Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/82 E. 2021/75 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/82
KARAR NO : 2021/75
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2020
NUMARASI : 2019/685 E. 2020/376 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkili aleyhine 25.000,00.-TL bedelli çeke dayalı olarak İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine girildiğini, müvekkilinin takip alacaklısı şirkete böyle bir borcu olmadığını, takibe konu çekin dava dışı … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ait olduğunu, müvekkilinin şahsi sorumluluğunu doğurucu herhangi bir ciro yada imzası bulunmadığını, takibe dayanak çekin … Şirketi tarafından …’ye keşide edildiğini, … tarafından da … keşide edildiğini, … tarafından da dosya alacaklısına ciro edildiğini, ciranta silsilesinden de müvekkilinin şahsi sorumluluğunun olmadığının anlaşılacağını, davalı tarafın müvekkiline zarar vermek maksadı ile takip başlattığını, müvekkilinin T.C. Kimlik Numarasının çekin herhangi bir yerinde bulunmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olduğunu beyan ederek takibin müvekkili açısından durdurulmasına, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, davalının %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu çekin müvekkili şirketin borçlusu … tarafından borca mahsuben ciro yoluyla müşteri çeki olarak verildiğini, çekin keşidecisi olarak …Sanayi ve Ticaret yazılı olan çekin şirket mi yoksa şahıs çeki mi olduğunun …bank’a sorulduğunda … adına olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine davacı hakiki şahıs … aleyhine takip yapıldığını, dava dilekçesinin tebliği ile çek keşidecisinin limited şirket olduğunun ve …’nin tek müdür imza yetkilisi olduğunun öğrenildiğini, çekte banka tarafından limited şirket yazılı olmadığından ve şirket kaşesi basılmadığından bu hatanın yapıldığını, davacının davasını ön inceleme yapılmadan kabul ettiklerini, çekte banka tarafından ünvanın eksik yazılması, davacının da kaşe basmaması sebebiyle bu hatanın yapıldığını, kusurlarının bulunmadığını iddia ve beyan ederek davanın kabul nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Kabul, davayı sona erdiren taraf işlemlerinden olup HMK 308.maddesinde düzenlediği, buna göre; kabulün davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesi olduğunu, bu anlamda davalı taraf davayı kabul etmekle davanın sona erdirildiğini, feragat ve kabul halinde yargılama giderleri 6100 sayılı HMK’nın 312.maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre “Feragat veya kabul beyanında bulunan tarafın, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edileceğini, feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyetin, ona göre belirleneceği, davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışı ile sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilemeyeceği, bu kanun hükmüne göre her ne kadar davalı yargılamanın ilk duruşmasında davacının talep sonucunu kabul etmiş ise de, davanın açılmasına kendi hal ve davranışı ile sebebiyet verdiği anlaşıldığından davacı lehine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabul nedeniyle kabulüne, kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı tarafın, şirket adına olan bir çeke ilişkin kasıtlı olarak şirketin yetkilisine karşı kötü niyetli bir takip başlattığımı ve bu hususu da kendi cevap dilekçesi ile de ikrar ettiğini, dolayısı ile takibin kötü niyetli olduğunu, kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken mahkemece kötü niyet tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, takibe dayanak çekin hiçbir yerinde müvekkilinin adı soyadı ya da kendisine ait TC Kimlik numarası yazmadığını, davalının aleyhine icra takibi başlatması gerektiği … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’ne ilişkin isim ve vergi kimlik numarasının ise açık bir şekilde çek üzerinde yazdığını beyan ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, icra takibine konu edilen bonoya dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır.İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davalı şirketin davacının da aralarında bulunduğu borçlular aleyhine 30.702,05.-TL üzerinden icra takibi yaptığı, takip sebebi olarak, 30.01.2019 keşide tarihli, … seri numaralı, 25.000,00 TL bedelli çeke dayandığı görülmüştür.Uyuşmazlık, dava ve takip konusu 30.01.2019 keşide tarihli, … seri numaralı, 25.000,00 TL bedelli çek üzerinde gerek keşideci ve gerekse ciranta olarak isim ve imzası bulunmayan ancak keşideci olarak ünvanı ‘…Sanayi ve Ticar” şeklinde eksik yazılan şirketin temsilcisi olan davacı aleyhine açılan menfi tespit davasında, davanın kabul nedeniyle sona ermesi neticesinde davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Davalı savunmasında; Çekin keşidecisi olarak ”…Sanayi ve Ticar” yazılı olan çekin şirket çeki mi yoksa şahıs çeki mi olduğu Halkbank’a sorulduğunda, … adına olduğunun bildirildiğini, bunun üzerine davacı gerçek kişi … aleyhine takip yapıldığını beyan etmiştir.2004 sayılı İİK’ nun 72/5 maddesi uyarınca, menfi tespit davası açan borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da zorunludur. Bir başka deyişle, takibin kötü niyetle yapıldığının iddia ve ispat edilememesi halinde, sadece takibin haksız olması nedeniyle borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi olanaklı değildir. İcra takibinde bulunan alacaklının da kötü niyetli olup olmadığının somut olaya özgü olarak değerlendirilmesi gerekir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötü niyetli olduğu kabul edilmektedir.Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için menfi tespit istemi kabul edilen davada, alacaklı ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur.Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.06.1980 tarihli ve 1979/9-82 E., 1980/2073 K.; 10.04.2002 tarihli ve 2002/19-282 E., 2002/299 K.; 27.04.2005 tarihli ve 2005/19-286 E., 2005/268 K., 21.10.2015 tarihli ve 2013/19-2415 E., 2015/2335 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.Açıklanan bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Dava ve takip konusu çeke dayalı olarak davacı borçlu aleyhine takip başlatan davalının, çek üzerindeki keşideci şirkete ait ticaret ünvanının eksik yazılması nedeniyle çeki bankaya sordurtması üzerine bankadan aldığı cevaba göre davacı … aleyhine icra takibi başlattığı, bu kişinin keşideci şirketin temsilcisi olduğu, şirket ünvanının eksik yazılmasının davalı kusurundan kaynaklanmadığı, davalının takipte kötüniyetli olduğunun dosyadaki bilgi, belge ve delillere göre ispatlanamadığı anlaşılmakla mahkemece kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2020 tarih ve 2019/685 E. 2020/376 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021