Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1675 E. 2022/279 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1675
KARAR NO: 2022/279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2017/223 E. – 2021/178 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı-takip alacaklısı … tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11/02/2013 tarih kararları uyarınca tam bölünme ile sona eren davalı … Ltd. Şti hakkında 25/03/2013 tarihinde icra takibine geçildiğini oysa ki takip borçlusu ve hakem heyeti kararına muhatap … Ltd. Şti hakkında 26.11.2012 Tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile “Tam Bölünme “ kararı alındığını, tam bölünme sonrasında; … A.Ş. ile … A.Ş.nin kurulduğunu, … Ltd. Şti hakkında düzenlenen 03/12/2012 tarihli Bölünen Şirketin Alacaklarının Korunduğuna ve Bölümlere Ayrılmış Malvarlığının Bölümler İtibariyle Değerlerin Tespitine İlişkin Yeminli Mali Müşavirlik Raporu doğrultusunda tam bölünme sonrasında borçlu … Ltd. Şti nin borçlarının bölünme sonucu oluşan … intikal ettiğini ve alacaklılarının haklarını korunduğunun tespit edildiğini, bölünme ile bölünen şirket … Ltd. Şti nin malvarlığı ve borçlarının 03/12/2012 tarihli Bölünen Şirketin Alacaklarının Korunduğuna ve Bölümlere Ayrılmış Malvarlığının Bölümler İtibariyle Değerlerin Tespitine İlişkin Yeminli Mali Müşavirlik Raporu doğrultusunda taksim edildiğini, İstanbul Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, …rtadağ Mevkii, … pafta, … ada, … parsel ve İstanbul Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii … pafta, … Ada … Parselde kain gayrimenkullerin … A.Ş de kalmasına, İstanbul ili Pendik ilçesi … Köyü … mevkii …pafta … parselde kayıtlı gayrimenkullerin de müvekkili … A.ş’ne kalmasına karar verildiğini, davaya konu …’nun alacağının da “kesinleşmesi şartına bağlı olarak” bölünen şirketlerden … Tic. A.ş tarafından ödenmesi hususunda 06/05/2013 tarihinde … A.ş. yönetim kurulunun karar alındığını, davalı …’nun her ne kadar alacağını TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararına dayandırarak icra takibi başlatmış ise de , Hakem Heyetinin hukuka aykırı ve objektiflikten uzak bir karar verdiği gibi müvekkili şirketin davalı …’na her hangi bir borcunun da bulunmadığını, icra takibine konu TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararlarında; Davalı …’nun İstanbul Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … parsel ve İstanbul Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii … pafta, … Ada … Parselde kayıtlı gayrimenkuller için Mimari Tasarım Hizmetleri verdiğini, Mimarlık Hizmetleri Sözleşmesi gereği üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirerek avan projeleri, kesin projeleri ve uygulama projelerini yaptığıancak müvekkii şirket tarafından hiçbir ödeme yapılmadığı gerekçesi ile 644.881,00 TL ödenmesi yönünde hüküm kurulduğunu, davalı tarafın söz konusu bedelin 1/2 sine tekabül eden 322.440,50 TL … Ltd.Şti.ne temlik ettiğini, bakiye 1/2 si için de 322.440,50 TL talepli davaya konu İstanbul …lcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile takip başlattığnı, temlik alan … ve … Ltd.Şti. tarafından da müvekkili şirket aleyhine, temlik bedeli 322.440,50 TL sının tahsili talebi ile İstanbul …İcra Müdürlüğü … sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, … ve …Ltd.Şti. tarafındarı müvekkili şirket ve davalı … aleyhine TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararlarında konu edilen Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … parsel ve İstanbul Sancaktepe ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii … pafta, … Ada … Parselde kayıtlı taşınmazlar için Mimari Tasarım Hizmetlerinin , avan projelerin, kesin projelerin ve uygulama projelerinin kendileri tarafından yapıldığını fakat … tarafından izinsiz olarak kullanıldığı iddiası ile İstanbul 4.FSHHM’nin 2011/20 E. sayılı davası ile ceza ve tazminat davası açıldığını, davada verilen 22.04.2014 tarih ve 2014/92 K. sayılı kararda “İstanbul 1.Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 12.10.2010 tarihli ve 2007/118 E. 2010/514 K.sayılı mahkumiyet kararı ile tüm dosya kapsamına göre 1998 yılında davalı … tarafından hazırlanan projeden sonra davacı gerçek kişi … tarafından hazırlanan ve FSEK 18.maddesi gereğince mali hakları kullanma yetkisi davacı … Ltd.