Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/320 E. 2021/348 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/320
KARAR NO: 2021/348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2020/318 E.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ve davalı arasında düzenlenen … sayılı finansal kiralama sözleşmesi ile mülkiyeti müvekkiline ait, bağlama kütüğü Antalya/… olan, … model, … isimli yatın tüm standart aksesuarları ile davalıya kiralandığını, ödeme planından kaynaklanan 13/11/2016 tarihi itibariyle 94.866,66 EURO kira ve 52,70 EURO kira temerrüt borcu olduğundan, 60 gün süre verilerek Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarının gönderildiğini, ihtarın 15/11/2016 tarihinde tebliğine rağmen verilen süre içerisinde ödenmediğinden sözleşmenin feshedildiğini, davalının FKK’nu 33 maddesi ve sözleşmenin 42.maddesindeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi, teminat verilmemesi nedeniyle İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/54-53 Değişik İş esas ve karar sayılı dosyasından talep ettikleri ihtiyati tedbir isteklerinin mahkemece kabul edilerek, finansal kiralama sözleşmesine konu malların davalı taraftan alınarak müvekkiline teslimine karar verildiğini, sözleşme uyarınca malı elinde bulunduran davalının, sözleşmenin fesih ile birlikte zilyetliğinin haksız zilyetlik durumuna düşeceğinden korunmasının mümkün olmadığını,19. HD’nin 28/01/2016 tarih ve 2015/9437 esas ve 2016/1030 karar sayılı kararı uyarınca ihtilafın finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle genel görevli mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açıldığını, sözleşmeye konu … isimli yatın tüm aksesuarları ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline teslimini, dava konusu alacağın herhangi bir teminata bağlanmadığını, ihtiyati tedbirin kaldırılması durumunda müvekkilinin alacağını tahsil etmesinin mümkün olmayacağını, kiralanan ekipmanın (Yat) deniz aracı olması sebebiyle kaçırılma ihtimali bulunduğunu, davalının kanuni yükümlülüklerini yerine getirmemesi, teminat vermemesi, kiralananı teslim etmeyeceğinin (keza borçlarını ödemeyeceğinin) anlaşılması ve müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız zararlarla karşılaşmasının önlenmesi için, işbu tedbir kararının devamına karar verilmesi gerektiğini, teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, HMK’da hâkime teminat alıp almama konusunda takdir yetkisi tanındığını, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tedbir ilamının 2 numaralı ara kararında “Dosyada mevcut deliller, kararın mahiyet ve kapsamı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 43. Maddesi nazara alınarak HMK’nun 392/1 madde hükmü gereği takdiren teminat alınmasına yer olmadığına” şeklinde olup, mahkeme kararında atıf yapılan, finansal kiralama sözleşmesinin 43. maddesinin son cümlesinin “Diğer taraftan Kiracı, Kiralayanın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinde bulunması halinde, kiralayanın teminat verme sorumluluğunun bulunmadığını, teminat gösterilmesi yolundaki talebinden, itirazlarından şimdiden feragat ettiğini beyan ve kabul etmektedir.” şeklinde düzenlenmesi karşısında, davalının İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/54 D.iş dosyasında verilen 04/09/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması taleplerinin reddini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla” davacının talebine konu ettiği alacağın deniz alacağı olarak değerlendirildiğini, TTKnın 1352. maddesinde deniz alacağının tanımlandığını, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bu değerlendirmesinin ışığında varmış olduğu sonucun TTKnın 1352/1. maddesine aykırı olduğunu, TTKnın 1353/1. maddesindeki ”…Deniz alacaklarının teminat altına alınması için, geminin sadece ihtiyati haczine karar verilebilir. Bu alacaklar için gemi üzerine ihtiyati tedbir konulması veya başka bir surette geminin seferden menedilmesi istenemez.” hükmü