Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/653 E. 2021/697 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/653
KARAR NO : 2021/697
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2021/131 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalılar tarafından müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine girişildiğini, takip konusu çekin keşide tarihinin sonradan ciranta tarafından değiştirildiğini, çek tanzim edilirken belirtilen keşide tarihine göre çekin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin çeki … Bank Elazığ şubesi’ne tahsil cirosu ile devrettiğini, müvekkili şirketin çeki …’e ciro etmediğini, zira …’e borçlu olmadığını, bu kapsamda ciranta sıfatıyla müvekkili şirketten ödeme talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını ve dilekçesinde bildirdiği diğer nedenleri ileri sürerek müvekkili şirket yönünden takibin tedbiren durdurulmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacı tarafça ödeme emrinin tebliği akabinde İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nde 2020/493 esas sayısı ile açılan davada, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yetkilisi ve diğer davalı … tarafından dosyaya sunulan yazılı beyan dilekçesinde paraflamanın bizzat kendisi tarafından yapıldığı, çekin tahrif edilmediği, açık rıza ile yeni bir keşide tarihi belirlenerek ciro ettiği kabul, ispat ve tevsik edildiğini, şirket yetkilisinin açık beyanı bulunuyorken şirket kaşesinin bulunmamasının önem arz etmediğini, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/493 E. sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmiş olduğunu, gerekçeli kararda davacının bu davada iddia etmiş olduğu tüm hususların aksinin, açıkça ortaya konulduğunu, davacının alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla kararı istinaf ederek tehir-i icra kararı aldığını ve huzurdaki davayı açmak suretiyle süre kazanmaya çalıştığını, borca itiraz niteliğinde açmış olduğu davada, çekin ciro edildiğini inkar etmediğini, yalnızca çek üzerindeki tarihin değiştirilmesine ilişkin imzanın … tarafından atılmadığını iddia ederken, huzurdaki davada ise …’in danışıklı iş yapmak suretiyle tarihi değiştirdiğini iddia ettiğini, Müvekkilinin çeki düzgün ciro silsilesi ile şahsına yapılan ciro neticesinde elinde bulundurduğunu, aksini ispat külfetinin davacıda olduğunu, davacının kötüniyetin varlığını ispatlamayamadığını, müvekkilinin iyiniyetli olarak çeki elinde bulunduran meşru hamil olduğunu, müvekkili … ve …’in birbirlerini tanımadan iş yapmalarının ve …’in tanımadığı insana çeki ciro etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, birbirlerini tanıyan iki şahısın farklı dönemlerde vekilliğini yapmış olmasının dava konusu olayda muvazaa yaratacak bir tarafı bulunmadığını, Davacı tarafından, İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/493 E. sayılı dosyası ile borca itiraz ile takibin iptali talepli dava açılıp, davanın reddine karar verildiğini, davacı tarafından istinaf başvurusu ve teminat yatırılması suretiyle mehil vesikası düzenlendiğini, mehil vesikası ile Bölge Adliye Mahkemesi’nce tehir-i icra kararı verildiğinden, takibin durduğunu, bu nedenle mahkeme tarafından tedbir kararı verilerek icra dosyasının durdurulmasının herhangi bir hukuki yararı bulunmadığını, talebin kabulü halinde İhtiyati Tedbir kararının amacının dışına çıkılarak davacının borcu sürüncemede bırakması garanti altına alınmış olacağından, izah olunan hususlar ile re’sen göz önüne alınacak sair sebeplerle, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”İstemin, davacı borçlu hakkında girişilen icra takibine dayanak çek nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti ve tedbir kararı verilmesine ilişkin olduğu,Somut olayda, davalılar tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Müd.nün … Esas Sayılı takip başlatıldığına ve eldeki davada söz konusu takibe yönelik olduğuna göre, bu durumda olaya uygulanması gereken İİK.’nın 72/3. maddesi olup, geçici hukuki koruma yargılaması açısından ispat vasıtalarına bakıldığında mevcut dosya durumu itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir bir hal bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davanın müvekkili …’ın İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasına