 E. 2021/931 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/831
KARAR NO: 2021/931
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2021/34 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davalı vekili 19.04.2021 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi ile; Müvekkili şirketin “…” markasını TPMK nezdinde … no ile tescil ettirdiğini, 28.02.2020 tarihinden bu yana 6769 sayılı SMK’nun sağladığı tescil korumasından faydalandığını, davacı firmanın ise “…” ibaresini markasal anlamda kullanmadığını, bu ibareyi piyasada ilk kullananın müvekkili şirket olduğunu, davacı şirketin ticaret unvanında yer alan ibaresinin “…” olduğunu, bu ibareyi de sarı ve turuncu tonlarında oluşturduğu bir logo ile kullandığını, markaların okunuşlarının da farklı olduğunu, markalar arasında tüketiciler nezdinde karışıklığa sebep olacak bir benzerlik bulunmadığını, müvekkili şirketin markasına bugüne kadar 418.000,00 TL yatırım yaptığını, yatırımların her geçen gün arttığını, verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle müvekkilinin zarara uğrayacağını, hatta kapanmanın eşiğine geleceğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını, icrasının durdurulmasını, mahkeme aksi kanaatte ise, teminat karşılığı tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı ve ihtiyati tedbir talep eden vekilinin “…” markasının hükümsüzlüğü, tescilinin iptali ile müvekkilinin marka hakkına tecavüzün sona erdirilmesi ve ref’ini talep ettiği, derdest bulunan dava süresince davalı şirketin “…” markasını kullanmasının yasaklanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini istediği, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, 390/son maddesinde tedbir talep edenin, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafın … nolu “…” markasının tescilli olduğu “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, kurye hizmetleri, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri” ile davacı şirketin iştigal konularının benzer olduğu, davalı tarafın … markasını özellikle davacı tarafın aktif olarak hizmet verdiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” emtialarında kullanmasının taraflar arasında karışıklığa yol açabileceğinin tespit edildiği, söz konusu kullanımın devam etmesinin davacının zararına neden olabileceği, HMK 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiğinden, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, ileride muhtemel zarar ve ziyanlara karşılık olmak üzere ihtiyati tedbir talep eden tarafça takdiren 50.000,00 TL nakdi teminat yatırılması veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edilmesi halinde, davalının … numaralı “…” markasının tescilli olduğu “kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, kurye hizmetleri, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri” için dava sonuçlanıncaya kadar kullanmasının yasaklanmasına, bu yönde davalı tarafa ihtarlı tebligat çıkartılmasına,” karar verilmiştir. Tedbire itiraz üzerine mahkemece; “Davacı şirketin ticaret sicile 07/01/2013 tarihinde “… Ltd. Şti.” unvanı ile tescil edildiği, davalının 28/02/2020 başvuru ve … tescil tarihli … tescil numaralı “…” markasını 39. sınıfta tescil ettirdiği, her iki tarafın iştigal alanının lojistik ve nakliye olup, davalının markasının davacının ticaret unvanının esas unsuru ile benzer olduğu, ancak davacının “…” markasını tescilsiz olarak kullanmak suretiyle hak elde edip etmediğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle, ihtiyati tedbirin devam etmesinin davalının zararına neden olabileceğinden, itirazın kabulüne, 14.04.2021 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına, her iki tarafın menfaatleri gözetilerek, davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, davacının muhtemel zararlarının teminatı olarak, davalı tarafın 6769 sayılı SMK’nun 159/2-c bendi gereğince 50.000,00 TL nakdi yada gayrinakdi teminatı karar tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkemeye depo etmesi, aksi halde talep halinde daha ağır bir ihtiyati tedbire karar verilebileceğinin ihtarına, bu yönde