Şti.’ne ait olan mimari projenin … tarafından bir takım değişiklikler yapılarak, …’in hazırladığı mimari proje esas alınmak sureti ile izinsiz olarak kullanıldığı, Fonksiyon şemasında, dış peyzajda, yaya ulaşım organizasyonunda, parsel içi ulaşım akslarının genişliklerinde, toplam inşaat alanında ve ünitelerindeki kat sayılarında bir takım değişikliklerin yapıldığı nitekim bu izinsiz kullanım ve değişiklikler nedeni ile İstanbul 1.Fikri ve Sinai Haklar Ceza Mahkemesi’nin 12.10.2010 tarihli ve 2007/118 E. 2010/514 K. sayılı mahkumiyet kararı ile …’nun cezalandırıldığı, mimari projenin gerçek kişi …e ait olduğu bununla birlikte 5846 sayılı yasanın 18/2 maddesi gereğince mali hakları kullanma yetkisinin … Ltd .Şti.ne ait olduğu” gerekçesi ile …’nu müvekkili şirket hakkında maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, İstanbul 4.Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 E. 2014/92 K. sayılı kararı, İstanbul … icra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icraya konduğunu ve müvekkiline 1.009.185,64 TL ödenmesi yolunda icra emri tebliğ edildiğini, söz konusu icra takibinde davalı …’nun da borçlu olduğunu, söz konusu Mahkeme kararında açıkça ifade edildiği üzere davalı …’nun müvekkili şirkete vermiş olduğu Mimarlık Hizmetlerinin çalıntı olduğu ve izinsiz olarak kullanıldığı bu sebeple … hakkında mahkumiyet kararı verildiği hususu hükme bağlandığını, davalı … tarafından … ve … Ltd.Şti.ne verilen temlik de davalının bu hususu açıkça kabul ettiğini, davalı …’nun, başkasına ait bir projeyi kendisinin gibi göstererek müvekkili şirkete kullandırarak müvekkilinin tazminata mahkum olmasına sebebiyet verdiği gibi suça konu proje ile ilgili bir de Mimarlık Hizmetleri bedelini talep ettiğini, bu talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunun izahtan vareste olduğunu, bu gerçeklik karşısında …’nun “intihal” yolu ile temin ettiği proje ile ilgili müvekkilinin ödeme yapmasını içeren Hakem Heyeti kararının da haksız ve hukuka olduğunun aykırı olduğu aşikar olduğu gibi, İstanbul 4. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 E. ve 2014/92 K.sayılı kararı karşısında da artık yok hükmünde olduğunu, ancak yeterli inceleme yapmaksızın oluşturulan bu TMMOB Mimarlar Odası Hakem Heyeti kararının ilamlı takibe konu olması karşısında bu davayı açmak zaruretinin hasıl olduğunu, davalının bu haksız talebi karşısında her türlü tazminat ve rücu hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararına konu İstanbul … icra Müdürlüğü … sayılı takibinin ihtiyat tedbir yolu ile durdurulması gerektiğini, İİK’nun 72/5. maddesinin “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20 den aşağı olamaz.” demek sureti ile davalının haksız ve kötüniyetli takip nedeni ile tazminat ödemekle yükümlü olduğu hususunun açıkça belirtildiğini, alacaklı tarafın söz konusu bedelleri talep etmesinin kötüniyetli olarak haksız kazanç sağlamak amacında olduğunun açıkça ortada olduğunu, bu itibarla davalının kötüniyetli olarak müvekkili hakkında işlem başlattığından hakkında %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, öncelikle müvekkili şirketin daha fazla zarara uğramaması için …72/3 maddesi gereğince İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkili şirketin TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 sayılı kararı uyarınca davalı – takip alacaklısına 322.440,50 TL borcu bulunmadığının tespitine, müvekkili şirket hakkında haksız ve kötüniyetli olarak icra takibinde bulunan davalı hakkında %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini öncelikle müvekkili şirketin daha fazla zarara uğramaması için …72/3 maddesi gereğince İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine açılan davanın menfi tespit davası olduğunu, davacının müvekkili …’nun TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyeti’nin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararına konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında borçlu bulunmadığı hususunun tespitini istediğini, müvekkili ile dava dışı münfesih şirket … A.