Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/611 E. 2021/1269 K. 01.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/611 Esas
KARAR NO: 2021/1269
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2021
NUMARASI: 2018/543 E. – 2021/69 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkilinin arkadaşı olan …’nin ticari iş yapacağını beyan ederek sicilinin kötü olduğundan bahisle değişik bankalardan vadesiz TL ve döviz hesabı açtırmasını istediğini, müvekkilini kandırarak 12 ayrı bankada hesaplar açtırdığını, hesap kartlarını müvekkilinden teslim aldığını, müvekkilinin hesabına kendi arkadaşından gelen parayı çekmek için bankaya gittiğinde, banka yetkilisinden hesabında bloke olduğunu ve parayı çekemeyeceğini öğrendiğini, …’yi arayarak sorması üzerine …’nin herhangi bir sorun olmadığını ve bu işi çözeceğini beyan ettiğini, birkaç gün sonra …, …dlan ve … isimli şahısların müvekkiliyle görüşmeyi ısrarla istemelerinin ardından, istemeyerek Bağcılarda bulunan bir işyerinde kameraların olduğu ortamda 1 saat görüştüklerini ve müvekkilinin ilk defa o tarihte bir suç örgütünün pençesinde olduğunu ve kandırıldığını anladığını, bu kişilerin manevi cebir ve ölümle tehdit ederek yanlarında getirdikleri bir adet boş bonoyu, …’a doldurtarak müvekkiline sadece imza attırmak suretiyle senedin yağması suçunu işlediklerini, müvekkilinin dava konusu senetten dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitini, kötüniyetli davalının %20’den az olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesini, takibin durdurulmasını ve iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının dava dilekçesinde belirttiği olayların gerçeği yansıtmadığını, davacı hakkında Bakırköy 4. ATM’nin 08/11/2017 tarih ve 2017/439 D. İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından görevli bir memur ile borçlunun adresine gidildiğini, davacı …’ne geliş sebebinin anlatıldığını ve davacı tarafından icra takibine konu borcun kabul edildiğini, haciz tutanağındaki beyanların şaşırılarak yada iradesinin fesada uğratılarak alınmadığının açıkça ortada olduğunu, haksız ve mesnetsiz açılan davanın davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın icra takibine konusu senetten dolayı açılan menfi tespit davası olduğu, yapılan yargılama esnasında ilk kez 15/10/2018 tarihinde HMK 150. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı, davanın süresinde yenilendiği, bu kez 25/01/2021 tarihinde ikinci defa takipsiz bırakıldığı,01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 150 ve 320/4 maddeleri uyarınca davanın basit yargılama usulüne tabi olup “Basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” hükmü doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile;
1- Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/543 Esas sayılı davasında, 15.10.2018 tarihli saat 11:40’daki duruşma için İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Muhabere Bürosu aracılığıyla saat 11:29’da mazeret dilekçesi gönderip, mahkeme yazı işleri müdürlüğünün ilgili duruşma için mazeret sunulduğu hususunda yapılan bilgilendirme dikkate alınmadan ve mazeret dilekçesi yok sayılarak 15.10.2018 tarihli duruşma zaptında yer alan saate göre 11:58:39’da dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiğini, 19.10.2018 tarihli dilekçe ile mahkemenin hatalı kararının düzeltilmesini, davanın kaldığı yerden devamına karar verilmesini talep ettiklerini ve davanın kaldığı yerden devam ettiğini, 25.01.2021 tarihli duruşma için, Uyap üzerinden aktif edilen e-duruşma sekmesinden gönderdikleri duruşmaya e-duruşma marifetiyle katılma taleplerinin anlam veremedikleri bir şekilde reddedildiğini, ayrıca 25.01.2021 tarihli duruşma için mesleki mazereti bildirir dilekçeyi celse uygulaması üzerinden gönderdiklerini, mahkemenin haklı mazereti dikkate almaksızın davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, 2-09.11.2020 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı uyarınca ibraz ettikleri yemin metninin ihtaratlı şerh ile davalıya 20.01.