Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/400 E. 2022/490 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/400
KARAR NO: 2022/490
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2020
NUMARASI: 2014/1283 E. – 2020/721 K.
BİRLEŞEN İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2015/506
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin aleyhine davalı tarafından Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı dosyada kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, müvekkilinin aleyhine yapılan takibe imza itirazında bulunulduğunu ve davanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin bu senetten dolayı borcu olmadığınının tespitine ve davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 8 Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/506 esas sayılı davasında davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Beşyüzevler Şubesinde bulunan çek hesabına ait … nolu 20/05/2012 tarihli, 20.000,00 TL bedelli çekin, davalı tarafından 20/05/2012 tarihinde takastan yazdırıldığını, yazdırılan bu çekin sahte olduğunu, müvekkilinin davalı firmaya borcunun bulunmadığını, çekin üzerindeki imza ve yazının müvekkiline ait olmadığını, çekin icra takibine konmaya çalışıldığını, bu sebeple müvekkilinin bahsi geçen çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kütü niyetli lehtarın %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın senet ve senede istinaden yapılan takip ile ilgili GOP İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve takibe(imzaya) itiraz ettiğini, huzurdaki davanın da aynı gerekçeye sahip olduğunu, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Birleşen İstanbul 8 Asliye Ticaret mahkemesinin 2015/506 esas sayılı davasında davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmediklerini, davanın asılsız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini ve davacı tarafın kötü niyetli olduğundan dolayı %40 tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Hükme esas alınan 28/02/2020 teslim tarihli bu bilirkişi raporunda; her ne kadar asıl davaya konu senet ve birleşen davaya konu çekteki imzalar ile davacının mukayese imzaları arasında bir benzerlik bulunmadığı tespit edilmiş ise de, davacının eli ürünü olduğunda çekişme bulunmayan … seri numaralı 30/07/2012 keşide tarihli ve 5.100,00 TL bedelli çek ile davalara konu belgelerdeki imzanın aynı el ürünü olduğu net bir şekilde tespit edildiğinden ve ticari hayatın gerçekleri gözetildiğinde tek bir belgeye dayalı kanıtın dahi imzaların davacıya ait olduğu kanaatini uyandırmak için yeterli olduğu vicdani kanısına varıldığından asıl ve birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Son olarak icra takibi durdurulmadığından şartları oluşmayan kötüniyet tazminatı istemlerinin de reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Açıklamalar yerel mahkemenin asıl davamız İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/721 esas ile birleşen İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015 / 506 esas dosyası ile görülen menfi tespit davasının reddine karar verilmiş olup iş bu karar aşağıda belirteceğimiz sebeplerle yanlış olup hükmün bozulması, davamızın kabulüne karar verilmesi lazımdır. Yerel mahkeme dosyadaki bilirkişi, raporları, delillerin aksine vicdani kanaate dayalı bir hüküm kurmuş olup hükmün öncelikli olarak bu cihetten değerlendirilerek bozulması ve davamızın kabulüne karar verilmesi lazımdır. 