Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1637 E. 2021/1662 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1637
KARAR NO: 2021/1662
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14.09.2021
NUMARASI: 2021/216 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)|Marka (Manevi Tazminat İstemli)|Marka (Tecavüzün Ref’i İstemli)|Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)|
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … LTD olan ticaret unvanını 27/04/2017 tarihinde … LTD olarak değiştirdiğini, TPMK sicilinde … markasının tescilli sahibi olduğunu, davalı tarafın müvekkili şirketin yurt dışında bulunmasını fırsat bilerek haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil edecek şekilde tescil ettirdiği …, … ve … gibi markalar ile piyasaya saat arz etmeye başladığını beyan ederek, ihtiyati tedbir kararı verilerek müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ticari faaliyetlerinin tedbiren engellenmesine, marka hakkına tecavüze konu ürünlere Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulmasına, davalı tarafın var ise Şahinbey Belediyesi, Başakşehir Belediyesi, Tuzla Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesi nezdindeki ücret, teminat mektubu ve sair tüm hak ve alacakları ile mahkemece UYAP üzerinden sorgulama yapılarak iddia ve delilleri doğrultusunda takdir edilecek mal varlığı değerleri üzerine haciz şerhi işlenmesine ve tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 14.09.2021 tarihli ara karar ile; “SMK’nun 159 ve HMK’nun 389. maddelerinde aranan koşullar oluştuğundan SMK’nun 155 maddesi de nazara alınarak davacının ihtiyati tedbir talebinin takdiren 100.000,00 TL teminat karşılığı kabulüne, ihtiyati tedbir isteyenin talebinin … ve… tescil nolu markalar yönünden 100.000,00 TL(YüzBinTL) nakdi veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu teminat ile kabulüne, Davalı tarafın, ihtiyati tedbir talep eden adına tescilli … ve … tescil nolu “…” markalarından doğan hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden ticari faaliyetlerin tedbiren engellenmesine, marka hakkına tecavüze konu “…” ibaresini içeren ürünlere Türkiye sınırları içinde veya gümrük veya serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde tedbiren el konulmasına, yed-i emine teslimine, Davacının ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talebinin ise yasal dayanağı bulunmadığından ve ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden, iddiların varlığı yargılama gerektirdiğinden reddine,” karar verilmiştir. Davalı vekili tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davasınI TTK’nın haksız rekabet hükümlerine dayandırdığını, Sınai Mülkiyet Kanunu’na dayandırmadığını, mahkemece Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre tedbir kararı verildiğini, müvekkili şirketin … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının lisans sahibi olup, bu markaların hükümsüzlüğüne dair kesinleşmiş bir karar bulunmadığını, davada SMK 155 maddesinin uygulanmasının gerektiği bir durum bulunmadığını, ayrıca bahsi geçen “…” markası yönünden Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/468 esas sayılı dosyasında yine, dava konusu “…” markası yönünden aynı mahkemeninin 2020/318 esas sayılı dosyasında hükümsüzlük davalarının derdest olduğunu, müvekkilinin kullanımının lisansa dayalı iyi niyetli olduğunu, ayrıca mahkeme kararının tedbirin infazı yönünden belirsizlik içerdiğini, markaların da birbirine benzemediğini, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, teminat tutarının az olduğunu beyanla, tedbirin kaldırılmasına, aksi halde teminatın artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Tedbire itiraz üzerine mahkemece verilen kararda; “Davacı adına tescilli “…” esas unsurlu … (…86) nolu markanın müddetinin dolduğu ve geçerliliğini yitirdiği, … (…) tescil nolu markanın sadece saat emtiası yönünden tescilli olup, geçerliliğini koruduğu, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/48 Değişik iş dosyasındaki tespit sonucu alınan bilirkişi raporuna göre; SMK 159 ve HMK’nun 389 maddelerinde aranan koşulların oluştuğu, SMK’nun 155. Maddesi karşısında davalının sonraki tarihli marka lisanslarına dayalı itirazının yerinde olmadığı, davanın niteliği ve tarafların sıfatına göre yeterince teminatın takdir edildiği