Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/521 E. 2021/583 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/521
KARAR NO: 2021/583
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARA: 2021/400 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 27/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili talep dilekçesi ile; Müvekkilinin 1987 yılında kurulmuş en büyük 50 sanayi kuruluşundan olduğunu, “…” markasını 30 yılı aşkın süredir kullandığını ve TPMK nezdinde 2003 yılından itibaren tescilli olduğunu, davalının Bakırköy …. Noterliği’nin 05/12/2019 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile “…” markasının kendisi lehine tescilli olduğunu, müvekkilinin … A.Ş. ürünlerinde java ibaresini kullanarak marka hakkına tecavüz etmesi sebebi ile 1 ay içinde ürünleri toplatması, aksi taktirde ürünlerin toplatılması ve diğer hukuki yollara başvuracağını ihtar ettiğini, Beşiktaş … Noterliği’nden gönderdikleri 06224 yevmiye numaralı 12.02.2020 tarihli cevabi ihtarname ile müvekkilinin tüm ürünlerinde sanica markasının kullanıldığını, bazı ürünlerde müvekkilinin markasının yanında model isimleri ve müvekkiline ait seri markaların kullanıldığını, bu ibarelerin hiçbirinin marka olarak kullanılmadığını, ürünler üzerindeki tek markanın sanica olduğunu ayrıntılı olarak izah ettiklerini, müvekkilinin kullanımının marka hakkını ihlal etmediğinin defalarca ayrıntılı olarak bildirilmiş olmasına rağmen, davalı tarafın sessiz kaldığını, … bir ada olup coğrafi işaret olmasından kaynaklı olarak herkesin kullanıma açık olduğunu, TPMK kapsamında ‘java’ ibaresine haiz 100’ün üzerinde marka başvurusu mevcut olup neredeyse tamamının tescilli olduğunu, müvekkilinin, ürünlerinde ‘sanıca’ markasını kullanmakta olup bir seride model ismini belirtmek ve seri marka yaratmak için “… java 3500” modelinde, radyatör üzerinde küçük puntolar ile java ibaresini kullandığını, müvekkilin kullanımının davalı markası ile iltibas yaratmadığını, müvekkilin “… java 3500” model kullanımının davalı markasına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine ve menfi tespit davası kesinleşinceye kadar ürünlerini toplatmak ile tehdit eden kötüniyetli davalının hukuka aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için, davalının marka tescilinden doğan haklarını müvekkiline karşı kullanmasının engellenmesine dair tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Dosyanın ve talebin incelenmesinde, davaya konu edilen, davacının, davalı markasının esas unsurunu markasal olarak kullanmadığı yönündeki iddiaların yargılamaya muhtaç oluşu, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemesi karşısında tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava dilekçelerinde ayrıntılı olarak izah edildiği üzere davalının kötü niyetli olarak muhtemel bir girişimde bulunma ihtimali sebebi ile müvekkilin kullanımlarının davalının marka hakkını ihlal etmediğinin tespitini, müvekkilinin daha fazla ve telafisi mümkün olmayacak şekilde zarar görmesinin önlenmesi için ihtiyadi tedbir talep ettiklerini, 6100 sayılı kanunun 389. maddesi hükmü ve öğretideki; ‘…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır…’ (Medeni Usul Hukuku 12. Baskı syf. 714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes) tanımdan açıkça anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin, davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde yeni ihtilafların çıkmasını önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki koruma olduğunu,İhtiyati tedbire karar verilebilmesi için; ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması, ihtiyati tedbirin bir sebebinin olması, yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebinin var olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olmasının veya halen var olmasının aranmayacağını, tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olmasının yeterli olduğunu, mahkemenin, iddiaların ancak yargılama neticesinde ispatlanabileceği gerekçesi ile talebi reddetmesinin, geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin özüne aykırı olduğunu, Talebin reddi halinde, davalının haksız şekilde markadan doğan haklarını müvekkiline karşı