Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/244 E. 2021/290 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/244 Esas
KARAR NO: 2021/290
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2015/189 E. – 2020/635 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhinde İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile keşidecisi müvekkili … olduğu iddiası ile …. Ltd Şti ye verilmiş … Ltd Şti den de icra alacaklısı davalı …ne verilen bono ile ile ilgili icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin senet ile ilgili bir borcu bulunmadığını ve ciranta şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, senetteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını, takibe konu senet ile bir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin …. şirketi ile çalışması var ise de her hangi bir senede imza atmadığını beyan ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket banka olduğunu, diğer davalı … San. Tic. Ltd. Şti.ne kredi kullandırdığını ve bu kredi karşılığında söz konusu senedin … tarafından müvekkil bankaya teslim edildiğini, ancak senet bedelinin vadesinde ödenmediğini ve davacı aleyhinde İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla davacı aleyhinde icra takibine geçtiklerini, senedin bütün yasal unsurları taşıdığını, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacının vadesinde ödenmemekle icra takibine konu edilen kıymetli evraktaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takipten ötürü davalıya borçlu olmadığının tespitini talep eder olduğu, davalının davacı aleyhinde 01/10/2014 vadeli 3.500,00 TL bedelli ve 21/09/2014 vadeli 3.000 TL bedelli 2 adet senedin tahsili bakımından takip yaptığı, senedin tüm yasal şartları taşıdığından, iyi niyetli hamil olup alacaklı olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı tarafça takibe konu edilen senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı ve bu hususta davalı Fatel Şirketi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu beyan edilmiş ise de, soruşturma 23/10/2014 vadeli ve 5.000 TL bedelli senede istinaden, … yetkilisi … hakkında yapıldığı, suç duyurusunda davacının patronu olan … adına sahte senetler düzenlediğini iddia eder olduğu, bu soruşturma kapsamında suça teşkil senedin muhatap banka tarafından tahsil edildiğinin bildirildiği, aslının temininin mümkün olmadığı, imza incelemesi yaptırılamadığı ve soyut iddiaları destekler yeterli nitelikte delil bulunmadığından ve yeterli şüphe oluşmadığından kamu adına herhangi bir kimse hakkında soruşturma yapılmasına gerek olmadığına karar verildiği görülmüştür. Davacının davalı şirket yetkilisi hakkında yaptığı suç duyusuna istinaden ifadesinin alındığı, 06/11/2014 tarihli ifadesinde …’nde Şubat 2012’den itibaren teknik servis personeli olarak çalıştığını, 5 gün önce işten ayrıldığını beyan ettiği, davalının takibe konu ettiği ve davacının davası ile borçsuzluk iddiasına konu kıymetli evrakın 01/10/2014 vadeli 3.500,00 TL bedelli ve 21/09/2014 vadeli 3.000 TL bedelli senetler olduğu, davacının davalı şirket temsilcisi … hakkındaki suç duyurusunun 23/10/2014 vadeli ve 5.000 TL bedelli senette kendi yerine sahte imza attığına ilişkin olduğu, soruşturma kapsamında alınan ifadesinde anılan şahsın başkaca bankalar ve kıymetli evraklarda da imzasını taklit ettiğinden şüphelendiğini beyan eder olduğu, ancak dava konusu kıymetli evraklar yönünden yapılmış bir suç duyurusu yada soruşturmanın mevcut olmadığı, dava konusu senetler temin edilememekle imza incelemesi yaptırılmasının, senetlerdeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı, mevcut dosya kapsamına göre davacının davalı bankanın alacağına dayanak olarak gösterdiği senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı, eski patronu olan davalı şirket temsilcisi tarafından kendi adına sahte atılmış imzalar olduğunu ve davasını ispatlayamadığı kanaatine varılmakla davasının ve kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusunun bir hukuk davası meselesi olup ceza davasının sonucuyla alakalı olmadığını, Yerel Mahkeme tarafından huzurdaki davaya konu senetlerle ilgili suç duyurusunda bulunulmadığından bahisle davanın reddi gerektiğinin belirtildiğini, ancak suç duyurusu tarihinde verilen beyanda henüz bilmediği başkaca kıymetli evraklar için de şikayet hakkının ileri sürüldüğünü, kaldı ki; davacının davaya konu senetle ilgili suç duyurusunda bulunmaması durumunda dahi; huzurdaki dava bir hukuk davası olduğundan doğrudan soruşturma dosyasının esas alarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu,-Tahkikat neticesinde senetlerin temin edilememesinin müvekkil aleyhine yorumlanamayacağını, tahkikat neticesinde icra dairesinin