Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/474 E. 2021/530 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/474 Esas
KARAR NO: 2021/530
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11/02/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/36 E.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili …’ın 27/11/2020 tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hak sahibi olduğu ” …, … isimli filmlerle ilgili davalı …’ın senarist olarak hak iddia ettiği, davalılar tarafından filmlerin yayınlandığı … nezdinde şikayette bulunmaları nedeniyle davacıya ait ve … üzerinden yayın yapan … kanalının kapatılacağının kendilerine bildirildiğini belirterek, davalı tarafından aynı konuda daha önce ileri sürülen talepler nedeni ile ihdas edilen Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararı da dikkate alınarak, dosya üzerinde yapılacak inceleme ile ivedilikle bu filmlerle ilgili davacının fikri mülkiyet haklarına yönelik her türlü saldırının durdurulması, tecavüzün ref’i ve tecavüzün men’i, yine davalılar tarafından yazılı-görsel-dijital basında ve sosyal medya mecralarında davacı aleyhine herhangi bir demeç verilmemesi için tedbir kararı verilmesini, huzurdaki davalarının kabulünü, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Müvekkilinin gerek ilim edebiyat eseri sahibi sıfatıyla gerek diyalog yazarı sıfatıyla gerekse senaryo yazarı sıfatıyla eser sahibi olduğu altı adet sinema eserini davalı yanın kendisine ait “… FİLM” isimli Youtube kanalında izinsiz olarak 66 ayrı link ile kullandığını, bu kullanımların mali hak kapsamında olduğunu, davalının müvekkilinin sinema eseri sahibi olduğu “….” isimli toplam yedi adet sinematografik eserini kendisine ait “… FİLM” isimli Youtube kanalında müvekkilinden izin almaksızın yayınlayarak müvekkilinin FSEK 14, 15 ve 16.maddeleri ile 24 ve 25.maddelerinden doğan maddi ve manevi haklarını açıkça ihlal ettiğini, bu sebeplerle Mahkememizin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 04.01.2021 tarihli ara kararıyla; “Alınan bilirkişi raporu, dosyaya gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile davaya konu edilen filmlerin 1995 yılından önce yapıldıkları, “…” ve “…” filmlerine ait kayıtlar gelmemişse de, davacı tarafça örnekleri dosyaya sunulan belgeler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen belgelerde tüm filmler için yapımcı olarak davacı şirketin hak sahibi olarak yer aldığı, bu durumun aksi her zaman ispat edilebilirse de, şimdilik davacının hak sahibi olduğuna dair yaklaşık ispat koşulunun mevcut olduğu, bu nedenle davalılar tarafından bu filmlerle ilgili davacının internet ortamı dahil işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkını kullanmasını engellemelerinin ve muaraza çıkartılmasının davacının zararına neden olabileceği, dosyada mevcut Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/9627 Soruşturma ve 2020/4341 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar içeriğine göre davalıların davacı aleyhine bu konuda bir şikayette bulundukları anlaşılmakla, bu yöndeki ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, davalıların basındaki davacının haklarına saldırı ve müdahale teşkil eden demeç verilmemesine yönelik diğer ihtiyati tedbir taleplerinin davanın konusu itibariyle reddine” karar verdiği görülmüştür.