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 25.01.2021 tarihli celseye katılmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 228/2 maddesi uyarınca kendisine usulüne uygun yemin teklif edilen ve ihtaratlı şerh ile tebliğ edilen davalının duruşmaya katılmaması nedeniyle yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı için, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemenin tüm bu hususları göz ardı etmek suretiyle haklı mazereti dikkate almaksızın 2 nolu celsede yine mahkemenin kendi hatası nedeniyle işlemden kaldırılmasına karar verdiği dosya hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin müvekkilinin mağduriyetinin artmasına neden olduğunu, 3-Müvekkilinin arkadaşı olan …’nin takriben 4 ay önce ticari iş yapacağını, ancak sicilinin kötü olduğunu söylerek kandırıp, müvekkilinden değişlik bankalarda vadesiz TL ve Döviz hesabı açtırmasını istediğini, müvekkilinin 12 ayrı bankada hesaplar açtırıp, vadesiz hesap kartlarını müvekkilinden teslim aldığını, müvekkilinin hesabına kendi arkadaşından gelen parayı çekmek için bankaya gittiğinde hesabında bloke olduğunu öğrendiğini, …’ye sorduğunda çözeceğini beyan ettiğini, bir kaç gün sonra …’nin yönlendirmesiyle …, … ve … isimli şahıslar ile Bağcılar’da bulunan …’nde kameraların olduğu ortamda yapılan görüşmede, ”senin hesabına yatan para bizim paramız, bu para şuanda blokeli, bu nedenle sen bu parayı çekemediğin için seni herhangi birine borçlandıracağız, senet imzalayacaksın, biz ihtiyati haciz kararı aldıracağız, usulen sana hacze geleceğiz hacze geldiğimizde hem ihtiyati haciz teminatının iadesi için muvafakat göstereceksin, hem de bankalardaki blokeli parayı çekebilmemiz için tutanağa imza atacaksın, eğer bunları yapmazsan seni ailenle beraber yok ederiz, bizim paramızı kimse yiyemez, yemeye çalışanların sonu belli” demek suretiyle manevi cebir ve ölümle tehdit ederek, yanlarında getirmiş oldukları bir adet boş bonoya …’ın blokeli toplam tutarı yazarak müvekkiline imza attırmak suretiyle senedin yağması suçunu işlediklerini, İcra dosyasında alacaklı görünen şahsın avukatı olan Av. …’ın, müvekkilini arayarak görüşme talep ettiğini, müvekkilinin Bağcılar’daki …e randevu verdiğini, avukata konum attığını, avukatın icra memuru olduğunu beyan ettiği sanık … ile birlikte geldiğini, müvekilinin konuyu sorduğunda icra memuru …’in … isimli şahsa borcundan dolayı ihtiyati haciz kararı için geldiklerini beyan ettiğini, 09.11.2017 tarihli haciz tutanağından da anlaşılacağı üzere haciz mahali olan … Mah. … Cad. … Sok. No: … Esenler adresine gidilmediği halde, haciz mahaline gitmiş gibi Bağcılar ilçesinde bulunan …’nde haciz tutanağı düzenlendiğini, avukat ve icra memurunun birlikte hareket ederek bononun tahsilini sağlamaya çalıştıklarını, blokeli pararın bulunduğu üç bankayı ve hesap numarasını yazmak suretiyle ve müvekilini zorlayarak muvafakat vermesine ve imza atmasına yol açtıklarını, haciz tutanağı içeriğinde ve 10 gün önce diğer sanıklarla aynı yerde yapılan zoraki toplantıda müvekkilinin iradesinin sakatlandığını, İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2018/165 D. iş sayılı dosyasına esas İstanbul Başsavcılığı ilgili soruşturma dosyasının derdest olduğunu ve hakkında yurtdışı çıkış yasağı kararı alındığını, davalının herhangi bir alacağı olmadan müvekkili … aleyhine icra takibi başlattığından, davalının işlemlerinin hukuka aykırı ve kötü niyetli olduğunu, 4-Davalının icra takibine konu ettiği bononun tanzim tarihi ve ihtarname