Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/530 E. 2021/585 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/530
KARAR NO: 2021/585
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/12/2020
NUMARASI: 2019/346 E. 2020/726 K.
DAVANIN KONUSU İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalının devam eden ticari ilişkiler nedeniyle müvekkiline ödemesi gereken fatura bedelinden dolayı 11.574,40-TL borcu olduğunu, müvekkilinin, davalı …. Tic. Ltd. Şti ‘den alacağına istinaden İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlattığını, itiraz ile takibin durduğunu, ödenmeyen alacağa ilişkin 17.09.2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, sürecin 27.08.2019 tarihinde sona erdiğini, icra dosyasına yapılan itirazın 11.574,40 TL asıl alacak yönünden iptalini, takibin devamını, kötüniyetli karşı tarafın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı taraf çıkarılan tebligatın usule uygun tebliğine rağmen cevap vermemiş olup, 04/12/2019 tarihli duruşmada davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince; “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında, alacaklı davacı tarafından, borçlu davalı aleyhine faturaya dayalı alacağa ilişkin ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının yasal süresi içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve itirazın iptali davasının süresinde açıldığı, Davacının faturaya dayalı alacağının tahsili istemiyle takip yaptığı, davalının yasal süresi içerisinde yaptığı itiraz ile takibin durduğu, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı bulunduğu, davalıya ait celp edilen 2019 yılı BA formlarında, takibe konu KDV hariç 10.000 TL bedelli faturanın davalı tarafından Maliyeye bildirimde bulunulduğu, dava konusu faturanın davalı şirkete teslim edildiği ve davalının kayıtlarında da yer aldığı, davacının alacağına dayanak olan faturanın davalıya tebliğ edildiği, itiraz olmadığı, takibe konu faturadaki hizmetin verilmediğine yönelik itiraz bulunmadığı, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun anlaşıldığı,Davalının, davacı şirkete borçlarının bulunmadığı yönünde icra takibine itirazda bulunmuş ise de, bu hususu ispata yarar delil ibraz edemediği ve fatura konusu hizmeti/malı almadığı veya hizmetin verilmediğine dair savunma ve ispatta bulunmadığından, davacı tarafın davalı şirketten alacaklı olduğunu ispat ettiği, denetime elverişli bilirkişi raporunun hükme esas alınarak, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.574,40-TL alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, alacak likit ve itiraz haksız olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan tahsiline” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;1- Dosyadaki bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, müvekkili şirketin ticari defterlerinin incelenmediğini, 11/03/2020 tarihli duruşmada yerinde inceleme yetkisi verilmesine ve o dönemdeki davalı şirket vekili Av. … 12/03/2020 tarihli şirket adresini de içeren beyan dilekçesinde (UYAP kaydı 16/03/2020 tarihinde yapılmıştır) mahkemenin bilirkişiye yetki verilerek yerinde inceleme yapılması için talepte bulunmasına rağmen davalı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi için adres bildirilmediğinden bahisle, davalı şirket aleyhine karar verildiğini, 11/03/2020 tarihli celsede yerinde inceleme yapılabileceği belirtilmiş olsa da henüz belirlenmemiş, atanmamış bilirkişi ile koordinasyonun sağlanması görevinin taraf vekillerine verilmesinin mantık dışı olduğunu, mahkemece resen atanacak bilirkişinin, isim, adres ve telefonları belli ve kolay ulaşılabilecek durumda olan taraf vekilleriyle koordinasyon içinde olması gerektiğini, bilirkişinin 22/09/2020 tarihinde davalı vekilinin dosyadan çekildiği gözükürken, davalı asili araması, davalı asilin bu hakkını kaybetmemesi ve adaletin tecellisi bakımından gerekli olduğunu,2- Bilirkişi raporunun, vekile HMK ve TK ilgili maddeleri gereği tam ve eksiksiz gönderilmesi, 29/12/2020 tarihinde dosyaya UYAP üzerinden talep göndermek suretiyle ve 30/12/2020 tarihli celsede raporun tam ve eksiksiz ulaşması gerektiği yönünde defaatle talep ve beyanları olmasına rağmen, talep yok sayılarak karar verilmesinin, bozmayı gerektiren eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulduğunu gösterdiğini, açıkladıkları tüm hususlar ve resen araştıracaklar ışığında mahkemenin usul ve yasaya aykırı, eksik inceleme ve araştırmayla kurduğu hükmün bozulmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Öncelikle davalının usule ve