Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/698 E. 2021/713 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/698
KARAR NO: 2021/713
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/03/2021
NUMARASI: 2021/32
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
6100 sayılı HMK’nın 352. maddesi gereğince dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden dava dilekçesinde; Müvekkilinin ”…” markalarının sahibi olarak dünyaca tanınmış bir medya grubu olduğunu, müvekkilinin Türkiye’de TFF Süper Lig ve 1. Lig müsabakalarının yayın haklarının da sahibi olduğunu, 18/01/2021 tarihli … Spor Kulübü ile …, 21/01/2021 tarihinde … Spor Kulübü ile … Spor, 25/01/2021 tarihinde … ile hes kablo …, 30/01/2021 tarihinde … SPOR Kulübü ile … ve 21/02/2021 tarihinde … Kulübü ile … arasında oynanan maçlarda … Spor Kulübü’nün maç öncesi ve sonrasında, futbolcu ve antrönör üzerinde bulunan tişörtler üzerinde yer alan görseller ile oyuncuların giydiği eşofmanlar ve saha kenarında yer alan reklam panolarında beliren görseller ile müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğini, haksız rekabette bulunduğunu, yapılan bu hukuka aykırı eylemlerin TV kameraları önünde lig maçlarında gerçekleştiğini, bu eylemlerin davacı şirketin itibarına karşı açık bir saldırı olduğunu, bu bakımdan ivedi olarak davalılar tarafından marka hakkına yönelik olan tecavüz eylemleri ve haksız rekabet eylemlerinin durdurulması, bu kapsamda, tecavüz oluşturan tabela, t-şört, eşofman, flama vb. ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara el konulmasını, tecavüzün devamını önlemek üzere tüm tedbirlerin alınmasını, özellikle masraflar davalıya ait olmak üzere el-konulan t-şort, eşofman, tabela, flama vb. üzerlerindeki markaların silinmesi veya bu marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası ile nihai mahkeme kararının 5 (beş) büyük gazeteden birinde, masrafı davalı taratan alınmak suretiyle yayınlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 26/02/2021 tarihli ara karar ile; ”… Davacının “… ” ile başlayan birçok markanın tescili sahibi olduğu aynı zamanda TFF Süper Liginin yayın haklarının elinde bulundurduğu,dosyanın mevcut içeriği üzerinden ve davacı şirketin dava dilekçesindeki beyanlarından, … Spor Kulübü tarafından yayıncı kuruluş olan davacı şirkete yönelik bir protesto eylemi içerisinde olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı tarafından, genel olarak davalılar tarafından davacıya ait markalara tecavüz eden fiillerin durdurulması için geniş bir tedbir talebinde bulunulmuş ise de; davalıların eylemlerinin Anayasamızın 26. Maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında değerlendirilebileceği bu bakımdan davalılar tarafından yapılan eylemlerin protesto hakkını da kapsayan ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesininde gerekebileceği,bu hürriyetlerin kullanılması yine Anayasamızın 26. Maddesi gereğince başkalarının şöhret veya haklarının korunması amacı ile sınırlanabilir hükmü gereğince bir tarafta Anayasamız ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, bir tarafta ise ticari itibarın korunması dengesinin gözetilerek,mevcut delil durumu itibari ile ve davanın esasını çözmeyecek mahiyette,HMK’nun 390/2 ve 3.maddeleri uyarınca,davaya konu somut eylemler üzerinden yapılan inceleme neticesi, davalılar tarafından davacıyı protesto amacı ile giyilen tişört ve eşofmanlarda ayrıca reklam panolarında üç ayrı logo kullanıldığı, bu logolardan birincisinin “…”, ikincisinin “…” üçüncüsünün ise “…” ibaresi olduğu, davalılar tarafından kullanılan bu ibareler tek tek incelendiğinde, bu ibarelerin ticari amaç taşımaması ve ticari herhangi bir fonksiyon görmemesi, ticari bir etki doğurmaması ve kullanımın markasal olmaması nedeni ile bu aşamada markaya tecavüz olduğu kanaatine ulaşılamadığı, haksız rekabet yönünden yapılan inceleme neticesi ise, “…” ve “…” sloganların davacıya ait tescilli markalar ile gerek kelime yapıları gerekse anlamsal olarak benzemediği, bu nedenle herhangi bir iltibas yaratmadığı, halk nezdinde davalılar tarafından kullanılan bu sloganların davacı markalarına benzetilme olasılığının düşük olduğu veya olamayacağı, bu nedenle davacı şirketin ticari itibarına zarar verecek mahiyette haksız rekabet teşkil etmediği kanaatine ulaşıldığı, davalılarca kullanılan “…” sloganının ise davacı markalarına ait “…” ile başlaması harflerin ve kelimelerin yazı karakterinin aynı olması davacıya ait tescilli markaların tescil olduğu rengi ve şekli ile benzer şekilde kullanılması ayrıca “…” kelimesinin “…” anlamına geldiği, bu itibarla davacıya yönelik protesto mahiyetinde olduğu, davacı markalarına da benzerlik teşkil etmesi ve halk nezdinde olumsuz bir çağrışım yaratabileceği ihtimali olduğu, bu ihtimal nedeni ile de davacının ticari itibarının zarar görebileceği ve TTK 55 ve 56.maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil edebileceği, bu nedenle davanın etkinliğinin sağlanması açısından,HMK 