Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/278 E. 2021/330 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/278 Esas
KARAR NO: 2021/330
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26.11.2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/333 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Tedbir kararını istinaf eden davacı vekili dava dilekçesinde; Daha önceden davacı şirketin ortağı olan …’ın hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldıktan sonra üç ayrı şirket kurarak seri halde diş poliklinikleri açıp, bu polikliniklerde kullandığı “…” markasıyla davacının “…” markasına tecavüz ettiğini, açtığı şirketlerden birinin huzurdaki davada davalı olduğunu beyan ederek tecavüzün tespiti ve önlenmesi ile davalının maddi ve manevi tazminata mahkûmiyetine karar verilmesini, tedbiren, dava sonuçlanıncaya kadar davalının her türlü tabela, evrak, emtia, belge, materyal , internet alan adı ve sair belge, materyal ve internet ortamı üzerinde “…” ibaresini kullanmasının engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 02.11.2020 tarihli ara karar ile; davacı adına tescilli 2016/49234 … ibareli markanın davalı tarafça kullanıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiği gerekçesiyle davacı adına tescilli olan … tescil numaralı … ibareli markanın davalı tarafından internet ortamı dahil her türlü kullanımının yasaklanması yönünde teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, Bu kapsamda; Davacının … tescil numaralı “…” markasındaki “…” ibaresinin davalı tarafça kullanımının yasaklanmasına, “…” ibaresi yazan markanın, davalının her türlü tabela, döküman, reklam, ilan, afiş, broşür, evrak, emtia, belge, materyal, sair belge, materyal kullanımının ve her türlü yazışmada … ibaresini kullanmasının engellenmesine, mevcut kullanım ve kayıtların mümkünse silinmesine aksi takdirde kaldırılmasına, “…” ibaresinin davalı tarafından www…com web sitesi, facebook hesabı, instagram hesabında kullanılmasının yasaklanmasına, “…” ibaresi yazan davalıya ait tabelaların mümkünse silinmesine aksi takdirde kaldırılmasına, her türlü evrakın el konularak muhafaza altına alınmasına karar verilmiştir. Verilen karara karşı, aleyhine tedbir kararı verilen davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, Mahkemece 26.11.2020 tarihli ara karar ile; Dosyaya sunulan, dava dışı … Ltd. Şti ile davalı arasında düzenlenen 01.10.2019 tarihli lisans sözleşmesine göre, dava dışı … Ltd.Şti’ne ait … numaralı ”.. ” isimli markanın kullanımının 5 yıl süre ile davalı şirkete verildiği, işbu sözleşmenin 11.11.2020 tarihinde sicile kayıt edildiği, lisansa konu marka ile davacı markası karşılaştırıldığında esas unsurun ”…” kelimesi olduğu, uyuşmazlığın da buradan kaynaklandığı, bu aşamada geçerli olarak değerlendirilen bir lisans sözleşmesinin varlığı nedeni ile davalının kullanımının yasal bir kullanım olarak değerlendirilebileceği fakat davalının markayı kullanımının da lisans sözleşmesine konu markadan farklı olarak ”…” şeklinde olduğu, bu durumda gerek lisans sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, kullanımın lisans sözleşmesine uygun olup olmadığı, davacı markasına yakınlaştırılma şeklinde bir kullanım olup olmadığı, tecavüz ve haksız rekabet olup olmadığı gibi hususların taraflar arasında öteden beri gelen çeşitli davalar ve marka tescil başvuruları ve itirazlar da değerlendirilmek sureti ile kapsamlı bir yargılamayı gerektirdiği, verilen tedbir kararının sonuçlarının ağır olabileceği fakat davacının da zarara uğrama ihtimali dikkate alınarak HMK’nun 389 vd. maddeleri ile SMK’nun 159/2-c maddeleri uyarınca, davacının olası zararlarının önüne geçilmesi, taraf menfaatleri arasında ciddi bir denge kurulması gerektiği gerekçesiyle, davalı tarafından 100.000,00 TL teminat yatırılması karşılığında ters tedbir kararı verilmesinin yerinde olacağı kanaatiyle, 02/11/2020 tarihinde verilen tedbirin ters teminat tedbirine çevrilmesine, teminat miktarının olası zararları da gözetilerek 100.000,00 TL olarak belirtilmesine, bir haftalık kesin süre içinde 6769 Sayılı SMK. 159/2-c maddesi gereğince 100.000,00 TL teminat yatırılmadığı takdirde verilen ihtiyati tedbirin devamına karar verilmiştir. Mahkemece verilen karara karşı her iki taraf da istinaf yoluna başvurmuştur. Tedbir talep eden davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının, tescilini dahi alamadığı markanın davalı tarafından kullanılmasını önlemeye çalışmasının hukuken mümkün olmadığını, Davacının dayanak tescil belgesi kötü niyetli olup hükümsüz kılınması için dava açıldığını, Davacının dayandığı marka tescili 2017 tarihli olup davalının dayandığı tescilin 2008 tarihli olduğunu, Davalının marka lisans sözleşmesi kapsamında markayı kullandığını, Davalının, lisans aldığı markanın ayırt edici karakterini değiştirmeksizin SMK md.9/2-a kapsamında kullandığını, Taraf markalarında ayırt edici karakterin “…” ibaresi olduğunu, diğer ibarelerin ise yardımcı unsurlar olduğunu, Davalının lisans kapsamında kullandığı … ibaresinin dışında davacıya ait tali bir unsuru veya logoyu dahi kullanmadığını, Beyan ve deliller dosyaya sunulmadan gıyapta alınan bilirkişi raporunun eksik ve fahiş hata içerdiğini beyan ederek 26.11.2020 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı şirket yetkililerinin, davacıya ait … Merkezinin bulunduğu Ümraniye ilçesinde bir binada … ismiyle büyük bir poliklinik açtığını, bu durumun … ibareli markaya tecavüz oluşturduğunu, davalı tarafın kullandığı söz konusu ibare ile davacı şirketin markasının ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğu ve aynı sektörde kullanılmakta olduğu düşünüldüğünde, halkın yanılgıya düşerek karşı tarafa ait işletmenin davacı şirketin bir şubesi olduğunu düşünmesinin pek muhtemel olduğunu, Davalı taraf her ne kadar lisans sözleşmesi ile markayı kullandığını iddia etse de, markayı davacının markasına benzeterek kullandıklarını, Davalı tarafın, markasını “…” ibaresiyle birlikte kullanması gerektiğini, “…” ibaresinin lisans veren markanın esas ve ayırt edici unsuru haline geldiğini, Davalı tarafın kötü niyetli hareket ettiğini, haksız kazanç elde ettiğini beyan ederek 26.11.2020 tarihinde verilen ters tedbir kararının kaldırılarak, 02.11.2020 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının lisans sözleşmesiyle hak sahibi olduğu ”…” ibaresinin, davacı adına tescilli ”…” markasına benzetilerek kullanılıp kullanılmadığı noktasında toplanmakta olup, davalının lisans sözleşmesi ile hak sahibi olduğu markanın ayırt edici unsurunun ne olduğu, kullanımının tecavüz teşkil edip etmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiği açıktır. Ancak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nun 389/1. maddesi kapsamında, tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli bir ölçü olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamda, dosyadaki mevcut bilgi, belge ve delillere göre, henüz yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktalarının yargılamayı gerektirdiği, ilerde değişen hal ve koşullara göre tedbir kararının yedniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak Mahkemece daha önce verilen tedbirin ters teminata çevrilmesine dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/333 Esas ve 26.11.2020 tarihli ara kararına karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından yapılan istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/03/2021