Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/726 E. 2021/732 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/726 Esas
KARAR NO: 2021/732
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2018/975 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 27/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptali ile haksız itirazlarından dolayı % 20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, alacaklarının rehinle temin edilememesinden ve davalıların niyetli olup, alacaklılarından mal kaçırma çabası içinde olduklarından, davalıların menkul gayrimenkulleri ile 3. Şahıslarındaki hak ve alacakları üzerine sözleşmenin 42/b maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi mahkemenin 29.03.2019 tarihli kararı ile ele alınmış ve “İcra İflas Kanununun 257. Maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçlular, … Mirasçıları ; …, …, …, … ile … Yönünden 1.180.836,11 Tl İle Sınırlı Olmak ve Diğer Borçlular, … Sanayi Turizm Ticaret Anonim Şirketi İle … Yönünden toplam borç miktarı 1.250.598,12 TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının ihtiyaten haczine” yönünde karar verilmiştir.Davacı vekili 21.01.2021 tarihli dilekçesinde özetle, Taraflar arasında mevcut menfi tespit davasının sonucu beklenildiğinden anılı ihtiyati haciz kararının icraya konulmadığını, İstanbul 18. ATM’ nin 2014/300 esas sayılı dosyasında verilen karardaki istinaf nedenlerinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince reddine karar verilmesi neticesinde yeniden ihtiyati haciz talep ettikleri görülmüştür.İlk derece mahkemesinin 09.02.2021 tarihli ara kararıyla; “Davacı vekilinin talebinin kısmen kabulü ile; İcra İflas Kanununun 257. maddesinin 1. fıkrası ve müteakip maddeleri gereğince aleyhine ihtiyati haciz istenilen borçlular,… San Tur. Tic.A.Ş., ile …- TC:… yönünden 1.141.293,96 TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının ihtiyaten haczine, Diğer borçlular; … – TC:…, … Mirasçıları, …- TC:…, … – Tc:…, … – Tc:…, … -TC:… yönünden ise 1.138.658,87 TL borcuna yetecek miktarda, yedlerinde bulunan menkul ile gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslarda olan hak ve alacaklarının haczi caiz olan kısmının ihtiyaten haczine, 2- İİK’nın 259/1. maddesine göre İhtiyati haciz isteyen alacaklının ihtiyati haciz talebinde haksız çıktığı taktirde borçlunun, kefilinin ve üçüncü şahısların uğrayacakları zararlarına karşılık olarak borç miktarı olan 1.141.293,96 TL ‘nin % 15 ‘i (171.194,09 TL) oranında nakdi teminat yatırmasına veya aynı oranda başka bankadan kesin ve süresiz teminat mektubu sunmasına” karar verildiği görülmüştür.
Davalılar vekili 19/02/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilleri aleyhinde ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ve mahkememiz tarafından teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinin kabul edildiğini, davacı tarafın ihtiyati haciz kararını İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… E. Sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararını infaz ettiğini, işbu icra dosyasında davacı-alacaklı tarafın davalı müvekkilleri adına kayıtlı toplamda 145 adet taşınmazına ihtiyati haciz şerhi şerhi işlendiğini, müvekkilleri adına kayıtlı 30’a yakın araca da ihtiyati haciz şerhi konulduğunu, ihtiyati haciz kararı nedeni ile menfaatler dengesinin davalı müvekkilleri aleyhine bozulduğunu, tüm banka hesapları ve taşınmazlarına haciz şerhi konulması nedeni ile tasarruf yetkileri tamamen sınırlandırıldığını, müvekkili davalı şirket ….A.