esasa ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını ve davalı yanın ilk defa istinaf dilekçesi ile iddia ettiği, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı iddia, savunma ve beyanlarına muvafakatlerinin olmadığını,Davalının cevap ve delil dilekçesi sunmadığından herhangi bir inceleme talep yetkisinin bulunmadığını, davalının münkir olduğunu, bu sebeple defterlerinin yerinde incelenmediği yönündeki itirazlarının bir önemi olmadığını, davalı şirket vekilinin inceleme gün ve saatinde (03.07.2020 saat 14:15) hazır bulunduğunu, bilirkişi yemin ve teslim tutanağına imza attığını, tutanak öncesinde ve tutanağın tanzimi esnasında yerinde inceleme talebinde bulunmadığı gibi, defter ve kayıtlarını ibraz etmediğini, davalı vekilinin inceleme gününden sonraki 08.07.2020 tarihli duruşmaya katılmasına rağmen bilirkişi incelemesine herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalı vekilinin azlinin bilirkişi raporunun dosyaya ibrazı sonrasında olduğunu, bilirkişi raporunun davalı şirkete 08.12.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, süresi içinde rapora itiraz edilmediğini, Davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz süresini kaçırdığı için, bilirkişi raporunun sayfalarının kendilerine eksik gönderildiği iddiası ile yargılamayı uzatma çabası içinde olduğunu, bilirkişi raporlarının UYAP portalına taranıp sisteme aktarıldığını, raporun eksik geldiği düşünülse dahi, raporun tamamının taranmış halinin UYAP sisteminde bulabileceğini, davalının bilirkişi raporunun kendisine eksik gönderildiğini iddia ettiği kısmı açıklayamadığı gibi, bu konuda süresi içinde itirazda dahi bulunmadığını, karar duruşmasındaki bu tutumun açıkça yargılamayı uzatmaya yönelik olup kötü niyet taşıdığını, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf taleplerinin reddini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı şirket tarafından, davalı … Tic. Ltd. Şti aleyhine, 11.574,40-TL fatura bedeli ödenmediğinden bahisle 630,73 TL işlemiş faizi ile birlikte tahsili için 18/06/2019 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe başlandığı, ödeme emrinin 20/06/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi içinde kalan 27/06/2019 tarihinde borca, faize, faiz oranına yapılan itiraz ile takibin durduğu, 17/09/2019 tarihinde açılan itirazın iptali davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içinde kaldığı tespit edilmiştir.Davacı tarafın defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan inceleme sonunda alınan rapordan, davacı defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu, bu nedenle davacı lehine delil niteliği bulunduğu, davalı …Tic. Ltd. Şti’ne 2019 yılında 1 adet KDV hariç 10.000 TL’lık fatura düzenlendiği, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 11.574,40 TL alacağının bulunduğu, borçlu ihtar gönderilerek temerrüte düşürülmediğinden takipten öncesi için faiz talep edilemeyeceği tespit edilmiştir. Davacının BA-BS evrakları incelendiğinde, davaya konu faturanın BS’ye usulüne uygun olarak yansıtıldığı ve davalı tarafın 2019 yılı BA formlarında, takibe konu KDV hariç 10.000-TL bedelli faturanın davalı tarafından Maliyeye bildirildiği, görülmüştür.Mahkemece tayin edilen 11/03/2020 tarihli oturuma davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … katıldığı, 2 numaralı ara kararında; “Tarafların iddiaları ticari defter ve belgeleri ile sunulan faturaların incelenerek alacağın ve ferilerinin tespit edilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, İncelemenin Mahkememiz kaleminde 08/05/2020 günü saat 14:30da yapılmasına,HMK’nın 222. maddesi gereğince, taraf vekillerine, davaya ilişkili dönemini kapsayan ticari defter ve kayıtlarını belirlenen inceleme gününde mahkememiz kaleminde hazır bulundurması için süre verilmesine, taraflarca defter ve kayıtlar sunulmadığı takdirde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ve defter ve kayıtların sunulması hususunun hazır bulunan taraflara tefhim hazır bulunmayan taraflara zaptın tebliği ile İHTARINA, HMK’nın 218. maddesi gereğince, defter ve kayıtların sunulması zor veya sakıncalı ise ve bu durum 2 haftalık süre içerisinde bildirilir ise, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine, taraflara, ticari defter ve kayıtları bilirkişinin incelemesine hazır bulundurmaları, inceleme gün ve saati konusunda bilirkişi ile gerekli koordinasyonu sağlamaları, Mahkemenin bu yöndeki emrinin yerine getirilmesine haklı bir neden olmaksızın engel olunması halinde engel olan kişi hakkında sebep olduğu giderler