Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/769 E. 2021/783 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/769
KARAR NO: 2021/783
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2019/906 E. 2020/838 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/07/2021
6100 sayılı HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi. Davacı vekili dava dilekçesinde; Dava konusu takibe konu bonoların çalındığını, hukuka aykırı olarak ilk ciranta görünen esas lehdar şirket yetkilisinin imzası ve şirket kaşesinin taklit edildiğini, davamıza ve menfi tespit istemlerine konu bonolarla ilgili olarak imzası ve şirket kaşesi taklit edilen bonoların esas lehdarı-sözde ciranta şirket tarafından da “ihtiyati tedbir kararları” elde edildiğini, bonoların çalınması hırsızlık olayının suçlularının tespiti amacıyla Bakırköy Cumhiryet Başsavcılığı 2019/55961 soruşturma numarasıyla davam eden bir soruşturmanın mevcut olduğunu, davalı ile müvekkili arasında halihazırda devam etmekte olan herhangi bir ticari ilişkinin de bulunmadığını, müvekkili …’in davalıya ödemek zorunda olduğu doğmuş veya doğacak herhangi bir borcunun da bulunmadığını, davalının ödemeden men tedbir kararlarınından haberi olmasına rağmen takip başlatmasının kötü niyetli hareket ettiğinin açık bir göstergesi olduğunu belirterek ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu 6.300,00 TL toplam bedelli 4 adet bono dolayısıyla davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyetli icra takibi dolayısıyla davalının icra dosyasında alacağının %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, icra takibinin iptaline ve icra takibine konu bonoların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacının iddialarını müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, davanın reddinin gerektiğini, müvekkilinin davaya konu senetlerde son hamil durumunda olduğunu, senetlerin veriliş koşullarını ve verilme sebebini araştırmak durumunda olmadığı gibi bunu bilebilecek durumda da olmadığını, senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahde ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan yani iyiniyetli hamilin korunacağını, davacının müvekkilinin kötüniyetli veya ağır kusurlu hareket ettiği iddiasını ispata dair sunabildiği hiçbir delilin olmadığını, vadesinde ödenmeyen senetler için hamilin cirantalara, keşideciye ve diğer çek sorumlularına karşı müraacaat hakkını kullanabileceğini, davacı tarafın iddialarının bir kısmının senetlerin rızası hilafına elden çıktığına ilişkin olsa da bu durumun alacaklının alacağını temin etmesine engel bir durum olmadığını belirterek davanın reddine, karşı tarafın alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davacının dava dilekçesi ile Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu 6.300,00 TL toplam bedelli 4 adet bononun çalındığı, lehtar imza ve cirosunun taklit edildiği, davaya konu olaya ilişkin soruşturma dosyasının bulunduğu, bonolardan dolayı borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit isteminde bulunduğu, davalı taraf cevap dilekçesi ile, davalının iyi niyetli son hamil olduğu, senedi edinme yükümlülüğünü kanıtlama yükümlülüğünün bulunmadığı, iyi niyetli son hamil olarak keşideci ve cirantalara müracaat hakkını kullanmasına engel bulunmadığına ilişkin savunmada bulunduğu, Beykoz İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takip dosyasının incelenmesinde takibe konu 4 adet bononun bulunduğu, davacının bu dört adet bononun düzenleyicisi olduğu, dört adet bonoda ciro silsilesinin aynı olduğu, davalının alacaklı sıfatıyla cirantalar ve keşideciye karşı icra takibi başlattığı, bonoda lehdarı olan ilk ciranda dava dışı … tarafından İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1397 esas 2019/471 karar sayılı dosyasında … Kargo tarafından gönderilen 22 adet bononun şirket merkezi önünden … Kargo aracındayken çalınması ile ilgili kıymetli evrakın iptali davası açıldığı, lehdarın Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/747 esas sayılı dosyasında menfi tespit ve istirdat davası açtığı bu nedenle kıymetli evrakın iptali davası hakkında, karar verilmesine yer olmadığına kararı verildiği, ciro zincirinde bulunan şirketlere ilişkin ticaret odası kayıtlarının dosya arasına alındığı, davalılar hakkında uyap dosya sorgulama kayıtlarının iş bu dosya arasına alındığı, Bakırköy CBS 2019/55961 soruşturma dosyasında dava dışı lehdar … Tekstil Şirketinin diğer cirantalara karşı resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık şikayetinde bulunduğu, davacının bonoların keşidecisi olduğu, kendi imzasına ilişkin