uyarınca, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, davacının ihtiyati tedbir açısından Denizcilik Mahkemesi’ne başvuru yaptıktan sonra huzurdaki ihtilaf açısından Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunu belirtmesinin kendi içerisinde çelişki yarattığını, teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir talep eden tarafın finansal kiralama sözleşmesinde mal bedeli olarak belirlenen 1.100.000 Euro tutarında teminat yatırmasına karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düştüğüne ilişkin iddiaları kabul anlamına gelmemek üzere, taraflar arasında imzalanan 06.09.2020 tarihli Finansal Kiralama Sözleşmesinin 14. ve 40. maddeleri gereğince yatın iade yükümlülüğünün Kiralayanın Sözleşmeyi feshetmesi şartına bağlı tutulduğunu, davacı tarafından gönderilen ihtarnamede sözleşmenin feshedildiğine dair herhangi bir ibare bulunmadığını, verilen süre sonunda kanunda belirtilen şekilde yapılan bir fesih bildirimi de bulunmadığından, davanın reddini ve İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/54 D.iş sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece; Davanın, 6361 Sayılı Finansal Kiralama Kanunun 32. ve 33. maddesi hükümlerine dayalı olarak açılmış olup, Finansal kiralama konusu malın davalı kiracıdan alınarak davacı kiralayana aynen teslimine ilişkin olduğu, İhtiyati tedbire itiraz sebeplerinin HMK’nın 394/2 maddesinde sınırlı olarak sayıldığını, buna göre karşı tarafın ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edebileceği, Taraflar arasında bağıtlanan … numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesi’nin 43. Maddesinin : ”Diğer taraftan Kiracı, Kiralayanın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinde bulunması halinde, Kiralayanın teminat verme sorumluluğunun bulunmadığını teminat gösterilmesi yolundaki talebinden, itirazlarından şimdiden feragat ettiğini beyan ve kabul etmektedir.” hükmünü içerdiği, Uyuşmazlığın Deniz Sözleşmesinden kaynaklı olmayıp, Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanması, sözleşme hükümleri ile teminata ilişkin sözleşme hükmü dikkate alındığında, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile tedbire itiraz reddedilmiştir. Tedbire itirazı red edilen vekili; İhtilaf açısından görevli mahkemenin Deniz İhtisas Mahkemeleri olduğunu, Dosyada bir örneği bulunan Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesi’nden tedbire konu Yat’ın bağlama kütüğünün Antalya (Bağlama Kütüğü No: …) ve müvekkilinin adresinin Antalya’ olduğunu, 6210 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1354. Maddesinin “Türk Bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı sadece, geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza bağlandığı, yanaştığı veya kızağa alındığı yer mahkemesi ya da aşağıda gösterilen mahkemeler tarafından verilebilir: a) Bir Türk Gemi Siciline kayıtlı gemilerde, sicil yeri mahkemesi” hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararı yönünden Antalya Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 2015/211 E. ve 2016/111 K. sayılı kararında belirtildiği üzere, bağlama kütüğünün ülkemizde tutulan gemi sicillerinden birisi olduğunu, dava konusu Yat’ın bağlama kütüğü ve müvekkilinin adresi Antalya olduğundan, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir kararı vermeye yetkili olmadığını, Davacı tarafın daha önce aynı konuya ilişkin Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/767 D. İş sayılı dosyasından da ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, davacının başvurusunun derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini, İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla” davacının talebine konu ettiği alacağı deniz alacağı olarak değerlendirmesine rağmen, TTK’nın 1353/1. madde hükmüne aykırı olduğundan, kaldırılması gerektiğini, Mahkeme kararında atıf yapılan sözleşmenin 43. maddesindeki düzenlemenin davacının ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla ve tek başına