ile disiplin para cezasına hükmolunacağının hazır bulunan taraflara tefhim, hazır bulunmayan taraflara zaptın tebliği ile İhtarına,” karar verildiği, Davalı şirket vekilince 12/03/2020 tarihli dilekçe ile şirket kayıtlarının bulunduğu adres bildirilerek yerinde incelenmesi talebinde bulunulduğu, davacı şirket vekilinin 16/03/2020 tarihinde yerinde inceleme talebinde bulunduğu, talepler yönünden karar verilmediği, mahkemece 12/05/2020 tarihinde verilen ara karar ile incelemenin Korona Virüs tedbirleri kapsamında HSK’nın aldığı karar doğrultusunda 03/07/2020 tarihinde yapılmasına karar verildiği, ara kararının taraf vekillerine e-tebligat ile 01/06/2020 tarihinde tebliğ edildiği, Davalı vekili Av. … vekillikten çekildiği ve davalı asile 31/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, bilirkişi raporunun davalı vekili Av. … 27/09/2020 tarihinde, Av. …’e 09/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, taraf vekillerince süresi içinde rapora itiraz edilmediği tespit edilmiştir. Mahkemece; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası, Mecidiyeköy Vergi Dairesi müzekkere cevabı, Kağıthane Vergi Dairesi müzekkere cevabı, fatura, BA-BS formları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 11.574,40-TL asıl alacağa yönelik yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, Hükmolunan asıl alacağın %20’si oranında hesaplanan 2.314,88-TL icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekilinin ilk istinaf sebebi defter ve kayıtlarının mahallinde incelenmesi talebinde bulunulmasına rağmen, davalı tarafın defter ve kayıtları incelenmeden karar verildiğine ilişkindir. Dava, 6100 Sayılı HMK’nın 316 ve devamı maddeleri uyarınca basit yargılama usulüne tabidir. HMK 317 maddesi uyarınca taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi sunamazlar, HMK 318 maddesi uyarınca taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakanın delili olduğunu belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delilleri dilekçelerine eklemek ve başka yerden getirilecek belge ve dosyalar için de bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır. HMK 322. maddesinde bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı, HMK 128. maddesinde davalının cevap dilekçesi vermemesi halinde, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakaların tamamını inkar etmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Davalı tarafa 23/09/2019 tarihli tensip zaptı ve dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edildiği tespit edilmiştir. Tensip zaptının 5-6-7 ve 8. maddesinde davalı tarafa basit yargılama usulü gereği cevap ve delillerini sunması için kesin süre verilmesine rağmen, süresi içinde cevap ve delil dilekçesi sunulmamıştır. 04/12/2019 tarihli ön inceleme oturumuna katılan davalı vekili, vekalet sunmak ve delil bildirmek için süre talep etmiş, davacı vekili bu aşamada delil sunmalarına muvafakat etmemiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/7-1662 esas ve 2019/34 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, cevap dilekçesi vermemiş olan davalının, sadece inkar ile yetinmiş olduğu varsayılır ve ön inceleme ile tahkikat aşamasında, sadece inkar çerçevesinde savunma yapabilir ve bu yönde ispat faaliyetinde bulunarak delil gösterebilir (Pekcanıtez, H.\ Atalay O.\ Özekes M.s. 294-295). Süresinde cevap vermediği için davayı inkar etmiş sayılan davalı, davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıaların doğru olmadığını (inkarı) ispat için karşı delil gösterebilir. Davalı, davayı inkarının karşı delilini göstermek bahanesi ile yeni vakıalar (mesela zamanaşımı veya borcu ödediğini) ileri sürerse, bununla savunmasını genişletmiş olur; bu ise kural olarak yasaktır. Bu halde mahkeme, davacının iddiasının doğru olmadığını ispat için davalının göstereceği delilleri inceleyip, davacının delilleri ile birlikte değerlendirerek varacağı sonuca göre hüküm vermelidir. (Kuru B.\ Arslan R.\Yılmaz E.: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara 2014, 25. Bası, s.317).Yine 6100 Sayılı HMK’nın “Ön İncelemenin Kapsamı” başlıklı 137/1. maddesine göre; dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir. 6100 Sayılı HMK’nın “Ön İnceleme Duruşması” başlıklı 140/5. maddesine göre; ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verilir. Bu hususların verilen kesin süre içinde tam olarak yerine getirilmemesi hâlinde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilir. Aynı Kanunun 119 ve 121. maddelerinde delillerin gösterilmesinden bahsedilmesine rağmen, 137 ve 140. maddelerinde delillerin sunulmasından ve toplanmasından bahsedilmektedir. Burada vurgulanması gereken husus özellikle 140. maddede “dilekçelerinde gösterdikleri” ibaresinin kullanılmış olmasıdır.6100 Sayılı HMK’nın 140. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere taraflar, delil olarak dayandıkları belgeleri dilekçelerine ekleyerek vermek ya da başka yerden getirilecekse bunu belirtmek zorundadırlar. Şayet taraflar, bu konuda yapmaları gereken işlemleri eksik bırakmışlarsa, tahkikata başlamadan önce, taraflara son kez kısa bir süre verilerek bu eksiklikleri tamamlamaları yönünde olanak sağlanmıştır. Taraflar bu imkanı da doğru kullanamazlarsa, artık tahkikat mevcut delillerle yürütülecek ve tarafların o delile dayanmaktan vazgeçtikleri kabul edilecektir. 6100 Sayılı HMK’nın 119/1-f maddesine göre dava dilekçesinde iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği, 129/1-e maddesine göre de cevap dilekçesinde savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin ayrı ayrı belirtilmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın 137. ve 140. maddelerinde ise; 119 ve 129. maddelerdeki düzenlemenin aksine, delillerin belirtilmesinden değil, tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapmasından bahsedilmiştir. Buna göre; delillerin dava ve cevap dilekçelerinde belirtilmesi, dilekçelerde belirtilen delillerin en geç ön inceleme duruşmasında mahkemeye sunulması, başka bir yerden getirtilecek olması halinde delillerin toplanması için gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Dava ve cevap dilekçelerinin verilmesinden sonra tarafların iddia ve savunmalarını kanıtlayıcı delil bildirmeleri mümkün değildir.Davacı taraf dava ve delil dilekçesinde kendi defter ve kayıtlarına dayanmış, davalı tarafın defter ve kayıtlarını delil olarak göstermemiştir. Davalı taraf cevap ve delil dilekçesi sunarak defter ve kayıtlarına dayanmamıştır. Bu açıklamalar ışığında, bilirkişi tarafından sadece davacı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak rapor sunulmasında, mahkemeninde sadece davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonunda verilen bilirkişi raporuna dayanarak karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin ilk istinaf sebebi yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Davacı tarafın ikinci istinaf sebebi bilirkişi raporunun tamamının tebliğ edilmediğine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinden; bilirkişi raporunun davalı vekili Av. … 27/09/2020 tarihinde tebliğ edildiği, 02/12/2020 tarihli oturumda davalı vekilinin azil tarihi ile bilirkişi raporunun tebliğe çıkarıldığı günün aynı gün olması sebebiyle raporun yeniden tebliğe gönderildiği ve Av. …’e 09/12/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafça bilirkişi raporunun sayfalarının eksik olduğuna ilişkin dilekçe sunulmadığı, takip eden 30/12/2020 tarihli oturumda raporun ilk sayfasının fotoğraf olarak gönderildiği iddiasında bulunulduğu, mahkemece raporun 09/12/2020 tarihinde tebliğine rağmen süresi içinde itirazda bulunulmadığından bahisle talebin reddine karar verildiği tespit edilmiştir. Raporun 09/12/2020 tebliğ tarihine göre 2 haftalık beyan süresi 23/12/2020 akşamı sona ermekte olup, davalı tarafça süresi içinde rapor muhteviyatına itiraz edilmediği gibi, itiraz süresi içinde sayfalarının eksik olduğundan bahisle beyanda bulunulmadığı dosya kapsamı ile sabittir.6100 Sayılı HMK’nın 280. maddesi gereğince bilirkişi raporunu sunduğunda mahkemece birer örneği duruşma gününden önce taraflara tebliğ edilir, HMK 281.maddesi uyarınca taraflar tebliğden itibaren 2 hafta içinde itirazlarını mahkemeye bildirebilirler. Mahkemece 22/09/2020 tarihinde taraf vekillerine bilirkişi raporu tebliğe çıkarılmış ve tebliğ zarfı üzerinde açıkça bilirkişi raporunun tebligat içerisinde olduğu belirtilmiştir. Bu hali ile raporun tamamının tebliğ edildiği karine olup aksini davalı tarafın kanıtlaması gerekir. Rapor sayfalarının eksik olduğunu iddia eden tarafın yapması gereken işlem, zaman kaybetmeksizin belgeleri ile birlikte mahkemeye başvurmaktır. Davalı taraf bu iddiasına ilişkin hiçbir delil sunmadığından, itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebininde yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2020 tarih ve 2019/346 E. 2020/726 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 790,65 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 197,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 592,98 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/05/2021