Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/826 Esas
KARAR NO: 2023/815
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/11/2020
NUMARASI: 2015/30 E. – 2020/634 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kendisinin çeşitli bankalardan almış olduğu çek karnelerinin olduğu çantasının çalındığını, müvekkilinin bu durumu 09/01/2012 tarihinde bir avukat tarafından arandığında anladığını ve avukata çekin izni olmadan doldurulduğunu ve imzasının kesinlikle kendisine ait olmadığını söylediğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2014/185280 soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına konu 16.250,00-TL bedelli, 15/01/2012 keşide tarihli, … bank Seyrantepe şubesine ait müvekkilinin keşidecisi olduğu, …’ın ciranta olarak bulunduğu çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını ve bu şahsı tanımadığını, ticari alışverişinin de olmadığını beyan ederek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, davalının %10’dan az olmamak üzere para cezasına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirket yetkilisi …’ın davacı …’yu tanımadığını, çekteki imzanın kendisine ait olup olmadığını kesinlikle bilmediklerini, müvekkilinin yapmış olduğu bir işten olan alacağı için müvekkili şirkete alacağının ödenmemesi karşılığında çekin verildiğini, davanın haksız olarak açıldığını beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının çek koçanının çalındığından bahisle şikayetçi olduğu ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/185280 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın açıldığı ve yargılama tarihinde soruşturmanın devam ettiği, bilirkişi incelemesi sonucunda dosyaya sunulan Adli Tıp Kurumu raporuna göre, … bank Seyrantepe şubesinden verilme, 15/01/2012 keşide tarihli, keşidecisi davacı … olan, 16.250,00-TL tutarlı çekteki imzanın davacının eli mahsulü olduğu, davalı şirketin çekin son hamili ve çekin karşılıksız çıkması nedeniyle çekin hem keşidecisi olan davacıya hem de ciranta … isimli kişiye karşı icra takibi başlatan taraf olduğu, çekteki imzanın davacıya ait kabul edilmesiyle davalının iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olacağı, kaldı ki davacının imza inkarı dışında başkaca bir menfi tespit sebebine dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin çeklerinin boş olarak çalındığını, daha sonra bir şekilde birileri tarafından kullanıldığını, bu hususta müvekkilinin savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, bu savcılık dosyasındaki çekler nedeniyle parça parça ağır ceza mahkemelerinde kamu davaları açıldığını, İstanbul Anadolu 11. Ağır Ceza Mahkemesi 2020/17 ceza dava dosyasında sanıkların ceza adlığını, imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, dosyanın şu anda istinafta olduğunu, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/117 sayılı dosyasında, sanıkların ceza aldığını, imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiğini, dosyanın şu anda istinafta olduğunu,İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/336 sayılı dosyasında, imzanın müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını, davanın bitme aşamasında olduğunu,Davaya konu çekin müvekkili tarafından imzalanmadığını, Adli tıptan alınan raporda bu durum tespit edilmiş olup; müvekkiline ait olup olmadığının tespit edilemediğini, sonrasında bilirkişi listesine kayıtlı olan birine dosyanın tevdi edildiğini, Mahkemece Savcılığa müzekkere yazılıp iş bu çekle alakalı akıbetin sorulması ve savcılık soruşturmasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müştekisinin müvekkili olduğu 2014/185280 savcılık dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini,Davacının çek koçanının çalındığından bahisle şikayetçi olduğu ve İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/185280 soruşturma sayılı dosyası ile soruşturmanın açıldığını, yargılama tarihinde soruşturmanın devam ettiğini, mahkemece bu tespit yapılmasına rağmen yine de davanın reddedildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davası olup, davacı dava konusu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Dosyaya sunulan 26.08.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, dava konusu çek üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin bildirildiği, daha sonra Mahkemece dosyanın tevdi edildiği bilirkişi Bülend Arıduru tarafından sunulan raporda ise, dava konusu çek üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olduğu tespitinde bulunulduğu, ancak bu raporun mukayeseye esas belgeler yönünden yalnızca istik tap tutanakları esas alınarak hazırlandığı, yeterli miktarda mukayeseye esas belge içermediği, bu haliyle raporun Yargıtay uygulamalarıyla örtüşmediği ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmıştır.Mahkemece yapılacak iş; Adli Tıp Kurumu’nun incelemede son merci olmadığı da gözetilerek, Güzel Sanatlar Fakültesinden (grafoloji alanında uzman) yeni bir bilirkişi kurulundan davacının itirazlarını da karşılayacak şekilde taraf ve Daire denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı bulunmuştur. Diğer yandan her ne kadar İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/185280 soruşturma sayılı dosyasının eldeki dava açısından beklenilmesinde hukuki bir yarar bulunmasa da, söz konusu soruşturma dosyasının celbedilerek incelenmesi, alınmış ise imza incelemesine ilişkin raporun dosyaya celbedilmesi gerekmekte olup, Mahkemece eksik araştırma ve incelemeyle hüküm kurulması hatalı görülmüştür. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/11/2020 tarih, 2015/30 E. 2020/634 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/07/2023