Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/164 E. 2021/154 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/164 Esas
KARAR NO: 2021/154
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 17/12/2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/251 E.,
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davacının TPMK nezdinde … sayı ile tescilli “Pvc Pencere Menteşeleri İçin Ayar Parçası” buluş başlıklı faydalı model belgesinin sahibi olduğunu, ancak karşı yanın müvekkiline ait faydalı modelin aynısını taklit ederek ürettiğini ve taklit yoluyla üretilen ürünü 2018 yılında sektörel fuarda tanıtımının yapıldığını, söz konusu kullanıma son vermesi adına davacının karşı yana ihtarname gönderdiğini ve karşı yanın da cevabi ihtarnamesi ile davacıya ait faydalı modeli kullandıklarını kabul ettiğini ve bu durumun davacı haklarını ihlal ettiğini, söz konusu hususların tespitinin Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/554 değişik iş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, davacının faydalı modelden doğan haklarına ihlalin ve haksız rekabet oluşturan fiillerinin durdurulması ve söz konusu taklitli ürünlere el konularak toplatılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep etmiştir. Davalı vekilinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Kendilerinin beyanları alınmadan bu tür hak kısıtlayıcı bir karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığı gibi aynı zamanda müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verebilecek bir karar olduğunu, tedbir kararına itiraz ettiklerini, dolayısı ile bir sektör bilirkişi incelemesi sonucunda davanın mesnetsiz olduğu, müvekkili modeliyle davacı modelinin benzemediğinin ortaya çıkacağını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesinin 05.03.2020 ve 17.12.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararıyla; Mahkememizin 2019/354 değişik iş sayılı dosyası dosya içerisine alınmış, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi hazırlamış olduğu 09/12/2019 havale tarihli raporda sonuç olarak, “Karşı yanın belirtilen adresinde yapılan inceleme neticesinde, tespit mahallinde görülen ayar parçasının, talep eden adına tescilli … sayılı “Pvc Pencere Menteşeleri İçin Ayar Parçası” buluş başlıklı faydalı modelin koruma kapsamında olduğu” belirtilmiş olmakla, dosya kapsamı, deliller ve alınan bilirkişi raporu nazara alındığında, SMK’nın 159 ve HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde aranan koşulların oluştuğu anlaşılmakla, davacının ihtiyati tedbir talebinin takdiren 30.000,00 TL teminat karşılığında kabulü ile, tedbir talep eden adına … sayı ile tescilli “Pvc Pencere Menteşeleri İçin Ayar Parçası” buluş başlıklı faydalı model belgesini ihlal eder karşı yan kullanımlarının tedbiren durdurulmasına ve söz konusu faydalı model belgesini taklit eder mahiyetteki karşı yana ait ürünlerin tedbiren toplatılarak yed-i emine teslimine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece tedbir kararı verilirken taraf savunmalarının dinlenmemiş olduğunu, tedbirin, ön inceleme duruşmasından önce verildiğini, bu durumun savunma haklarını kısıtladığını, Davacının işbu davaya konu … nolu faydalı model müracaatının, 6769 Sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’ndan önce yapılmış olduğundan, tescilin araştırma raporu bulunmamakta olduğunu, eski KHK hükümlerine göre verilmiş yalnızca bir belge niteliğinde olduğunu, Davacı her ne kadar tescilli faydalı model belgesinin olduğundan bahisle iş bu davada kendisine gerekçeler oluşturmaya çalışmaktaysa da eski tarihli tescilinin herhangi bir araştırma raporu olmaksızın usulen kayıt işlemine dayalı olarak gerçekleştiğini, söz konusu tescilde yenilik vasfı bulunmadığını, ilgili ürün üretiminde kullanılan kalıp makinesinin Çinli firmalardan temin edilmekte olduğunu, herkes tarafından bilinen soğuk şekillendirme makinesi olduğunu, ürünü elde etmek için kullanılan kalıplar farklı olmasına karşın … nolu dosyanın koruma kapsamında olmadığını, aynı zamanda kalıp makinesinin de … nolu dosya koruma kapsamında olmadığını, Davacı ile davalı modelinin benzer olmadığını, patent de, faydalı modellerde istem kısmı korunmadığını yalnızca sonuca ulaşım yollarının korunduğunu, koruma kapsamına