tarihine göre bononun kat ihtarından önce düzenlendiği anlaşıldığından bononun hesabın kat’ından önce teminat olarak verildiğinin kabulü gerektiğinden, bononun kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe konu edilemeyeceğini, izah ettikleri ve mahkemece re’sen nazara alınacak nedenlerle Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/543 E. 2021/69 K. Sayılı 25.01.2021 tarihli kararının kaldırılmasını ve davanın kabulü ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına dayanak teşkil eden senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, davalının %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi, 01/02/2017 (senette 01/20/2017 olarak yazılmıştır) tanzim, 15/08/2017 vade tarihli 230.000,00 TL tutarlı keşidecisi olduğu bononun, tehditle iradesi sakatlanarak imzalatıldığından bahisle, dava konusu senetten dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile kötüniyetli davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra tazminatına mahkum edilmesi, takibin durdurulması ve iptaline ilişkindir. Mahkemece; Dava dosyasının ilk olarak 15/10/2018 tarihinde HMK 150. maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı, davanın süresinde yenilendiği, 25/01/2021 tarihinde ikinci defa takipsiz bırakıldığı, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 150 ve 320/4 maddeleri uyarınca davanın basit yargılama usulüne tabi olup “Basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır.” hükmü doğrultusunda davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği tespit edilmiştir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/543 esas sayılı dosyasında 04/06/2018 tarihli tensip zaptı ile yargılamanın TTK 4. maddesi gereğince basit yargılama usulüne göre icrasına karar verilip, ön inceleme ve duruşmanın 16/07/2018 tarihine bırakıldığı, 16/07/2018 tarihli oturuma davacı vekilinin geldiği, davalıya tebligat yapılamadığından katılmadığı ve TK’nun 21. maddesine göre tebligat yapılması yönünde ara kararı verilerek 15/10/2018 tarihine ertelendiği, 15/10/2018 tarihli oturumun saat: 11.58:39’da açıldığı, gelen olmadığı, zapta “davacı vekilinin mübaşir aracılığı ile çağrıldığı, hazır olmadığı ve mazeret dilekçesi vermediği görüldü” şeklinde yazılarak dosyanın HMK 150/1 maddesi uyarınca işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Ön Büro’su aracılığı ile 15/10/2018 tarihinde saat 11:29 itibariyle mazeret bildirdiği, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nden 19/10/2018 tarihli dilekçe ile mazeretlerine rağmen dosya işlemden kaldırıldığından, durumun düzeltilmesini ve dosyanın yenilenmesinin talep edildiği, mahkemece 23/10/2018 tarihli yenileme tensip tutanağı ile, talep yenileme olarak kabul edilerek davanın kaldığı yerden devamına karar verilerek duruşmanın 17/12/2018 tarihine bırakıldığı, davacı vekilinin,17/12/2018, 08/04/2/19, 02/12/2019 ve 09/11/2020 tarihli oturumlara mazeret gönderdiği, mahkemece mazeretin kabulüne karar verildiği, davacı vekilinin son oturum tarihi olan 25/01/2021 tarihli oturum için 21/01/2021 tarihinde e-duruşma talebinde bulunduğu ayrıca, 25/01/2021 tarihinde saat 02:59 itibariyle “Kardıra Cezaevinde tutuklu müvekkil ziyareti, Kocaeli Adliyesi’ndeki tutuklu işlemleri ve iş toplantısı sebebiyle” mazeret gönderdiği, ekinde mazereti kanıtlar delil sunulmadığı, mahkemece, 25/01/2021 tarihli oturumda mazeretin delillendirilmediğinden bahisle reddine karar verilerek davanın HMK 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği tespit edilmiştir. 1-Davacı tarafın ilk istinaf sebebi, davanın 25/01/2021 tarihli oturumu için, Uyap üzerinden aktif edilen e-duruşma sekmesinden gönderdikleri duruşmaya e-duruşma marifetiyle katılma taleplerinin anlam veremedikleri bir şekilde reddedildiğini, ayrıca 25/01/2021 tarihli duruşma için mesleki mazereti bildirir dilekçeyi celse uygulaması üzerinden gönderdiklerini, mahkemenin haklı mazereti dikkate almaksızın davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. 