Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/755 E. 2021/1128 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/755 Esas
KARAR NO: 2021/1128
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI : 2015/174 E. – 2020/898 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davacı … ekte nüshası sunulan çekte keşideci olarak ve diğer müvekkili … lehdar olarak görüldüğünü, iş bu davaya konu çekin hırsızlık sonucu ele geçirilen çek olduğunu, müvekkili firmaların ticari ilişkisi bulunduğu … San. Tic. Ltd. Şti. firmasına ait iş yerinde 29.08.2014 günü gece 02:00-04:00 saatleri arası hırsızlık olayı meydana geldiğini ve müvekkilinin kasasında bulunan 37 adet toplam 3.585.924,00 TL tutarında çekin çalındığını, olayın Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığı’na intikal etmiş ve bu hırsızlık olayıyla ilgili 2014/12559 numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, iş bu davaya konu çek hakkında çek iptali davası bulunmadığını, çekin ticari ilişki sebebiyle … firmasına verildiğini, çekin lehdarı … ile … San Tic. Ltd. Şti. arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, 21.11.2014 keşide tarihli, … numaralı 19.700,00 TL tutarlı …Bankası Sümer şubesine ait çek davacı lehdar tarafından ciro edilip, mal tedarik ettiği … San Tic. Ltd. Şti.’ne verildiğini, davalının ödeme yasağı bulunan çeklerden bazılarını elinde bulundurduğunu, davalı …, rastlantı olması hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde, çalınan 37 çekten bu güne kadar öğrendiğimiz kadarıyla 6 farklı çeki elinde bulundurduğunu, bu çeklerin keşideci ve lehdarlarının farklı olduğu gibi aradaki ciro silsilelerinin de birbirini tutmadığını, bu çeklerdeki iki ortak noktanın … San Tic. Ltd. Şti.’nin kasasından çalınması ve son hamilin … olması olduğunu, bu sebeple davalının açıkça kötü niyetli olduğunu, hırsızlık suretiyle ele geçirilen, hakkında suç duyurusu ve çek iptal davası ile ödeme yasağı bulunan 21.11.2014 keşide tarihli, … numaralı 19.700,00 TL tutarlı … Bankası Sümer şubesine ait çekle ilgili ivedi olarak İİK 72’ye göre ihtiyati tedbir kararı verilmesini, İİK 72/3 uyarınca icra vezne yatırılacak paranın teminat karşılığında alacaklıya verilmemesini, davalılara borçlu olmadıklarının tespitini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun tebliğ edilmiş olup, davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi verilmemiştir. Ancak son celse, ”davayı kabul etmiyorum, çeklerin çalıntı olduğu hakkında bilgim yoktur, çeki bana … verdi, … hırdavat malzemeleri sattım ve karşılığında bu çeki verdim, … beni zarara uğratmıştır, yaklaşık 500.000,00 TL’ye yakın zararım vardır, ben çeki … aldığımı düşünüyordum ancak bana çeki veren … değilmiş, ben kandırıldım, davanın reddini talep ederim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamından; davacıların çekin keşidecisi ve lehdarı olduğu, aralarındaki ticari ilişki kapsamında çekin dava dışı … Ltd.şti’ne verildiği, bu şirketin işyerinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde dava konusu çek ile birlikte pek çok çekin çalındığı kanıtlanmıştır. Davacılar, çalınan çekten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmişlerdir. Her ne kadar davalı iyiniyetli hamil olduğunu iddia etmekte ise de; davalı ile kendisinden önceki ciranta … savcılıktaki beyanlarının birbiri ile çelişkili olduğu, taraf ticari defterlerinin incelenmesine dair ara karar gereğince ticari defterlerini ibraz etmeyen davalı …’ın ibrazdan kaçınmış sayıldığı, davalı ve kendisinden önceki cirantanın ifadelerinde oluşan çelişkinin defter incelemesi ile de bertaraf edilemediği, tacirin basiretli olması kuralı gereğince son hamil davalı …’ın çeki alırken bankada gerekli sorgulamayı yapması halinde hırsızlık nedeniyle zayi olan çek hakkında verilen ödeme yasağı kararından haberdar olabileceği, çeki aldığı kişinin … olmadığını sonradan anladığını beyan etmesi de göz önüne alındığında; kendisinden önceki iki ciranta imzasının sahte olması nedeniyle çeki iktisap ederken gerekli araştırmayı yapmayan davalı …’ın ağır kusurlu olduğu, bu davada iyiniyet kurallarından ve kambiyo hukuku kurallarının sağladığı korumadan da yararlanamayacağı kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda davacı tarafça kanıtlanan davanın kabulü ile dava konusu çekten dolayı davacıların borçlu olmadıklarının tespitine ” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bayrampaşa da bulunan banka hesaplarına Ticaret karşılığında aldığın 550.00 TL çekleri hesaplarına yatırdığını, çeklerin ödemesi yapılmadığı için avukat yoluyla mahkemeye başvurduğunu, Bankaların kendisine çeklerin çalıntı olduğunu söylemediğini, bu çeklerin çalıntı olduğunu Şehit Bülent Özkan merkez karakolundan öğrendiğini ve kendisine gösterdikleri fotoğraftaki kişiyi de tanımadığını söylediğini, bu nedenle hukuka, kanuna ve iyi niyet esaslarına aykırı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.12.2020 tarih, 2015/174 E. 2020/898 K. sayılı kararın iptal edilmesi gerektiğini kararın kaldırılarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık; dosya kapsamına göre takibe konu çeki ciro yoluyla elde eden davalının kötü niyetli hamil olup olmadığı, diğer bir deyişle çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı hususuna ilişkindir.Öncelikle, uyuşmazlığa hangi yasa hükmünün uygulanacağının belirlenmesinde yarar vardır.