Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/266 E. 2021/292 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/266 Esas
KARAR NO: 2021/292
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI : 2018/314 E., 2020/243 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesini duruşmada tekrarla; Davacı, adına davalılar aleyhine haksız rekabet ve rekabet yasağına aykırılık teşkil eden eylem nedeniyle İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/49 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, Mahkeme tarafından 219.594,09 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, ancak faiz talebinin usulden reddine karar verildiğini, ancak davalının Mahkemece hükmedilen tazminata ilişkin faizi de ödemekle yükümlü olduğunu, bu sebeplerle müvekkilinin 106.892,21 TL işlemiş faiz alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmamış, yasal süre geçtikten sonra davalı vekili dosyaya sunduğu cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; Davalıya yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/49 Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiğini, davacı tarafından açılan faiz alacağı talepli davanın zamanaşımına uğradığını, TTK’na göre de bu davaların açılma süresinin fiilin öğrenildiği tarihten itibaren 1 ve her halde 3 yıl olduğunu, asıl alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle faizin de zamanaşımına uğrayacağını, açılan ilk davada davacının faiz talebinin reddedilmesi nedeniyle kesin hüküm oluştuğu, faiz alacağının talep edilebilmesi için asıl alacak bedelinin alacaklıya ödenmemiş olması gerektiğini, buna rağmen önceki dava konusu alacak bedelinin tamamının davacı tarafından tahsil edildiğini, dolayısıyla faiz alacağı talep hakkının sona erdiğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu tespit edilerek, 07/03/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında, davalının süresinde cevap dilekçesinin sunmadığından, dava dilekçesindeki tüm iddiaları inkar etmiş sayılmasına karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Her ne kadar davalı vekili süresinden sonra zamanaşımı itirazında bulunmuşsa da, davacı tarafça savunmanın genişletildiğine dair itirazda bulunulmadığından, zamanaşımı itirazının incelenmesi gerekmiştir. Bu davada talep edilen faiz alacağı, asıl davada istenen alacağın fer’i niteliğinde olduğundan, TBK’nun 152. maddesi uyarınca asıl alacak hakkındaki zamanaşımı hükümlerine tabidir. Asıl alacak ise haksız rekabet nedenine dayalı olup, 6102 sayılı TTK’nın 60. maddesinde “56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Şu kadar ki; haksız rekabet fiili aynı zamanda Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun bir zamanaşımı süresine tabi olan, cezayı gerektiren bir bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme uyarınca eylemin aynı zamanda suç olması halinde ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Somut olayda, zamanaşımı süresinin belirlenmesi bakımından davalı …’nun davacıya ait şirketin ticaret unvanının esas unsurunu içeren ticaret unvanı ile davalı şirketi kurduğu, davacı adına tescilli markayı kullanmak suretiyle haksız rekabette bulundukları, davalı şirketin kuruluş tarihinin 26/07/2012 olduğu, davalı şirket kurucusu …’nun aynı zamanda davacı şirketin ortağı olduğu, davacı şirketin ticaret unvanı ve tescilli markasında yer alan “…” unsurunu ticaret unvanında kullanmasının TTK 52 ve 55.maddeleri gereğince dürüstlük kuralına aykırılık ve haksız rekabet teşkil ettiği, eylemin TTK’nun 55/1-a-4 maddesi uyarınca cezayı gerektiren bir fiil olduğu, bu nedenle zamanaşımı süresinin 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca sekiz yıl olduğu, ilk davanın açıldığı 12/02/2014 tarihinde bu davalıların bu haksız kullanımlarının devam ettiği, bu tarihten davanın açıldığı 10/07/2018 tarihine ve ıslahın yapıldığı 16/11/2020 tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla, zamanaşımı itirazı kabul edilmemiştir. Her ne kadar davalı taraf davacının daha önce açılan 2014/49 Esas sayılı davada faiz talebinin reddine karar verildiğini, bu nedenle kesin hüküm nedeniyle davanın reddi gerektiğini iddia etmişse de, davacı tarafça 2014/49 Esas sayılı dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, davacı tarafça dava değerinin artırılması için sunulan dilekçe ile dava dilekçesinde talep edilemeyen faiz alacağı için de talepte bulunulduğu, mahkemece usulüne uygun bir ıslah talebi bulunmadığından faiz talebinin usulden reddine karar verildiği, davacı tarafça bu konuda kanun yoluna başvurulmamışsa da, faiz talebinin esastan incelenmemesi nedeniyle, kesin hüküm bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Toplanan deliller, bilirkişi raporu, mahkememizin 2014/49 Esas sayılı davası ve tüm dosya kapsamı ile, davacının davalılar aleyhine haksız rekabet nedeniyle açtığı tazminat davasında talep etmediği faiz alacağı için zamanaşımı süresi içinde bu davayı açtığı, faiz alacağının 123.679,06 TL olduğu anlaşılmakla” davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Faiz istenmeyen ilk davanın açılmış olmasının faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğini, ayrıca, kısmi davada zamanaşımının, istenen miktarla sınırlı olarak kesilmiş olduğunu ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olmasının, ilk davada unutulan faiz yönünden yine zamanaşımını kesmeyeceğini, TTK’ya göre haksız rekabet davalarının açılma süresi 1 ve herhalde 3 yıl olduğunu, somut olayda ticaret unvanı 26/07/2012 tarihinde ilan edilmişken, mahkemenizde açılmış bulunan davanın tarihi ise 10.07.2018 