Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/554 E. 2021/537 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2021/554 Esas
KARAR NO : 2021/537
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/03/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/133 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir talebinde özetle; Davacı …’in, TÜRKPATENT nezdinde tescilli “…” esas unsurlu markaların sahibi olduğunu aynı zamanda, davacının “…” markalı ürün ambalajı şeklini de 2005 yılında marka olarak tescil ettirdiğini, davacıya ait “…” markasının ilk kez 10.08.1989 tarihinde 112593 tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde tescil edildiğini, bilhassa iş bu davanın konusunu oluşturan ece çikolata ambalaj deseni markası ise 16.06.2005 tarih ve 2005 24545 tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde tescilli olduğunu, davacı şirketin 1988 yılından bu yana 30 yılı aşkın süredir … markasıyla çikolata üretimi ve satışı yapmakta olup söz konusu markalı ürünlerini özellikle ülkemizde son derece yaygın satışı olan ikramlık çikolata ve bayram çikolatalarına özgülemiş olduğunu, bu alanda da satış payı açısından Türkiye’nin açık ara pazar lideri konumunda olan … markalı çikolataların tüketici nezdinde de tanınmışlığını ispatladığını, Davalıların, … markası ile davacıya ait … markalı çikolata ürününün birebir aynısını yine davacıya ait çikolata ambalajının ayniyet derecesinde benzeri bir ambalajla ve ambalajlı çikolataların içine yerleştirilmesi suretiyle son tüketiciye satıldığı plastik ve karton paket ambalajların da ayniyet derecesinde benzeri paketlerde üretmekte ve satışa arz etmekte olduklarını, davalılar tarafından kullanılan ürün ambalajlarının davacıya ait marka hakkına tecavüz ettiğini ve aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, SMK’nın 159. maddesi, TTK’ nın 61. maddesi ile HMK’nın 389. maddesi uyarınca işbu davanın etkinliğini temin etmek üzere davalıların “…” ibareli mavi dış ambalajlı dava konusu taklit ürünleri üretmesinin, satmasının, ithal ve ihraç etmesinin dava sonuna kadar tedbiren yasaklanmasına, davalılarca üretilen, satılan, ithal ve ihraç edilen tüm taklit ürünlere ve mezkûr taklit ürün görsellerinin kullanıldığı her türlü belge ve tanıtım malzemesine (katalog, broşür vs.) Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dâhil bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına, el konulan taklit ürünlerin ve tanıtım malzemelerinin fotoğraflanarak sayımının yapılmasına ve tutanak altına alınmasına, dava dosyasına sunulmak üzere birer numune alındıktan sonra kalan ürünlerin ve tanıtım malzemelerinin el konuldukları yerdeki kişilere (market/perakendeci veya toptan satış yeri ise market veya toptan satış işyeri yetkilisi veya çalışanına, davalı işyeri ise davalılara, gümrük ise gümrük işlemini yapan davalılara veya ithalatçı/ihracatçı/dağıtıcı şirkete) dava sonuna kadar saklanmak üzere yeddiemin olarak teslimine, davalıların başta davalılara ait internet siteleri olmak üzere internet ortamında da dava konusu taklit ürünlerin görsellerinin kullanımının yasaklanmasına dair takdiren teminatsız veya sayın mahkemece uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 03.07.2020 tarihli ara kararıyla; “mevcut durum, dosya kapsamı ve bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından tescilli marka hakkına dayalı olarak dava açıldığı, bilirkişi raporuna göre, davacının tescilli markası kapsamında benzerlik teşkil eden bir durum olmadığı, davalı tarafından ürün ambalajı üzerinde ayırt edicilik teşkil edecek ve göze çarpacak şekilde kendi markası olan … ibaresinin kullanıldığı bu hali ile tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olmayacağı, bu duruma rağmen davalının kullanımlarının salt haksız rekabet kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin de yargılamayı gerektirdiğinden, henüz davacı açısından yaklaşık ispat kuralı yerine getirilmediğinden, HMK’ nın 389 Madde şartlarına uymadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine” şeklinde karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 03.07.2020 tarihli ara kararına davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş olup, Dairemizin 15.10.2020 tarih, 2020/2324 Esas ve 2020/172 Karar sayılı kararıyla; “İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, hükme esas alınan 24/06/2020 tarihli bilirkişi raporunun olaya, oluşa ve Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine, bilirkişi raporu ile tespit isteyen tarafa ait … çikolata ambalaj deseni markası 16.06.2005 tarih ve … tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde tescilli tasarım ile aleyhine tespit istenen … ürün ambalajı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, davalı markasal kullanımında gri zemin üzerinde mavi küçük kalp olmadığı, mavi değişik boyutta kalp olduğu, ender şokita yazısının her ikisinin ambalaj üzerindeki renginin mavi olduğu, ülker markasının ise ambalaj üzerinde kırmızı renkte olduğu, davacı markasındaki gri zeminin düz olduğu, davalı markasındaki gri zeminin ise folyoların bir araya gelmesiyle oluştuğu, bu sebep ile farklı olarak algılandıklarının tespit edilmesine, değişen durum ve şartlara göre yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulmasına bir engel olmamasına göre, bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin 24.03.2021 tarihli ara kararıyla;” Mevcut durum, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları ile birlikte değerlendirmede, davacı tarafından tescilli marka hakkına dayalı olarak dava açıldığı, dosyada mevcut bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu, davalının kullanımlarının salt haksız rekabet kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği de yargılamayı gerektirdiğinden, henüz davacı açısından yaklaşık ispat kuralı yerine getirilmediğinden, HMK’ nın 389 Madde şartlarına uymadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine”karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkili şirketin 1988 yılından bu yana 30 yılı aşkın süredir “…” markasıyla çikolata üretimi ve satışı yaptığını ve satış payı açısından Türkiye’nin açık ara pazar lideri konumunda olan “…” markalı çikolataların tüketici nezdinde de tanınmışlığını ispatladığını, davalıların, ” …” ürününün ambalajındaki kullanımı müvekkilin “…” ambalaj markasını taklit eder nitelikte olduğunu, davalıların, binlerce renk seçeneği arasında ikramlık bayram çikolataları arasında en yüksek satış başarısını elde eden müvekkillerine ait “…” markalı çikolataların dış ambalaj rengi olan mavi rengin seçimi tamamen kötüniyetli ve tüketicileri yanıltmak suretiyle haksız kazanç elde etmeye matuf bir girişim olduğunu, 2.3.2021 tarihi bilirkişi raporundan, davalıların aynı ürününün 2019 yılı kurban bayramında tamamen farklı kırmızı renk bir ambalajla satışa sunulduğu ve 2020 Mayıs ayı içinde ambalaj değişikliği ile mavi renk ambalaja geçildiği görüldüğünü, 2.3.2021 tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafa ait ürün ambalajı arasında tüketici üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıkların bulunmadığı, bu sebeple birbiri üzerinde iltibas yaratacak kadar benzer olarak algılandıkları sonucuna varıldığını, 6.7.2020 tarihli bilirkişi raporunda, “Davacı markası ile davalı markasal kullanımı arasında metin yönünden bu şekilde farklılık bulunmaktadır.” değerlendirilmesine yer verildiğini ancak taraflarınca dava konusu markaların içerdiği sözcükler bakımından benzerlik olduğu iddiası ileri sürülmediğini, bununla beraber her iki ambalajın da farklı metinler içermesi dava konusu ambalajın, müvekkilin tescilli ambalaj markasına ayniyet