Ş. şirketi arasında proje yapılması ve mimari tasarım hizmetleri verilmesi için sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin sözleşmede üzerine düşen tüm vecibeleri yerine getirmesine rağmen hizmet bedelinin dava dışı şirket tarafından ödenmediğini, hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine müvekkili tarafından TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyeti’ne başvurulduğunu, hakem heyetinin yaptığı değerlendirme sonucunda 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararlarının verildiğini, bu kararlarda müvekkilinin yaptığı hizmetlerin bedelinin hüküm altına alındığını, kararın 8. sayfasında görülmek üzere, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 1 ay süre içerisinde görevli İstanbul Mahkemeleri’nde iptal davası açılabileceğinin belirtildiğini ve itiraz yolu açıldığını, itiraz süresi içerisinde dava dışı şirketin itiraz yoluna gitmediğini, itiraz yoluna gidilmediğinden kesinleşmiş olan ilamın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini ve itiraz edilmediğini, takip devam ederken dava dışı … A.Ş’nin davacı tarafın da dava dilekçesinde ve eklerindeki belgelerle de belirttiği gibi tam bölünme yoluna giderek aktifleri ve pasifleriyle beraber iki ayrı şirkete bölündüğünü, davacı şirket … A.Ş.’nin aktiflere ve pasiflere halef olan bu iki şirketten birisi olduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında konulan hacizlerin kaldırılması için bölünme sonucu ortaya çıkan dava dışı … Tic. A.Ş şirketinin açmış olduğu davanın kabul edildiğini, taraflarınca yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2013/13938 E. 2014/743 K. sayılı kararıyla aleyhlerine olan kararın bozulduğunu ve Ortaklar kurulu kararı, 03.12.2012 tarihli “Bölünen Şirketin Alacaklarının Korunduğuna ve Bölümlere Ayrılmış Mal Varlığının Bölümler İtibariyle Değerlerine İlişkin Yeminli Mali Müşavirlik Raporu”, Yönetim Kurulu Kararına istinaden bu borçtan sorumlu oldukları değerlendirmesini yapıldığını, davaya konu olan borcun dayanağı olan hakem heyeti kararına itiraz edilmediğinden, bu karar artık kesinleşmiş ilam hükmünde olduğunu, dolayısıyla kesinleşmiş bir ilama karşı borçlu olmadığının tespiti davasının ancak borcun ödendiği iddiasıyla açılabileceğini, takip dosyasından da anlaşılacağı üzere taraflarınca yapılan bir tahsilat bulunmadığını, gerek Mimarlar Odası Hakem Heyeti Kararı, gerek kanunlar, gerekse ortaklar kurulu kararı, yeminli mali müşavirlik raporu ve yönetim kurulu kararınca davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince; “İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyası, İstanbul 14. ATM’nin 2018/818 E. – 1181 K. sayılı dava dosyası ve bütün dosya kapsamından: Açılan davanın menfi tespit davası olduğu, davacı şirketin, davalı …’nun TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyeti’nin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararına konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında borçlu bulunmadığının tespitinin istendiği, davalı ile dava dışı … A.Ş. arasında proje yapılması ve mimari tasarım hizmetleri verilmesi için sözleşme akdedildiği, hizmet bedelinin ödenmemesi üzerine davalı tarafından TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetine başvurulduğu, hakem heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararları ile davalının yaptığı hizmetlerin bedelinin hüküm altına alındığı, kararda tebliğ tarihinden itibaren 1 aylık süre içerisinde karara karşı görevli İstanbul Mahkemelerinde iptal davası açılabileceğinin belirtildiği, itiraz süresi içerisinde dava dışı şirketin itiraz yoluna gitmediği, itiraz yoluna gidilmediğinden kesinleşmiş kararın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiği ve takibe itiraz edilmediği, takip devam ederken dava dışı … A.Ş’nin tam bölünme yoluna giderek aktifleri ve pasifleriyle beraber iki ayrı şirkete bölündüğü, davacı … A.Ş.’nin aktiflere ve pasiflere halef olan bu iki şirketten birisi olduğu, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında konulan hacizlerin kaldırılması için bölünme sonucu ortaya çıkan dava dışı … A.