1- Dosyadaki mevcut 5 adet bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere, dava konusu yapılan evraklardaki imzaların müvekkiline ait olmadığının anlaşıldığını, tüm bu raporlara rağmen vicdani kanaat olarak davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, hukuk mahkemelerinde vicdani kanaate göre hüküm kurulamayacağını, dosyadaki mevcut delillere göre hüküm oluşturulması gerektiğini, 2- Menfi tespit davalarında ispat külfeti davalıda olmasına rağmen yerel mahkemenin ispat külfetini davacı olarak kendilerinde kabul ederek hüküm kurmasının doğru olmadığını, 3- Dosyada eksik inceleme ile karar oluşturulduğunu, davalı firmanın şirket olup, şirket kayıt ve defterlerinde açılan menfi tespit davası yönünde bir inceleme, değerlendirme yapılmadan hüküm kurulduğunu, ticaret davalarında tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinden inceleme yapılmaksızın hüküm kurulması eksik ve yetersiz inceleme olup hükmün bu sebeple de bozulması gerektiğini, bu sebeplerle yerel mahkeme hükmünün istinafen incelenerek hükmün bozulmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK’nın 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Asıl davada davacı; davalı tarafından Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı dosyada kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuş, Birleşen davada davacı; davalının hamili olduğu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını, çekten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiş, davalı ise davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. Taraflar arasındaki ihtilafın, asıl dava ve birleşen davada icra takibine konulan senetlerdeki imzaların davacıya ait olup olmadığına ilişkindir. Davalı tarafça Gaziosmanpaşa … İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı dosyada davacı aleyhine keşideci …, lehtar …, ödeme tarihi 10.03.2012 ve 27.000,00 TL bedelli senetten dolayı icra takibi başlatıldığı, davacının bu takibe karşı iş bu dosyada senetteki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasıyla menfi tespit davası açtığı, davacı tarafça ayrıca birleşen İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin2015/506 sayılı dosyasında 20.05.2012 keşide tarihli, 20.000,00 bedelli, … Beşyüzevler Şubesine ait … nolu çek altındaki imzasının sahte olduğundan bahisle menfi tespit davası açılmış ve dosyaların birleştirildiği görülmüştür. Bu dava konusu olmayan 5.100,00 TL bedelli, 30.07.2012 vadeli ve … nolu çekin ödenmesine ilişkin davacı tarafça … A.Ş. Beşyüzevler Şubesine yazılan talimat ve çekin dosyaya getirtildiği görülmüştür. Davacı tarafça keşideci …, lehtar …, ödeme tarihi 10.03.2012 ve 27.000,00 TL bedelli senetten dolayı Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesinin2012/362 E. 2013/155 K.sayılı dosyasında imzaya itiraz davası açılmış, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda dava konusu senetteki imzanın davacı elini ürünü olduğu tespiti yapılmış ve mahkemece davanın reddine karar verilerek karar kesinleşmiştir. İstanbul 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/1387 E.2014/55 K. Sayılı dosyasında davacı aleyhine resmi belgeyi gizleme, bozma, yok etme suçundan dolayı keşideci …, lehtar …, ödeme tarihi 10.03.2012 ve 27.000,00 TL bedelli senetteki imzayı yırtması eyleminin teşebbüs aşamasında kalması sebebiyle, TCK 205/1 maddesi uyarınca hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Senetteki imzanın inkarı halinde imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir. (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Mahkemece alınan 07.08.2017 tarihli ATK Fizik İhtisas Dairesi raporunda, alacaklısı … San., borçlusu … olan 24/11/2011 tanzim ve 10/03/2012 ödeme tarihli 27.000 TL bedelli (sağ alt köşesi yırtılmış) senet, (…), … Beşyüzevler/istanbul Şubesine ait … no.lu, 20/05/2012 keşide tarihli, 20.000,00 TL bedelli çek, (…), İnceleme konusu belgelerde …’a atfen atılı basit tersimli imzalar ile …’ın dosyada mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzaların basit tersimli olması sebebiyle …’ın eli ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği tespiti yapılmıştır. 