Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/296 E. 2021/366 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/296 Esas
KARAR NO: 2021/366
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/01/2021
NUMARASI: 2019/349 E. – 2021/43 K.
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan),
Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … ve …’in 05/08/2014 yılına kadar davacı şirketin imzaya yetkili yöneticileri olduğunu, 05/08/2014 yılında yapılan şirket hisselerinin nama yazılı devir sözleşmesi ile tüm hisselerini davacı şirketin imzaya yetkili yöneticisi olan …’a devrettiğini, taraflar arasında 05/08/2014 yılında yapılan devir protokolünde devreden sıfatı ile davalılar … ve …’nin iş bu devir protokolünün imzalanmasından sonra doğacak borçlardan devreden sıfatı ile sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin davalılara herhangi bir borcu olmadığını, davalı …’ın lehtarı, davacı şirketin keşidecisi, kardeşi …’ın hamili olduğu 15/01/2015 vade tarihli 5.000.000,00 TL bedelli, 15/07/2014 keşide tarihli senedin, hamil tarafından İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyası ile icra takibine konu edildiğini, senedin davalılardan … tarafından devir sözleşmesindeki şirket borç listesine yazılmadığını, bu durumun tacirin göstermesi gereken basiret ve özen yükümüne aykırı olduğunu, bu nedenle senedin devir protokolünün imzalanmasından sonra doldurulduğunun açıkça ortaya konulduğunu, devir sözleşmesinin hükümlerine göre takibe konu olan borçtan davacı şirketin sorumlu olmadığını, davalıların şahsen sorumlu olduklarını, senet üzerinde yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunun belirtilmesine rağmen, devir protokolünde belirtildiği üzere Kahramanmaraş Mahkemelerinin yetkili olduğunu, devir protokolünden sonra icra takibine konu edilen senedin davalılar tarafından devir protokolünden sonra düzenlenerek icra takibine konu edildiğini, bu hususta davalılar ve senedi ciro yoluyla devralan … hakkında İstanbul Anadalu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/29702 soruşturma numarası ile evrakta sahtecilik suçundan soruşturma açıldığını belirterek davalılara ve senedin ciro edildiği …’a borçlu olmadığının tespitini, müvekkili şirket aleyhine devir tarihinden sonra doğan borçlardan dolayı yapılan işlemlerin tedbiren durdurulmasını ve özellikle devir tarihinden sonra icra takibine konu olan İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki kambiyo senedinden dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığını ve yine aynı dosya bakımından tahsil edilen 58.948 TL’sının istirdatını talep ettiğini, harca esas değerin 58.948 TL olarak belirtildiğini, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasındaki kambiyo senedinden dolayı yapılan takipte talep miktarının 5.509.178,08 TL olduğunu, davacının menfi tespit talepli davasının harca esas değerinin 5.509.178,08 TL olduğunu, davacının davasının dava şartı yokluğundan davacı tarafından açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Davacı vekilinin 30/12/2021 tarihli birleştirme talepli beyan dilekçesine istinaden, Mahkememizce Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2018/399 esas sayılı sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilerek incelenmiş, dosyanın davacısının … Ticaret AŞ olduğu, davalıları … ve … olup, HMK’nın 124. maddesine dayalı olarak mahkememiz dosyası davalısı olan …’ın da davalı sıfatıyla davaya dahil edildiği, dava konusunun ise davacı şirketin davalılar … ve … ile senedin ciro edildiği …a borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, özetle her iki dosyanın da aynı senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu ve dolayısıyla Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2018/399 esas sayılı dosyası arasında açık şekilde bağlantı bulunduğu, dosyaların biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğu, bu sebeple dosyalar arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, usul ekonomisi gereğince birlikte yürütülmesi gerektiği kanaatiyle, HMK’nın 166/2. maddesi uyarınca birleştirilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu birleştirme kararının kaldırılması gerektiğini, davanın derdestlik