Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/553 E. 2021/650 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/553
KARAR NO: 2021/650
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2020/40 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin, dava konusu olan “…” ve “…” markasını, yüksek mali yatırımlarla ve reklam kampanyalarıyla tanınmış bir marka haline getirdiğini ve ürünlerin uzun yıllardır piyasada olmasının verdiği güvenle tüketiciler bakımından tercih edilmesini sağladığını, davalı şirketin, https://www…com isimli e-ticaret internet sitesi üzerinden müvekkil şirket adına tescilli ve tanınmış markalı ürünlerin satışının gerçekleştiridiğini, davalının, müvekkili şirkete ait … ve … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” ile … ve … tescil numaralı “…” ibareli markaları izinsiz kullanması ve satışa arz etmesi ve sair eylemlerinin, marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, ürünlerin davalı tarafından satışa arz edilmesinin ve sair şekillerde her türlü kullanımının önlenmesine, …” ve “…” ibareli markayı taşıyan her türlü materyalin toplanarak emin bir yerde muhafazasına, davalı aleyhine hükmün kesinleşmesine kadar izinsiz olarak müvekkili şirkete ait markaları taşıyan malların satılmasının engellenmesini, dava konusu markanın yer aldığı internet sitesinden kaldırılmasını, dava konusu markanın yer aldığı tabela, broşür ve diğer tanıtım evrakı ile reklamlar yada fatura ve diğer iş evrakı üzerinden ilgili ibarelerin silinmesi veya kullanılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği, 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin, 390/son maddesinde ise tedbir talep edenin davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun belirtildiği, Alınan bilirkişi raporunda, davalıya ait www…com internet sitesinin 2020 yılı kayıtlarında davacıya ait … markalı klima ürününün bulunduğu, ürünün üzerinde davacıya ait … ve … markalarının yer aldığının tespit edildiği, davalının bu kullanımının devam etmesinin davacının zararına neden olabileceği, HMK 390/son maddesi uyarınca yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği, davalı tarafça bu markayla üretim yapıldığına veya tanıtım ve iş evrakı üzerinde kullanıldığına dair bu aşamada bir tespit yapılamadığı anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, İleride muhtemel zarar ve ziyanlara karşılık olmak üzere davacı tarafça takdiren 20.000,00 TL ( yirmibin Türk Lirası) nakdi teminat yatırılması veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edilmesi halinde, davalıya ait www…com alan adlı internet sitesinde “…” ve “…” markasının kullanmasının yasaklanmasına, bu markaların internet sitesinden kaldırılmasına” karar verilmiştir. Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi ile; Davanın esası yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğini, davacının “…” ve “…” markalı ürünlerin tek satıcısı olduğundan bahisle, tek satıcılık sözleşmesinden doğan haklarına dayandığını, ancak müvekkili şirketin tek satıcılık sözleşmesinin tarafı olmadığını, tek satıcılık sözleşmesinin tarafları arasında hüküm doğuracağını ve üçüncü kişilere herhangi bir yükümlülük getirmediğini, müvekkili şirketin davacı şirketin markasını, bu markanın temsil ettiği orijinal ürün dışında başka bir ürün üzerinde veya başkaca bir ürünün ambalajı üzerinde kullanmadığını, müvekkili şirketin sanal mağazasında davacı şirkete ait orijinal ürünü satmasından ve satışa sunduğu ürünü tanıtmaktan ibaret eyleminin haksız rekabet ve marka ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini, aynı konuda diğer müvekkili grup şirketine karşı açılan İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2019/245 Esas sayılı dosyasında kullanımın hukuka uygun olduğu yönünde bilirkişi görüşü bulunduğunu, bu sebeplerle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın değerlendirilmesi için 6100 Sayılı HMK’nun 394/4. maddesi gereğince duruşmalı inceleme sonunda mahkemece; “Karara konu olan “…” ve “…” markaları üzerinde davalının hak sahibi olmadığının iki tarafın da kabulünde olduğu, davalı tarafça davacıya ait bu markaların e-ticaret yapılan internet sitelerinde orijinal ürünlerin satışının yapılması nedeniyle kullanıldığı, bu kullanımın dürüst kullanım niteliğinde olduğu iddiasıyla ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talep edilmişse de, davalı tarafça satışı yapıldığı tespit edilen ürünlerin orjinal ürünler olup olmadığı, markanın dürüst kullanım sayılabilecek şekilde kullanılıp kullanılmadığının yargılamayı gerektirmesi nedeniyle bu aşamada ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; 