Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/359 E. 2021/451 K. 15.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/359 Esas
KARAR NO: 2021/451
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2020
NUMARASI: 2019/693 E. – 2020/153 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı ile müvekkili aracı kurum arasında Sermaye Piyasası Araçları Alım Satıma Aracılık Çerçeve Sözleşmesi (Alım Satıma Aracılık Sözleşmesi) ve Türev Araç Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi (Türev Sözleşme) akdolunduğunu, davalının gerçekleştirebileceği işlemlere dair riskler davalıya bildirildiğini ve Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri Genel Risk Bildirim Formu ve Türev Araçlar Risk Bildirim Formları ve diğer risk bildirim formları davalı tarafından okunup el yazısı ile imzalandığını, risk formlarının müvekkilinin internet sitesinde de sürekli olarak yayımlandığını, davalının risk getiri ve yatırım tercihleri konusunda bilgi edinmek amacıyla Tanıma Formu Davalıya sunulduğunu; ancak, davalının mali durumu hakkında tüm sorumluluğu üzerine aldığına dair beyanda bulunduğunu, müvekkili aracı kurum ile davalı arasında akdedilen sözleşmeler çerçevesinde davalının, … A.Ş. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VİOP) nezdinde alım satım faaliyetlerinde bulunmak üzere faydalandığını, VİOP’ ta işlem gören vadeli işlem sözleşmelerinde işlem gerçekleştirdiğini, davalının USDTRY kodu ile alım işlemi gerçekleştirmesi, davalının söz konusu kontrat kapsamında “alıcı” olarak Amerikan Doları alma yükümlülüğü altına girmesini ifade ettiğini, VİOP ta işlemler işlemin iki tarafında bulunan “alıcı” ve “satıcı” konumundaki yatırımcılar arasında gerçekleştiğini, davalının alıcı olarak taraf olduğu USDTRY kontratının “satıcı” tarafı aynı kontratta kısa pozisyon sahibi diğer yatırımcı veya yatırımcılar olduğunu, müvekkili aracı kurumun bahse konu işlemlerin tarafı olmadığını, tüm vadeli işlem sözleşmeleri gibi USD-TRY kontratında da , kontratın vadeli niteliği gereği, davalının pozisyon açarken pozisyonlarının büyüklüğü üzerinden hesaplanan başlangıç teminatını ödemesi gerektiğini, teminatların VİOP’ a iletimi de müvekkili aracı kurumun aracılığıyla gerçekleştiğini, VİOP ta gerçekleştirilen vadeli işlem sözleşmesi işlemlerinde, davalının pozisyonlarının açık kaldığı sürece teminatını yeterli seviyede tutmak ve pozisyon zararına bağlı teminat kaybı nedeniyle teminatının yetersiz hale gelmesi halinde teminat tamamlamak veya pozisyon kapamak ile yükümlü olduğunu, davalının USDTRY kontratındaki pozisyonu açık kaldığı sürece, davalının söz konusu pozisyon nedeniyle kar/ zarar etmeye devam etmekte olup, davalının kar veya zarar etmesi, spot piyasada Amerikan Doları’nın Türk Lirası karşısındaki değerinin artması veya azalmasına göre belirlendiğini, 14 Ağustos 2018 ve 15 Ağustos 2018 tarihlerinde piyasada meydana gelen fiyat hareketlerine bağlı olarak, davalının USDTRY kontratındaki pozisyonlarında zarara uğradığını ve teminatını kaybettiğini, teminat kaybı üzerine, davalının pozisyonları 15 Ağustos 2018 tarihinde sona ermiş olup, pozisyon kapama sonrasında davalının hesabında kalan borç miktarının 103.175,68 TL olduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine davalının VİOP ta işlemin karşı tarafına olan borcunu, 16 Ağustos 2018 tarihinde müvekkilinin Takasbank’ a ödediğini ve ödenen tutarının davalının hesabına borç olarak kaydedildiğini, davalının borcunu ödememesi üzerine davalıya Beşiktaş …. Noterliği’nden 28 Ağustos 2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalının borcunu ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine 17 ila 23 Ekim 2018 tarihlerinde (valör tarihleri 19 ila 25 Ekim 2018 tarihleri olmak üzere) borsada 47.712 adet MMCAS kodlu payın satışının gerçekleştirildiğini ve davalının eksi bakiye borcundan düşüldüğünü, bunun üzerine davalının 64.122,22 TL bakiye borcu kaldığını, davalının bakiye borcunu ödememesi