Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/484 E. 2021/531 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/484 Esas
KARAR NO: 2021/531
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/01/2021
NUMARASI : 2018/583 E. – 2021/23 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı meslek birliğince hakkında kanuna aykırı olarak verilen 05.12.2018 tarih 7/1673 sayılı teknik bilim kurulu kararının iptaline, isyankar adlı müzik eserinin eser sahibinin 5846 FSEK md 15 uyarınca tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuki menfaat yokluğundan davanın usulden reddine, Davacının ‘…’ adlı müzik eserinin eser sahibinin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu md. 15 uyarınca tespitine ilişkin talebi bakımından yargılamanın ‘tespit davası’ olarak devamına karar verilmesi halinde, davanın Müvekkil MESAM yönünden, pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine aksi halde, MESAM Teknik Bilim Kurulu tarafından verilen karar tutarlı, delillere dayalı ve hakkaniyete uygun olduğundan, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasında görülen Eser Sahibinin Tespiti, Teknik Bilim Kurulu Kararının İptali davasının 06.10.2020 günlü celsesinde davacı yanın mazeretsiz olarak katılmaması, davasını takip etmemesi, davalılar vekillerinin davayı takip etmediklerini bildirmeleri nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı ve HMK’nun 150/5 maddesi gereğince işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşılmakla, davanın açılmamış sayılmasına” şeklinde karar verdiği görülmüştür.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Dosyanın 20.05.2020 tarihli duruşmasının pandemi nedeniyle tutanakla duruşmanın ertelenmesine, belirlenecek duruşma gününün taraflara tebliğine karar verildiğini, duruşmanın 06.10.2020 günü saat 11.35 de yapılmasına karar verilerek, duruşma gününün taraflara tebliğe çıkarıldığını, müvekkile çıkarılan duruşma gününü bildiren davetiyenin tebligatının ( iş yerinin pandemi nedeniyle kapalı olduğu tarihte) 13.05.2020 tarihinde aynı adreste birlikte daimi çalışan .. ..’a tebliğ edildiğinin görüldüğünü, iş yerinde daimi çalışan sıfatıyla tebligat yapılan … Müvekkil şirketin daimi çalışanı olmadığını, (EK: SGK Sigortalı Elaman Prim Tahakkuk Belgeleri Ftkp.) bu nedenle tebligatın müvekkile ulaşmamış olup usulüne uygun olmadığını, tebligat usulsüz olmakla; müvekkil duruşmada hazır bulunamadığından kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı MESAM vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Uygulamada, posta memurlarınca adreste bulunan şahısların SGK’lı çalışan olup olmadığının tespiti yönünde bir inceleme yapılmamakta, tebligatı alan kişinin SGK’lı çalışan olduğunu beyan etmesi üzerine, bu beyan doğrultusunda, tebliğ işlemini ilgili şahıslar nezdinde gerçekleştirmekte olduğundan ve Davacı şirketin yetkilisi olan … ile duruşma gününü bildirir davetiyeyi tebliğ alan … arasında akrabalık ilişkisi de bulunmakta olduğundan, davacı şirket yetkilisinin yapılan tebligattan haberdar olmaması ve son duruşma tarihinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği tarihe kadar dosyasını bir kez olsun kontrol etmemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince yargılama devam ederken davacıya çıkartılan tebligatların birçoğunun adı geçen … isimli kişiye tebliğ edildiğini, ileri sürülen istinaf nedenlerinin iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, daha öncesinde de “….” bir çok tebligat yapıldığını ve davacı bu tebligatların hiçbirine itiraz etmediğini, davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerine itibar edilmeyerek, haksız ve mesnetsiz istinaf itirazlarının usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İncelenen dosya kapsamına göre dava dilekçesi ve duruşma günü davacı şirkete, dava dilekçesinde bildirilen adreste, “tüzelkişinin temsilcisi tebliğ anında adreste bulunmayıp dışarıda olduğundan, daimi işçisi/memuru … imzasına tebliğ edilmiştir. Bilindiği üzere tebligat, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan önemli bir usul işlemidir.Tebligat ile ilgili yasal düzenlemeler tamamen şekli olduğundan gerek tebliğ işlemi gerekse tebliğ tarihi ancak kanun ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bu konuda etkili önlemler almış olmasının amacı, tebligatın bir an evvel muhatabına ulaşmasını ve onun tarafından kabul edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle, Kanun ve Yönetmelik hükümleri en küçük ayrıntısına kadar uygulanmalıdır. Tebligatın doğru kişiye ve kanunda gösterilen yönteme uygun olarak yapılması zorunludur. Aksi takdirde kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligat geçerli sayılmaz.Tebligatın muhatabı gerçek ve tüzel kişiler olabilir. Konuya ilişkin olanı tüzel kişilere yapılacak tebligat olduğundan, bu konudaki yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır. 7201 sayılı Tebligat Kanununun “Hükmi Şahıslara ve Ticarethanelere Tebligat” başlıklı 12. maddesinde: “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” “Hükmi Şahısların Memur ve Müstahdemlerine Tebligat” başlıklı 13. maddesinde: Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mûtat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”hükümleri yer almaktadır.Yine, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat” başlıklı 20. maddesinde;” (1) Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır.  (2) Bakanlıkların ve bunların teşkilatının, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve özel kanunlarına dayanılarak kurulmuş bulunan teşekküllerle, şirketlerin, derneklerin ve vakıfların yetkili temsilcileri, bağlı bulundukları kanunlara ve statülerine göre tayin edilir.  (3) Gerçek ve tüzel kişilere ait ticari işletmelerin işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ticari işletmenin o işlemde yetkili ticari temsilcisine yapılan tebliğ geçerlidir.” “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21. maddesinde ise;  “(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.   (2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.  (3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”düzenlemelerine yer verilmiştir. Bu noktada belirtmek gerekir ki Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, ticaret şirketleri hükmi şahsiyeti haiz olup üçüncü şahıslar ile olan ilişkilerinde ortaklardan oluşan mümessil-organ veya dışarıdan tayin edilen sair mümessiller tarafından temsil olunurlar. Hükmi şahsiyete sahip olmaları nedeniyle ticaret şirketlerinde tebligatın şirketlerin “salâhiyetli mümessillerine” yapılması icap eder. Salâhiyetli mümessiller ibaresiyle evvela şirketleri kanunen temsile yetkili organlar ve bu organlar adına hareket edenler kastedilmiştir. Görülmektedir ki 7201 sayılı Tebligat Kanununun 12. ve 13. maddelerinde tüzel kişilere tebligatın yapılma usulü açıklanmış; tebligatın, bunların tabi oldukları kanunlara ve statülerine göre belirlenecek yetkili temsilcilerine, eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı öngörülmüştür. Eğer, tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gereğine de işaret edilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/13-552-385 esas ve karar sayılı, 01/03/2017 günlü, 2007/12-200-187 esas ve karar sayılı, 04/04/2007 günlü, 2009/12-563-600 esas ve karar sayılı, 30/12/2009 günlü, 2009/12-184-187 esas ve karar sayılı, 13.05.2009 günlü ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2013/5509 esas, 2014/37615 karar sayılı, 09/12/2014 günlü ilamları). Somut olayda, davacı şirkete duruşma gününü bildiren tebligat, yetkili temsilci adreste bulunmadığından “daimi işçi/memur” olduğu belirtilen …’a yapılmış olup, tebliğ yapılan kişinin görevi, temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişi olup olmadığı tebliğ evrakına yazılmamıştır. Ayrıca bu kişilerin iş yerinde bulunup bulunmadığı tebliğ mazbatasında belirtilmeden tebligat yapıldığı görülmektedir. Salgın hastalık ( pandemi) sebebiyle yargılama tarihinde ülke genelinde duruşmaların ertelenmek zorunda kalındığı hususu da dikkate alınarak, tebligat yapılan … ticaret sicil gazetesinden alınan kayıtlarda şirketin yetkili temsilcisi olmadığının anlaşıldığı, SGK sigorta prim çizelgesinde tebligatın yapıldığı şahsın borçlunun çalışanı olarak gözükmediği anlaşılmış ise de, tebligatın yapıldığı tarih itibariyle araştırma yapılmadığı anlaşılmakla, Mahkemece gerekli görülür ise ilgili kuruma yazı yazılarak tebliğ tarihi itibariyle tebligatın yapıldığı şahsın davacı borçlunun daimi çalışanı olup olmadığının sorulması yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken, yeterli araştırma yapılmadan karar verildiği, duruşma gününün tebliği bu sebeple usulsüz olup yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi dosya içeriğine uygun düşecektir.Açıklanan hukuki olgular ve Yargıtay içtihatları dikkate alındığında davacı adına tebligat yapılan … önceden tebligat yapılmış olmasının da hukuken bir önemi bulunmamaktadır. Yukarıda yapılan hukuki açıklamalar gereğince davacı vekilinin İstinaf isteminin kabulü ile, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun, 353/1-a/6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/01/2021 gün ve 2018/583 Esas, 2021/23 Karar sayılı kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021