zimmetinde mevcut bulunan senetler temin edilememiş, temin edilemeyen senetlere rağmen, imza incelemesi yaptırılamadığından bahisle davanın reddine dair hüküm kurulduğunu, davacının, var olmayan, yeri tespit edilemeyen, üzerinde inceleme yapılamayan bir bono dayanak yapılarak yargı makamları tarafından borçlu olduğunun kabulünün fahiş bir hukuk hatası olduğunu, ispat yükünün davalı/alacaklıda olduğunu,-Vade tarihleri, senet bedelleri ve lehtar bakımından aynı nitelikleri taşıyan benzer davalarının kabulüne karar verildiğini, aynı şahıs/şirketler tarafından davacının bilgisi ve rızası dışında davacının borçlu gösterildiği bir takım senetlerin tanzim edildiğini, iş bu senetlerin kötü niyetli şekilde bir takım icra takiplerine dayanak yapıldığını, icra takiplerinin iptali istenen ve kabul kararı verilmiş başkaca davaların gerekçeli kararlarının sunulduğunu, tüm açıklanan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı kararın kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davacının hırsızlık/sahtelik iddialarına ilişkin olarak davacının tüm zarar ve ziyanının dava konusu bonodaki sahteciliği yapan veya yaptığı tespit edilen kişilerce karşılanmasının, davacının tüm hak, alacak ve dava taleplerini tespit edilecek kişi/lere yöneltmesi gerektiği müvekkil şirket aleyhine açılan davanın bu itibarla husumet yönünden dahi reddi gerektiğini, temlik eden bankanın, temlik cirosu ile elinde bulundurduğu senedin iyi niyetli meşru hamili olduğunu, senetlerin tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere Müvekkil Banka’ya ciro ve temlik edildiğini, T.T.K’nın 599. Maddesi uyarınca şahsi def’ilerin iyi niyetli üçüncü şahıs müvekkili banka’ya karşı ileri sürülemeyeceğini, tüm nedenlerle davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık; Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itiraz niteliğindedir.Kural olarak, imzası inkar edilmeyen senetlere karşı açılan menfi tespit davasında ispat yükü davacı borçludadır. Ancak senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup, takibe başlayan ve imzasının borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (Yargıtay HGK’nın 2006/12-259 Esas,2006/31 Karar sayılı kararı). Diğer bir deyişle, alacaklı, takip dayanağı bonoda borçlu keşideciye atfen atılı imzanın onun eli ürünü olduğunu, itiraz halinde ispat etmek zorundadır. Bu konuda borçluya süre verilerek sonuca gidilemez. Medeni Kanun’un 6. maddesine göre; taraflardan her biri iddiasını ispata mecburdur. Mahkemece ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilerek karar verilmesi yerinde değildir. Bu durumda davalının delilleri değerlendirilerek karar verilmesi gerekir. Somut olayda, takip dayanağı senet, takip açılırken her ne kadar icra dairesi kasasına alınmışsa da yargılama sırasında dayanak bono aslının icra müdürlüğünde kaybolduğu ve mahkemeye gönderilemediği, yapılan araştırmalara karşın yine belge aslının bulunamadığı görülmüş, uzun süre imzaya itirazın incelenmesi sırasında temin olunamadığından imza incelemesi yapılamamıştır. Dava konusu somut olayda yapılacak iş, davacının borçlu olduğunu davalının yasal delillerle kanıtlaması gerekmektedir. İspat külfeti alacaklıda olup, senet aslı üzerinden öncelikle imza incelemesi yapılmalıdır. Bu bağlamda senet aslının alacaklı tarafça sunulması gerekeceğinden, şayet senet aslı ibraz edilemiyorsa, itiraza konu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edilemediğinden, davalıya ispat yükü kendisinde olduğu hatırlatılarak ispat yükü gereği, davalıya süre verilerek icra müdürlüğü ile gerekli yazışmalar yapılmak ve gerekirse tarafların beyanlarına başvurulmak sureti ile davaya konu senedin akıbetinin araştırılarak, senedin bulunması halinde gerekli bilirkişi incelemesinini yapılarak sonucuna karar verilmesi aksi halde davalının cevap dilekçesinde yemin delili bulunduğu görülmekle, bu konuda yeminin kesin delil olduğu, yemin deliline dayanan tarafın, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması sebebiyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olup, kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceğinden, davalıya yemin teklifi hatırlatılıp davalı yemin teklif etmek istediği taktirde, yemin delili hatırlatılarak sonuca ulaşılması gerekirken, yazılı gerekçe ile ispat yükünün davacıda olduğu değerlendirmesinin yapılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı tarafın istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca esası incelenmeksizin kabulü ile, kararın tamamen kaldırılmasına, hüküm tamamen kaldırıldığından, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2020 tarih 2015/189 Esas, 2020/635 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/03/2021