30.12.2016 tarihli ATK Fizik İhtisas Dairesi raporunda, … Beşyüzevler/İst. Şubesine ait … nolu, 30.07.2012 keşide tarihli, keşidecisi … olan, 5.100 TL bedelli çek, (…), İnceleme konusu çekte … adına atılı keşideci imzası ile …’ın mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli olması sebebiyle …’ın eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri bir tespite gidilemediği, Tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan incelemede, inceleme konusu çekte yer alan ciro imzaları ile …’ın mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği sonucuna varıldığı belirtilmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gdermek amacıyla mahkemece alınan 8.02.2020 tarihli bilirkişi heyet raporuna göre İnceleme konusu, alacaklısı “… San.” ödeyecek … olan, sağ alt köşesi bir adet imzanın büyük bölümü ile birlikte yırtılmış, madde kaybına uğramış, 24.11.2011 düzenleme, 10/03/2012 ödeme tarihli, 27.000 Türk Lirası(yirmi yedi bin T.Lirası) miktarlı senet aslında, “…” isim-soyadına atfen sağ alt tarafa atılmış ödeyecek imzasının; İnceleme konusu, … İstanbul Beşyüzevler Şubesine ait, keşidecisi “…” olan, “… Ltd Şti” emrine yazılmış, 20/05/2012 keşide tarihli, … seri numaralı, 20.000TL.(yirmi bin T.Lirası) miktarlı çek aslında, “…” okunur isim-soyadı ibaresi üzerine atılmış keşide imzasının; …’ın, 01.08.2012 tarihli talimat yazısı üzerine, … Beşyüzevler Şubesince ödendiği bildirilen, … İstanbul Beşyüzevler Şubesine ait, keşidecisi “…” olan, “… Ltd Şti” emrine yazılmış, 30.07.2012 keşide tarihli, … seri numaralı, 5.100,00 TL (Beş bin yüz Türk Lirası) miktarlı çek aslında, “…” okunur isim-soyadı ibaresi üzerine atılmış keşide imzasının, aynı el ürünü oldukları, ancak, dökümü yapılan 10/03/2012 ödeme tarihli senet aslı, 20/05/2012 keşide tarihli çek aslı ve talimatla ödendiği bildirilen, 30.07.2012 keşide tarihli çek aslındaki betirtilen imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ ın eli ürünü olmadıkları tespiti yapılmıştır. Görüldüğü üzere, ATK Fizik İhtisas Dairesinden alınan raporlarda dava konusu çeklerdeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edilemediği, en son alınan 08.02.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda da, dava konusu senetler üzerindeki imzaların aynı el ürünü fakat davacı eli ürünü olmadıkları tespiti yapıldığı, tüm raporların teknik ve bilimsel yeterliliğe sahip oldukları, buna göre dava konusu senetlerdeki imzaların davacıya ait olduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar 08.02.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda sonuç itibariyle senetteki imzaların davacı eli ürünü olmadıkları tespiti yapılmışsa da, davacının eli ürünü olduğunda çekişme bulunmayan … seri numaralı 30/07/2012 keşide tarihli ve 5.100,00 TL bedelli çek ile davalara konu belgelerdeki imzanın aynı el ürünü olduğunun net bir şekilde tespit edildiği, 30/07/2012 keşide tarihli ve 5.100,00 TL bedelli çekin ödenmesine çekin kendisine ait olduğunu bildirerek bizzat davacının banka şubesine talimat verdiği, yani aynı imzalı bu çekteki imzasını kabul ettiği, dava konusu çeklerdeki imzalarında aynı el ürünü olduğuna dair son heyet raporunda tespit yapıldığı, dava konusu, keşideci …, lehtar …, ödeme tarihi 10.03.2012 ve 27.000,00 TL bedelli senetteki imzanın davacıya ait olduğuna dair Gaziosmanpaşa İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/362 E. 2013/155 K. sayılı dosyasında bilirkişi tespiti bulunduğu, mahkemece imza itirazının reddine karar verildiği, aynı senetteki imzayı yırtması eyleminden dolayı davacının İstanbul 27.Asliye Ceza Mahkemesinin2012/1387 E.2014/55 K. Sayılı dosyasında yukarıda açıklandığı üzere mahkumiyetinin bulunduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde dava konusu senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığı iddiasının inandırıcı olmadığı, davacının ödenmesi için bizzat talimat verdiği 5.100,00 TL bedelli çekle ilgili bir savunması, itirazı vaya imza inkarında bulunmadığı, davacı iddialarının MK 2. maddesinde belirtilen iyiniyetli davranış olarak kabul edilemeyeceği anlaşıldığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2020 tarih ve 2014/1283 E., 2020/721 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/03/2022