Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/356 E. 2021/373 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/356 Esas
KARAR NO: 2021/373
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2014/646 E., 2020/794 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Takip konusu senetle ilgili olarak kendisinin davalı alacaklı tarafa hiçbir borcu olmadığını, bu nedenle borcun, aslına, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, takip konusu senedin kedisinden tehditle ve zorla alındığını, buna dair Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığında şikayetinin mevcut olup, soruşturmanın 2013/5761 numarası ile halen devam ettiğini ve davalı hakkında yakalama mevcut olduğunu, senedin kendisinden 24/02/2013 tarihinde boş olarak tehditle ve zorla alındığını, senede ise sonradan tanzim tarihi 01/02/2013 vade tarihi ise 15/02/2013 tarihine atıldığını, bunların doğru olmadığını, yapılacak olan kriminal incelemede bunun açıkça ortaya çıkacağını, kendisinin herhangi bir ticari faaliyeti olmadığı gibi davalı ile herhangi bir hukuku olmadığını, hakkındaki takibin haksız, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olup, davalı alacaklının suç işlediğini, diğer yandan senette yetkili yerin Büyükçekmece olarak yazılı olmasına rağmen davalı alacaklının yetkisiz icra takibinde takip yaptığını bildirerek, davanın kabulü ile davalı alacaklı tarafça hakkında haksız ve yersiz olarak açılan takipte borçlu olmadığının tespitine, takibin dava neticesine kadar teminatsız olarak takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ve beyanlarında özetle; Davacının dava dilekçesinde iddia ettiği hususların doğru olmadığını, davacının eşi …’nin bir dönem müvekkilinin iş yerinde çalıştığını, davacı ile müvekkilinin tanışmasının bu vesile ile olduğunu, davacının eşinin müvekkilinin iş yerinden ayrıldıktan sonra kendisine iş yapmaya başladığını, bu çalışmaları sırasında malzemesini müvekkilinden aldığını, son yaptığı işte kullandığı malzemelerle birlikte …’nin borcunun 13.000,00 TL’ye ulaştığını, bu son işine karşılık iş sahibinden para yerine bir araba alacağını söylediğini, …’nin başkalarına da olan borcu nedeni ile … plakalı bu aracı müvekkilinin üzerine almasını istediğini, ancak müvekkilinin bunu kabul etmediğini, parasını istediğini, bu nedenle bu senedin verildiğini bildirerek haksız ve mesnetsiz davanın reddine, tedbir talebinin reddi ile icra takibinin devamına, haksız itiraz nedeni ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Toplanan tüm deliler ve dosya kapsamı, kesinleşen ceza mahkemesi dosyası kararı doğrultusunda Bakırköy … İcra Müdürlüğünde takibe konu 13.000,00 TL’lik borçlusu davacı, lehdarı … olan senetten dolayı davacının davalı …’na karşı borçlu olmadığı anlaşılmakla, davalı … karşı da borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi 08/01/2021 tarihli kararıyla; Mahkeme tarafından verilen 21/10/2020 tarih 2014/646 Esas 2020/794 sayılı gerekçeli karar davalı vekiline 16/12/2020 tarihinde tebliğ olunmuş, davalı … vekili Av…. tarafından Uyap üzerinden elektronik imzalı olarak gönderilen 31/12/2020 tarihli dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de istinaf başvurusunun kanuni süre geçtikten sonra verilmiş olması sebebiyle 6100 Sayılı HMK’nın 346/1. maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verdiği görülmüştür.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyanın iki kere müracaata kaldığını ve reddi gerekirken bu hususta taleplerine rağmen Mahkemenin bu haklı talebi kabul etmediğini ve açılmamış sayılmasına karar verilmesi gereken bir davanın kabulüne karar verildiğini, duruşmaya gönderdikleri mazeretin dikkate alınmadan karar verildiğini, Bakırköy 7.Ağır Ceza Mahkemesinin kararının kesinleştiğinden bahsedildiğini ancak 21.10.2020 tarihindeki oturumda bu ceza davası ile tek kelime bahsedilmeden davanın kabulüne karar verildiğini, Usul yasa ve dosya içeriğine göre yerinde olmayan yerel mahkeme kararının müvekkil lehine ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvurabilmek için istinafın kabule şayanlığına ilişkin şartların gerçekleşmesi gerekir.Bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde istinaf başvurusu kabule şayan olmadığından dolayı reddedilir. İstinaf başvurusunun kabule şayanlık şartları kamu düzeninden olup davanın her derecesinde ve aşamasında resen dikkate alınmalıdır.İstinafın kabule şayanlık şartları; İncelemenin iş bölümüne göre görevli dairede yapılması, istinaf kanun yolunun caiz olması, kanun yoluna belirtilen süre içerisinde başvurulması, istinafa kanunda belirtilen şekil şartlarına uygun şekilde başvurulması, başvuru şartlarının yerine getirilmesi, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin gösterilmesi, başvuruda hukuki yarar bulunması, harç ve giderlerin yatırılması ve istinafa başvuru hakkından feragat edilmemiş olmasından ibarettir.İstinaf kanun yolunun caizlik koşullarından birisi kanun yoluna belirtilen süre içerisinde başvurulmasıdır.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 345. Maddesinde istinaf kanun yoluna başvuru süresi kararın usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren iki hafta olarak belirlenmiş, 92.maddesinde de “(1)Süreler gün olarak belirlenmiş ise tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaz ve süre son günün tatil saatinde biter.(2) Süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık gelen bir gün yoksa, süre bu ayın son günü tatil saatinde biter.” düzenlemesine yer verilerek sürelerin nasıl hesaplanacağı belirlenmiştir.Eldeki davada; ilk derece mahkemesinin kararı davalı vekiline posta yolu ile tebliğe çıkartılmış ve 09/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 345. maddesinde istinaf başvuru süresi gün olarak değil hafta olarak belirlenmekle tebliğ tarihi olan 09//12/2020 tarihi dikkate alındığında yasal iki haftalık sürenin 23/12/2020 tarihinde sona erdiği, davalı vekilince ise yasal süreden sonra 31/12/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesini sunduğu, dolayısıyla istinaf başvurusunun yasal süresi içerisinde yapılmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekiline gerekmemesine rağmen 16/12/2020 tarihinde yeniden tebligat yapılmıştır. İlk yapılan tebligat geçerli olup sonradan yapılan tebliğ usulsüzdür. Kaldı ki, tebliğ tarihi olan 16/12/2020 tarihi dikkate alındığında yasal iki haftalık sürenin 30/12/2020 tarihinde sona erdiği, davalı vekilince ise yasal süreden sonra 31/12/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesini sunduğu, dolayısıyla istinaf başvurusunun bu tebliğ yönünden de yasal süresi içerisinde yapılmadığı anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 346. maddesinde istinaf dilekçesinin kanuni süre geçtikten sonra verilmesi halinde kararı veren mahkemece istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği ve red kararına karşı da istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir. Yasal düzenlemeler dikkate alındığında, davalı vekilince yasal süre geçirildikten sonra istinaf kanun yoluna başvurulduğu, ilk derece mahkemesince ek karar ile 6100 Sayılı HMK’nın 346. maddesi gereğince başvuru talebinin reddine karar verildiği ve verilen ek kararın isabetli olduğu, bu hali ile istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından istinaf talebinin reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-c maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2- Davalı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine, 3- Davalı tarafça yapılan istinaf giderlerinin davalı yan üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-c maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/04/2021