hazırlamış olduğu matbu bir düzenleme olup 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 20 ve devamı maddeleri gereğince genel işlem şartı niteliğinde olduğunu ve BK’nın 21. maddesi gereğince yazılmamış sayılması gerektiğini, İhtiyati tedbir talep eden tarafın finansal kiralama sözleşmesinde mal bedeli olarak belirlenen 1.100.000 Euro tutarında teminatı ve TTK’nın 1363. maddesinin birinci fıkrasının, “Deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyen alacaklının, 10.000 Özel Çekme Hakkı tutarında teminat vermesi zorunludur.” düzenlemesi ışığında tedbir talep eden tarafın teminat yatırması gerektiğini, Açıkladığı sebeplerle ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine ilişkin İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2020 tarihli ve 2020/318 E. sayılı karara yapmış oldukları itirazın kabulünü ve kararın kaldırılmasını, itirazın kabul edilmemesi durumunda davacının TTK’nın 1363. maddesi gereğince teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir. Tedbir isteyen vekili istinafa cevabında; Davalı tarafça yetki itirazına dayanak gösterilen Türk Ticaret Kanunu’nun 1354. Maddesinde Türk bayraklı gemiler hakkında deniz alacaklarına ilişkin ihtiyati haciz kararı vermeye yetkili mahkemelerin belirtildiğini, deniz alacaklarının 6210 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1352. maddesinde sınırlayıcı bir şekilde sayıldığını, müvekkilinin alacağının taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesine dayanan kira borcuna ilişkin olduğunu, 19000953-R2 numaralı finansal kiralama sözleşmesinin yetkiyi düzenleyen 50. maddesinde taraflar arasında doğacak her türlü ihtilafta İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun belirtildiğini, Somut olayda uygulanmış olan kararın ihtiyati haciz değil ihtiyati tedbir olduğunu, Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/767 D. İş dosyasına ilişkin olarak süresi içerisinde mal iade davası açılmadığından, ihtiyati tedbir kararının kanun gereğince kendiliğinden kalktığını, derdest bir tedbir kararının varlığından söz edilemeyeceğini, Yargıtay 19. HD. 28.01.2016 gün ve 2015/9437 E., 2016/1030 K. Kararında açıkça belirtildiği üzere görülmekte olan ihtilafın TTK’nın Deniz Ticareti kitabında düzenlenen alacaklara ilişkin olamayıp finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak olduğunu, bu sebeple davanın genel görevli Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun İhtiyati tedbir kararına karşı itirazı düzenleyen (Ek cümle:22/7/2020-7251/42md.) 394/2. maddesinin “Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.” şeklindeki hükmü uyarınca ihtiyati tedbir kararına ilişkin itirazın esas hakkında davanın açılmış olduğu mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydı ile; Deniz İhtisas Mahkemesi’nin tedbir kararı bakımından görevsiz olduğu kanaatine varılsa dahi doktrindeki yerleşik görüşe göre, tedbir kararının haklı olduğu kanaatine varılırsa, tedbir kararının devamına karar verilmesi gerektiğini, Söz konusu alacak herhangi bir teminata bağlanmamış olup ihtiyati tedbir kararının kaldırılması durumunda müvekkili şirketin alacağını tahsil etmesinin mümkün olmayacağını, kiralanan ekipmanın (Yat) deniz aracı olması sebebiyle kaçırılma ihtimali bulunduğunu, davalının kanuni yükümlülüklerini yerine getirmemesi, teminat vermemesi, kiralananı teslim etmeyeceğinin (keza borçlarını ödemeyeceğinin) anlaşılması ve müvekkili şirketin ileride telafisi imkansız zararlarının önlenmesi için, tedbir kararının devamı gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 392. Maddesine göre mahkemenin somut olaydaki durumu ve koşulları değerlendirerek, gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla, teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verebileceğini, hâkime teminat alıp almama konusunda takdir yetkisi tanındığını, finansal kiralama sözleşmesinin 43. maddesinin son cümlesinde teminat hakkından açıkça feragat edildiğinden, mahkemece tedbir