ihtiyati tedbir verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davalı tarafın 04.05.2021 tarihli duruşmada “… biz ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilim tarafından uygun bir teminat karşılığında markayı kullanmamıza izin verilmesini, mahkemece bu talep de kabul edilmeyecekse müvekkilimin markasını kullandığı tüm alanlardan kaldırabilmesi için tarafımıza 1 aylık süre verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunarak davadaki haklılıklarını dolaylı yolla kabul ettiklerini, Ticari kuruluşların markalaşmasında; isim ve unvanın kamuya sunulduğu tarih ile sunanın kimliğinin ve bu tarihten itibaren fiilen kullanılmasının öncelik hakkının belirleyicisi ve marka ihtilafının çözülmesinde önemli olduğunu, davacı şirketin 2013 yılında Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde “…” ticari unvanı ile tescil edildiğini ve bütün reklamlarında, iletişim araç ve gereçlerinde, resmi ve özel belge ve evraklarda, faturalarda bu unvanı bir alamet, işaret ve marka olarak kullandığını, “…” unvanının davacı tarafından 2013 yılında kamuya sunulduğunu, davalı tarafın,”…” unvanını kendilerinin kamuya mal ettikleri, tanıttıkları, markalaştırdıklarına dair iddilarının olmadığını, Müvekkili ile aynı iş kolunda faaliyette bulunan davalı şirketin 19.08.2020 tarihinde, müvekkilin 2013 yılından bu yana fiilen kullandığı, tanındığı, bilindiği ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde bu unvan ile tescil edildiği “…” ismini, TPK’nda marka olarak tescil ettirip kullanarak iltibasa sebebiyet verdiğine ilişkin yeterli belge ve bilginin dosyaya sunulduğunu, Bilirkişi tarafından; Davalı tarafın tescil ettirmiş olduğu … nolu “…” markasının tescilli olduğu “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, kurye hizmetleri, malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri” ile davacı şirketin iştigal konularının benzer olduğu, davalı tarafın … markasını özellikle davacı tarafın aktif olarak hizmet verdiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri”nde kullanmasının taraflar arasında karışıklığa yol açabileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. şeklinde, usul ve yasaya uygun, hüküm vermeye elverişli ve dava dilekçesindeki iddialarını destekler mahiyette rapor tazim edildiğini, mahkemece ihtiyati tedbir kararının devamı ile davalının itirazının reddine karar verilmesi gerektiği halde, 04.05.2021 tarihli hükmün tesis edilmesi doğru olmadığından, mahkemenin 04.05.2021 tarihli kararının kaldırılmasını, mahkemece verilen 14.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; 1-Davanın esasına yönelik kararın tedbiren verilmesi hukuka, yasaya, usule ve hakkaniyete aykırı olduğundan tedbirin kaldırılması gerektiğinin açık olduğunu, söz konusu tedbirin yüklü bir teminat karşılığında kaldırıldığını ve teminatın mahkeme veznesine depo edildiğini, 2-Tedbirin değerlendirilmesine ilişkin duruşma sırasında; verilen tedbirin esasa yönelik olduğu, bu nedenle haksızlık yarattığının dile getirildiğini ve mahkeme aksi kanaatte olur ise verilen tedbirin uygulanabilmesi için mahkemeden bir aylık süre istendiğini, terditli talebin davacı tarafça dolaylı kabul olarak yorumlanarak 04.05.2021 tarihli kararın kaldırılmasının istendiğini, davacının haklılığını kabullerinin söz konusu olmadığını, 3-Müvekkilinin markasının tescilli olup, davacının tescilsiz olarak kullandığı markası ile şekil, ses ve renk olarak herhangi bir benzerlikleri olmadığını, müvekkilinin tescilli markasının, Türkçe olarak yazılıp okunduğunu, rengi mavi iken, davacının marka olarak kullandığı tescilsiz ibarenin İngilizce yazılıp okunduğunu ve renginin turuncu olduğunu, 3-Dosyadaki raporun müvekkilinin savunma ve kanıtları alınıp incelenmeden, yalnız davacının iddia ve kanıtları doğrultusunda hazırlandığından, lojistik sektöründeki tüketici algısı değerlendirilmeden düzenlendiğinden yetersiz olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile düzenlenmiş olan rapora dayanarak hüküm kurulmayacağını, davacının istinaf isteminin reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili, müvekkili