kullanabileceğini, müvekkilinin davayı kazanması haline dahi -kararın kesinleşmesinin uzun yıllar alacağı da göz önünde bulundurulduğunda- müvekkilinin, bu uzun yıllar içerisinde haksız biçimde davalının arama, el koyma, toplatma, kullanımın engellenmesi gibi eylemlerine yahut bu tehdide maruz kalacağını, yıllar sonra kesinleşecek lehte kararın da etkisinin kalmayacağını ve yargılama devam ederken taraflar arasında dava konusu ile aynı bir çok yeni ihtilafın meydana geleceğini, Açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenler ile; Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dosyasında usul ve yasaya aykırı olarak verilmiş olan ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını, menfi tespit davası kesinleşene kadar davalının marka tescilinden doğan haklarını müvekkiline karşı kullanmasının engellenmesine dair tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile; Davacının, Bakırköy 2. Fikri Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine haksız ve mesnetsiz bir biçimde tespit davası ikame ettiğini, Müvekkilinin, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 2014 66383 tescil no ile 06, 11, 17, 19, 20 sınıflarda tescilli “java” markasının maliki olduğunu, müvekkilinin markasını 2014 yılında tescil ettirdiğini, müvekkili şirketin “Sıhhi tesisat, vitrifiye ürünleri, Isıtma ve buhar üretme tesisatı için cihazlar (katı, sıvı, gaz yakıtlı ve elektrikli sobalar, kuzineler dahil), İklimlendirme ve havalandırma cihazları, Havalandırma, ısıtma, kanalizasyon, telefon, yeraltı elektrik ve iklimlendirme tesisatları için havalandırma kanalları, Metalden mamul sıvı veya gaz nakli amaçlı borular ve bunların bağlantı parçaları (metalden vanalar, sondaj boruları dahil), Pişirme, kurulama ve kaynatmada kullanılan elektrikle ve gazla çalışan aletler, makineler ve cihazlar” başta olmak üzere, tescilli markasını kullanarak çeşitli alanlarda ticari faaliyetine devam ettiğini, Davacı … San. A.Ş.’nin kombi, ısıtma cihazları, yük taşıma ve kaldırma araçları, forklift üretimi, boru ve boru parçaları üretimi gibi çok çeşitli alanda faaliyet gösterdiğini, davacının, müvekkilinin TPE nezdinde tescilli markasını kullanarak kombi ürettiğinin fark edilmesi akabinde, tescilli markasının hukuka aykırı biçimde kullanımına son verilmesi için davacı şirkete Bakırköy …. Noterliği’nin 05.12.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, cevaben Beşiktaş 1. Noterliği’nin 12.02.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “…” markasını seri marka olarak kullandıklarını ve tescil başvurusunda bulunduklarını beyan ettiklerini, davacının cevabi ihtarnamede ikrar ettiği üzere ihlal döneminde “… java” markasının başvuru aşamasında olduğunu, başvurunun müvekkili adına tescilli “java” markasının bulunması ve aynı sınıf kapsamında faaliyette bulunulması sebebiyle reddedildiğini,Davacının, TPE’den verilen ret kararına itiraz ederek dosyayı Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu’na taşıdığını, itiraz hakkında henüz karar verilmediğini, davacının müvekkilinin “java” markasını hukuka aykırı bir biçimde bilgisi ve onayı dışında kullanarak Sinai Mülkiyet Kanununa aykırı davrandığını ve marka hakkını ihlal ettiğini,Marka hakkının münhasıran sahibine ait olduğunu, başkaları tarafından yalnızca marka hakkı sahibinin izni ile verdiği izin sınırları içerisinde kullanılabileceğini, davacı ile müvekkili arasında, markanın kullanımına izin veren sözleşme bulunmadığını, hukuka aykırı olarak kullanıldığını, davacının tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini istemiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı taraf; ürünlerinde ‘sanıca’ markasını kullandığını, bir seride model ismini belirtmek ve seri marka yaratmak için “… java 3500” modelinde, radyatör üzerinde küçük puntolar ile java ibaresini kullandığını, kullanımının davalı markası ile iltibas yaratmadığını, “… java 3500” model kullanımının davalı markasına tecavüz teşkil etmediğinin tespitine ve davalının, ürünlerini toplatma tehdidi sebebiyle zarara uğramaması için, menfi tespit davası kesinleşinceye kadar, davalının marka tescilinden doğan haklarını müvekkiline karşı kullanmasının engellenmesine