olduğunu, asıl alacak davası zamanaşımına uğradığından dolayı buna bağlı olarak talep edilen faiz alacağının da zamanşımına uğraması gerektiğini, bu düzenlemenin TBK’nın 152. Maddesinden kaynaklandığını, faiz talepli davanın açıldığı tarihte asıl alacak davasının zamanaşımına uğramış olması sebebiyle huzurda açılan davaya zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini,-Davacının faiz alacağı talep edebilmesi için asıl alacak bedelinin alacaklıya ödenmemiş olması gerekirken, davası konusu alacak bedelinin tamamının davacı tarafından tahsil edildiğini, davacının faiz alacağı talep hakkının sona erdiğini, -Ticaret unvanı 26/07/2012 tarihinde ilan edilmişken, davacı tazminat davasını 12.02.2014 tarihinde ikame ettiğini, TTK’ya göre haksız rekabet davalarının açılma süresinin zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl olduğunu, ticaret sicili aleni olup, ilanın bilinmemesinin ileri sürülmesi mümkün olmadığından öğrenilme tarihi, ilan tarihi olan 26/07/2012 olarak kabul edilmesi gerektiğini, böylece, hem asıl alacak hem de ona bağlı huzurdaki davaya konu edilen faiz alacağının zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkil şirketin kuruluş tarihinden itibaren 2 yıl boyunca sessiz kalması müvekkillerin davaya konu ticaret unvanını kullanmaya icazet verdiklerini gösterdiğini,-Dava konusu ticaret unvanının davalılara sağladığı iddia edilen yarar unvanın tescil ve ilan edilmesiyle birlikte hüküm ifade edeceğini, öyle ki, maddi tazminat talep hakkı ceza kanunlarında öngörülen zamanaşımına tabi tutulmuşsa, işbu zamanşımı zararın öğrenildiği tarihten değil, haksız rekabet eyleminin gerçekleştiği, ticaret unvanının tescil ve ilan edildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, böylece, ıslah tarihi olan 16/11/2020 tarihinde alacak zaman aşımına uğrayacağını, ıslah öncesi ve ıslah sonrası zamanaşımı itirazlarımızın baki olduğunu belirtmekle birlikte, davacının huzurdaki dava ile talep ettiği faiz alacağı TMK 2. Maddesine aykırılık teşkil ettiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davanın 10.07.2018 tarihinde açıldığını, Davalı ise İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …E. sayılı dosyası kapsamında 02.08.2018 tarihinde ödeme yaptığını, dava açıldığında icra dosyasına herhangi bir ödeme yapılmadığından asıl alacak devam ettiğini, bu nedenle faiz alacağının talep edilemeyeceği iddialarının asılsız olduğunu, davalıların istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut olayda; Dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresinin ne olduğu ve hangi tarihte başladığı ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.Asıl alacağı sona erdiren nedenlerden birisi de, asıl alacağın zamanaşımına uğramış olmasıdır. Başlı başına bir hukuki varlığı olmayıp asıl alacağa bağlı fer’i bir hak niteliğinde olan faiz alacağı da, asıl alacağın bağlı olduğu yasal düzenlemelere bağlıdır ve asıl alacağa uygulanacak olan zamanaşımı süresi onun fer’i olan faiz alacağına da uygulanır. Diğer bir anlatım ile, asıl alacak hakkında zamanaşımı gerçekleştiğinde, faiz ve sair fer’i haklar da zamanaşımına uğrar. Faiz asıl alacağa bağlı olmasına rağmen, asıl alacaktan ayrı olarak dava veya takip konusu edilebilir. Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez. Ancak, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise anılan madde hükmü uyarınca ihtirazi kayıt konulması şarttır. Aksi halde çekince konulmamış ya da halin icabı gereğince çekince konulmuş sayılan haller gerçekleşmemiş ise, faiz alacağı da sona ermiş sayılır. Türk Borçlar Kanunu’nun 154. maddesi gereğince, alacaklının dava veya def’i yolu ile mahkemeye başvurması durumunda, zamanaşımı kesilir. Aynı Kanunu’nun 156. maddesi gereğince ise, zamanaşımının kesilmesi ile, yeni bir süre işlemeye başlar. Ancak, zamanaşımın kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konusudur. Bu durumda davacının talebine konu faiz alacağının kesilmediği ve kesilmemiş şekilde zamanaşımına tabi olduğu ve faiz alacağının zaman geçtikçe doğan bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Somut olaya dönecek olursak, davacının asıl alacak talebine konu davanın 12.02.2014 tarihinde açıldığı ve 26.06.2018 tarihinde karara bağlandığı, faize ilişkin dava tarihinin 10.07.2018 tarihi olduğu, asıl alacağa ilişkin ödemenin dava tarihinden sonra yapıldığı anlaşılmakla faiz isteminin yerinde olduğu ve zamanaşımı süresine ilişkin Mahkeme değerlendirmesinin yerinde olduğu görülmüştür.Tüm açıklanan sebepler gereğince, mahkemece, dava tarihi itibariyle, davanın zamanaşımına uğramadığı kabul edilerek karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, mevcut haksız fiilinin karara bağlandığı tarihten itibaren zamanaşımı dolmadan bu davanın açıldığı, zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği, eylemin cezayı gerektirir suç niteliğinde olması sebebiyle uygulanması gereken ceza zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına göre davalıların istinaf istemlerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10/12/2020 tarih ve 2018/314 E., 2020/243 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalılardan alınması gerekli 8.448,51 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 4.386,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.061,81 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye GELİR KAYDINA, 3- Davalılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde BIRAKILMASINA,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5- Davalılar tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021