Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/520 E. 2021/696 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/520
KARAR NO: 2021/696
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2021
NUMARASI: 2021/36 E. 2021/38 K.
DAVANIN KONUSU: İnternet İçeriğinin Yayından Çıkarılması/Engellenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili dilekçesi ile; Müvekkili şirketin 2019 yılından bu yana şehir içi yolcu taşımacılığı, personel öğrenci taşımacılığı ve filo kiralama hizmetleri alanında hizmet verdiğini, 19/07/2018 tarihli Habertürk internet sitesinden … imzalı, … hakkında FETÖ/PDY bağlantısı iddiasıyla çıkan haber neticesinde müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, müvekkili şirketin iş yaptığı sektörde habere konu kişiyle bir bağlantısı olmamasına rağmen herhangi bir internet arama motoruna … yazıldığında, dava konusu haber linkinin karşısına çıktığını, Küçükçekme 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin 24/12/2020 tarih ve 2020/6688 D.İş numaralı dosyasında erişimin engellenmesi taleplerinin “yazıların kişilik hakkı ihlal eder nitelikte bulunmadığı, şirketin ticari itibarı ile ilgili olduğu, ticari itibarın ise 5651 Sayılı Yasa kapsamına girmediği, Sınai Mülkiyet Yasasının konusu olduğu, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Yasasının ise Sulh Ceza Hakimliği’nin görev alanına girmediği” gerekçesi ile reddedildiğini, müvekkili şirketin ilgili haberle ve haberde bahsi geçen …’le bir bağlantısının olmadığını, haberin 6769 sayılı kanunun 29. Md. ile müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğini, haksız rekabet yasağının çiğnendiğini, müvekkili şirketin mağduriyetinin tespiti için uzman bilirkişiden rapor alınmasını ve haber sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Talebe konu iddiaların dayanağının başkalarına ait iş ürünlerini, faaliyetlerini gereksiz yere kötüleyici eylemlerde bulunmak fiili olduğu ve TTK 55/5 ve 59. md. kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, marka hakkına tecavüz sayılması gereken hallerin 6769 sy. SMK’nun 29. md’sinde düzenlendiği, düzenlemeye göre basın yolu ile iş ürünü hizmeti kötülemek yahut yanlış-yanıltıcı haberler ile ticari itibarını zedeleyerek zarar vermek şeklindeki hareketlerin, marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, münhasıran haksız rekabet olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda esas hakkında dava açılması gerektiği taktirde, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu ve HMK’nun 383, 390/1 md’leri nazara alındığında, tespit ve tedbir talebi yönünden mahkemenin görevli olmadığı anlaşıldığından, talebin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Erişimin engellenmesine ilişkin taleplerinin Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2021 tarih, 2021/36 D.iş, 2021/38 K. Sayılı kararı ile; ” Talebe konu iddiaların dayanağının başkalarına ait iş ürünlerini, faaliyetlerini gereksiz yere kötüleyici eylemlerde bulunmak fiili olduğu ve TTK 55/5 ve 59. md. Kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 6769 sy. SMK’nun 29.md’sindeki düzenlemeye göre basın yolu ile iş ürünü hizmet kötülemek yahut yanlış-yanıltıcı haberler ile ticari itibarını zedeleyerek zarar vermek şeklindeki hareketlerin marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, münhasıran haksız rekabet olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda esas hakkında dava açılması gerektiği taktirde görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan, HMK’nun 383, 390/1 md’leri uyarınca tespit ve tedbir talebi yönünden mahkemenin görevli olmadığı” gerekçesiyle reddine karar verildiğini, taleplerinin, müvekkili şirketin adının, hiçbir alakasının olmadığı bir haber içeriğinde geçtiği ve bu yüzden ticari itibarı zedelendiğinden, haber içeriğine erişimin engellenmesi olup, haksız rekabete ilişkin tazminat taleplerinin olmadığını, verilen kararda eylemin “marka hakkına tecavüz” olarak değerlendirilerek haksız rekabetin oluştuğu kanaatine varıldığını, herhangi bir marka ile çatıştıklarını belirtmediklerini, bu nedenle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, izah ettikleri ayrıca re’sen bulunacak sebeplerle, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2021 tarih ve 2021/36 D.iş, 2021/38 Karar Sayılı kararının kaldırılmasını, https://www…com/… nolu haber içeriğinin erişime engellenmesi yönünde karar verilmesini, talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; Davacı tarafın www…com adlı internet sitesinde, 19.07.2018 tarihinde yayınlanan “… ve … gözaltında” başlıklı haber nedeniyle iş yaptığı sektörde sıkıntı yaşadığını iddia ederek