üzerine 16 Kasım 2018 tarihinde müvekkili tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyası ile davalıya karşı 65.630,32 TL tutarında icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takip konusu alacağının likit nitelikte olduğunu, davalının takibe itirazının haksız olduğunu beyan ederek; itirazın iptali ile takibin devamına ve davaya konu meblağın asgari % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının açmış olduğu davanın sözleşme hükümlerine, Yasalara ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, müvekkilinin davacı ile Sermaye Piyasası Araçları Alım Satıma Aracılık sözleşmesi imzaladığını ve davacının müşterisi olduğunu, davacı aracılığı ile … A.Ş.’de Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VİOP) nezdinde alım satım faaliyetleri gerçekleştirdiklerini, müvekkilinin 14 – 15 Ağustos 2018 tarihinde Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında dolar alımı yönünde işlem yaptığını, Piyasada meydana gelen fiyat hareketlerine bağlı olarak müvekkilinin pozisyonu zarar durumuna geçtiğini, zarar durumunda olan müvekkilinin, gün içerisinde daha piyasa hareketleri devam ederken, aracı kurumun çalışanları tarafından aranmaya başlandığı ve bir an önce pozisyonunu kapatması söylendiğini, müvekkilinin daha önce yapmış olduğu alım satım işlemlerinde zarara uğrayıp aracı kurum nezdinde bulunan teminatlarının eksiye düşmesi neticesinde aracı kuruma hemen ödemede bulunduğunu, 14 – 15 Ağustos 2018 tarihli Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında işlem yapan müvekkilinin, aracı kurumun gün içerisinde tacizleri sonucunda pozisyonunu erken kapatmaya zorlandığını ve müvekkilinin zarar ettiğini, aracı kurumun baskıları olmasa idi, müvekkilinin pozisyonunu erken kapatmak zorunda kalmayacağını ve zararı olmayacağını veya bu kadar zararı oluşmayacağını, müvekkilinin zararının oluşmasında veya zararının büyümesinde davacı aracı kurumunun sözleşmelere aykırı olarak devamlı müvekkilini arayıp taciz etmesi ve yanlış yönlendirmesi sebep olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”Davalının devlet memuru olup şahsi birikimlerini değerlendirmek üzere hareket ettiğinden ve işlemin boyutu dikkate alındığında davalının hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olması nedeniyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunun ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna” karar verilmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasında “Kaldıraçlı Alım Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” akdedilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-k maddesinde Tüketicinin; ticari ve mesleki olmayan amaçla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, 3/1-1 maddesinde ise tüketici işleminin; mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ve hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Bir hukuki işlemin 6502 Sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici tanımı içerisinde olması gerekir. Eldeki davada, davalının taraflar arasındaki kaldıraçlı varlık alım satımına ilişkin sözleşmesi kapsamında yatırımcı olarak işlem yaptığı, davalı vekilince davacının yaptığı işlemlerin hacmi, davacının işleme aracılık eden şirket olması ve gerçek kişi davalıdan sözleşmeden kaynaklanan alacağını talep etmesi, hususları dikkate alındığında işlemin tüketici işlemi saylamayacağı, kaldı ki davalının da 6502 Sayılı yasada tanımlanan “ticari ve mesleki olmayan amaçla hareket eden gerçek kişi” olmadığı, tüketici sıfatını taşımadığı, ticari amaçla hareket ettiği, aksi yönde dosyaya yansıyan bir delilin olmadığı anlaşılmakla mahkemenin görevsizlik kararında isabet bulunmadığından 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a.3 maddesi uyarınca hükmün kaldırılarak davanın görülmesi için dosyanın İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/02/2020 gün ve 2019/693 Esas, 2020/153 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/04/2021