dair tedbir talep etmiştir.Mahkemece; Davaya konu edilen davalı markasının esas unsurunu markasal olarak kullanmadığı yönündeki davacı iddialarının yargılamaya muhtaç oluması, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemesi sebebiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Tedbir talebinin reddine dair kararın davacı tarafa 01/03/2021 tarihinde tebliğ edildiği, 12/03/2021 tarihli istinaf talebinin süresinde olduğu tespit edilmiştir.6769 Sayılı SMK’nun 7.maddesinde marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnalarının,1-Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yolu ile elde edilir.2-Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin izinsiz olarak yapılması halinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır;-Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması,-Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsayan, bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,-Aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması,6769 Sayılı SMK’nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiler;-Marka sahibinin izni olmaksızın markayı 7.maddede belirtilen biçimlerde kullanmak-Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,-Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, olarak düzenlenmiştir.6100 sayılı kanunun HMK 389.maddesinde; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”HMK 341/1.maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.”6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesinde; “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanım ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir” düzenlemeleri mevcuttur.Davacı tarafın HMK 389 ve 6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesi kapsamında tedbir talep edebilmesi için davalı kullanımının, kendi markasına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını, mevcut durumda değişiklik olacağını, tedbir kararı verilmediği taktirde hükmün infazının zorlaşacağını, imkansız hale geleceğini, bu fiillerden zararının doğduğunu, doğma ihtimali bulunduğunu yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde kanıtlaması gerekir. “Java” markasının 15/08/2014 başvuru tarihinden itibaren 06/11/17/19 ve 20. nice sınıflarında 2014/66383 tescil numarası ile … Sanayi Ve A.Ş. adına tescilli olduğu, “…” markası için 17/12/2019 tarihinde … A.Ş. tarafından 11/35/37 nice sınıflarında tescil başvurusunda bulunulduğu, 07/12/2020 tarihinde yayına itirazın kısmen kabulüne karar verildiği TPE kayıtları ile tespit edilmiştir. Dava konusu “…” markasının 15/08/2014 başvuru tarihinden itibaren 06/11/17/19 ve 20. nice sınıflarında … tescil numarası ile aleyhine tedbir istenen … Sanayi Ve A.Ş. adına tescilli olması, 6769 Sayılı SMK’nun 7. maddesinde belirtildiği üzere, marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir ve korumadan yararlanır hükmü karşısında, davalı tarafın tescilli markasını kullanımının yasadan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davacı tarafın “…” markası için 17/12/2019 tarihli başvurusuna yapılan itirazın TPE tarafından kısmen kabul edilmiştir. 6769 Sayılı Kanun’un 159. maddesi kapsamında tedbir talep edilebilmesi için zorunlu olan, davalı kullanımının, davacı markasına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığı olgusu mevcut davada bulunmadığı gibi, yasadan kaynaklanan bir hakkın kullanılması, daha üstün hakkın varlığı iddia ve ispat edilmedikçe engellenemez. Davacının dava konusu hakkının varlığı ve davalı tarafın hakkına göre daha üstün olup olmadığı yapılacak yargılama ile belirleneceğinden, davacı tarafça tedbir kararı verilmediği taktirde hükmün infazının zorlaşacağı, imkansız hale geleceği, bu fiillerden zararının doğduğu, doğma ihtimali bulunduğu yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde henüz mevcut bu aşama itibarıyla kanıtlanamadığından, 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 159. maddesi koşulları gerçekleşmediğinden, mahkemece tedbir talebinin reddinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/400 E. sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 391/(3). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/05/2021