1-Müvekkili şirketin, internet üzerinden perakende dayanaklı tüketim malları ve elektronik ticareti ile iştigal ettiğinden, farklı markalarda klima satışı yaptığını, satışını yaptığı ürünlerin tamamının orijinal olup iç piyasadan temin ettiğini, müvekkiline ait e ticaret sitesi üzerinden yapılan satışlarda, davacıya ait markaların orijinal ürünler dışında başkaca ürünler üzerinde kullanıldığına dair hiç bir delil ve emare olmadığını, davacı tarafın, tek satıcılık sözleşmesinden kaynaklanan haklarına dayanarak dava yönelttiğini, tedbir talebini de buna dayandırdığını, aynı konuda, davaya konu e ticaret sitesinin yöneticisi diğer müvekkili … Ltd. Şti. hakkında açılan davada düzenlenen raporda:”Davalının E-ticaret sitelerinde …com isimli sanal mağazada, davacının markalı orijinal ürünlerini satışa sunulduğu markanın kullanılmış biçimi ve web sitesindeki içerikler itibariyle markanın yetkili satıcısı konumunda olduğuna dair herhangi bir izlenim yaratılmadığı, davalının kullanımlarının SMK md. 7/5 kapsamında ticari hayatın olağan akışına uygun ve dürüst bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde kötüye kullanım olmadığının tespit edildiğini, davacı şirkete ait markanın orijinal ürünler dışında başka ürünlerin üzerinde veya ambalajlarda kullanıldığına yönelik davacı tarafın iddiası olmadığı gibi aksinin sundukları rapor ile kanıtlanmışken, İlk Derece Mahkemesi’nin: ” …satışı yapıldığı tespit edilen ürünlerin orjinal ürünler olup olmadığı, markanın dürüst kullanım sayılabilecek şekilde kullanılıp kullanılmadığının yargılamayı gerektirmesi…” gerekçesi ile talebin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2- HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşıdığını, alınan bilirkişi raporunun, müvekkili şirketin satış yaptığı internet sitesinde “…” klima satıldığı dışında markaya tecavüz, markanın kötü niyetli kullanımını gösterir herhangi bir bulgu içermediğini, … markalı ürünlerin satışının yapılmasının ise başlı başına marka hakkına tecavüz teşkil etmediğini, Davacı tarafın, “…” ve “…” markalı ürünlerin tek satıcısı olduğundan bahisle tek satıcılık sözleşmesinden doğan haklarına dayandığını, müvekkili şirketin tek satıcılık sözleşmesinin tarafı olmadığını, Yargıtay 11. H.D. 22.01.2018 Tarih ve Esas : 2017/2676 Karar : 2018/479, Yargıtay 11. HD. 07.05.2002 Tarih ve E. 2002/1641 K. 2002/4484 Yargıtay 11. HD. 26.5.1999 tarih ve E. 1999/2086 K. 1999/4505 sayılı kararları uyarınca, tek satıcılık sözleşmesini, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca sözleşmenin tarafları arasında hüküm doğuracağını, bu sözleşmeden doğan hak ve borçların 3. kişi müvekkili şirkete yöneltilemeyeceğini, davacı tarafın, tek satıcılık sözleşmesine istinaden ve müvekkili şirketin bayiliğinin bulunmadığı gerekçesi ile kendi markalarını taşıyan ürünlerin satışının önlenmesine yönelik taleplerinin ve bu talebe dayalı olarak verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olmadığını, 3- 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 152/1 maddesindeki: “(1) Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır.” düzenlemesi uyarınca, markalı bir ürün marka sahibi ya da onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından piyasaya sürülünce hak tüketilmiş olduğundan, artık marka sahibi için markayı taşıyan malın sonraki satışlarına müdahale etme hakkının da ortadan kalktığını, Müvekkili şirketin, davacı şirkete ait ürünü sanal mağazasında orijinal olarak satmasından ve satışa sunduğu ürünü tanıtmaktan ibaret eyleminin bu nedenlerle haksız rekabet ve marka hakkının ihlali olarak değerlendirilemeyeceğini, … A.Ş. ile … Ltd. Şti. Grup şirketi olup, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi satış yapılan internet sitesinin alan adı kaydı ve yöneticisi … Ltd. Şti. olduğunu, davacı tarafça aynı markalar için, aynı gerekçeler ve aynı talepler ile … Ltd. Şti. hakkında İstanbul Anadaolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde 2019/245 E. Sayılı dosya ile dava açıldığını, dosyada Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuk Öğretim Görevlisi Prof. Dr. … tarafından düzenlenmiş olan raporda; “Davalının E-ticaret sitelerinde …com isimli sanal mağazada, davacının markalı orijinal ürünlerini satışa sunulduğu markanın kullanılmış biçimi ve web sitesindeki içerikler itibariyle markanın yetkili satıcısı konumunda olduğuna dair herhangi bir izlenim yaratılmadığı, dolayısıyla davalının kullanımlarının SMK md. 7/5 kapsamında ticari hayatın olağan akışına uygun ve dürüst bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş bildirildiğini, Müvekkili şirketin, davalının tek satıcısı