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 687. maddesi “ (1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler saklıdır.” hükmünü içermektedir.Yine TTK.nun 790. maddesinde, (1) Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılacağı; 792. maddesi ise, iyiniyetli çek hamilinin korunacağı hükmünü taşımaktadır.Buna göre; çek ister hamiline, ister emre yazılı olsun, çek hamili onu kötü niyetle ya da ağır bir kusuru bulunarak iktisap etmiş olmadıkça, önceki hamilin elinden ne suretle çıkmış olursa olsun, onu geri vermeye mecbur değildir (Turgut Kalpsüz, Çek Hukukuna İlişkin Bazı Meseleler Hakkında Yargıtay Kararlarının Tahlili, Batider, C: XI, s. 37 vd.)TTK.nun 792. maddesi, hamile yazılı çeklerle ilgili olarak, hamile yazılı senetlere ilişkin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 990. maddesine paralel bir koruma sağlamaktadır. Maddeye göre, “zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz.” Ancak, çeki kötü niyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır kusuru bulunduğu takdirde istihkak davası açılabilecektir.Kötü niyetten maksat, senedin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıktığını bilmek veya bilebilecek durumda bulunmaktır. Ağır kusur ise, – örneğin, hamilin hüviyetinin sorulmaması gibi- senedin iktisabında olağan özenin gösterilmemesini ifade eder. Yine, TTK.nun 686/2. maddesindeki “poliçe hamilin elinden herhangi bir surette çıkmış bulunursa…” ibaresi, poliçenin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkmış olmasını, yani çalınmasını, tehdit ya da hile ile alınmasını, kaybedilmesini veya rıza ile fakat devri sakatlayan hukuki olgularla elden çıkmasını ifade etmektedir. Ancak senedi çalan veya hile ile hamilinden alan ya da bulan kişinin sahte ciro ile devretmesi halinde, bunu bilmeyen ve bilebilecek durumda da olmayan; eş söyleyişle, kötüniyetli ve ağır kusurlu bulunmayan (yeni) hamil korunur. (Poroy-Tekinalp, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Genişletilmiş 15. baskı, s. 154 vd.).. Bu tür davalarda, çekin önceki hamilin elinden rızası hilafına çıkarak yeni hamil tarafından kötü niyet veya ağır kusur ile iktisap edildiği iddiasını ispat külfeti davacıya ait olup anılan olgular tanık dâhil her türlü delile kanıtlanabilir.Çekin, keşidecinin elinden rızası hilafına çıktığı iddiası, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. TBK.’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de, mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır.Somut olayda, ilk derece mahkemenin gerekçesinde sözü edilen soruşturma dosyasının sonucuna ilişkin olarak dosyada takipsizlik kararı bulunmaktadır. Takipsizlik kararına itiraz edilmiş olup, itirazın reddedildiği ve takipsizlik kararının kesinleştiği görülmüştür. Dava dışı diğer çeklere ilişkin soruşturmada davalının ticari ilişki sebebiyle çeki aldığı, belge aslı bulunmaması sebebiyle resmi belgede sahtecilik suçunun esaslı unsurlarının bulunmayacağından takipsizlik kararı verildiği, çekin çalınma suretiyle ele geçirildiğinin sübut bulmadığı görülmüştür. TTK.nun 686. maddesi uyarınca davalının kötüniyetli hamil olduğuna ilişkin delil olarak dayanılan soruşturma dosyasının takipsizlik nedeniyle sonuçlanması dikkate alınarak davalının kötü niyetli olduğu kabul edilemeyecektir.Çeki elinde bulundurup takip başlatan davalının kötüniyetle ve hukuka aykırı şekilde çeke sahip olduğunun kabulü için dosya içerisinde başkaca elverişli delil yoktur. Bu bakımdan mahkemenin soruşturma sonucunu dikkate almadan, davalının ağır kusurlu olduğunun kabulü yerinde olmamıştır. Ayrıca TTK’nın 792. Maddesinde düzenlenen hamilin kötü niyetli çeki iktisap ettiği veya iktisap ağır kusuru bulunduğu hususunu ispat yükü davacıya düşmekte olup, bu hususta davalıya yemin teklif edilemez. Davacı, yetkili hamil olan davalının çeki iktisapta kusurlu ya da kötüniyetli olduğunu HMK’nın 220 ve devamı maddelerince ispatlayamamıştır. Buna göre ceza yargılamasındaki soruşturmanın geldiği aşama itibarıyla davalının çeki kötüniyetli olarak iktisabını ispata elverişli maddi vaka tespit edilmiş olmamasına, son hamil olan davalının keşide tarihi itibariyle çekin daha önce ibraza sunulduğu ve işlemin geri alındığını bilmesi mümkün olmadığından (Y19.H.D nin 29.03.2017 tarih ve 2016/7178 E- 2017/2551 K), sadece soruşturma dosyasının bulunduğu, davalının çeki ticari ilişki kapsamında iktisap ettiğini savunduğu, davalının iktisabında ağır kusur veya kötü niyetli olduğuna ilişkin davacı tarafından getirilen herhangi bir kanıt bulunmadığı, çeke ilişkin ödeme yasağı kararı bulunmasının iktisapta ağır kusur veya kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı, esasen kıymetli evrak olan çekin sebepten mücerret bir ödeme aracı olduğu dikkate alındığında davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmadığından kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddeleri gereğince kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç olmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE,2- 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2021 tarih ve 2015/174 Esas, 2020/898 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Açılan DAVANIN REDDİNE, 4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince 59,30 TL maktu karar harcının peşin alınan 336,43 TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 277,13 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan giderlerin ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde İADESİNE,5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile 49,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 211,10 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya VERİLMESİNE,5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer OLMADIĞINA,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/10/2021