Ş.’nin İzmir’de faaliyet gösteren ambalaj firması olup yanında 78 çalışanı bulunduğunu, ihtiyati haciz kararı nedeni ile müvekkili şirketin ve şirket yetkileri olan diğer davalıların tüm banka hesaplarına bloke kaydı konulduğunu, müvekkili şirketin öncelikle 10 gün içinde personel maaş ödemeleri ve SGK prim ödemesi bulunduğunu, haciz nedeni ile konulan blokelerin maaş ödemelerini yapmasını engellediğini, SGK priminin 1 gün dahi geç ödenmesinin SGK teşviklerinin müvekkil aleyhine teşviklerin ortadan kalkmasına , bu da yıllık 150.000 TL (YüzellibinTürkLirası) civarında fazla prim ödemesine yol açacağını belirterek açıklanan nedenler ile davacı tarafın hiçbir hukuki gerekçesi ve dayanağı olmaksızın talep ettiği ihtiyati hacizde yasanın aradığı koşulların bulunmadığını, davalıların mal kaçırma gayesinde bulunmadığını, davalı müvekkili şirketin eski, köklü bir firma olduğunu, pek çok taşınır ve taşınmaza sahip olduğunu, piyasa ve kamu borçlarının bulunmadığını ve yüksek montan ile çalışan bir şirket olduğu göz önüne alınarak ihtiyati haciz talebine itirazlarının kabulüne karar verilmesini , davalı müvekkili şirketin ve diğer davalı olan şirket yetkililerinin banka hesaplarına söz konusu ihtiyati haciz kararı ile bloke konulmuş olup şirketin 78 çalışanı olması ve maaş ödemeleri ve SGK prim ödemelerinin ay sonu (22-28 şubat haftası) yapılacak olması nedeni ile davacının davalılara ait 145 adet taşınmaza ve 30 adet araca ihtiyati haciz şerhi koyduğu göz önüne alınarak banka hesaplarındaki haciz şerhlerinin şimdilik tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 26/03/2021 tarihli ara kararıyla; “Her ne kadar davalı vekilince; icra dairesince tüm banka hesapları ve taşınmazlarına haciz şerhi konulması nedeni ile tasarruf yetkilerinin tamamen sınırlandırıldığı, borçtan daha fazla malvarlığına el konulduğu, banka hesaplarındaki haciz şerhlerinin şimdilik tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüş ise de; taşkın haciz nedeniyle yapılacak itirazlarda icra mahkemelerinin yetkili olduğu, mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararında borcuna yetecek miktardaki malvarlığına ihtiyati haciz kararı verildiği görülmekle bu yönden de yapılan itirazın reddine” şeklinde karar verdiği görülmüştür.İlk derece mahkemesince verilen karar üzerine davalılar vekilinin istinafa kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;-İhtiyati haczin koşullarının davalı müvekkiller açısından oluşmadığını, davacı taraf leasing sözleşmesi gereğince makinenin mülkiyetini davalı müvekkillere devretmediğini, davacı tarafın alacağının rehinden daha kuvvetli mülkiyet hakkı ile korunduğunu,-Yerel Mahkeme İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/300 E. Sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunu yaklaşık ispat için yeterli görmüş ise de, Yerel Mahkeme kendi dosyasında bilirkişi incelemesi yaptırmadığını, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/300 E. Sayılı dosyası menfi tespit davası olup alınan bilirkişi raporlarından ilk 3 kök raporda davalı müvekkil şirketin borçlu olmadığı yönünde rapor tanzim edilmiş son alınan bilirkişi heyet raporunda davalı müvekkil şirket ve yetkililerinin davacı Leasing firmasına borçlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiğini, Mahkemenin cevap dilekçesinde temerrüde ilişkin itirazlarına rağmen dosyayı bilirkişiye tevdii etmediğini, temerrüt koşullarının müvekkiller açısından oluşmadığını, davacı tarafın her ne kadar aralarında bağlantı bulunan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/300 E. Ve 2017/649 K. Sayılı dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile onandığından bahisle ihtiyati haciz talep etmiş ise de ; söz konusu davanın menfi tespit ve istirdat davası olup, bu dosyadaki alacağı yönünden henüz bilirkişi incelemesi yapılmadığını, bekletici mesele yapılan İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/300 E. Ve 2017/649 K. Sayılı dosyasınında alınan bilirkişi raporlarında alacağın miktarı ve temerrüt hususu şüpheye yer bırakmayacak nitelikte ortaya çıkarılmadığını,-Cevap dilekçesinde beyan ettikleri ve somut deliller ile destekledikleri işbu beyanları karşısında borcu sona erdiren bir beyan olup olmadığı noktasında da henüz bir inceleme yapılmadığını,-İhtiyati haczin koşullarının oluşabilmesi için alacaklının, davalı müvekkillerin İİK 257 maddesi gereğince muayyen