konu 15.04.2016 tarihli, … nolu ve 2.250.000-TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebiyle ikame edildiğini ve hak kayıplarının önüne geçilebilmesi amacıyla İİK m. 72 uyarunca icra takibinin müvekkili yönünden durdurulması veya icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmesi yönünde tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini,Müvekkili Şirket ile keşideci … arasındaki ticari ilişki çerçevesinde … tarafından müvekkili şirket lehine 15.04.2016 tarihli, … nolu ve 2.250.000-TL bedelli uyuşmazlık konusu çekin tanzim edildiğini,Çeki teslim alan müvekkili şirketin, … Bank Elazığ Şubesi ile olan kredi ilişkisi kapsamında çeki tahsil cirosuyla … Bank Elazığ Şubesi’ne devrettiğinin, dosyada mübrez … Bank Elazığ Şubesi’nin 27.10.2015 tarihli Senet/Çek Tevdi Bordrosundan ve çekin … Bank tarafından kaşeli/imzalı suretinden tereddüte mahal bırakmayacak şekilde tespit edilebildiğini, çekteki müvekkili şirkete ait beyaz ciro, çekin … Bank Elazığ Şubesi’ne devrine ilişkin olduğunu,İlerleyen süreçte …’nın ödemeyi yapacak ve faturayı düzenleyecek grup şirketini, çeki ve vadeyi değiştirme talebi nedeniyle müvekkili şirketin işlem yaptırmadan çeki … Bank Elazığ Şubesi’nden teslim aldığını ve bu çeki 30.05.2016 tarihli, 7348710 nolu ve 2.250.000-TL bedelli yeni bir çek karşılığında, muhatap bankaya iade edilmek üzere, …’ya iade ettiğini,Müvekkili şirketin hizmet teslimi nedeniyle doğan alacaklarını alamadığı gibi 15.04.2016 tarihli çekin muhatap bankaya iade edildiği inancında iken dört buçuk yıl sonra dava konusu takibe ilişkin ödeme emrini tebliğ aldığını,Ödeme emrinin ekinde gönderilen çek suretinin incelenmesinden; …’in 15.04.2016 olan keşide tarihini sonradan kötüniyetli olarak 28.08.2020 şeklinde değiştirdiği, çekin tahrif edildiği, … Bank’a yapılan cironun …’e yapılmış gibi gösterildiğinin tespit edildiğini, İİK m. 72 uyarınca icra takibinin teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına veya icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmesine karar verilmesinin mümkün olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.02.2020 tarihli 2020/969 E. ve 2020/1428 K. sayılı kararında “HMKnun 207. maddesi hükmü gereğince, senetteki düzeltmelerin düzenleyen tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki kazıntı veya silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkâr halinde yok hükmündedir. Bu nedenle senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın düzenleyene ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olacağından, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır.” ifadeleriyle açıkça hüküm altına alındığını,Somut uyuşmazlıkta çekteki keşide tarihinin keşideci tarafından değiştirilmediğinin açık olduğunu, bu durumda düzeltmenin yok hükmünde olup, ilk keşide tarihi olan 15.04.2016 tarihi nazara alındığında çekin, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığını, … ile … arasında danışıklı işlem yapıldığına dair güçlü deliller bulunduğunu, avukatlarının aynı kişi olması, …’in ödeme emrini elden tebliğ alması ve taraf olmadığı borca itiraz dosyasını hızlandırmak için muhtelif dilekçeler sunması, … tarafından …’a yapılan cironun müvekkili şirketten haksız para tahsil etmek amacıyla danışıklı yapıldığını ortaya koyduğunu,Yaklaşık ispat şartının gerçekleşmesine rağmen ilk derece mahkemesi tarafından İİK m. 72’nin açık hükmü görmezden gelinerek haksız ve hukuka aykırı olarak tedbir taleplerinin reddine karar verildiğinden, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.03.2021 tarih ve 2021/131 E. sayılı ret kararının kaldırılara, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin tedbiren müvekkili şirket yönünden durdurulmasına, bu talebin kabul edilmemesi halinde, icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmesinin önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı ve tedbir isteyen vekilinin talebi; İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip dosyasına konu, … Bankası Elazığ Harput Şubesinden … San. Ve Tic. Ltd. Şti tarafından müvekkili … Ticaret Ve Sanayi Ltd. Şti. emrü havalesine 15/04/2016 tarihinde keşide edilen … numaralı 2.250.000,00 TL tutarlı çekteki keşide tarihinin keşideci tarafından değiştirilmediğinden, düzeltmenin