İlk derece mahkemesinin 11.02.2021 tarihli ara kararıyla; “Alınan bilirkişi raporu, dosyaya gelen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile davaya konu edilen filmlerin 1995 yılından önce yapıldıkları, “… ” ve “…” filmlerine ait kayıtlar gelmemişse de, davacı tarafça örnekleri dosyaya sunulan belgeler ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen belgelerde tüm filmler için yapımcı olarak davacı şirketin hak sahibi olarak yer aldığı, bu durumun aksi her zaman ispat edilebilirse de, şimdilik davacının hak sahibi olduğuna dair yaklaşık ispat koşulunun mevcut olduğu, bu nedenle davalılar tarafından bu filmlerle ilgili davacının internet ortamı dahil işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletim hakkını kullanmasını engellemelerinin ve muaraza çıkartılmasının davacının zararına neden olabileceği, dosyada mevcut Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/9627 Soruşturma ve 2020/4341 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar içeriği, Beykoz Cumhuriyet Baş Savcılığı’nın 2020/9637 Hazırlık ve İstanbul Cumhuriyet Baş Savcılığı’nın 2020/184144 Hazırlık soruşturma evraklarına göre, davalıların davacı aleyhine bu konuda bir şikayette bulundukları, taraflar arasında bu konuda bir muarazanın mevcut olduğu anlaşılmakla, davacının muhtemel zararlarının önlenmesi için verilen ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu kanaatine varılarak, ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine” karar verdiği görülmüştür.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle;-Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda bilirkişiler tarafından oluşturulan raporun sadece davacı yan’ın dava dilekçesi ve talepleri dikkate alındığını, davalılar olarak müvekkillerin yanıtları değerlendirilemediğini,-Davanın ön koşulunun ve konusunun oluşması için izinsiz bir kullanım olması veya izinsiz kullanımın muhtemel olması gerektiğini, Davalı müvekkil SENARİSTBİR’in de diğer davalı müvekkil … da Davacı Yan’a ait olan bir eseri izinsiz olarak kullanımı söz konusu olmadığını, -Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından esasa yönelik bir değerlendirme yapılmadığını bu nedenle usul eksikliği nedeniyle oluşturulmuş olan takipsizlik kararının ara karara dayanak gösterilmesinin hukuken yerinde olmadığını,-“…” isimli sinema filminin yapım yılı 1997 olup ek madde 2 kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı yan’ın tüm taleplerini dayandırdığı FSEK Ek madde 2’nin diyalog yazarları yönünden geçerli olmadığını, Ek madde 2, 1995 öncesi yapımına başlanan sinema filmlerinde yapımcıya sinema filmlerini kısaltma, değiştirme, parçalama hakkı vermediğini, uluslararası sözleşmelere ve T.C. Anayası’na aykırı olan Ek madde 2’nin uygulanması halinde bile senaryo yazarı eser sahibinin manevi hakları yok sayılamayacağını, Müvekkil …ın eser sahibi olduğu sinema filmlerinin Davalı Yan tarafından izinsiz olarak yayınlanması ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında müvekkilin gerek ilim edebiyat eseri sahipliğinden gerekse sinema eseri sahipliğinden doğan mali ve manevi hakları açıkça ihlal edildiğini, konuyla ilgili İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nde 2020/315 esas sayılı dosya ile Davacı yan hakkında tecavüzün ref’i ve men’i davası açıldığını, -07.06.1995 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda sinema eserlerinin koruma süresi 20 yıl olarak düzenlendiğini, davaya konu sinema filmlerinin yapım yıllarının 1995 öncesi olduğu göz önüne alındığında ilim edebiyat eseri sahibi müvekkil … ilim edebiyat eseri olan özgün hikaye ve senaryolarını işlemek üzere sinema yapımcısına verdiği izin 20 yıl ile sınırlıdır ve 20 yıllık koruma süresinin sonunda verilen işleme izni sona erdiğini, ayrıca 20 yıllık süre ile alınan izin FSEK madde 24 temsil hakkı kapsamında olup FSEK madde 25 ve özellikle FSEK madde 25/2’yi içermediğini, davacı yan’ın sözkonusu yayınları yapabilmesi için 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 24. Ve 25. madde kapsamında müvekkilden izin almış olması gerekirken bugüne kadar kendisinden izin alınmaksızın kendisine ait “… FİLM” isimli youtube kanalı vasıtasıyla müvekkile ait sinema eserlerini yayınladığını, -Bern Sözleşmesinin 11. Maddesi ve 14. Maddesinde sinematografik olarak işlenen eserlerin dağıtımı, topluma iletimi, temsili konusunda münhasıran izin verme yetkisinin eser sahibine ait olduğunun belirtildiğini, Anayasa’nın 90. Maddesi gereği BERN sözleşmesi hükümlerinin esas alınması gerektiğini,-Müvekkilin gerek ilim edebiyat eseri sahibi sıfatıyla gerek diyalog yazarı sıfatıyla gerekse senaryo yazarı sıfatıyla eser sahibi olduğu altı adet sinema eserini Davalı Yan kendisine ait “… FİLM” isimli youtube kanalında izinsiz olarak 66 ayrı link ile kullandığı ve bu kullanımlar 21.02.2001 tarih, 4630 Sayılı Yasa’nın 15. Maddesi ile 5846 sayılı Yasa’nın 25/2 Maddesi’ne giren mali hak kapsamında olduğu, 21.02.2001 yılında 5846 Sayılı Yasa’ya dahil olan bir mali hakkın 1995 öncesi çekilmiş sinema eserlerinde devri söz konusu olamayacağından ve ayrıca yukarıda somut verilerle açıklanan manevi ve mali hak ihlallerinden ve koruma sürelerinin sona ermesinden dolayı; Davalı Yan, müvekkilin sinema eseri sahibi olduğu “…” isimli toplam yedi adet sinematografik eserini kendisine ait “… FİLM” isimli youtube kanalında müvekkilden izin almaksızın yayınlayarak müvekkilin FSEK madde 14,15,16. Maddeleri ile 24,25. Maddelerinden doğan manevi ve mali haklarını açıkça ihlal ettiği anlaşıldığından verilen ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili ek istinaf dilekçesiyle; Davacı Yan, müvekkiller aleyhinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihtiyati tedbir kararına itiraz ettikleri davaya konu sinema filmleri ile ilgili olarak mali ve manevi haklarına tecavüz suçu işledikleri iddiası ile suç duyurusunda bulunduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müvekkil …senaryo ve diyalogları ait olan sinema eserlerinin Davacı Yan tarafından izinsiz kullanımı sonucunda müvekkilin ve üyesi olduğu meslek birliği diğer müvekkilin Davacı Yan ile ilgili youtube telif hakları merkezine şikayette bulunması mali ve manevi haklara tecavüz suçunu oluşturmadığına yönelik karar verildiğini beyan etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu eserlerin “YAPIMCI” sıfatıyla haklarını kendisinde muhafaza ettiğini, bu durumun Kültür Bakanlığı kayıtları ile sabit olduğunu, davalıların müvekkilinin kanundan doğan mutlak haklarına açık şekilde tecavüz etmekte, zira haklarını kullanma ve bu kullanımdan gelir elde etme hakkı gasp ettiklerini, ispat külfetini yerine getiremeyen davalıların gerek diyalog yazarı olduğu, gerek Firuze filminin yapım yılı yönünden iddiasının evleviyetle reddi gerektiğini, müvekkilinin yayınlamakta olduğu tüm eserlerin altında künyesine yer vermekte ve de davalı …’ın adı senarist olarak görüldüğünü, İhtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde telafisi imkansız olan ve davalılardan tazmini son derece güç zararlarının oluşacağını, davalıların haksız ve mesnetsiz iddia ve taleplerine tümüyle itiraz ettiklerini, İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin ihtiyati tedbir kararına itirazın reddedilmesini talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava 5846 Sayılı yasa uyarınca açılmış olan tecavüzün tespiti ve men’i, ref’i istemine ilişkindir. Daire önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbir kararı verilmesine yöneliktir. Uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak yasal düzenlemelerin değerlendirilmesi için dosyada tam olarak delillerin toplanmadığı anlaşılmakla birlikte, istinaf istemine konu olması nedeniyle kısaca değerlendirme yapılması gerekmektedir.Komşu haklar olarak da bilinen “Eser sahibinin hakları ile bağlantılı haklar” ilk kez 5846 sayılı yasanın 80.maddesinde