Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/28 E. 2021/71 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/28
KARAR NO : 2021/71
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI : 2020/210 E. 2020/205 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 21/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tedbir talep eden dava dilekçesinde ve tedbir talebinde özetle, müvekkilinin 20.sınıfta Pierre Cardin markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin … San. Ve Tic. AŞ ile davalı …. San. ve Tic. AŞ arasında Pierre Cardin markasını konu alan 25/04/2018 tarihli lisans sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin yine aynı şirketlerle imzalanan 31/03/2019 tarihli fesihname ile sona erdiğini, fesihname hükümleri uyarınca davalı şirketin dava konusu markayı kullanması halinde bunun müvekkili şirketin sınai mülkiyet haklarını ihlal edeceğinin düzenlendiğini, ancak davalı şirketin fesihname belirtilen son tarihe rağmen davaya konu markaları kullanmaya devam ettiğini, gelen bir ihbar sonucu durumdan haberdar olduklarını, davalının… yetkili bayisi/lisans alanı olarak kendilerini tanıttıklarını, ürünlerinin orijinal … ürünü olduğunu beyan ettiklerini ve bu beyanlarını http://www…..com web sitesinde yayınlayarak ülke çapında pazar ve satış ağı kurduklarının tespit edildiğini, internet sitesinde belirtilen numaranın arandığını, sonrasında kendilerine dönüş yapıldığını ve davalı … San ve Tic. AŞ’nin yetkilisi ve dava konusu markanın mobilya alanında Türkiye’deki tek ve gerçek yetkili şubesi olduklarını belirttiklerini, mersis sorgulaması yapıldığında … davalı şirketin tek yönetim kurulu üyesi ve tek yetkilisi olduğunun anlaşıldığını, dönüş yapılan telefon numarasından whatsappdan kendilerine ürünlerin kataloglarının gönderildiğini ve orijinal olduklarının beyan edildiğini, kendilerine gönderilen görsellerden dava konusu markanın alenen kullanıldığının fark edildiğini, davacı şirketlerin kayıtdışı üçüncü kişiler üzerinden işlem yapan bir firma olduğunu belirterek, davalıların fillerinin müvekkilinin marka lisans hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitine, marka tecavüzünün durdurulmasına, davalı şirketler üzerine kayıtlı gayrimenkullerin tapu kaydına, araçların trafik kaydına, banka hesaplarına ve … ait … hesabına tedbir şerhi konulmasına, tecavüze konu ürünlere ve tecavüz fiilinde kullanılan makine ve araçlara el konulmasına, davalılar tarafından kullanılan http://www…..com/ alan adı ve info@… e-mail adresinin üçüncü kişilere devirinin önlenmesine, söz konusu siteye erişimin engellenmesine, müvekkili şirkete ait görselleri, markaları, amblemleri internet sitesinde ve satış noktalarında kullanılmasının sona erdirilmesi ve kaldırılmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; Marka lisansına tecavüzün tespiti ve durdurulması taleplerinin yargılamayı gerektiren hususlar olduğu gibi doğrudan hiçbir inceleme yapılmaksızın bu durumlara ilişkin tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesinin sözleşme ilişkisine dayandığı ve yargılamayı gerektirdiği iddiasının gerçeğe dayanmadığını, şüpheden ari deliller ile ihlali tespit etmelerine rağmen sözleşme ilişkisi nedeni ile tedbir talebinin kabul edilmemesinin, sözleşme ilişkisinden kaynaklı davalarda ihtiyati tedbir talebinin hiç bir zaman kabul edilemeyeceği sonucunu doğurduğunu, sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıklarda da ihtiyati tedbir talep edilebileceğini, somut olayda ihlalin gerçekleştiğinin fatura, internet sitesi, katalog ve mesajlaşmalar ile ispatlandığını ve marka ihlaline konu ürünlerden bir numune dahi satın alındığını, açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen kararın hatalı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkiniğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır.6100 sayılı HMK’nın 389/1. Maddesinde ise, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda, davacı tarafça ileri sürülen hususların yargılamayı gerektirdiği ve tedbir koşullarının mevcut durumda oluşmadığı yönündeki mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, ilerde değişen koşullara göre yeniden tedbir talebinin değerlendirilebileceği anlaşılmış olmakla, tedbir talep edenin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/11/2020 tarih ve 2020/210 E. 2020/205 K.sayılı kararına karşı tedbir talep vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Talep eden taraftan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,5- Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/01/2021