Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/634 E. 2021/660 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/634 Esas
KARAR NO: 2021/660
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/11/2020 (Ara Karar)
NUMARASI : 2020/195 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 2010 yılından bugüne dek farklı spor dallarını da içine alan çeşitli etkinlikler hayata geçirdiğini, tüm organizasyonları, dünya standartlarının üzerinde, sağlık ve güvenlik konularında alanında profesyonel ekiplerle ortaklaşa gerçekleştirdiğini, her organizasyonunda bir öncekinden daha kaliteli, daha heyecanlı, eğlenceli ve zorlu yarışlar gerçekleştirmek ve yepyeni organizasyonlarla Türk sporuna katkı sağlamayı kendine hedef olarak belirlemiş bir organizasyon şirketi olduğunu hayata geçirdiği organizasyonlarla adından söz ettiğini, basında yer aldığını, Türkiye’nin tanınmış organizasyon şirketlerinden biri olduğunu, düzenlediği etkinlikler ve yarışlar, Türkiye’nin sportif turizm imkanlarının yurtdışında tanıtılması adına bizzat Kültür Ve Turizm Bakanlığı tarafından da desteklenip tanıtıldığını, buna ilişkin www…..com adresinde ve dilekçe ekinde sunulan Kültür Bakanlığı yazılarında detaylı bilgilerin bulunduğunu, aynı zamanda … Şirketler Grubu içerisinde yer aldığı eski tarihli bir kısım marka kullanımları … Tic. A.Ş.’ye ait olduğunu, Müvekkilinin her etkinlik ve organizasyonu yurt içi ve yurt dışında yoğun ilgi ve taleple karşılandığını, etkinlik adları tanınır ve bilinir markalarının olduğunu, bu nedenle müvekkillinin, fikri mülkiyet haklarına da özen ve itibar göstererek her organizasyon ve etkinlik adını koruyabilmek için marka tescil başvurularında bulunup tescilli markalarını kullandığını, müvekkilinin düzenleyeceği yeni bir etkinlik olan … etkinliğinin hazırlıklarını tamamladıktan sonra www…..com sayfasından ve www…..com sayfasından etkinliğin duyurusunu yapıp ve etkinlik adı tescilini sağlamak üzere 04.02.2019 ve 27.03.2019 tarihlerinde 2019/10378 sayılı “…”, 2019/10382 sayılı “…”, 2019/10385 sayılı “…” ve 2019/20837 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurularını yaptığını, Müvekkilinin 22 Haziran 2019’da düzenleyeceği … etkinliğini www…..com sayfasındaki etkinlik takvimine eklediğini ve ayrıca www……com sayfasından da etkinlik duyurularını yaparak etkinliğe katılım için kayıt almaya başladığını, dilekçe ekinde www…com sayfasının etkinlik takviminde yer alan 2019 yılında yapılacak 15 etkinlikten biri olarak (3. sırada) görünmekte olduğunu, müvekilli şirkete ait www…..com ve www….com adlı web sayfalarının etkinliğin planlanması, reklam ve tanıtımı ile ulaştığı kitle bakımından delil olarak değerlendirilmesini ve tüm sayfa içeriklerinin incelenmesini talep ettiklerini, davalı …, ” …” markasını kullandığını ve marka üzerinde bir hak sahibi olmuş gibi gerçek dışı ve açıkça kötüniyetli iddialarla müvekkilinin markalarına itirazlar gerçekleştirilerek, sosyal medya üzerinden haksız ve suçlayıcı ithamlarla müvekkili şirketin itibarını zedeleyici beyanlarda bulunulduğunu, bununla da yetinmeyerek hemen 2019 yılı Eylül ayında içerisinde kalitesi düşük ve müvekkili şirketin etkinliği ile iltibas yaratacak düzeyde aynı konsept ve aynı markayla bir “…” etkinliği düzenlediğini, davalının halen www….com.tr sitesi üzerinden 2020 yılında yine haksız ve kötüniyetli olarak müvekkiline ait tescilli “…” markasını kullanarak müvekkilinin etkinliği ile aynı içerikte bir etkinlik yapacağının duyurusunu yaptığını ve buna ilişkin online kayıt aldığını, davalının bu eylemlerinin açıkça müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, TTK’nu