Ş şirketinin açmış olduğu davanın kabul edildiği, davalı tarafça yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2013/13938 E. 2014/743 K. sayılı ilamı ile davalı aleyhine verilen kararın bozulduğu, davaya konu borcun dayanağı olan hakem heyeti kararına itiraz edilmediği bu nedenle hakem heyeti kararının kesinleştiği ve ilam niteliğinde olduğu, kesinleşmiş bir ilama karşı borçlu olunmadığına dair tespit davası açılamayacağı kanaatine varıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı/Takip Alacaklısı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararları uyarınca tam bölünme ile sona eren … Ltd. Şti. hakkında 25.03.2013 tarihinde icra takibine geçildiğini ancak takip borçlusu ve Hakem Heyeti kararına muhatap … Ltd. Şti. hakkında 26.11.2012 Tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile “Tam Bölünme ” kararı alındığını ve tam bölünme sonrasında, a) … A.Ş. İle b) … A.Ş. Kurulduğunu ve oluşturulan rapor ile bu şirketlere borçların intikal ettiğini ve alacaklıların haklarının korunduğunu, raporda davaya konu … alacağının da kesinleşmesi şartına bağlı olarak bölünen şirketlerden … A.Ş. tarafından ödenmesi hususunda 06.05.0213 tarihinde … A.Ş. Yönetim Kurulunun karar aldığını, -Davalı … alacağını TMMOB Mimarlar Odası Istanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararına dayandırarak icra takibi başlattığını ancak söz konusu Hakem Heyeti kararının hukuka aykırı ve objektiflikten uzak bir karar içerdiğini ve şirketin davalı …’na herhangi bir borcu da bulunmadığını, davalı …’nun Mimari Tasarım Hizmetleri alacağı için hakem kararında 644.881,00 TL ödenmesi yönünde hüküm kurulduğunu, davalı taraf söz konusu bedelin 1/2 sine tekabül eden 322.440,50 TL sını … ve … Ltd. Şti.ne temlik ettiğini, bakiye 1/2 si için de 322.440,50 TL talepli davaya konu İstanbul … Icra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile takip başlattığını, -Temlik alan … ve … Ltd. Şti. tarafından da müvekkil şirket aleyhine, temlik bedeli 322.440,50 TL sinin tahsili talebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası icra takibine geçildiğini -… ve … Ltd. Şti. tarafından müvekkili şirket ve davalı … aleyhine TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Hakem Heyetinin 25.09.2012 ve 11.02.2013 tarihli kararlarında konu edilen projelerinin kendileri tarafından yapıldığı ve fakat … tarafından izinsiz olarak kullanıldığı iddiası ile İstanbul 4. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 E.sayılı dosyası ile ceza ve tazminat davası açıldığını, görülen davada verilen kararda mimari projenin gerçek kişi …’e ait olduğu bununla birlikte 5846 sayılı yasanın 18/2 maddesi gereğince mali hakları kullanma yetkisinin … Ltd. Şti.ne ait olduğu gerekçesi ile … ve müvekkili şirket hakkında maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, İstanbul 4. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/20 E. 2014/92 K.sayılı kararı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile icraya konulduğunu ve müvekkile 1.009.185,64-TL ödenmesi yolunda icra emri tebliğ edildiğini, söz konusu icra takibinde davalı …’nun da borçlu olduğunu, söz konusu Mahkeme kararında davalı …’nun müvekkili şirkete vermiş olduğu Mimarlık Hizmetlerinin çalıntı olduğu ve izinsiz olarak kullanıldığı ve bu sebeple … hakkında mahkumiyet kararı verildiği ve davalı … tarafından … ve … Tic. Ltd. Şti.ne verilen temlikin de davalının bu hususu açıkça kabul ettiğini ortaya koyduğunu, -Davalı …’nun, başkasına ait bir projeyi kendisinin gibi göstererek müvekkil şirkete kullandırarak müvekkili şirketin tazminata mahkum olmasına sebebiyet verdiği gibi suça konu proje ile ilgili bir de Mimarlık Hizmetleri bedeli talep etmekte olduğunu ve bu talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İstanbul …lcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibine haciz baskısı altında ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline ve istirdatına karar verilmesi gerektiğini bu sebeple kararın kaldırılarak davanın kabulü ile istirdatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki tahkim şartının geçerli bir şart olduğunu, TMMOB tarafından muhakemesi yapılan tahkim davasında tüm usuli şartların gerektiği gibi yerine getirildiğini, davacı tarafın hakem kararının esasına yönelik ileri sürdüğü itirazların işbu davanın da konusu olmadığını, bölünme sonucu oluşan şirketlerden ve icra takip konusu borcu ödeyen … A.