mahkemeden ticari itibarının zedelendiğinin tespiti, erişimin engellenmesi ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 9. maddesi uyarınca; “kişilik haklarının ihlali nedeniyle içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi kararını vermeye görevli mahkeme, Sulh Ceza Hakimliği’dir” düzenlemesinin bulunduğunu, görevli mercinin Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 2016/15510 E., 2017/5325 K. ve 05.06.2017 tarihli ilamında da Sulh Ceza Hakimliği olduğunun ifade edildiğini, davacı tarafın; Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimliği’ne ilettiği, erişimin engellenmesi talebinin söz konusu yazının kişilik hakkını ihlal eder nitelikte bulunmaması sebebiyle reddedildiğini, Davacının talebinin erişimin engellenmesine ilişkin olup, bu konuda görevli merci Sulh Ceza Hakimliği olduğundan, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak erişimin engellenmesi talebinde bulunmasının ve mahkemenin red kararına karşı istinaf talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi davalı tarafın www…com adlı internet sitesinde, 19.07.2018 tarihinde yayınlanan “… ve … Gözaltında” başlıklı haberin 6769 sayılı kanunun 29. maddesi kapsamında müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti için uzman bilirkişiden rapor alınması ve tedbir kararı ile haber sitesine erişimin engellenmesine ilişkindir. 6769 sayılı kanunun 29. maddesi kapsamında marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemler; -Marka sahibinin izni olmaksızın markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak, -Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edelemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, -Markayı veya ayırt edelemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yolu ile kullanılan markayı taşıyan ürünler satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, -Marka sahibi tarafından lisans yolu ile verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek, olarak belirtilmiştir. 29 maddenin atıf yaptığı 6769 sayılı kanunun 7. maddesi ise; (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. (2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır: a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması. b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması. c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması. (3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir: a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması. b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi. c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi. ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması. d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması. e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması. f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. (4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez. (5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez: a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi. b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması. c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması, markanın başvuru eserlerinde yer alması” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı tarafın tespit ve tedbir talepli dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere; 19/07/2018 tarihli … internet sitesinden … imzalı, … hakkında FETÖ/PDY bağlantısı iddiasıyla çıkan haber neticesinde müvekkilinin ticari itibarının zedelendiği, habere konu kişiyle bir bağlantısı olmamasına rağmen herhangi bir internet arama motoruna müvekkilinin markası “…” yazıldığında, dava konusu haber linkinin karşısına çıktığına ilişkin olup, markasının davalı tarafça kullanıldığı iddia edilmediğinden, talebin izah ediliş şekli itibariyle, TTK 55/a-4 maddesinde belirtilen “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” kapsamında kalmaktadır. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 6769 sayılı kanunun 156. maddesi uyarınca bu yasadan doğan davalara bakmakla görevli olup, marka hakkına tecavüz oluşturmayan TTK 55 ve 56 maddesinden doğan haksız rekabet davalarına bakma görevi TTK 4 ve 6. maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerine aittir. HMK 390. ve 401. maddesi uyarınca dava açılmadan önce ihtiyati tedbir ve delil tespiti talebinin, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden istenmesi gerektiğinden, ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararında isabetsizlik olmadığından davacı tarafın istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2021 tarih ve 2021/36 E., 2021/38 K. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 17/06/2021