şirketin, 19.08.2020 tarihinde, müvekkilinin 2013 yılından bu yana fiilen kullandığı, tanındığı, bilindiği ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde de bu unvan ile tescil edildiği “…” ismini, Türk Patent Kurumu’nda marka olarak tescil ettirdiğini, yakın zamanda kurulan davalı şirketin, müvekkilinin fiilen yıllardır kullandığı, tanıttığı “…” unvanını kullanarak piyasada bir karışıklığa, kargaşaya ve iltibasa sebebiyet verdiğini, müvekkilinin ticari hayatında aksamalar meydana geldiğini, yenilik vasfı taşımadığı halde, davalı şirketin tescilini yaptırdığı “…” markasının hükümsüzlüğüne, tescilinin iptaline, ileride daha büyük kargaşalara sebep olunmaması bakımından davalının “…” markasının, unvanının kullanmasının engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Marka uzmanı bilirkişi 12.04.2021 tarihli raporunda; davalı tarafın tescil ettirmiş olduğu … nolu “…” markasının tescilli olduğu “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri, kurye hizmetleri, Malların depolanması, paketlenmesi ve sandıklanması hizmetleri” ile davacı şirketin iştigal konularının benzer olduğu, davalı tarafın … markasını özellikle davacı tarafın aktif olarak hizmet verdiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” emtialarında kullanmasının taraflar arasında karışıklığa yol açabileceği yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 14/04/2021 tarihinde 50.000,00 TL teminat karşılığı tedbirin kabulüne karar verilmiş olup, davalı tarafın itirazı üzerine 04/05/2021 tarihinde duruşmalı yapılan inceleme sonunda; “davalının markasının davacının ticaret unvanının esas unsuru ile benzer olması, davacının tescilli bir markasının mevcut olmaması, davacının “…” markasını tescilsiz olarak kullanmak suretiyle hak elde edip etmediğinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle, ihtiyati tedbirin devam etmesinin davalının zararına neden olabileceği anlaşılmakla” gerekçesi ile itirazın kabulüne, 14/04/2021 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına, SMK’nun 159/2-c maddesi uyarınca davalı tarafın 50.000,00 TL teminat yatırmasına karar verilmiştir. Davacı tarafın talebi; mahkemece 14.04.2021 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbir kararına davalının itirazı üzerine, 04.05.2021 tarihli tedbirin kaldırılmasına dair kararının kaldırılması ve mahkemece verilen 14.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesine ilişkindir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinde; “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir” ve “bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümlerinin uygulanacağı” ve HMK’da ihtiyati tedbiri düzenleyen 389.maddesinde;“Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemeleri mevcuttur. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesi ve HMK’da ihtiyati tedbiri düzenleyen 389. maddesi uyarınca tedbir kararı verilebilmesi için talepte bulunan tarafın haklılığını yaklaşık ispat etmesi gerekir. Dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunda; davalı tarafın … markasını özellikle davacı tarafın aktif olarak hizmet verdiği “Kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetleri ve kara, deniz ve hava taşıtlarının kiralanması hizmetleri” emtialarında kullanmasının taraflar arasında karışıklığa yol açabileceği yönünde görüş bildirilmiş ise de; dosya kapsamından “davacının … markasını tescilsiz olarak kullandığı” tespit edilmiştir. “…” markasının davacı tarafça tescilsiz kullanılması sebebiyle, tarafların markayı kullanım tarihleri ve korunmaya layık öncelik haklarının tespiti zorunludur. Davacının kullanımının önceliğinin tespiti, tarafların sunacakları deliller ile tespit edileceğinden, yargılamayı gerektirip, bu aşamada dosyaya sunulu delillerle belirlenmesi mümkün değildir. Davacı tarafın iddiasını kanıtlayamama ihtimali karşısında, tedbirin devamı halinde, davalı taraf zarara uğrayacağından mahkemece tedbirin kaldırılmasında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/34 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/09/2021