389 ve devamı maddelerde düzenlenen ihtiyati tedbirin,davanın esasını çözmeye yönelik bir karar olmaması ve olası zararların engellenmesi bakımından, yukarıda belirtilen inceleme ve gerekçelerle sınırlı olmak üzere “…” sloganının kullanılmaması yönünde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar vermek gerektiği, davalılar tarafından kullanılan diğer slogan ve ibarelerin davacı markaları ile iltibas yaratmadığı ve ifade özgürlüğü kapsamında olduğu değerlendirildiğinden bu talepler yönünden tedbir talebinin reddine karar verilerek…” şeklindeki gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 500.000,00 TL teminat veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu karşılığında davalılar tarafından “…” ibaresinin her türlü tişört, eşofman, tabela, flama, reklam panosu vs. gibi araçlarla kullanılmasının durdurulmasına ve yasaklanmasına, davalılar tarafından kullanılan “talebimiz adil ve tarafsız yayıncılık” ve “rejiye ve yönetmene müdahale istemiyoruz” ibareleri ve sloganları yönünden ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekilinin Mahkemece verilen 26/02/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz ederek itirazın kaldırılmasını talep ettiği, itirazında; Süper Lig karşılaşması olan … spor maçında … Spor Kulübüne küfürlü tezahüratın canlı yayınlanması üzerine kulüp başkanları tarafından davacı yayın kuruluşunu protesto etme çağrısı yapıldığını, bunun üzerine de davaya konu sloganların bulunduğu yazıları içeren protesto eylemini başlattıklarını, ayrıca davacı tarafından bu küfürlü tezahürat nedeni ile özür dilenmiş olsa bile özür metninin rakipleri olan …’ın kuruluş yılı olan 19:05 de yayınlanması yine, davacı kurum çalışanı …’ın …’in yardımcılığını da yaptığını, … tarafından özür dilenmesinin de samimi bir özür mahiyetinde olmadığını, eylemlerinin davacı tarafından yapılan bu haksız uygulamalara yönelik ifade özgürlüğü kapsamında protesto olduğunu, davalının ticari bir amacı olmadığını, bu nedenle marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin olamayacağını, protesto hakkının Anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenmiş olduğunu, davaya konu eylemlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, tedbir kararına konu edilen “…” sloganının tedbiren engellenmiş olması karşısında müvekkillerinin ifade özgürlüğünün kısıtlanmış olduğunu, bu kullanımın eleştiri niteliğinde olduğunu, davacı markasını kötülemediğini, eleştirinin sert olmasının da doğası gereği olduğunu beyan ederek verilen tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece 24/03/2021 tarihli ara karar ile ”…Davaya konu “…” kullanımının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile koruma altına alınan ifade özgürlüğü kapsamında kalabileceği, tedbirin devamı halinde ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına neden olabileceği, davalılar tarafından kullanılan protesto ve boykotun ifade özgürlüğü kapsamında yapılan bir eylem mi yoksa yapılan bu eylemin ifade özgürlüğü sınırlarını aşan şekilde davacı markalarına zarar verip vermediği hususlarının ancak yargılama neticesi tüm deliller toplandıktan sonra değerlendirilebileceği, bu hususta davalılar savunmaları da dikkate alınarak daha önce verilen tedbir kararının kaldırılmasına…” şeklindeki gerekçeyle itirazın kabulüne, tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir. Davacı vekili, itiraz üzerine 24/03/2021 tarihli ara karar ile verilen itirazın kabulüne ve tedbirin kaldırılmasına yönelik karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arsındaki uyuşmazlık; davalı tarafın, davacıya ait ”…” seri markalarına benzer şekilde, aynı kompozisyon ve aynı renklerde, “…” ibareli logoyu, “…” ibaresini ve “talebimiz adil ve tarafsız yayıncılık” ibarelerini, t-şörtler, eşofmanlar ve led reklam panolarında kullanmak suretiyle markaya tecavüz ve haksız rekabette bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu görülmektedir. Eldeki uyuşmazlığın da yukarıdaki yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. Dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitine yönelik tedbir talepli bir davadır. Tarafların iddia ve savunmaları ile mevcut delil durumuna göre; somut olayda, markasal kullanımın bulunup bulunmadığı, markaya tecavüz ve haksız rekabetin yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında yaklaşık ispat koşullarının bulunmadığı, belirtilen hususların uyuşmazlığın esasına yönelik olup, yargılamayı gerektirdiği, davalı yanca ifade özgürlüğünün kullanılıp kullanılmadığına yönelik değerlendirmelerin uyuşmazlığın esasını çözecek mahiyette olup tedbir yoluyla değerlendirilemeyeceği, 6100 Sayılı HMK’nun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasının yeniden talep edilebileceği dikkate alınarak İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne ilişkin 24/03/2021 tarihli ara karara karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2021/32 sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021