kapsamında haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkilinin “…” markalarının tescil sürecinde davalı … tarafından eskiye dayalı kullanım hakkı ileri sürülerek marka yayımına itiraz edildiğini, Türk Patent Ve Marka Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığı ve YİDK nezdinde kararları ile davalının tüm dosyalardaki yayıma itirazları esastan reddedildiğini, kullanmaya devam ettiğini, bunun müvekkilinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, en son 25 Eylül 2020 tarihinde “İstanbulUltra” etkinliği düzenleyeceğini duyurarak halen markaya tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerine devam ettiğini, davalının, müvekkilinin 25-27 Eylül 2020 yılında yapacağını duyurduğu “…” etkinliği ile aynı tarihte etkinlik düzenleyeceğini www…..com.tr adresinden duyuru yaptığını, davalının eyleminin de tüketiciler nezdinde iltibas yaratmakta olduğunu, müvekkili şirketi arayan veya e-posta gönderen birçok tüketici bu etkinliğin müvekkili şirket tarafından düzenlenip düzenlenmediğini sorduğunu, davalının, 28.02.2019 tarihinde kendi adına olan facebook ve @… adlı instagram hesabından, paylaşımlar yaparak tartışmaya açmış ve facebook ile instagram hesaplarından insanlarla tartışmaya başladığını, davalının yapmış olduğu işbu hukuka aykırı ve mesnetsiz paylaşımlar nedeniyle müvekkilinin ticari itibar ve markalarının zarar gördüğünü, www…..com web sitesinde ise bu kez 4 Mayıs 2019 tarihinde “…” adı ile aynı organizasyonu taklit edip müvekkilinin markasına yaptığı paylaşımlar ile saldırmak ve kötülemek suretiyle yarışçıları, adayları etkilemeye çalıştığını, TTK nun 54. ve diğer maddeleri uyarınca rekabet eylemlerinde bulunduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydıyla, davalının “…” ibaresini kullanmak suretiyle; Davalıya ait facebook (https://…/…), … (@…), https://www…..com/…/ www…..com.tr hesaplarından yaptığı hukuka aykırı paylaşımların tespiti ve kayıt altına alınmasını, Müvekkiline tescilli /10378 sayılı “…”, 2019/10382 sayılı “… Trail”, 2019/10385 sayılı “… ” ve 2019/20837 sayılı “…” ibareli markaları aleyhine yarattığı 6769 Sayılı Yasa kapsamında marka hakkına tecavüzün ve TTK 56. madde kapsamında haksız rekabetin tespitine, önlenmesine ve durdurulmasına, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi ve durdurulması kapsamında www……com.tr sitesine erişimin engellenmesine, markanın kullanıldığı alandaki faaliyetin özgün niteliği de gözetilerek www…..com.tr sitesine erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesi 30.11.2020 tarihli ara kararıyla; “Geçici hukuki korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilmesi için ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve ihtiyati tedbirin bir sebebinin mevcut olması gerekir. Yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir. Görüldüğü üzere kanun koyucu bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir alanı bırakmıştır. Ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. Tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması da zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olması yeterlidir. İhtiyati tedbir talebini inceleyen hakimin davanın esası hakkındaki hükmünü peşinen ihdas ettiğinden söz edilemez. İhtiyati tedbire veya ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verirken hakim dava hakkındaki kanaatini yalnız ihtiyati tedbir talebi ile sınırlı olarak -kanunen gerektiği için- açıklamak durumundadır. Öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir. Dava dilekçesi, TPMK kayıtları, bilirkişi kurulu