Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/405 E. 2021/399 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/405 Esas
KARAR NO: 2021/399
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2020
NUMARASI: 2020/25 E. – 2020/803 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili şirket çalışanlarından olan … aleyhine icra takibi başlatıldığını ve bu kapsamda Şanlıurfa ….İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasısı nezdinde birinci haciz ihbarnamesi gönderildiğini, iş bu haciz ihbarnamesi ile 23.945,66-TL tutarındaki alacak için 20/06/2017 tarihinde haciz konulduğunu ve dosya borçlusu …r’in müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağı var ise bu bedelin icra dosyasına yatırılmasının talep edildiğini, müvekkili şirket çalışanlarından olan icra dosyası borçlusu … şirket nezdinde hiçbir hak ve alacağının bulunmadığından maaşının başkaca bir haciz dosyası nezdinde haczedilmiş olduğunu, kesinleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/91 E., ve 2018/750 K. Sayılı menfi tespit davası ile haciz ihbarnamelerine süresi içerisinde cevap verildiği tespit edildiği halde davalı tarafından kötüniyetli icra işlemlerine devam edildiğini, hukuka ve kanuna aykırı olarak devam eden icra işlemlerinin şikayet edildiğini iş bu şikayet konusu davanın Şanlıurfa 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/1240 E. 2019/523 K. Sayılı dosyası ile kabul edildiğini, haklı davalarının kabulü ile , davacının icra baskısı altında ödemiş olduğu 17.878,97.TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın kredi borçlusu olan … aleyhinde Ş.Urfa …İcra Müdürlüğünün … E.sayı ile icra takibine geçildiğini, borçlunun yapılan malvarlığı ve sgk sorgusu neticesinde sigortalı olarak … A.Ş de aktif olarak çalıştığının tespit edildiğini, borçlunun çalışmakta olduğu davacı şirket nezdindeki hak ve alacaklarına haciz konulması hususunda 21/06/2017 tarihinde birinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş olduğunu, birinci haciz ihbarnamesinin 29/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, birinci haczi ihbarnamesine şirket tarafından itiraz edilmediği ve cevap verilmediğinin görüldüğünü, davacı şirkete gönderilen tüm haciz ihbarnamelerinin usul ve yasalara uygun bir şekilde yapıldığını, davacı tarafın soyut iddilarının usul ve yasalara aykırı olduğu gibi, davaya ilişkin tüm beyanlarının da mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, davacı yanın iş bu huzurdaki davayı açma ehliyetinin mevcut olmadığını, davanın niteliğine göre 3.kişi tarafından yani davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemeden dolayı istirdat ve menfi tespit davasının icra takibinin borçlusu tarafından açılması gerektiğini açıklanan nedenlerle ve yargılama esnasında saptanacak hususlar nazara alınarak davacı yanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun açmış olduğu, davanın reddine , kötü niyetli olarak açmış olduğu dava nedeniyle de dava konusu miktarın %40 ından aşağı olmamak üzere tazminatta hükmedilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davanın niteliğine göre; 3.kişi tarafından, yani davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödemeden dolayı istirdat ve menfi tespit davasının icra takibinin borçlusu tarafından açılması gerekir. Bu tür davada, davacı sıfatı takip borçlusuna aittir. Takip konusu borç, 3.kişi tarafından, yani davacı tarafından ödenmiş olsa bile; davacı sıfatı asıl borçluya aittir. Çünkü, burada borçtan kurtulan takip borçlusudur. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 28/04/2016 tarih ve 2015/18160 Esas, 2016/7678 Karar sayılı içtihadı ve Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 06/05/2009 tarih ve 2009/4422 Esas, 2009/4085 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ve İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/421 E. Sayılı dosyası ile aynı mahkemenin benzer nitelikteki 2015/553 Esas 2015/858 Karar sayılı kararı Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 19/03/2018 tarih ve 2016/16389 Esas,2018/1339 Karar sayılı içtihadı ile onanmış olup bu içtihada görede : ” İcra takibine konu borcun 3.kişi tarafından ödenmiş olması halinde dahi …nun 72. maddesine göre ödenen bu paranın borçlu olunmadığından bahisle istirdatına ilişkin geri ödenme talebinde bulunmak hakkı ve menfi tespit davasını açma hakkı icra takibinin borçlusuna aittir. Borcu ödeyen 3.kişi istirdat ve menfi davası açamaz.” denildiği, bu nedenle icra dosyalarında borçlu olmayan davacının bu davayı açmada aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda davacı takip borçlusu olmadığından belirtilen kanun hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığını, Davacı müvekkil şirket üçüncü kişi olup, açmış olduğu davanın İİK 89. maddesi uyarınca açılmış bir dava olduğunu, uyuşmazlığın İİK 89. Madde hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması gerektiğini, davanın İİK 72. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin kabul edilemeyeceğini, kararın kaldırılarak, davanın kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.Dava, …nın 89/5. maddesinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir.Dava, davacının, dava dışı 3. kişinin borcundan kaynaklı olarak, davalıya borçlu olmadığının tespiti istemli açılan istirdat davası olup, ilk derece mahkemesi kararı davacı tarafından aktif husumet ehliyeti olduğu gerekçesi ile istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Anılan yasa hükmü: “…Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mâni sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. Her halde, üçüncü şahsın genel hükümlere göre borçluya karşı müracaat ve tazminat hakkı saklıdır. (Değişik son cümle: 4949 – 17.7.2003 / m.22) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir…”şeklindedir.Bu davada, ödemeyi yapan üçüncü kişinin (davacının) takip borçlusuna (davalıya) karşı haciz ihbarnamelerinin tebliği tarihinde doğmuş bir borcunun bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerekmektedir. İİK 89/ 3 maddesine göre haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen üçüncü kişinin onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması gerekir. Bu davada üçüncü kişi, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Gönderilen 1. ve 2. haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen davacı üçüncü kişi zimmetinde sayılan bu borcu ödemekten kurtulmak için takip alacaklısına karşı, takip borçlusunun kendisinden böyle bir alacağı olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir. İİK 89/3 maddesi gereği açılan bu menfi tespit davasının davacısı yürütülen icra takibinin borçlusu olmayan üçüncü kişidir. İş bu davanın İİK’nın 89/3. maddesine göre açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Dava dilekçesindeki açıklamalar ve davanın dayandırıldığı vakıalar da davacının isteminin bu yönde olduğunu göstermektedir. İİK 89. maddesi özel bir düzenleme olup, buna dayandırılan menfi tespit davası açılabilmesinin koşulları belirtilmiştir.Davacı eldeki davada, dava dışı alacaklı tarafından takip borçlusu olan davalılar aleyhine başlatılan icra takibi sırasında kendisine 2004 Sayılı İİK’nın 89/1-2-3 maddesi gereğince gönderilen haciz ihbarnamelerine itiraz ettiği ancak cebri icra tehdidi ile davalıların borcunu ödemek zorunda kaldığını, kendisinin davalılara herhangi bir borcu bulunmadığını, bu suretle davalıların kendisine karşı sebepsiz zenginleştiğini beyan ederek takip alacaklısına ödenen bedelin istirdadını talep etmiş, olup, takibe konu borç sebebiyle davacının da sorumluluğu olduğu yönündeki davalının savunması üzerinde durularak bu yönde karar gerekçesinde 6100 Sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmalıdır. Hal böyle iken, yerel mahkemece işin esasına girilip varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekir. Bu yön gözetilmeden, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi gerekirken husumetten ret kararı verilmesi doğru görülmemiş, yukarıda açıklanan sebeplerle, eksikliklerin tamamlanması ve yargılamanın yapılması amacıyla 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2020 gün ve 2020/25 Esas, 2020/803 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021