ş. tarafından açılan ve haczin iptali ile borcu bulunmadığına ilişkin İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2014/101 E. sayılı davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini, kesinleşmiş bir hakem kararının icrasına yönelik olarak ikame edilmiş huzurdaki menfi tespit (ve sonrasında istirdat) davasının reddedilmesi gerektiğini, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı aleyhine icra takibine konu edilen hakem heyeti kararı kapsamında ödenen bedelin iadesine yönelik istirdat davasıdır. Hakem heyeti kararları ilam niteliğindedir. HMK’nun 407 ve devamı maddelerine göre iptal davası açılıp iptal edilmedikçe (HMK’nun 439. maddesi) ilamlı takibe konu edilebilir. Somut davada, icra takibine konu edilen hakem heyeti kararına karşı HMK’nun 439.maddesi anlamında açılmış bir iptal davası olduğuna yönelik dosyaya yansıyan bir bilgi, belge, delil bulunmadığı, bu sebeple hakem heyeti kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna dair iddianın dinlenemeyeceği anlaşılmıştır. gibi davacı tarafça ileri sürülmüş bir iddia da olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin tümden reddine karar verilmesi gerekmiştir. … Limited Şirketi’nin tam bölünmesi sonucu oluşan … A.Ş. Yönetim Kurulu’nun 06.05.213 tarihli kararı ile, dava konusu alacağın bu şirket tarafından ödeneceğinin karara bağlandığını ancak takibin diğer dava dışı … Ltd. Şti.’ne de başlatılması ve taşınmaza konulan hacizler sebebiyle haciz baskısı altında ödeme yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, bu konuda … Ltd. Şti.’nin istinaf talebinin bulunmadığı ayrıca 6102 Sayılı TTK’nın 168/3 maddesine göre; bölünmeye katılan şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen sorumlu oldukları, bölünme zamanında, bölünme sözleşmesi veya bölünme planı bulunduğuna ilişkin bir dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı gibi, bölünmeden yaklaşık 1 yıl sonra alınan yönetim kurulu kararının iç ilişkide hüküm ifade ettiği, bölünme sonrası ortaya çıkan şirketlerin TTK’nın 168/3.maddesi anlamında müteselsil sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı, açıklanan bu hususlar sebebiyle her iki şirketin de borçtan müteselsilen sorumlu olduğu, dolayısıyla bu yöndeki istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmışmıştır. Davalı … tarafından uygulanan projenin çalıntı olduğu, bu durumun İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/04/2014 tarih, 2011/20 esas, 2014/92 karar sayılı ilamı ile tespit edildiği ileri sürülmüş ise de, söz konusu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/12478 esas, 2015/9635 karar sayılı ilamı ile ”…dava dilekçesi usulünce tebliğ olunmasına rağmen yargılama sırasındaki diğer tebligatların ve özellikle sözlü yargılama gününün davalı …’ya 7201 sayılı Kanun hükümlerine uygun biçimde tebliğ edilmemesi ve bu suretle anılan davalının savunma hakkının kısıtlanması doğru görülmediğinden..” denilerek bozulmasına karar verilmiş, daha sonra karar verildiğine ve bu kararın kesinleştiğine ilişkin dosyaya yansıyan bir delil bulunamamıştır. Davacı taraf çalıntı proje sebebiyle zarara uğradığı ve dava dışı gerçek kişi …’e ve … Ltd. Şti.nin açtığı dava sebebiyle … ve müvekkili şirket hakkında maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini bu sebeple zarara uğradığını iddia etmiş ise de, dava konusu hakem heyeti kararına istinaden başlatılan icra takibi ile ayıp iddiasının ileri sürüleceği davanın farklı bir dava konusu olup, o davada ileri sürülmesi gerektiği bu sebeple işbu davada ayıplı ifa iddiasının dinlenemeyeceği, davacının, takibe konu hakem kararının dayanağını oluşturan projenin çalıntı mimari proje olduğuna yönelik iddiasının dinlenemeyeceği bu dava üzerinden dinlenemeyeceği kanaatine varılmış olup davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/04/2021 tarih ve 2017/223 E., 2021/178 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/02/2022