sebebiyle reddi gerektiğini, her iki davanın da davacısı da Kahramanmaraş Sportif olup, her iki davanın da davalısının da … olduğunu, davanın konularının aynı olduğunu, menfi tespite ilişkin talebin mahkemece davanın derdest olduğu gerekçesiyle reddi gerekeceğini, istirdat isteminin de arabuluculuğa başvuru zorunluluğu bulunduğunu, davacının iki talebinin de dava şartı yokluğu nedeniyle işin esasına girilmeksizin reddedilmesi gerektiğini, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/349 E. Sayılı davası açılırken arabulucuya başvurulduğunu ve anlaşmazlık tutanağı tutulduğunu, İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/349 E. Sayılı davası ile K.Maraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/399 E. Sayılı davalarının taraflarının aynı ancak her iki davanın konusunun tam olarak aynı olmadığını, borçlu olmadığına ilişkin dayanılan sebeplerin farklı olduğunu, davalı yanın haksız ve yerinde olmayan istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biri de derdestliktir. Mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 187/4. maddesinde ilk itiraz olarak düzenlenen derdestlik, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ı maddesi uyarınca öncekinden farklı şekilde bir dava şartı olarak düzenlenmiştir. Dava şartı, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı ve yokluğu gerekli olan haller olarak tanımlanır. Dava şartlarından birinin bulunmadığı anlaşılırsa; mahkemece, dava esastan inceleme yapılmaksızın salt bu nedenle reddedilecektir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte (derdest) ise aynı konunun (uyuşmazlığın) aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir zira bu bir olumsuz dava şartıdır. Çünkü aynı konuda iki dava açılmasında davacının hukuken korunmaya değer bir menfaati yoktur. Başka bir ifadeyle açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukuki korunma sürecini başlatmıştır. Artık onun aynı davayı yeniden açmasında hukuken korunmaya değer bir menfaati bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra ayrı ayrı görülen davalar mahkemelerin iş yükünü artırır ve çelişkili kararların verilmesi olasılığı vardır. Bu durum adalet açısından sakıncalıdır. Bir davanın derdest olması, davanın görülmekte olmasıdır. Dava açıldığı tarihteki duruma göre karara bağlanır. Mahkeme, hükmünü davanın açıldığı tarihteki durumu dikkate alarak verir. Buna göre, davacı ancak dava açıldığı tarihte var olan, o zamana kadar gerçekleşmiş olan, örnek kabilinden, alacağının hüküm altına alınmasını talep edebilir, dava tarihinden sonraki haklar için o davada karar verilemez. Derdestlik, HUMK’nun 187/4 maddesinde bir ilk itiraz olarak düzenlenmişti, 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı maddesi gereğince ise yerinde olarak dava şartı haline getirilmiştir. Derdestlik 6100 Sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması,birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244). Derdestlik bir dava şartıdır, bir dava görülürken, konusu, dava sebebi ve tarafları aynı olan dava yeniden açılırsa bu ikinci dava, dava şartı eksikliği nedeniyle reddedilir. Bir davanın derdestlik nedeniyle reddedilebilmesi için; ilk açılan dava görülmekte iken ikinci bir dava açılması ve her iki davanın aynı dava olması gerekir. Birinci dava görülmekte iken ikinci davanın açılmış olması, birinci davanın (ilk açılan) davanın görülmekte (derdest) olması demek, ikinci davanın açıldığı tarihte birinci davanın henüz karar bağlanmamış olması veya karar bağlanmakla birlikte verilen kararın henüz şekli anlamda kesinleşmemiş olması demektir. Her iki davanın aynı dava olması derdestlik için diğer şarttır. İkinci dava, başka bir mahkemede açılmış olabileceği gibi, birinci davanın görüldüğü mahkemede de açılmış olabilir. İki davanın aynı dava sayılması bakımından, maddi anlamda kesin hüküm ile derdestlik arasında bir fark bulunmamaktadır. O sebeple bu dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için; maddi anlamda kesin hükümdeki gibi; her iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. İki davanın taraflarının aynı olması için tarafların her iki davada da aynı sıfatla davacı veya davalı sıfatıyla hareket etmiş olmaları gerekmez. Derdestlik