ilamının 2 numaralı ara kararında “Dosyada mevcut deliller, kararın mahiyet ve kapsamı ile taraflar arasındaki sözleşmenin 43. Maddesi nazara alınarak HMK’nun 392/1 madde hükmü gereği takdiren teminat alınmasına yer olmadığına…”karar verildiğini, Taraflar arasında imzalanan finansal kiralama sözleşmesindeki tüm koşullar hakkında kiracıya ayrıntılı bilgi verildiğini ve sözleşme içeriğini öğrenme imkanı sağlandığını, mutabık kalınan sözleşme şartlarının tüm sayfalarına kiracı tarafından ayrı ayrı imzalandığını, sözleşme ticari iş niteliğinde olup davalı/itiraz eden şirketin sözleşmede basiretli bir tacir sıfatıyla yer aldığını, TBK md. 21’e göre karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının kabul şartına bağlı olduğunu, genel işlem koşulları itirazını kabul etmemekle birlikte taraflar arasındaki sözleşmenin 43. maddesinde davalı/ihtiyati tedbire itiraz eden tarafın menfaatine aykırı bir durumun bulunmadığını, davanın konusunu teşkil eden malın mülkiyeti müvekkili şirkete ait olduğundan, davalı tarafın bu teminat ile elde edeceği hukuki bir menfaatin olmadığını, İzah edilen ve mahkemece resen göz önünde bulundurulacak sebeplerle, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.12.2020 tarihli ve 2020/318 E. Sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı tarafın ilk istinaf nedeni görevli mahkemenin Deniz İhtisas Mahkemeleri olduğuna ilişkindir. Her ne kadar tedbir tesis edilen … model, … isimli deniz taşıtı niteliğindeki yat ise de; taraflar arasındaki … sayılı finansal kiralama sözleşmesinin konusu olduğundan ve finansal kiralama sözleşmesine aykırılık sebebiyle sözleşme feshedildiğinden bahisle tedbir talep edildiğinden, ihtilaf taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinden doğmaktadır. Yargıtay 19. HD. 28.01.2016 tarih ve 2015/9437 E.-2016/1030 K. Sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklanan davanın genel görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğinden, HMK 394/2. maddesi gereği, esas hakkında dava açıldıktan sonra tedbire itirazı inceleme yetkisi esas hakkında davanın görüldüğü mahkemeye ait olduğundan, esas hakkındaki dava İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açıldığından, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine yapılan itirazın yerinde olmadığından reddi gerekmiştir. Dava, … sayılı finansal kiralama sözleşmesinden doğmakta olup, taraflar arasındaki sözleşmenin 50.maddesinde, sözleşmeden doğacak her türlü ihtilafta İstanbul ( Çağlayan ) İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edilmiştir. HMK 17.maddesinde, tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, aksi kararlaştırılmadıkça davanın sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılacağı düzenlenmiştir. HMK 17.maddesindeki yetki kesin yetkidir. Taraflar tacir olduğundan yetki sözleşmesi geçerli olup, sözleşmenin 50. maddesi uyarınca dava İstanbul ( Çağlayan ) Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılabileceğinden, davalı itiraz eden vekilinin İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkili olmadığın ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili, davacı tarafın daha önce Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/767 D. İş sayılı dosyasından da aynı ihtilaf için ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, kararın kesinleşmediğini, başvurunun derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini iddia etmiş ise de; davacı vekili Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/767 D. İş sayılı dosyasında tedbir kararından sonra süresi içinde mal teslimi davası açılmadığından, tedbirin kalktığını beyan etmiş olup, HMK 397/1 maddesinin son cümlesi gereği, tedbir kararının verildiği tarihten itibaren 2 hafta içinde davanın esası hakkında dava açılmadığı taktirde tedbir kendiliğinden kalkacağından, esas dava bulunduğunu kanıtlamak davalı tarafa ait olup, davalı tarafça kanıtlanmadığından, derdestlik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. İstanbul 