yok hükmünde olması ve ilk keşide tarihi olan 15/04/2016 tarihi nazara alındığında çekin, takip tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığından bahisle borçlu olmadığının tespiti ve yargılama süresince tedbiren takibin durdurulması, bu talebin kabul edilmemesi halinde, teminat karşılığı, icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece; Somut olayda, davalılar tarafından davacı hakkında İstanbul … İcra Müd.nün … Esas Sayılı takip başlatıldığına ve eldeki davada söz konusu takibe yönelik olduğuna göre, bu durumda olaya uygulanması gereken İİK.’nın 72/3. maddesi olup, geçici hukuki koruma yargılaması açısından ispat vasıtalarına bakıldığında mevcut dosya durumu itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir bir hal bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 202/493 Esas 2021/73 Karar sayılı davasında; .. Sanayi Ltd. Şti. tarafından, çek keşidecisi … San. Ve Tic. Ltd. Şti aleyhine aynı çekten dolayı “keşide tarihi üzerinde tahrifat yapıldığı, çekin kambiyo senedi vasfını kaybettiği, zamanaşımına uğradığı” iddiası ile borçlu olmadığının tespitinin talep edildiği, yapılan yargılama sonunda mahkemece; “keşideci şirket yetkilisinin bizzat mahkemeye sunduğu dilekçe ile 28/08/2020 keşide tarihli çekin bizzat kendisi tarafından değiştirilip imzalandığını, sahtecilik ve tahrifat olmadığını beyan ettiği ” davacı tarafın cirodaki imzayı inkar etmediği ve TTK 687. maddesindeki hamilin bile bile zararına hareket ettiğini kanıtlamadığından, davalı tarafın yasal hamil olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği tespit edilmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinin 1. ve 2. fıkrası ile 3. fıkrasının ilk cümlesi;”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. (Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar.” şeklinde düzenlenmiştir.Tedbirin reddine ilişkin karara itiraz eden vekilinin istinaf sebebi; İİK 72.maddesi uyarınca teminat karşılığında takibin durdurulmasına veya icra dosyasındaki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir istenebileceğinden, senetteki keşide tarihine ilişkin değişikliğin şirket yetkilisi tarafından yapılmadığı ve yok hükmünde olduğunun dosya kapsamı ile kanıtlanmasına rağmen, yaklaşık ispat bulunmadığı gerekçesi ile ret kararı verilmesinin hukuka aykırılığı yönündedir. Tedbir isteyen taraf, İstanbul … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldıktan sonra ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasını talep ettiğinden, uygulanması gereken İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenleme karşısında; mahkemece sadece takip başlatılmadan önce ihtiyati tedbir talep edildiği taktirde takibin durdurulmasına karar verebileceğinden, mahkemenin takibin tedbiren durdurulmasına ilişkin talebin reddi kararı usule uygun olup, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.Her ne kadar İİK’nun 72/3 maddesinin son cümlesinde teminat karşılığı icra takibinden sonra menfi tespit davası açıldığında, mahkemece icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilebileceği belirtilmiş ise de; talepte bulunan tarafın davasında haklı olduğunu yaklaşık ispat etmesi ve icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine karar verilmediği taktirde zararının doğacağını kanıtlaması gerekip, davacı tarafın menfi tespit davasındaki iddiaları ile dosya içerisindeki İstanbul 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 202/493 Esas 2021/73 Karar sayılı dosyadaki iddialarının aynı mahiyette olması ve icra mahkemesinin kararındaki “keşideci şirket yetkilisinin bizzat mahkemeye sunduğu dilekçe ile 28/08/2020 keşide tarihli çekin bizzat kendisi tarafından değiştirilip imzalandığını, sahtecilik ve tahrifat olmadığını beyan ettiği ” davacı tarafın cirodaki imzayı inkar etmediği ve TTK 687. maddesindeki hamilin bile bile zararına hareket ettiğini kanıtlamadığına ilişkin tespiti nazara alındığında ilk derece mahkemesinin, “ispat vasıtalarına bakıldığında mevcut dosya durumu itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir bir hal bulunmadığı” yönündeki gerekçesinin yerinde olduğu tespit edildiğinden tedbir talep eden vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2021/131 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021