28/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7251 Sayılı Yasa ile değişik HMK 149.maddesinde; “Mahkeme taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemlerini yapabilmelerine karar verebilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir” düzenlemesi mevcuttur. Yönetmelik 30/06/2021 tarih ve 31527 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş olup, davacı vekilinin HMK 149. maddesi uyarınca 21/01/2021 tarihinde talepte bulunduğu mahkemenin 08/06/2021 tarihli yazı cevabından tespit edilmiş olup, davacı vekilinin talepte bulunduğu tarih itibariyle yönetmeliğin yürürlüğe girmediği tespit edilmiştir. Davacı tarafın talepte bulunduğu tarih itibariyle e-duruşma talebinin mahkemeye ulaştığı tarihten itibaren 24 saat içerisinde işlem yapılmadığı taktirde, sistem gereği otomatik olarak reddedilmiş sayıldığı, mahkemenin 08/06/2021 tarihli yazı cevabından tespit edilmiştir. Davacı vekilinin dosyaya 25/01/2021 tarihinde saat 02:59’da mazeret bildirdiği, ekinde belgesinin bulunmadığı, mahkemece davacı vekilinin birden fazla mazeret bildirdiği, mazeretini delillendirmediği gerekçesi ile reddine karar verildiği dosyanın incelenmesinden tespit edilmiştir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2021 tarihli, 2020/9191 esas ve 2021/3837 sayılı kararı ile aynı nitelikteki 2018/662 esas ve 2019/8974 karar sayılı, 21/11/2019 tarihli kararında; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 320/4 bendi; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” hükmü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27’nci maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36’ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6’ncı maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O halde, HMK’nun 150. maddesi kapsamında duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verileceği” belirtilmiştir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. Mahkemece HMK 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılma kararı verilebilmesi için dava dosyasının ilk yenilemeden sonra takipsiz bırakılması gerekir. Davacı taraf dosyanın işlemden kaldırıldığı 15/10/2018 tarihli oturum için aynı tarihte saat: 11:26;04 itibariyle İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Muhabere Bürosu aracılığı ile mazeret göndermiş, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne saat 11:29;40’ta ulaşmıştır. Mazeret mahkemeye ulaşmış olmasına ve saat 11:58;39’da dosya ele alınmasına rağmen, mazeret verilmediği gerekçesi ile dosya işlemden kaldırılmıştır. Bu hali ile dosyanın ilk işlemden kaldırılması kararı usule uygun olmamıştır. Davacı vekili, 19/10/2018 havale tarihli dilekçesinde 15/10/2018 tarihli oturum için mazeret bildirdiği halde dosyanın işlemden kaldırıldığını beyan ederek, bu hususun düzeltilmesini ve davanın kaldığı yerden devamını talep etmiştir. Davacı vekilinin bu talebi eski hale iade niteliğinde olup, mahkemece inceleme yapılarak talep konusunda bir karar verilmesi gerekirken, karar verilmeksizin yenileme talebi olarak kabulü ile duruşma günü verildiği tespit edilmiştir. Davacı vekilinin 25/01/2021 tarihli oturuma usule uygun daveti edilmediğine ilişkin itirazı bulunmadığı gibi, tayin edilen 25/01/2021 tarihli duruşma için e-duruşma talebinde bulunması ve mazeret göndermesi duruşma gününden haberdar olduğunu göstereceğinden, istinaf sebepleri ile sınırlı inceleme yapılması gerektiğinden,25/01/2021 tarihli oturum için mahkemenin mazereti ret gerekçesi yönünden inceleme yapılmıştır. Davacı vekili mazeretine belge eklememiş, bildirim giderlerini yatırmamış olduğundan geçerli bir mazeretin varlığından söz edilmeyeceği için, mahkemece mazeretin reddine karar verilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Dava değeri itibariyle basit yargılama usulüne tabi olup, HMK320/4. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, açılmamış sayılmasına karar verilir ise de; 15/10/2018 tarihli oturumdaki işlemden kaldırma kararı usule uygun olmadığı için, ilk yenilemeden sonra takipsiz bırakılma söz konusu olmadığından açılmamış sayılma kararı doğru olmadığı gibi, davacı vekilinin 19/10/2018 tarihli eski hale iade talebi yönünden bir karar verilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi de usule aykırı olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Yemin metninin ihtarlı şerh ile davalıya 20.01.2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davalının 25/01/2021 tarihli celseye katılmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 228/2 maddesi uyarınca davalının duruşmaya katılmaması nedeniyle yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemenin bu hususları göz ardı ederek haklı mazereti dikkate almaksızın davanın açılmamış sayılmasına karar vermesinin usule aykırı olduğu yönündedir. Mahkemece icra edilen 28/09/2020 tarihli oturumda davacı tarafa yemin delilinin hatırlatılması üzerine, davacı vekilinin yemin deliline dayanacağını, yemin metnini hazırlayıp sunmaları için süre verilmesini talep ettiği, mahkemece 1 hafta süre verildiği ve davacı vekilinin 05/10/2020 havale tarihli yemin metninde; 1) Davacı ile aramda gerçek bir alacak ve borç ilişkisi olduğuna, 2) Davacı ile aramda gerçek bir alacak ve borç ilişkisinden doğan bu durumun Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. E sayılı dosyasına dayanak teşkil eden senede konu edildiğine, 3) Senede konu alacağın alacak ve borç ilişkisi dışında bir sebepten kaynaklanmadığına ve tüm dava dosyası kapsamında gerçeğe uygun cevap vereceğime, hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim. şeklinde yemin teklif ettiği, davalı tarafa 25/01/2021 tarihli oturum için çıkarılan yemin davetiyesinin 21/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, oturuma tarafların katılmadığı, davacı vekilinin birden fazla mazeret bildirdiği gerekçesi ile mazereti kabul edilmeyerek HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın işlemden kaldırıldığı tespit edilmiştir. HMK 150/1.maddesinde; Usulüne uygun şekilde davet edilmiş taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri taktirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir, düzenlemesi mevcuttur. 25/01/2021 tarihli oturumun icra edilerek yemin uyarınca karar verilebilmesi için, HMK’daki taleple bağlılık ilkesi uyarınca taraflardan en az birinin hazır olması ve duruşma yapılmasını talep etmesi, gelmeyen tarafın da duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verilmesini isteyip geçerli bir mazeret bildirmesi ve mahkemece bildirilen mazeretin geçerli kabul edilmesi zorunludur. Tarafların duruşmaya gelmemesi, bildirilen mazeretin mahkemece kabul edilmemesi halinde, her iki tarafında davayı takip etmediği sonucuna ulaşılacağından, her iki tarafın gelmemesi halinde, ilk kez takipsiz bırakılıyor ise işlemden kaldırılması, basit usule göre yürütülen bir dava ve ilk yenilemeden sonra takipsiz bırakılıyor ise açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin yemin davetiyesi tebliği halinde karar verilmesi gerektiğine dair istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3-Davacı taraf dava dışı …, … ve … isimli şahısların manevi cebir ve ölümle tehdit ederek yanlarında getirdikleri bir adet boş bonoyu, …’a doldurtarak müvekkiline sadece imza attırmak suretiyle senedin yağması suçunu işlediklerini