17. Asliye ticaret mahkemesi’nin “denizcilik ihtisas mahkemesi sıfatıyla” davacının talebine konu ettiği alacağı deniz alacağı olarak değerlendirmesine rağmen, TTK’nın 1353. maddesinin 1. fıkrasındaki “deniz alacaklarının teminat altına alınması için, geminin sadece ihtiyati haczine karar verilebilir. bu alacaklar için gemi üzerine ihtiyati tedbir konulması veya başka bir surette geminin seferden menedilmesi istenemez.” hükmüne aykırı olduğundan, kaldırılması gerektiği iddia edilmiş ise de; esas davanın açıldığı mahkemece tedbir kararını veren mahkemenin nitelendirmesi ile bağlı olmaksızın ihtilaf değerlendirilebileceğinden, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ihtilaf “deniz sözleşmesinden kaynaklı olmayıp, finansal kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı” değerlendirmesi yapılarak tensiben tedbirin devamına karar verildiğinden, TTK’nun 1353. Maddesinin uygulama yeri bulunmadığından bu yöne ilişkin itirazın yerinde olmadığı, anlaşıldığından istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Sözleşmenin 43. maddesindeki düzenlemenin davacının ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla ve tek başına hazırlamış olduğu matbu bir düzenleme olup 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun (“BK”) 20 ve devamı maddeleri gereğince genel işlem şartı niteliğinde olduğunu ve BK’nın 21. maddesi gereğince yazılmamış sayılması gerektiğine ilişkin iddia, yapılacak yargılama aşamasında değerlendirilmesi gerektiğinden, tedbir aşamasında mahkemece mevcut delillere göre karar verileceğinden, bu aşamada nazara alınmamasında isabetsizlik olmadığı, Taraflar arasındaki … numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesinin 43. Maddesi: ”Diğer taraftan Kiracı, Kiralayanın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinde bulunması halinde, Kiralayanın teminat verme sorumluluğunun bulunmadığını teminat gösterilmesi yolundaki talebinden, itirazlarından şimdiden feragat ettiğini beyan ve kabul etmektedir.” hükmü ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın Finansal Kiralama Sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle, davalı taraf sözleşme serbestisi ilkesi uyarınca … numaralı Finansal Kiralama Sözleşmesini serbest iradesi ile imzaladığından, teminata ilişkin sözleşme hükmü dikkate alındığında teminat alınmasına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, alacak finansal kiralama sözleşmesinden doğup, deniz alacağı olmadığından, TTK’nın 1363. maddesinin birinci fıkrasının, “Deniz alacağını teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini isteyen alacaklının, 10.000 Özel Çekme Hakkı tutarında teminat vermesi zorunludur.” düzenlemesi kapsamında tedbir talep eden tarafın teminat yatırması gerektiğine ilişkin talebin de yerinde olmadığı tespit edildiğinden, itiraz eden vekilinin her iki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından, yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın, yahut ciddi bir zararın, doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Davacı tarafça; davalı ile aralarındaki finansal kiralama sözleşmesinin feshine rağmen, sözleşmeye konu … model, … isimli yatın tüm standart aksesuarları ile birlikte iade edilmediğinden bahisle iadesi istekli dava açıldığından, gerçek hak ve haklılık durumu yapılacak yargılama ile belirleneceğinden, yapılacak yargılama sonunda deniz taşıtının zilyetliğinde değişiklik ihtimali olduğu gibi, yargılamanın devamı sırasında, deniz taşıtı niteliğindeki dava konusunun kaçırılması ve davacı tarafın iddiasını kanıtlayarak lehine karar alması durumunda, kararın infazı mümkün olmayacağından, davacı taraf mağdur olacağından, mahkemece tedbir kararı verilmesinde ve esas davanın açıldığı mahkemece tedbire yapılan itirazın reddinde hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin tüm istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih ve 2020/318 E.sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021