itirazında dava sebebinden maksat da hukuki sebepler değil davanın dayanağını teşkil eden vakıalardır. Her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varılırsa 6100 sayılı Kanun’un 114/ı. ve 115/2. maddesine göre ise davanın usulden reddine karar verilmelidir. Derdestlik olumsuz dava şartının var olup olmadığının davanın hangi aşamasında incelenip karara bağlanacağı 6100 Sayılı HMK’nın 137. ve 140. maddelerinde düzenlenmiştir. Derdestlik, dava şartı olduğu için davaların aynı mahkemede açılması halinde mahkeme, kendiliğinden iki dosyayı birlikte inceleyerek, iki davanın da aynı dava olup olmadığını tespit eder. Birinci dava, başka bir mahkemede açılmış ve görülmekte ise, ikinci davanın açıldığı mahkeme, birinci davaya bakan mahkemeden, birinci davanın taraflarını, dava konusunu ve dava sebebini sorar veya bizzat incelemek üzere dosyayı getirtir, gelecek cevaba veya bizzat incelediği dosyaya göre iki davanın aynı dava olup olmadığını tespit eder. Mahkeme veya davaların ayrı mahkemelerde açılmış olması halinde ikinci davaya bakan mahkeme, yaptığı inceleme sonucunda iki davanın taraflarının, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı olduğu kanısına varırsa derdestlik sebebiyle dava şartı yokluğundan ikinci davanın esasa girilmeden usulden reddine karar verir. Dava şartı sebebiyle verilen davanın usulden reddi kararı, nihai karar olduğundan, bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Mahkeme, iki davanın taraflarının, dava konularının ve sebeplerinin aynı olmadığı kanısına varırsa, derdestlik itirazını reddederek davayı esastan incelemeye başlar. Derdestlik itirazının reddine ilişkin karar, bir ara kararı olduğundan yalnız başına kanun yoluna götürülemez, asıl hükümle birlikte kanun yoluna götürülebilir. Somut olayda, davacı dava konusu senet sebebiyle borçlu olmadığının tespiti davası açmıştır. İşbu davanın açılmasından önce Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2018/399 esas sayılı dava dosyası üzerinden 19/09/2018 tarihinde davacının, davalılar … ve … aleyhine menfi tespit talebiyle dava açmış olduğu, dava konusu içerisinde istinafa konu dava dosyasına ait senedin de bulunduğu, işbu senet yönünden de borçlu olmadığının tespit edilmesinin talep edildiği, yargılama sırasında davacı vekilinin 26/02/2019 tarihinde Uyap’a kayıtlı dilekçesiyle, müvekkkilinin dava konusu senet sebebiyle senet hamili (ciranta) …’a da borçlu olmadığını, işbu kişinin dava dilekçesine sehven yazılmamış olduğunu bu sebeplerle …’ın 6100 Sayılı HMK’nın 124. maddesi gereğince davaya davalı olarak eklenmesini talep etmiş olduğu ancak mahkemece bu talebin reddedildiği, Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) 2018/399 esas sayılı dosyasında davalı …’ın taraf olmadığı, ancak dava konusu sebeplerin ortak olduğu, davacının dava dilekçesinde davalı … tarafından aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasındaki kambiyo senedinden dolayı yapılan icra takibinden dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığını da beyan ve talep etmiş olduğu, dava konusunun aynı sebeplerden kaynaklanmakta olduğu, dava sebepleri bakımından birlikte araştırma yapılması gereken hukuki durumun bulunabileceği, bir dava hakkında verilecek kararın diğer davayı hukuken etkilemesinin hukuken muhtemel olduğundan dolayı birleştirme kararının hukuken yerinde olduğu, davalı … yönünden ayniyetten bahsedilemeyeceğinden 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-ı bendinde düzenlenen derdestlik dava şartının varlığından da söz edilemeyeceğinden, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkeme kararında 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde ve 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereği kamu düzenine yönelik olarak yapılan incelemelerde kararda usul ve esas yönünden yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığı, arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği, derdestlik itirazının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b/1. maddesi gereğince, davalı tarafın tüm istinaf sebeplerinin reddi ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/349 E., sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/04/2021