itirazının bulunmadığı, bonolarda bulunan ciranta imzasının sahte olduğu savunmasına dayandığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 677. maddesi “bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez.” uyarınca, ticari senetteki geçersiz imzanın sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğuracağı, senetteki her imzanın, diğerlerinden bağımsız olarak sadece imza sahibini bağlayacağı, imzaların bağımsızlığı ilkesinin, poliçeye atılı her geçerli imzanın (keşidecinin, cirantanın, avalistin, kabul eden muhatabın imzası gibi) sahibini bağladığı, geçersiz imzaların sahiplerinin sorumlu tutulmamasına rağmen poliçenin geçerliliğini ortadan kaldırmadığı, geçerli imzaların sahiplerinin, başkasının imzasının geçersiz olduğunu ileri sürerek kambiyo sorumluluğundan kurtulamayacağı, geçersiz bir imzanın sahibini bağlamayıp, ciro zincirini de koparmayacağı, poliçeler bakımından getirilmiş olan bu ilkenin TTK’nın 778/2-d maddesi yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanacağı, soruşturma dosyasında taraf olan kişinin dava dışı lehtar olduğu, soruşturma konusunun sahteciliğe ilişkin olduğu, dosya sonucunun lehtarın hukuki durumunu etkileyeceği, dikkate alınarak soruşturma dosyasının sonucun beklenmesinde fayda görülmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusu bonolardaki ciro silsilesinin bozulduğunu, davalının, müvekkilinin borçlu olduğunu ileri sürerek, bonolara dayanıp müvekkili aleyhine icra takibi başlatmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı yan, bonoların yetkili hamili olmadığını, bonoların esas lehtarının dava dışı … Tekstil A.Ş. olduğunu, davacının bonoları, … Tekstil A.Ş. ile aralarında mevcut ticari ilişki dolayısıyla keşide ettiğini ve … Tekstil A.Ş.’ye kargo yolu ile gönderdiğini ancak bonoların esas lehtara ulaşamadan kargo aracındayken çalındığını, bonoların esas lehtar olan şirketin kaşesinin ve yetkili kişisinin imzasının taklit edilmesi ile piyasaya sürüldüğünü, dolayısıyla ardından gelen ciroların da geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, Davalının tacir olduğunu, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmek zorunda olduğunu, dolayısıyla davaya konu bonoları bir önceki cirantadan teslim alırken, cirantanın/ciroların gerçekliğini ve bonoların karşılığının olup olmadığını araştırması gerektiğini, Davalının, müvekkili aleyhine 03/10/2019 tarihinde Beykoz İcra Müd.’nün … E. sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı icra takibi başlattığını, bonoların arka yüzünde hukuka aykırı olarak ilk ciranta gösterilen esas lehtar … Tekstil A.Ş.’nin kaşe ve imzasının taklit edilmiş olması dolayısıyla 29/11/2018 tarihinde takibe konu bonolar hakkında ödemeden men – ihtiyati tedbir kararı alındığını, 12/02/2019 tarihinde ise bonoların çalınmış olması dolayısıyla suçluların yakalanması için suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının söz konusu ödemeden men ihtiyati tedbir kararından ve soruşturma dosyasından haberi olmasına rağmen icra takibi yolu ile bonoları tahsil etmeye çalışmasının açıkça kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu, Mahkemece müvekkilinin davalıya borçlu olup olmadığının tespit edilebilmesi için, esas lehtarın imzasının sahteliği ve davacının davalıya borçlu olup olmadığının araştırılması gerekirken, bu araştırma yapılmaksızın karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı tarafından davacı aleyhine yürütülen icra takibine konu dört adet bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır. Davacı dava konusu bonoların, lehdara gönderilmek üzere kargoya verildiğini, ancak kargodan çalındığını, lehdar adına atılan birinci ciranta imzasının sahte olduğunu iddia etmiş, davalı iyi niyetli hamil olduğunu savunmuş, Mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça istinaf edilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarına göre, somut davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacının dava konusu bonoların çalındığını ve davalının bu bonoları iktisabında kötü niyetli olduğunu ispat etmesi gerektiği, gerek soruşturma dosyasının geldiği aşama ve gerekse dosyadaki mevcut delil durumu dikkate alındığında davacının ispat yükünü yerine getiremediği, dava konusu bonolar incelendiğinde şeklen ciro silsilesinde bir kopukluk bulunmadığı, imzaların istiklali prensibi gereğince davacının, kendisinden sonra gelen imzanın sahteliği iddiasına dayanamayacağı, bu hususta Mahkemece yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2020 tarih ve 2019/906 E. 2020/838 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/07/2021