olduğu markalara ilişkin kullanımının hukuka uygun ve ticari hayatın olağan akışına uygun olduğu sunulan rapor ile de sabit olduğundan, mahkemece alınan raporun ise, sadece “…” marka klima satışının müvekkili şirketin internet sitesinde gerçekleştiği yönünde olup, bu kullanımın dürüstlük kurallarına ve hukuka aykırı olduğu yönünde delil bulunmadığından, davacı tarafın iddiasının genişletilmesi sureti ile verilen, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının ve ihtiyati tedbir kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi, tanınmış bir marka haline getirdiği dava konusu olan “…” ve “…” markasını ve davalı şirketin, https://www…com isimli e-ticaret internet sitesi üzerinden sattığından bahisle, müvekkili şirkete ait … ve … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” ile … ve … tescil numaralı “…” ibareli markaları izinsiz kullanmasının ve satışa arz etmesinin marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, ürünlerin davalı tarafından satışa arz edilmesinin ve her türlü kullanımının önlenmesine, …” ve “…” ibareli markayı taşıyan her türlü materyalin toplanarak emin bir yerde muhafazasına, hükmün kesinleşmesine kadar satılmasının engellenmesini, internet sitesinden kaldırılmasını, yer aldığı tabela, broşür ve diğer tanıtım evrakı ile reklamlar yada fatura ve diğer iş evrakı üzerinden ilgili ibarelerin silinmesi veya kullanılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilişim uzmanı …’ten alınan 18.12.2020 tarihli raporda; www…com internet sitesinde 1 adet … markalı ürünün yer aldığı, … markalı ürünün, ürün fotoğrafı incelendiğinde klima üstünde “… VE …” markalarının yer aldığı, www…com alan adı kaydı yapan kişi ve yönetici bilgisinin … Ltd. Şti olduğu, alan adının 06.06.2009 tarihinde kayıt ettirildiği ve 06.06.2024 tarihine kadar kayıtlı olduğu, internet sitesinin son 10 yıla ait arşiv kayıtları incelendiğinde davacının markasına ait klima cihazlarının 2010-2017 yılları arasnda davalının internet sitesinde yer almadığı, 2018 – 2019 yıllarına ait “…” başlıklı internet sayfa içeriklerine ulaşılmadığı, 2020 yılına ait “…” başlıklı internet sayfa içeriklerine ulaşıldığında ise … markasının internet sitesinde yer aldığının tespit edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece bu rapora dayanılarak; ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalıya ait www….com alan adlı internet sitesinde “…” ve “…” markasının kullanmasının yasaklanmasına, bu markaların internet sitesinden kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı tarafça, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerinin davacı şirketin marka hakkını ihlal eder nitelikte olmadığı, bilirkişi raporunun, müvekkili şirketin satış yaptığı internet sitesinde “…” klima satıldığı dışında markaya tecavüz, markanın kötü niyetli kullanımını gösterir herhangi bir bulgu içermediği, Sigma markalı ürünlerin satışının yapılmasının başlı başına marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, davanın esası yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, davacı tarafın tek satıcılık sözleşmesinden doğan haklarına dayandığı, müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığı, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi uyarınca tarafları arasında hüküm doğuracağı, bu sözleşmeden doğan hak ve borçların 3.kişi müvekkiline yöneltilemeyeceği, müvekkilinin davacı şirketin markasını, bu markanın temsil ettiği orijinal ürün dışında başka bir ürün üzerinde veya başkaca bir ürünün ambalajı üzerinde kullanmadığı, aynı gerekçeler ve aynı talepler ile grup şirket … Ltd. Şti. hakkında İstanbul Anadaolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde açılan 2019/245 E. Sayılı dosyada alınan rapor ile ” Davalının E-ticaret sitelerinde …l.com isimli sanal mağazada, davacının markalı orijinal ürünlerini satışa sunulduğu markanın kullanılmış biçimi ve web sitesindeki içerikler itibariyle markanın yetkili satıcısı konumunda olduğuna dair herhangi bir izlenim yaratılmadığı, dolayısıyla davalının kullanımlarının SMK md. 7/5 kapsamında ticari hayatın olağan akışına uygun ve dürüst bir kullanım olarak değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” tespiti bulunuğu gerekçesi ile tedbirin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece; “davalı tarafça satışı yapıldığı tespit edilen ürünlerin orjinal ürünler olup olmadığı, markanın dürüst kullanım sayılabilecek şekilde kullanılıp kullanılmadığının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle bu aşamada ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine” karar verilmiştir. Tedbire itirazın reddine dair 26/02/2021 tarihli karar davalı vekiline 03/03/2021 tarihinde tebliği üzerine davalı vekilinin süresi içinde istinaf yasa yoluna başvurduğu tespit edilmiştir. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2 maddesi uyarınca ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Davacı tarafın, davalı tarafça satışı yapılan ürünlerin orijinal olmadığı iddiası yoktur. Bu yönde iddia olmadığı taktirde ürünlerin orijinal olduğunun kabulü gerekir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/5 maddesi uyarınca marka sahibinin bir markanın kullanılmasına ilişkin özel izni olmasa dahi, markayı taşıyan ürünleri alıp satan iş yerlerinin, yaptıkları işin tanıtımı ve müşterileri bilgilendirmek amacı ile tanıtım araçlarında markaya yer vermesi mümkündür. Aynı hüküm gereğince, kullanımın hukuka uygun kabul edilebilmesi için, kullanımın dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde kalması, markanın yetkili satıcısı olduğu izleniminin verilmemesi gerekir. Bilişim uzmanı …’ten alınan 18.12.2020 tarihli raporda; www…com internet sitesinde 1 adet .. markalı ürünün yer aldığı, ürün fotoğrafı incelendiğinde klima üstünde “… ve …” markalarının yer aldığı, www…com alan adı kaydı yapan kişi ve yönetici bilgisinin … Ltd. Şti olduğu, alan adının 06.06.2009 tarihinde kayıt ettirildiği ve 06.06.2024 tarihine kadar kayıtlı olduğunun belirtildiği, ürünün orijinal olmadığı veya “… ve …” markalarının yetkili satıcısı olduğu izleniminin yaratıldığı, yada başka ürünler üzerinde kullanıldığına ilişkin tespit bulunmadığı, dosyada mevcut ekran görüntüsünde “klimanın fotoğrafının altında … serisi A++ 12.000 Btu/h inverter klima” sözlerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Dosya içerisinde mevcut bilişim uzmanı …’ten alınan 18.12.2020 tarihli rapor ve rapor ekindeki ekran görüntüsünde, markaların sadece ürünün tanıtımı amacı ile kullanılması, markalarının yetkili satıcısı olduğu izleniminin yaratılmaması, davacı tarafın ürünlerin orijinal olmadığına ilişkin iddiasının bulunmaması, davacıya ait … ve … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” ile … ve … tescil numaralı “…” ibareli markaların başka ürünler üzerinde olmaması birlikte değerlendirildiğinde; mahkemenin “davalı tarafça satışı yapıldığı tespit edilen ürünlerin orjinal ürünler olup olmadığı incelemesinin henüz yapılmamış olmasını” tedbirin kaldırılmama gerekçesi olarak kabul etmesi yerinde olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Dosyada “markanın dürüst kullanım sayılabilecek şekilde kullanılıp kullanılmadığının tespitine” ilişkin rapor alınmamış ise de, aynı gerekçeler ve aynı talepler ile grup şirket … Ltd. Şti. hakkında İstanbul Anadaolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde açılan 2019/245 E. sayılı dosyada alınan raporun bu dosya için pek kuvvetli delil mahiyetinde olacağından, 6769 Sayılı Kanun’un 7/5 maddesinin “Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez; b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.” hükmü karşısında, rapor ekindeki ekran görüntüsünden markaların sadece ürünün tanıtımı amacı ile kullanıldığının tespit edilmesi, markalarının yetkili satıcısı olduğu izleniminin yaratılmaması, davaya konu edilen markaların bulunduğu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmuş olduğu dava dilekçesinden anlaşıldığından, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanun’un 152/1 maddesindeki “(1) Sınai mülkiyet hakkı korumasına konu ürünlerin, hak sahibi veya onun izni ile üçüncü kişiler tarafından piyasaya sunulmasından sonra bu ürünlerle ilgili fiiller hakkın kapsamı dışında kalır.” hükmü ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf sebebi de yerinde olduğundan ve kabulü gerektiğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulü ile İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/40 Esas sayılı dosyasından verilen 25/02/2021 tarihli ihtiyati tedbire İtirazın Reddine Dair Kararın Kaldırılmasına, İtirazın Kabulüne ve İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/40 Esas sayılı dosyasından verilen 21/12/2020 tarihli İhtiyati Tedbir Kararının Kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, 2- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/4 Esas sayılı 25/02/2021 tarihli ihtiyati tedbire İTİRAZIN REDDİNE DAİR KARARIN ve 21/12/2020 tarihli İHTİYATİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINA, 3- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 4- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 105,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere 267,60 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/06/2021