iddiası borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup, imza inkarında bulunmamıştır. Takibe konu senet 01/20/2017 keşide, 15/08/2017 vade tarihli keşidecisi …, lehtarı … olan 230.000,00 TL tutarlı bono vasfında olup, lehtar tarafından …’a ciro edilmiş, … tarafından Bakırköy … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasından takibe konulmuştur. Ciro silsilesinde kopukluk yoktur. … bu hali ile yasal hamil olduğundan, yasal hamilin imzası inkar edilmeyen bononun vadesinde ödenmemesi sebebiyle takip başlatması kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden, TTK 687.maddesindeki; poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defi’leri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun, hükmü uyarınca, kötü niyetin varlığını kanıtlamak davacı tarafa aittir. Davacı taraf davalıya 05/10/2020 havale tarihli yemin metninde; 1) Davacı ile aramda gerçek bir alacak ve borç ilişkisi olduğuna, 2) Davacı ile aramda gerçek bir alacak ve borç ilişkisinden doğan bu durumun Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. E sayılı dosyasına dayanak teşkil eden senede konu edildiğine, 3) Senede konu alacağın alacak ve borç ilişkisi dışında bir sebepten kaynaklanmadığına ve tüm dava dosyası kapsamında gerçeğe uygun cevap vereceğime, hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim. şeklinde yemin teklif etmiş olduğundan, yemin metninde davalının kötü niyetine ilişkin hususlar bulunmadığından, davacı tarafça yasal hamil …’un poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini usulüne uygun deliller ile kanıtlamadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin herhangi bir alacağı olmadan müvekkili … aleyhine icra takibi başlattığındın, davalının kötü niyetli olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4-Takibe konu senedin 01/02/2017 (senet metninde zuhulen 01/20/2017) keşide, 15/08/2017 vade tarihli keşidecisi …, lehtarı …olan 230.000,00 TL tutarlı ve nakden ahzolunmuştur kaydını içeren bono vasfındadır. Bono lehtar tarafından …’a ciro edilmiş, … tarafından Bakırköy … İcra Dairesi’nin … takip sayılı dosyasından takibe konulmuştur. Bono üzerinde nakden ahzolunduğu belirtilmiş olup teminat olarak verildiğine ilişkin ibare olmadığından, davacı tarafça bono metninde yazılan dışında iddiada bulunulmuştur. Yerleşmiş Yargıtay kararları ve öğretide bu durum talil olarak vasıflandırılmaktadır. Bono metninin talili halinde, iddianın ispat külfeti bu iddiadan lehine yarar çıkaran davacı tarafa aittir. HMK 201. maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler HMK 200. maddedeki miktardan az bile olsa aynı kuvvette belge ile ispatı gerektiğinden, davacı tarafça bononun teminat olarak verildiğine ilişkin belge sunulmadığından, takibe konu senet bononun tüm unsurlarını taşıdığından, bononun tanzim tarihi ve ihtarname tarihine göre bononun hesabın kat tarihinden önce düzenlenmesi, bononun hesabın kat’ından önce teminat olarak verildiğinin kabulü için yasanın aradığı belge niteliğinde olmadığından, teminat olarak verildiğinin kabulünü gerektirmediğinden, bononun kambiyo senetlerine mahsus yolla takibe konu edilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin 2,3 ve 4 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile kararın 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2021 tarih 2018/543 Esas 2021/69 karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacının adli yardım talebi 04/06/2018 tarihli tensip zaptının 10. bendi uyarınca mahkemesince kabul edilerek adli yardımlı olarak gönderildiğinden, harç depo edilmediğinden, harç iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 4- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/(1)/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2021