Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/486 E. 2021/534 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO : 2021/486 Esas
KARAR NO : 2021/534
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/02/2021
NUMARASI: 2020/658 E., 2021/110 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili 28/09/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 6361 Sayılı Kanun kapsamında finansal kiralama sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince dava dilekçesinde belirtilen … ilçesi, … Mahallesinde kain … ada … ve … nolu parseller üzerinde bulunan bağımsız bölümlerin davalıya finansal kiralama yolu ile kiralandığını, davalı şirketin, finansal kiralama sözleşmesinden doğan kira bedelleri ile temerrüt faizini vadesinde ödememesi nedeniyle temerrüde düştüğünü, bu nedenlerle sözleşmeye konu taşınmazların boş olarak müvekkiline iadesine ve taşınmazlar üzerinde bulunan kiralama şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında özetle; Öncelikle taraflar arasında düzenlenen finansal kiralama sözleşmesinin 53. Maddesine göre yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, söz konusu yetki sözleşmesinin HMK 17.md göre geçerli olduğunu, bu nedenlerle öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Her ne kadar davacı taraf finansal kiralama sözleşmesine bağlı olarak açmış oldukları davanın aynı zamanda gayri menkulün aynîna ilişkin olduğunu, dolayısıyla HMK 18.md kapsamında yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını iddia etmiş ise de; finansal kiralama sözleşmesi kapsamında taşınmazların mülkiyetinin davacı tarafa ait olduğu, taşınmazların boş olarak aynen iadesinin taşınmazın aynîna ilişkin bir ihtilaf olarak değerlendirilemeyeceği (Yargıtay 5. HD 2020/7667-9622 ek sayılı ve Yargıtay 19. HD 2016/9510 Esas 2017/2268 karar sayılı ilamında yer alan üye …ın muhalefet şerhinde belirtildiği üzere), dolayısıyla taraflar arasında yapılan yetki sözleşmesinin HMK 18.md kapsamında geçerli olduğu mahkememizce kabul edilmiştir.Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında düzenlenen ve inkar edilmeyen finansal kiralama sözleşmesinin 53. Maddesine göre yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemesi olarak belirlendiği, HMK 18.md gereğince yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, davalı tarafın süresinde yetki itirazında bulunduğu dikkate alınarak, davacı tarafından davalı aleyhine açılan davada mahkememizin yetkisiz olduğuna, yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflarınca sadece yetki itirazlarının bildirilmemiş olduğunu, bunların yanı sıra; dava şartına yönelik beyan ve itirazlarının da kapsamlı olarak bildirildiğini, öncelikle dava şartı niteliğindeki itiraz ve beyanlarının değerlendirilmesi gerektiğini ve bu hususta karar oluşturulması gerekmekte iken, yetkisizlik kararı verilmesinin hukuken hatalı olduğunu, davacı tarafın arabuluculuk kanun yoluna başvurmadığını ve bu hususun yerine getirilmediğinin çok net bir biçimde görüldüğünü, öncelikle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini,-İş bu davanın belirsiz dava olarak yürütülmesinin de hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı taraf huzurdaki davayı kısmi dava niteliğinde açmış gibi görünse de, içeriği itibariyle; belirsiz dava olarak ikame ettiklerinin görüldüğünü, davaya konu taşınmazların dava tarihi itibariyle rayiç bedelleri bilinebilecek nitelikte olduğundan davanın reddi gerektiğini,-Öncelikle dava değeri üzerinden harcın ikmali gerekmekteyken bu hususun tamamlanmaması ve davacı tarafa harcı tamamlaması için süre verilmemesinin de usul açısından hatalı olduğunu bu nedenlerle kararının kaldırılmasını ve neticesinde iş bu davanın taleplerimiz kapsamında, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;-Yetki itirazında bulunan davalının, yetkisizlik kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurması yargılamayı uzatmak amacında olup, bu durum açık bir şekilde hakkın kötüye kullanımı teşkil ettiğini,-Davalının, dava harcının eksik yatırıldığına ilişkin iddialarının tamamen sayın mahkemeyi yanıltmak amacında olup ancak keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak harcın tespit edilmesinin ardından taraflarınca harcın tamamlanmasının söz konusu olabileceğini,-Davalının iş bu davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu yönündeki iddialarının ise tamamen gerçek dışı olduğunu, bölge adliye mahkemesi kararları açık ve net bir şekilde finansal kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklardan “malın iadesi ve finansal kiralama şerhinin kaldırılması” talepli davaların zorunlu arabuluculuk yoluna tabi olmayacağı yönünde karar verdiğini, davanın zorunlu arabuluculuğa tabi olarak değerlendirilemeyeceğini,-Tamamen kötü niyet ile istinaf kanun yoluna başvuran ve hiçbir taleplerinin haklı olmadığı davalı hakkında HMK’nın 329. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, kötü niyetli istinaf talebinde bulunan davalının, istinaf yargılamasından doğacak tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasını, bunun yanı sıra ayrıca davalı hakkında 5.000,00 TL disiplin para cezasına hükmedilmesini, istinaf taleplerinin öncelikle incelenmeksizin reddini, aksi durumda ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava; finansal kiralama sözleşmesinin feshinin tespiti ve finansal kiralama sözleşmesine konu malın iadesi istemlidir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık; Taraflar arasındaki Finansal Kiralama Sözleşmesinin feshi ve mal iadesi talebi sebebiyle açılan davada, arabuluculuk dava şartının uygulanıp uygulanamayacağının tespiti, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Somut uyuşmazlık mal iadesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; mal iadesi davaları alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığından, sözleşmeye konu malların (aynen) iadesinin istendiği, göz önüne alınarak, mahkemece davada bu husus değerlendirilmeden karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın özel Yasa olan 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu (FKFFŞK) hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir. Finansal Kiralama Sözleşmesinin tanımı Yasanın 3. ve 18. maddelerinde yapılmıştır. Yasanın 3/ç maddesinde; “Finansal Kiralama: Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hallerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemini, ifade eder” Yine aynı kanunun 18. maddesinde ise; “Finansal kiralama sözleşmesi; kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka suretle temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören özleşmedir” hükümleri düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen madde hükümleri uyarınca finansal kiralama ilişkisinde kiracı, malın zilyetliğini ve ekonomik mülkiyetini elinde bulundurmakla birlikte, malın hukuken maliki sözleşme süresi içerisinde halen kiralayan finansal kiralama şirketidir. Sözleşme davacı kiralayan tarafından Yasanın 31/1. maddesi hükmü uyarınca, kiracının finansal kiralama bedelini ödemede temerrüde düşmesi nedeniyle fesih edilmiştir. Yasanın 32. maddesinde sözleşmenin sona ermesinin sonuçları düzenlenmiş olup bu madde hükmüne göre sözleşme sona erdiğinde kiracının finansal kiralama konusu malı derhal geri vermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Somut olayda yetki hususunda 6361 Sayılı yasanın 18. maddesinde, malın zilyetliğini kiracıya bırakan sözleşme olarak tanımlanan finansal kiralama sözleşmesinin ana amacının kiracıya kredi kullandırmak olduğu, sözleşmenin kiralayan tarafından feshedilmiş olması, taşınmazın mülkiyetinin halen kiralayana ait olması sebebiyle kiralayan tarafından taşınmazın geri verilmesine yönelik istemi; taşınmazın ayni etkisine yönelik, ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek türde bir istem olmadığından, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu sebeplerle verilen yetkisizlik kararı yasaya uygundur. Zorunlu arabuluculuk konusunda dava şartı eksikliğinin bulunmadığı, davada harca ilişkin hususun yetkili mahkeme tarafından sözleşme bedeli üzerinden tamamlattırılacağı, bu hususlarda usul ve yasaya aykırılık olmadığı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davalı yanın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı her ne kadar kötü niyet iddiasında bulunmuş ise de, hukuki olarak yasa yolu başvuruları kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceğinden talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2021 tarih ve 2020/658 E., 2021/110 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g. maddesi gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021