değişiklik yapan 4110 sayılı yasayla 07/06/1995 tarihinde kabul edilmiştir. Bu tarihten önce oyuncuların icraları üzerinde FSEK kapsamında korunan hakları mevcut değildir. Yine, daha önceki yasaya göre sinema eserlerinin sahipleri yapımcı iken yukarıda sözü edilen aynı yasa ile değiştirilen FSEK 8. maddesi ile “sinemogratik eserlerde yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarı eserin birlikte sahibi olduğu kabul edilerek, bu hakkı uygun bir bedel karşılığında yapımcıya devredebilecekleri” kabul edilmiştir. Böylece bu yasa ile sinema eseri sahipliği değiştirildiği gibi, icracı sanatçıların icralarına da ilk kez koruma sağlanmıştır. Yine aynı sayılı yasayla FSEK 27.maddesi değiştirilerek daha önceki yasayla 20 yıl olan koruma süresi “Eser sahibi veya komşu hak sahibinin hayatı boyu ve ölümünden sonra 70 yıl olarak” uzatılmıştır.21/02/2001 tarihinde 5846 Sayılı Yasa’nın bazı maddelerinde değişiklik yapan 4630 sayılı yasanın 35.maddesi ile, ek 2. maddede değişikliğe gidilerek,1.fıkraya göre “bu kanunla korunan T.C. vatandaşı eser sahipleri ve eser sahiplerinin hakları ile bağlantılı hak sahipleri tarafından üretilmiş Türkiye’de mevcut bütün eserlere, tespit edilmiş icralara ve fonogramlara uygulanır.” hükmü, Ek Madde 2/2.fıkrasında “1.fıkranın uygulanması sonucu kanun kapsamına alınan eserlerin tespit edilmiş icraların ve fonogramların yasal kopyalarını elinde bulunduran kişilerin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden 6 aylık sürenin sonuna kadar yazılı bir izne tabi olmaksızın bu kopyaları satabileceği, bununla birlikte eserler tespit edilmiş icralar ve fonogramlara ilişkin olmak üzere bu kanunla birlikte eser sahipleri ve diğer hak sahiplerine sağlanan hakların kullanılması eser veya bağlantılı (komşu) hak sahiplerinin iznine tabi olduğu” belirtilmiştir. Ek madde son fıkrasında; ise önceki yasada olduğu gibi “bu kanunun sinema eseri sahipliği ile ilgili hükümlerinin 4110 Sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 12/06/1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanacağı” belirtilmiştir. Sinema eserlerinin yapımının tamamlandığı 12/06/1995 tarihinden önce yürürlükte bulunan 5846 Sayılı FSEK 8. maddesi uyarınca bir sinema eserinin sahibi onu imal ettirendir. Dolayısıyla, yapımcı 5846 sayılı FSEK uyarınca eser sahibine tanınan mali ve manevi hak ve yetkileri herhangi bir sözleşme veya izne tabi olmaksızın elde eder. Ancak yasa değişikliğe uğramış olmakla, somut olayın çözümünde FSEK’in 4110 ve 4630 Sayılı kanunlar ile değişikliğinden önceki ve sonraki hükümlerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Ancak dosya içerisindeki mevcut deliller incelendiğinde, yasa değişiklikleri ve yapımcının hakları hususu yargılama gerektirmekte olup, somut olayda, davacının yapımcı olduğunun sabit olması karşısında yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek gerektiği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, bilirkişi raporu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelen belgeler içeriği birlikte değerlendirildiğinde, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararının, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olduğunun belirtilmesine, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartının yeterli oluşuna göre ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan bu sebeplerle, aleyhine tedbir kararı verilen davalılar tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/36 E. sayılı 11/02/2021 tarihli ara kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı davalılar tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- Davalılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalılar tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2021