Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/533 E. 2021/587 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/533
KARAR NO : 2021/587
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/09/2020
NUMARASI : 2019/360 E. 2020/492 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı tarafça Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden haciz ve muhafaza işlemi yapıldığını, haczedilen menkullerin alacaklı vekili ile müvekkili arasında imzalanan 17/11/2016 tarihli yediemin teslim zabtı ücret sözleşmesi uyarınca günlük 100,00 TL bedelle müvekkiline teslim edildiğini, aradan uzun süre geçmesine rağmen müvekkili yedinden alınmadığı gibi peşin olarak verilen 4.500,00 TL dışında yedieminlik ücretinin ödenmediği, davalı ile yapılan şifahi görüşmeler sonuçsuz kaldığından, 09/03/2018 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe başlandığını, davalı tarafın icra dairesinin yetkisine, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacının Adalet Bakanlığı’na bağlı yediemin olduğunu, uyuşmazlığın, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından yazılan talimat üzerine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasından yapılan muhafaza işlemi sırasında fahiş belirlenen yediemin ücretine ilişkin olduğunu, muhafaza edilen ürünün değerini ve yediemin ücretini bizzat İcra Müdürlüğü belirlediğinden, uyuşmazlık halinde itiraz merciinin yetkili İcra Hakimliği yada Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini, davacının yediemin ücreti için Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibi başlatmışsa da yediemin ücretine karar verecek asıl icra müdürlüğünün Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası olması ve müvekkilinin adresinin Beşiktaş/İST. olması sebebiyle, Büyükçekmece İcra Müdürlüğü’nün yetkisine itiraz edildiği halde, Bakırköy İcra Müdürlüğü’nde takip başlatılmaksızın Büyükçekmece’de başlatılan takibe Bakırköy Mahkemeleri’nde itirazın iptali davası açıldığından, Büyükçekmece Mahkemeleri yetkili olduğundan, mahkemenin yetkisine de itiraz ettiklerini, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile müvekkili hakkında başlatılan takip haksız ve kötü niyetli olduğundan, itirazın iptali davasının reddini, davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı kararı ile; Davacının tacir olduğu, davalının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kaydının bulunmadığı, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde kaydının bulunduğu, Vergi Dairesi nezdinde basit usulde hesap özeti bildiriminde bulunduğunun anlaşıldığı, bu hali ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 02/12/2019 tarihli 2019/1618 Esas ve 2019/2800 Karar sayılı içtihadı uyarınca davalı tacir olmadığından dava konusu da mutlak ticari davalardan olmadığından, dilekçenin görev yönünden reddi ile dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Davalı tarafın Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası üzerinden haciz ve muhafaza işlemi gerçekleştirilmesi sonucunda haczedilen menkullerin, davalı alacaklı vekili ve müvekkili arasında imzalanan 14/11/2016 tarihli yediemin teslim zaptı/ücret sözleşmesi uyarınca davacıya teslim edildiğini, ücretin ödenmemesi nedeniyle Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/ borçlunun haksız itirazı sonucu takibin durduğunu, yediemin teslim zaptı/ücret sözleşmesinin bir vedia (saklama) sözleşmesi niteliğinde olup, saklama sözleşmesinin 6098 sayılı TBK’nın 561 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinin ilk fıkrasında tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın saklama sözleşmelerinden doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu, aynı fıkranın son cümlesi ile istisna tutulan durumun “herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen” davalar olduğu, belirtilerek sadece bir ticari işletmeyle ilgili olan bu davalarında ticari dava sayıldığını, müvekkili ve davalı taraf arasında akdedilen sözleşmenin müvekkilinin ticari işletmesini ilgilendirdiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2019/4-231 K. 2020/487 T. 30.6.2020 kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/440 E. – 2015/1769 K.) emsal nitelikteki Yüksek Mahkeme kararlarından görüleceği üzere taraflardan birinin ticari işletmesi ile ilgili olan saklama sözleşmesinden kaynaklanan davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu, somut davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle, görevsizlik kararının kaldırılmasını, mahkemenin görevli olduğuna ve dosyanın mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davanın, davacı tarafından Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığını, mahkemenin 2018/176 E., 2018/122 K. sayılı ilamı ile ” davanın saklama(vedia) sözleşmesinden kaynaklandığı, 6102 sayılı TTK’nun 4/1-c maddesi uyarınca bu sözleşmeden kaynaklanan davaların mutlak ticari nitelikte olduğu, somut uyuşmazlıkta yedieminlik işinin davacının ticari işletmesiyle ilgili bulunduğu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesi görevi içine girdiği sonucuna varıldığından dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine” gerekçe kurulmasına rağmen sehven hüküm kısmında Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğini, iki karar birlikte değerlendirildiğinde karşı görevsizlik yarattıklarından, Asliye Ticaret Mahkemesi’nce dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi gerekirken, Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesinin hukuka aykırı olduğundan kararın bu yönüyle kaldırılması gerektiğini,Davacı vekilince Yargıtay HGK’nun E. 2019/4-231 K. 2020/487 T. 30.6.2020 ile Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/11566 E. – 2016/11737 K. sayılı kararı sunulmuşsa da, davacı İcra Dairesi tarafından yetkilendirilen ve yasal düzenlemesi bulunan yediemin sıfatı ile haczedilen ürünleri muhafaza edenin tüzel bir kişilik olup, müvekkili ile aralarında emsal kararlarda bahsedildiği gibi yediemin sözleşmesi bulunamadığını ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararına dayanak yaptığı üst derece mahkemesi kararında belirtildiği üzere Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin kararın yerinde olduğunu, Müvekkilinin 54.687,80 TL alacağı için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün .. E. sayılı dosyası ile başlatılan takip sebebiyle, borçlu ….San.Tic. LTD.ŞTİ. adresinde haczedilen makinelerin muhafaza altına alındığını ve icra müdürlüğünün yönlendirdiği… Yediemin ticari unvanıyla faaliyet gösteren şahsa 4.500,00 TL yediemin ücreti peşin ödetilerek ürünlerin teslim edildiğini, muhafaza altına alınan ürünlerin kıymet takdiri ile yediemin ücretinin re’sen icra müdürlüğü tarafından tespit edilerek, haciz ve yediemin zaptının vekil tarafından zorunluluk gereği imzalandığını, umumi vekaletlerde alacaklı asıl adına borçlanma yetkisinin bulunmadığını, müvekkili … ile … San. Tic. Ltd. Şti. arasında yapılmış hiçbir akit bulunmadığından, müvekkilinden yediemin ücreti talep edemeyeceğini, yedieminin makul süre içinde hacizli menkullerle ilgili yediemin ücreti doğmuşsa kanunen mahcuzların satışını talep ve alacağını satış bedelinden alma hakkının doğduğunu, yedieminin bunu yapmak yerine müvekkili aleyhine haksız ve kötü niyetli takip başlattığını, Taraflardan … tacir olmadığını, ortada ticari iş bulunmadığını, TTK m. 12’de tacir vasfı için, bir ticari işletmenin varlığı, kısmen veya tamamen kendi adına işletilme, bu işletmeyi halka bildirme veya tescil ettirmenin arandığını, … ’nin İstanbul Esnaf ve Sanatkar Sicil Müdürlüğü kayıtlarında, 05.06.1990 tarihinde… sicil numarası ile İstanbul Şoförler Esnafı Odası’na kaydının halen devam ettiğini, 493201 – Taksi ile yolcu taşımacılığı faaliyetinden Gelir Vergisi mükellefiyeti tesis ettirdiğini, (ödevlinin kira gelirininde olması nedeniyle) 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 t.yılı Gelir Vergisi Beyannamelerinde “Basit Usulde Hesap Özeti” bildiriminde bulunduğunu, T.C. İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün gerçek ve tüzel kişi tacirlerin sicil fihristinde …’nin gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunamadığını…i tacir olmadığından, davanın ticari nitelikte olmadığını, Asliye Ticaret Mahkemesi’de görülmeyeceğini, görevin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan davacı tarafın istinaf talebinin reddini, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/360 E., 2020/492 K., sayılı kararının resen incelenerek uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesi gerektiği yönünden kaldırılmasını talep etmiştir.İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır….. San. Tic. Ltd. Şti vekili tarafından Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/176 Esas sayılı davasında; Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden haciz ve muhafaza işlemi sonucu haczedilen menkullerin, alacaklı vekili ile müvekkili arasında imzalanan 17/11/2016 tarihli yediemin teslim zabtı ücret sözleşmesi uyarınca müvekkiline teslim edilmesine rağmen, yediemin ücreti ödenmediğinden, tahsili için aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla başlanan takibe, davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine, borca ve tüm ferilerine yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına ve davalının icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ettiği, mahkemece 09/04/2018 tarihinde 2018/122 Karar sayısı ile, TTK’nun 4/1 maddesinde “…her iki tarafında ticari işletmesinden doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleriyle tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın… 6098 sayılı T.B.K’nun… Saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ile 580. Maddelerinde… öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları… Ticari dava… sayıldığı, davanın saklama(vedia) sözleşmesinden kaynaklandığı, 6102 sayılı TTK’nun 4/1-c maddesi uyarınca bu sözleşmeden kaynaklanan davaların mutlak ticari nitelikte olduğu, somut uyuşmazlıkta yedieminlik işinin davacının ticari işletmesiyle ilgili bulunduğu, davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğinden, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği” belirtilerek, hüküm fıkrasında “Mahkemenin görevsizliği’ne, dosyanın yetkili ve görevli bulunan Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine” karar verildiği, kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın 24/05/2018 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 08/06/2018 tarihli talebi üzerine dosyanın 27/06/2018 tarihinde gönderildiği Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi’nin 15/02/2019 tarihli 2018/1029 Esas ve 2019/127 Karar sayılı kararı ile ” davada davacının ve davalının tüketici sıfatını taşımaması nedeniyle uyuşmazlıkta tüketici mahkemelerinin görevli olmadığı, asliye hukuk mahkemesinin gerekçesi incelendiğinde görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunun belirtildiği, ancak 2. fıkradaki hüküm nedeniyle dosyanın mahkemelerine gönderildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre, görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu anlaşıldığından, dosyanın nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine ” karar verildiği, kararın 13/05/2019 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 16/05/2019 tarihli talebi üzerine dosyanın gönderildiği Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı kararı ile; Davacının tacir olduğu, davalının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kaydının bulunmadığı, Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği’nde kaydının bulunduğu, Vergi Dairesi nezdinde basit usulde hesap özeti bildiriminde bulunduğunun anlaşıldığı, bu hali ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 02/12/2019 tarihli 2019/1618 Esas ve 2019/2800 Karar sayılı içtihadı uyarınca davalı tacir olmadığından, dava konusu da mutlak ticari davalardan olmadığından, dilekçenin görev yönünden reddi ile dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş, gerekçeli kararın davacı ve davalı vekiline 21/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça 23/12/2020 tarihli dilekçe ile istinaf yoluna başvurulduğu tespit edilmiştir.Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/176 Esas ve 2018/122 Karar sayılı ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı olmak üzere asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemelerinin görevsizlik kararı mevcut ise de; olumsuz görev uyuşmazlığının oluşması için HMK 21/c maddesi uyarınca iki mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilmesi ve istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi gerekip, Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/176 Esas ve 2018/122 Karar sayılı kararında Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği belirtilerek, hüküm fıkrasında Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğinden, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı kararında Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğinden ve Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulduğundan, HMK 21/c bedindeki merci tayini için zorunlu olan her iki karar yönünden istinaf yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşme koşulunun oluşmadığı tespit edilmiştir.Takip, icra dosyasından yazılan talimat uyarınca haczedilen menkul malların teslim edildiği yedieminin ücretinin tahsili için başlatılmıştır. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat dosyası ile haczedilen menkuller, davacı taraf ile asıl dosyada alacaklı vekili Av. … arasında 17/11/2016 tarihli yediemin sözleşmesi düzenlenerek davacı tarafa teslim edilmiştir. Davalı vekili “muhafaza altına alınan ürünlerin kıymet takdiri ile yediemin ücretinin re’sen icra müdürlüğü tarafından tespit edilerek, haciz ve yediemin zaptının vekil tarafından zorunluluk gereği imzalandığını, umumi vekaletlerde alacaklı asıl adına borçlanma yetkisinin bulunmadığını, …’nin imzalamadığı bir belgeden dolayı borçlu bulunmadığını, … San. Tic. Ltd. Şti. ile yapılmış karşılıklı akitte bulunmadığını” savunmuş ise de; vekil Av. … alınan genel vekaletname uyarınca icra takip işleminin devamı niteliğinde bulunan menkullerin haczi ve yediemine teslimi ile sözleşme düzenlenmesi konusunda yetkisi olduğundan, geçerli vekalet uyarınca, davalı vekilinin işlemi davalı asılı bağlayacağından, 17/11/2016 tarihli yediemin sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu sabittir. Davacı limited şirket olması sebebiyle tacir vasfını haizdir. Davalının İstanbul Esnaf ve Sanatkar Sicil Müdürlüğü kayıtlarında, 05.06.1990 tarihinde … sicil numarası ile İstanbul Şoförler Esnafı Odası’na kayıtlı olduğu ve kaydının halen devam ettiği, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 19/02/220 Tarih ve 2019/360 Esas sayılı yazısında; 493201 – Taksi ile yolcu taşımacılığı faaliyetinden Gelir Vergisi mükellefi olduğu, (ödevlinin kira gelirininde olması nedeniyle) Birinci (1.) sınıf (Bilanço Usulü) tacir olmadığı, 2014, 2015, 2016, 2017 ve 2018 t.yılı Gelir Vergisi Beyannamelerinde “Basit Usulde Hesap Özeti” bildiriminde bulunduğu, bilgilerin 213 Sayılı V.U.K.’nun 5’ıncı maddesi kapsamında olduğu, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün yazısından, gerçek ve tüzel kişi tacirlerin ticaret unvanlarının tasnifinden oluşan sicil fihristinde …’nin gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunamadığı anlaşıldığından, tacir olmadığı sabittir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) 4. maddesinin birinci fıkrası;”(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./l.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;a) Bu Kanunda,b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkmdaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, fınansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K/l.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. ” düzenlemesi mevcuttur.Yasanın mevcut düzenlemesi kapsamında oluşturulan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.06.2020 tarih ve 2019/4-231 Esas – 2020/487 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; ticari davalar; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlediğinden, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak, mutlak ticari davalar arasında yer alması yada her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.Takibe konu yediemin ücret sözleşmesi 6098 Sayılı TBK’nun 561.maddesinde düzenlenmiş “saklama sözleşmesi” olup, davacı şirketin ticari işletmesi ile ilgili olduğu dosya kapsamı ile sabit olduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.06.2020 tarih ve 2019/4-231 Esas – 2020/487 Karar sayılı kararında belirtilen, sadece bir tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması halinde ticari dava sayılması gereken davalar kapsamındadır.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi;“(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K/2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (3) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini havidir.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-c ve son maddesi ile 5/1-3 maddesindeki düzenleme karşısında davaya Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bakılması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 Esas- 2020/492 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a/3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın esasına girilerek yargılaması yapılmak üzere Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2020 tarih ve 2019/360 E. 2020/492 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 hükmü gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 27/05/2021