derecesinde benzediği gerçeğini değiştirmediğini, marka hakkına tecavüzde, markada kullanılan ibarelerin farklı olması dahi tek başına yeterli olmayıp; renk, tasarım ve logo birebir veya benzer şekilde kullanılıyor, markaya yaklaşma çabası tespit edilebiliyorsa bu durumda da marka hakkına tecavüz söz konusu olacağını, dosya kapsamında alınan ilk raporun, davanın konusundan farklı olarak markaların metin olarak karşılaştırılmasına ilişkin değerlendirmeler içerdiğini, halbuki tarafların ambalajlarının değerlendirilmesinin gerekli olduğunu, bu nedenle çelişki yarattığından bahsedilemeyeceğini,-Müvekkillerine ait “…” markalarının tanınmış olması tüketicilerin, davalıların taklit kullanımları ile müvekkillerine ait markalar arasında ilişki kurma riskini arttırdığını,
-Taraflarınca, davalılardan …San. ve Tic. A.Ş. ile dava dışı …A.Ş.’ye karşı marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet konulu ayrıca bir açılmış olan bu davada, İstanbul Anadolu. 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/146 E. Sayılı dosyası ile görüldüğünü ve ihtiyati tedbir kararı verildiğini,-Emsal teşkil edecek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2013/6 Esas, 2014/143 Kararında ambalajlar arasında karşılaştırma yapıldığını ve ambalaj konseptinin, renklerinin aynı olmasının benzerliği arttırdığının tespit edildiğini, huzurdaki davada da, davaların davacıya ait iç ve dış ambalajların zemin rengini aynen taklit etmesi, ambalaj kompozisyonlarının ayırt edilemeyecek derecede aynı olması ambalajlar arasında karıştırılma ihtimalini doğurduğunu,-Davalıların dava konusu taklit ürünleri dava süresince üretmeye ve satmaya devam etmesi zaten elde etmeye çalıştıkları amacı gerçekleştirmelerine, hiçbir tazminat meblağı ile karşılanamayacak şekilde müvekkillerine maddi ve manevi zarara uğramasına, yıllardır büyük emek ve para harcanarak tanınmış hale getirilen “…” markası ve ürün ambalajlarının itibarının zedelenmesine yol açtığını, -Müvekkil Şirketin dava konusu ürünlerin en yüksek satışlarını dini bayramlarda gerçekleştirdiğinden 2021 yılı Ramazan Bayramı öncesinde tedbiren davalıların taklit kullanımlarına konu satışların önüne geçilmesi zararını nispeten de olsa hafifletmek adına ihtiyati tedbir kararın verilmesinin talep edildiğini, bu nedenle İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/133 E. Sayılı dosyası kapsamında alınan 24.3.2021 tarihli ihtiyati tedbirin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesine göre; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, bilirkişi raporlarının çelişkiler içermesine, bilirkişi raporu ile tespit isteyen tarafa ait … çikolata ambalaj deseni markası 16.06.2005 tarih ve 2005 24545 tescil numarası ile TÜRKPATENT nezdinde tescilli tasarım ile aleyhine tespit istenen … ürün ambalajı arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunduğu, davalı markasal kullanımında gri zemin üzerinde mavi küçük kalp olmadığı, mavi değişik boyutta kalp olduğu, ender şokita yazısının her ikisinin ambalaj üzerindeki renginin mavi olduğu, ülker markasının ise ambalaj üzerinde kırmızı renkte olduğu, davacı markasındaki gri zeminin düz olduğu, davalı markasındaki gri zeminin ise folyoların bir araya gelmesiyle oluştuğu, bu sebep ile farklı olarak algılandıklarının tespit edilmesine, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekmesine, yargılamanın devam etmesine ve 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesinde davacıya haklılığını yaklaşık olarak ispat etme külfeti getirilmesine göre, bu hususların dosya arasındaki mevcut delillerle henüz sağlanamadığı gibi ancak yargılama ile ortaya çıkabilecek bir durum olmasına göre, bu aşamada ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/133 Esas ve 24/03/2021 tarihli ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021