görülmekle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2021/1435 Esas – 2021/1577 Karar sayılı kararı da gözetilerek, itirazın kısmen kabulüne, davacının ihtiyati tedbir talebinin sadece … (…) tescil nolu “…” markası yönünden kabulüne, davalı tarafa ait marka hakkına tecavüze konu “…” ibaresini içeren saat ürünlerine Türkiye sınırları içerisinde veya gümrük ve serbest liman veya serbest bölge gibi alanlar dahil bulundukları yerde tedbiren el konularak yedi emine teslimine, diğer bendler yönünden, kararın aynen geçerliliğine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir isteyen tarafın, taleplerini haksız rekabet hükümlerine dayandırdığını, somut olayda Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olamayacağını, ancak Mahkemenin hükmünü Sınai Mülkiyet Kanununa göre verdiğini, Oysaki TK madde 56’da vd. hükümlerinde delil tespitinden bahsedilmediğini, TK madde 56″da tespit davasından bahsedildiğini, delil tespitine ilişkin HMK m. 400/2’de delil tespitinin hukuki yarar şartına bağlandığını, kanunda açıkça gösterilen haller dışında delilin hemen tespit edilememesi halinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli zorlaşacağı hallerde hukuki yararın var olduğunun belirtildiğini, HMK madde 400/2’de kanunda açıkça öngörülen haller dışında bu yollara başvurulacağının belirtilmesi karşısında yerel mahkemenin delil tespiti talebini kabul etmesinin hukuken doğru olmadığını, Müvekkilinin lisans hakkına sahip olduğu markaların hükümsüz olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadığını, … markası için açılan Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/468 E. sayılı davasının halen derdest olduğunu, … markası için Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/318 E. sayılı dosyasında açılan davanın da derdest olduğunu, müvekkilinin, markanın sahibi olmadığını, sadece lisans hakkına dayalı olarak iyiniyetli bir şekilde kullandığını, Mahkemece verilen kararın belirsizlik içerdiğini, infazının mümkün olmadığını, hangi markaların ihtiyati tedbir kapsamında değerlendirileceğinin hüküm fıkrasında yazılmadığını, hangi ürünlerin ihtiyati tedbir kapsamında yed-i emine teslim edileceğinin belirsiz olduğunu, davacının davasına dayanak yaptığı markaların içerdiği ürünlerin çok geniş emtiayı kapsadığını, müvekkili şirket nezdindeki hangi ürünlerin bu kapsamda değerlendirileceğinin belirsiz olduğunu, Müvekkilinin lisans hakkı kapsamında kullandığı markaların … ile … markaları ile talep eden tarafa ait … markalarının birbirine benzemediğini, iltibas oluşturma ihtimallerinin de bulunmadığını, bu durum karşısında ihtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığını, davacı markasının zayıf marka olduğunu, Teminat miktarının arttırılması gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; Tedbir talebinin kabulüne yönelik Mahkemece verilen karara karşı davalı yanca yapılan itiraz üzerine 28.10.2021 tarihli ara karar ile, itirazın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın yukarıda belirtilen nedenlerle istinafen incelemesinden ibarettir. Dava, marka hakkına tecavüz ile haksız rekabetin tespit ve menine yönelik olup, bu sebeple somut olayda SMK hükümlerinin uygulanamayacağına dair davalı istinaf sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, tedbir kararının belirsizlik içerdiği, hangi markaların ihtiyati tedbir kapsamında değerlendirileceğinin hüküm fıkrasında yazılmadığı iddia edilmiş ise de, hüküm fıkrasında ”…tedbir talebinin sadece … (…) tescil nolu “…” markası yönünden kabulüne, davalı tarafa ait marka hakkına tecavüze konu “…” ibaresini içeren saat ürünlerine Türkiye sınırları içerisinde veya gümrük ve serbest liman veya serbest bölge gibi alanlar dahil bulundukları yerde tedbiren el konularak yedi emine teslimine…” denilmek suretiyle hangi marka ve hangi ürünler adına tedbir kararı verildiğinin belirtildiği, aksi yöndeki davalı istinaf sebebinin yerinde olmadığı görülmüştür. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, mahkeme kararında açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, iltibas iddiasının yargılamayı gerektirdiği, Mahkemece tedbir kararına yapılan itirazın kısmen kabulüne dair kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, aleyhine tedbir kararı verilen tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14.09.2021 tarih ve 2021/216 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021