alınan kısmın faydalı modellerin istem kısmında “olup” kelimesinden sonra gelen kısım olduğunu, davacının tescilinde koruma kapsamındaki kısım “(…)olup, bahsedilen başlıklar üzerinde yıldız şeklindeki montaj aparatının içerisinde oturabileceği şekilde formlandırılmış ayar parçasının bahsedilen montaj aparatı vasıtasıyla sıkıştırılarak menteşe ayarının yapılmasını sağlayan montaj aparatı yuvası içeren bir buluştur.” kısım olduğunu, ancak dava dilekçesinde ve bilirkişi raporunda ifade edildiği gibi “bir silindirik gövdenin alt ve üst uçlarına uygulanmış başlıklar, bahsedilen başlıkların yan yüzeylerinde konumlanmış olan menteşeyi sıkıştırmaya yarayan dişler” ifadesi zaten koruma kapsamında olmadığını, davalının yaşanan bu yuva kaynaklı üretim ve kullanım sıkıntılarını tespit ederek yeni bir uygulama ortaya koyduğunu, davalının … nolu başvurusunda ve tespitte alınan numunenin yapılmasının sebebi, ilgili setskur vidasının üretimi esnasında yıldız formu verilir iken metalin şekillendirilmesi esnasında bazı kaidelere dikkat edilememekte olması ve neticesinde çabucak deformasyonlar yaşanması olduğunu, davaya temel dayanak gösterilen faydalı model ile davalı modelin aynı mahiyette olmadığını, davalı ürünü ana hammaddesi metal olan, alt ve üst uçlar uç yüzeylerine karşılıklı oluşturulmuş olan, soğuk şekillendirme tekniği ile açılması esnasında kullanılan soğuk şekillendirme kalıbının homojen kuvvet etkisi ve basıncı oluşturmasını sağlayan eşit kenar, köşe ve kuvvet ile tahrik edilebilir eşit derinlik ölçülerine sahip aynı zamanda her uç yüzeyinde kapladığı alanın yuva alan çapının uç yüzey çapının 3/2’sine eşit veya daha az olacak formda altıgen ve yuvarlak köşeli altıgen ve keskin köşeli iki uzun kenar ve iki karşılıklı simetrik yerleştirilmiş elips kenarlı formda yuvadan oluştuğunu, davalının işbu davaya dayanak yapılan tespitte yer alan, katalog ürününü geliştirme ve test aşamasında olup bir üretime konu etmemiş çalışmalarını ve denemelerini devam ettirdiğini ancak piyasaya sürmediğini, davacının katalogta gördüğü ve numunesini fuarda gördüğü ürünün kendi ürününden çok daha iyi olduğunu algıladığını, art niyetli olarak davacının ürünü çıkarmasını ve ticaretini yapmasını engelleme gayesi ile iş bu davayı ikame ettiğini, ortada teknik bir konu mevcutken yerel mahkemece detaya inilmeksizin, araştırma ya da inceleme yapılmaksızın, taraf savunmaları alınmadan, ön inceleme duruşması yapılmadan sadece davacı beyanları dikkate alınarak tedbir kararına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, 6769 sayılı kanun ve 6100 sayılı HMK uyarınca yargılama konusu olayda açık bir tecavüz olgusu mevcut ise ( bu konunun mevcut olduğu dosyanın geldiği aşama itibari ile de açığa kavuşmuş bulunmaktadır) ve bu tecavüz eylemi halen de devam etmekte ise buna en kısa zamanda tedbir konulması gereği açık olduğunu, riskli durum da söz konusu yargılamada tam olarak mevcut olup bunun önüne geçilmesi ve müvekkilin daha fazla hak kaybına uğramaması adına tedbir kararı konulması hukuka uygunluk taşıdığını, davalının istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen hususların herhangi bir hukuki dayanağı olmaması ve mahkeme kararını hukuka uygun olması, herhangi bir hukuka aykırılık içermemesi sebebi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. Maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390.maddesinde ise “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davacının patentinin da tescilli olması karşısında yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek gerektiği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, bilirkişi raporu dosyası içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, yargılama gerektirmekle birlikte verilen tedbirin niteliği dikkate alınarak yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararının, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma olduğunun belirtilmesine, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartının yeterli oluşuna göre ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan bu sebeplerle, aleyhine tedbir kararı verilen davalı tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 05.03.2020 ve 17.12.2020 tarihli ve 2021/251 E., sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2021