raporu, bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ve yaklaşık ispat ölçüsü de dikkate alındığında: İhtiyati tedbir talebinin reddine karar” verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Bilirkişilerin dosyada açıkça dayandıkları … tescil no.lu “…” markalarını görmediğini ve değerlendirmeye dahi almadığını, bu kadar açık bir hukuka aykırılık karşısında mahkeme tarafından bilirkişi raporuna dayanılarak ihtiyati tedbir taleplerinin reddedildiğini, -Bilirkişilerin markaların sadece renk ve grafikten ibaret tasarımlarmış gibi değerlendirme yaptıklarını, davalının markası ile davacı müvekkilin markalarının 41.sınıftaki eğitim,öğretim hizmetleri… dahilinde kullanıldığı ve aynı-ortak düzeydeki tüketici kitlesine hitap edildiği tespiti yapıldığını, markaların kelime unsurları birebir aynı iken sadece logo tasarımları farklı diye tüketicilerin markaları karıştırmayacağını söyleyebilmenin marka hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğunu, tarafların iştigal alanları, aynı coğrafi bölgede organizasyon düzenlemeleri, rekabet koşulları vb. düşünüldüğünde ortada her alanda bir benzerlik olduğunun belli olduğunu, müvekkili şirketin, düzenleyeceği yeni bir etkinlik olan … etkinliğinin hazırlıklarını tamamladıktan sonra www….com sayfasından ve www.i…l.com sayfasından etkinliğin duyurusunu yaptığını ve marka tescil başvurularını yaptığını, müvekkili şirket tarafından etkinliğin duyurulmasından ve marka tescil başvurularının yapılmasından sonra Davalı …, sanki “ …” markasını kullanmış ve marka üzerinde bir hak sahibi olmuş gibi gerçek dışı ve açıkça kötüniyetli iddialarla müvekkil markalarına itirazlar gerçekleştirdiğini, ve bir “…” etkinliği düzenlediğini, -Taraflar arasında markların benzerliğinin yanında malların ve hizmetlerin de benzer olduğunun dosya kapsamında çok açık olduğunu, bilirkişiler tarafından davalının haksız rekabet ve zarar verici eylemlerin ekran görüntülerinin tespit edildiğini,-Davalının ekteki “…” marka başvurusu benzerlik nedeniyle reddedildiğini ve YİDK nezdinde yaptığı itiraz da reddedildiğini, bu itibarla henüz bu deliller dahi incelenmeden/toplanmadan ve HMK.m.390/3. kriterleri sağlanmadan ihtiyati tedbir kararının reddinin hukuka aykırı olduğunu, 30.11.2020 tarihli ihtiyati tedbir red kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuş, özetle; marka hakkının aynısının kullanıldığı ve tedbir koşullarının somut olayda gerçekleştiği nedenlerine dayanılmıştır. Ancak mevcut delil durumuna göre, davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiği, davacının marka hakkına ilişkin 04.02.2019 ve 27.03.2019 tarihlerinde 2019/10378 sayılı “…”, 2019/10382 sayılı “…”, 2019/10385 sayılı “…” ve 2019/20837 sayılı “…” ibareli marka tescil başvurularını yaptığı, başvuru tarihleri dikkate alındığında davacının dava konusu olayda önceye dayalı kullanım hakkının tartışılması gerektiği, bilirkişi raporunda yaklaşık ispata dair bilgilerin de yer almadığı, 6100 Sayılı HMK’nun 396. maddesine göre durum ve şartların değişmesi halinde ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasının yeniden talep edilebileceği, gerekçe içeriğine göre; Mahkemece, aleyhine tedbir talep edilen tarafın kullandığı markanın tescilli kullanıldığı, tedbir istenen tarafın markasının bu sınıfta tescilli olmadığı, tedbir talep edenin markasının tanınmış marka olup olmadığı ve önceye dayalı kullanım hakkı bulunup bulunmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle tedbir açısından yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/11/2020 gün ve 2020/195 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/06/2021