Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/389 E. 2021/953 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/389
KARAR NO: 2021/953
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 01.02.2021
NUMARASI: 2020/360
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tedbir kararı; Kullanmamaya dayalı marka iptaline yönelik eldeki davada, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 23.10.2020 tarihli tensip tutanağında; tedbir talebinin kabulü ile davalıya ait olduğu belirtilen 2008/30744 numaralı marka davalı adına kayıtlı ise, dava sonuçlanıncaya kadar, 3. kişilere devrinin önlenmesi hususunda markanın TPMK kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, davalı dava konusu markayı devretmek için ciddi bir girişimi olur ve müşteri bulduğunu veya ekonomik zararının bulunduğunu ileri sürerek bu konuda delil ibraz etmesi halinde bu hususun tekrar ele alınmasına, bu hususta TPMK’ya müzekkere yazılmasına, karar verilmiştir. Davalı vekili Uyap’tan sunduğu 19.12.2020 tarihli dilekçe ile, Mahkemece verilen tedbirin kaldırılmasını, aksi taktirde teminata hükmedilmesini talep etmiştir. Tedbir talebinin kabulü kararına itiraz edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince verilen karar; İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesin’in 01.02.2021 tarih, 2020/360 Esas sayılı kararı ile; dava konusu marka kaydı üzerine konulan tedbir taraf teşkilini sağlamak üzere verildiğinden davalı vekilinin tedbirin kaldırılması yönündeki talebinin reddine, ancak davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile, davacı tarafından karar tarihinden itibaren 10.000,00 TL teminat yatırılmasına, teminatın yatırılması karşılığında 23.10.2020 tarihli ara karar gereğince tedbirin devamına karar verilmiş, verilen karar teminat yönünden davacı vekilince istinaf başvurusuna konu edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kullanmamaya dayalı marka iptali davalarında, dava konusu markanın 3. kişilere devrinin engellenmesi yönündeki tedbir kararının, tensip zaptı ile herhangi bir teminata hükmedilmeden otomatik olarak verilen ve esasında davalı tarafın ticaretine herhangi bir engeli olmayan, davanın her aşamasında rahatlıkla kaldırılabilecek, davadaki taraf teşkilinin bozulmaması adına davanın başında hükmedilen bir tedbir türü olduğunu, Mahkemenin, davalının tedbirin kaldırılması talebini değerlendirmek için açtığı duruşmada bu tedbirin devam edebilmesi için müvekkilinin 10.000,00 TL teminat ödemesine hükmettiğini, Söz konusu tedbire dair gerekçeli karar incelendiğinde, yerel mahkemenin tedbirin uygulanması için müvekkilinin neden 10.000,00 TL teminat ödemesi gerektiğini ortaya koymadığının görüleceğini, Oysaki uygulamada huzurdaki dava gibi kullanmama nedeniyle açılan iptal davalarında, dava konusu markanın devrinin engellenmesi tedbir kararının, teminatsız bir şekilde verildiğini ve bu karara karşı gerçekleştirilen itirazların da reddedildiğini beyan ederek, verilen tedbir kararı için müvekkilinin 10.000,00 TL teminat ödemesi kararının kaldırılmasına, teminatsız bir şekilde söz konusu tedbirin devamına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, kullanmamaya dayalı marka iptali davasında, Mahkemece başlangıçta teminatsız olarak verilen, markanın dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönündeki tedbir kararına itiraz edilmesi üzerine, bu defa İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesin’in 01.02.2021 tarih, 2020/360 Esas sayılı kararı ile davacıdan 10.000,00 TL teminat alınmasına karar verilmesi yönündeki kararının istinaf incelemesinden ibarettir. Konuya ilişkin 6100 sayılı HMK’nın 392.maddesi, ” (1) İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.
(2) Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir.” şeklindedir. Birinci fıkra uyarınca teminat, tedbir talep edenin haksız çıkması durumunda, karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlar için alınacaktır. Tedbir talep edenden kural olarak teminat alınması zorunludur. Nitekim ihtiyatî hacizde, İcra ve İflâs Kanununda da benzer bir düzenleme yer almaktadır. Fakat, tedbir talep edenin talebi, resmî bir belgeye ya da kesin bir delile dayanıyorsa, mahkeme bu teminatın gösterilmesinden tarafı muaf tutabilir. Zira, elinde bu şekilde kuvvetli bir delil olan kimsenin tedbirde haksız çıkma ihtimali oldukça zayıftır. Örneğin, elinde delil olarak bir ilâm bulunan tarafın, teminat göstermesini zorunlu kılmak menfaat dengesini zedeleyecek niteliktedir. Burada belgenin niteliğine ve içeriğine göre hâkime bir takdir hakkı tanınmıştır. Adli yardımdan yararlananlar ise adli yardımın niteliği ve adli yardımla ilgili düzenlemelere paralellik sağlamak amacıyla teminat göstermekten muaf tutulmuştur. Somut olayda, mevcut delil durumu itibariyle yukarıdaki paragraflarda belirtilen koşulların gerçekleşmediği, davacının adli yardımdan faydalanmadığı ve teminat göstermekten muaf olmadığı, tedbir talep edenden kural olarak teminat alınmasının zorunlu olduğu, teminat alınmamasının istisna olduğu anlaşılmakla, Mahkeme kararının isabetli olduğu, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 01/02/2021 tarih ve 2020/360 numaralı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırıldığından yeniden mahsubuna yer olmadığına, 3- Davacı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021