adreslerinin olmadığını ya da borçtan kurtulma gayesi ile işlem yaptığını somut deliller ile ispat etmesi gerektiğini,-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/300 E. Ve 2017/649 K. Sayılı dosyasınındaki kararın onandığı ve bu nedenle ihtiyati haciz talep edildiği beyan edilmiş ise de, bu kararın davalı müvekkilerce temyiz edildiğini ve dosyanın henüz Yargıtay’a gönderilmediğini, kesinleşmediğini, bu nedenle ihtiyati haczin kaldırılması ile dosyanın Yargıtay’dan dönüşünün beklenilmesine karar verilmesini,-İhtiyati haciz kararı nedeni ile menfaatler dengesi davalı müvekkiller aleyhine bozulduğunu, İhtiyati haciz kararı usul ve yasaya aykırı olup kararın istinaf incelemesi ile ortadan kaldırılması gerektiğini, -İhtiyati haciz kararı ticari mahvına sebebiyet vereceği gibi itibar kaybına da sebep olacağını, tüm bu nedenler ile davacı tarafın hiçbir hukuki gerekçesi ve dayanağı olmaksızın talep ettiği ihtiyati hacizde yasanın aradığı koşulların bulunmadığı; davalıların mal kaçırma gayesinde bulunmadığı ve bulunamayacağı; davalı müvekkil şirketin eski,köklü bir firma olduğu, pek çok taşınır ve taşınmaza sahip olduğu, piyasa ve kamu borçlarının bulunmadığı ve yüksek montan ile çalışan bir şirket olduğu göz önüne alınarak ihtiyati haciz kararının istinaf incelemesi ile ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;-İhtiyati haciz kararının verilmesi için gerekli tüm yasal şartların oluştuğunu,-İhtiyati haczin tatbiki için gereken yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiğini, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep ihtiyati haciz istemine ilişkin olup; istinaf konusu ihtiyati hacze itirazın reddine dair ek karar hakkındadır.2004 sayılı İİK.’nun ihtiyati haciz şartlarını düzenleyen 257 nci maddesinde vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını, alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiştir.İhtiyati haczin bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece bu yöndeki istem değerlendirilirken yaklaşık ispat kurulanına göre hareket edilmelidir. 2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır.Bu koşullar ve yasal düzenleme çerçevesinde istinaf eden muterizlerin istinaf sebepleri incelendiğinde; İtiraz eden vekili, finansal kiralama sözleşmesine dayalı borcun ödendiğini, temerrüdün gerçekleşmediğini, yaklaşık ispatın oluşmadığını ileri sürmüştür. İhtiyati haciz isteyen taraf, borçlu tarafın finansal kiralama borçlarını ödemediğini, bu konuda çekilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını ileri sürmüştür. Gerçekten de ihtiyati haciz isteyen taraf, borçlu tarafa göndermiş olduğu ihtarname ile ihtarnamenin tebliğinden itibaren borçlarının ödenmesini istemiş, bu ihtarnamenin tebliğine rağmen borçlu tarafça ödeme yapılmadığını iddia ederek huzurdaki davayı açmış ve ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Bununla birlikte dosyada kesinleşmemiş olsa da yaklaşık ispat için yeterli bilirkişi raporları bulunmaktadır. Dolayısıyla borçlu tarafın ihtiyati haciz kararına itirazının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.İhtiyati hacze itirazda itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmış olup borçlu taraf İİK’nun 265.maddesi uyarınca ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. Mülkiyetin davacı şirkette olduğu, ölçülülük ilkesine aykırılık hususları geniş bir yorumla ihtiyati haczin dayanağına itiraz olarak kabul edildiğinde dahi Mahkeme kararında alacak miktarı kadar haciz istemi kabul edildiğinden ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, açıklanan tüm gerekçeler ile ihtiyati hacze itirazın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla istinaf edenin tüm istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2021 tarih ve 2018/975 Esas sayılı ara kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davalılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalılar tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021