Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1623 E. 2021/1694 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1623
KARAR NO: 2021/1694
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/11/2021
NUMARASI: 2021/154 E
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkilinin tanınmış ve tescilli “…” esas unsurlu markaları ile karışıklığa yol açacak şekilde “…” markasını, ayrıca müvekkili adına tescilli endüstriyle tasarımların koruma kapsamında olan kanopileri, müvekkil şirkete ait istasyonlarda kullanılan, … renkli kanopi, kanopi alınları, akaryakıt pompaları, ışıklı levhalar, satış ofisi cephesi, giriş-çıkış yönlendirme ürünleri, yağ ve katkı maddesi ambalajları, variller, çalışan üniformaları ve tankerler üzerinde kullandığını, akaryakıt istasyonlarında görünüm standartları geliştiren müvekkili şirketin, … renklerdeki görsel kimliğiyle tanınmakta olduğunu, davalının da müvekkilinin kurumsal renklerini ihlal eder şekilde … renk kullandığını, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/61 D.İş sayılı dosyası ile davalı şirketin bayiisi hakkında yapılan delil tespiti sonucu markayla ilgili kullanımların durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak kanopi kullanımıyla ilgili tedbir taleplerinin reddedildiğini, bu karara karşı istinaf yoluna başvurduklarını belirterek, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/61 D. iş dosyasında verilen tedbir kararının, karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesini, müvekkiline ait … sayılı … numaralı tasarımı ihlal eden … kullanımlarının (davalının bayilerini de kapsayacak şekilde) ihtiyati tedbir kararı ile engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının (ve bayilerinin) sarı ve mavi renkten oluşan kurumsal renk kullanımın engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonucunda; davalının eylemlerinin, müvekkilinin markalarından ve tasarımlarından doğan haklarını ihlal ettiğinin ve haksız rekabet yarattığının tespiti ile önlenmesi ve durdurulması, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve bu cümleden hareketle; davalının “…” ibareli kullanımlarının davalının bayilerini de kapsayacak şekilde yasaklanmasına, “…” markasını içeren her türlü tabela, basılı evrak, iş yeri malzemesi ve tanıtım evraklarının vs. malzemelerin kaldırılmasına ve kullanımına son verilmesine, bu ürünlere el konulmasına, davalının, müvekkili şirketin tasarım hakkına tecavüz oluşturan … ve … kullanımlarının yasaklanmasına, ihlal yaratan totem ve kanopilerin davalının bayilerini de kapsayacak şekilde bulunduğu yerlerden kaldırılmasına ve kullanımına son verilmesine, davalının, müvekkilinin kurumsal renklerini ihlal eder şekilde … renk kullanımının davalının bayilerini de kapsayacak şekilde yasaklanmasına, kullanımına son verilmesine ve bulunduğu yerden kaldırılmasına, müvekkiline ait markanın/tasarımın ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini tanıtma vasıtası olarak ihtiva eden reklamlara son verilmesine, sosyal medya hesaplarının, web sitesinin kapatılmasına ve internette yer alan tüm kullanımlara son verilmesine, maddi tazminat miktarının tam olarak belirlenmesi mümkün olmadığından, belirsiz alacak davasına konu edilen 250.000 TL (ikiyüzelli binTL) maddi tazminat taleplerinin kesin olarak belirlendiğinde talep artırım dilekçesi ile artırılacak tutar açısından- haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizleri ile beraber olmak üzere kabulü ile, 1.000.000,00 TL (birmilyonTL) manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masrafları davalıya ait olmak üzere kesinleşmiş kararın gazete veya benzeri vasıtalarla ilan edilmesini, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/61 D. iş dosyasında yapılan delil tespitine ilişkin ve tedbirin takibe konu edildiği Karacabey İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyada yapılan masrafların, işbu dosyada dikkate alınarak, davalıya yükletilmesine, her türlü yargılama ve (arabuluculuk aşamasındaki yasal vekalet ücreti de dahil olmak üzere) vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Karacabey Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/61 Değişik İş sayılı kararıyla; “Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; tedbir talep edilen petrol istasyonundaki … Markasının aleyhine tedbir talep edilen … A.Ş’ye ait olduğu, aleyhine tedbir talep edilen diğer şirketin bayi olarak faaliyet gösterdiği, alınan birikişi kök ve ek raporlarında tedbir talep eden şirketin adına kayıtlı …Tescil numaralı … ibare ve şeklinden oluşan markasını oluşturan işaret ve keşif mahallinde tespit edilen totem üzerinde kullanılan … işareti arasında karşılaştırma/ karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tespit isteyen adına tescilli … tescil numaralı benzin istasyonu totemi tasarımı ile kesif mahallinde tespit edilen totemin genel izlenim itibariyle benzer olduğu, keşif mahallinde tespit edilen totemin genel izlenim itibariyle benzer olduğu, keşif mahallinde tespit isteyen adına tescilli diğer tasarımlara benzerlik oluşturabilecek başkaca tasarımlara rastlanmadığı, mahkememizce alınan ek raporda da benzer yönde görüş bildirildiği, mevcut delil durumu itibariyle tedbir talep eden şirketin, adına tescilli … tescilli … ibare ve şekilden ibaret markası ve … tescil numaralı benzin istasyonu totemi yönünden HMK’nun 389/1 anlamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartların mevcudiyetini yaklaşık olarak ispat ettiği, diğer talepleri yönünden ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat koşulunu sağlayamadığı sonuç ve kanaatine varılarak ihtiyati tedbir talep eden şirketin ihtiyati tedbir talebinin takdiren 300.000,00 TL nakit teminat yatırması veya muteber bir bankanın bu miktarda kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunun mahkememize ibraz etmesi haminde, kısmen kabulüne” karar verilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden vekili itiraz dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir kararının 6769 sayılı kanuna aykırı olduğunu, marka uyuşmazlıklarında bilirkişi deliline başvurulamayacağını, davanın esasını çözer şekilde tedbir kararı verilemeyeceğini, bu kararın ihsas-ı rey olarak kabul edilebilecek mahiyette olduğunu, dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını, dolayısıyla iltibastan bahsedilemeyeceğini, ayrıca davacıya ait logo şeklinin markasal anlamda kullanımı söz konusu olmadığından bu hususa yönelik iddiaların yersiz olduğunu, bayinin dekoratif amaçlı münferit kullanımından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin 6100 Sayılı HMK nun 394/5 maddesine aykırı olduğunu, tedbir kararının niteliği gereği 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununun 8. ve gerekse de Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 38. maddeleri uyarınca bayilerin bağlı oldukları dağıtıcı firmanın logosunu istasyonlarında bulundurmak zorunluluğunu ihlal sonucunu doğurması sebebi ile telafisi imkansız zararların oluşumuna neden olacağını beyan ederek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. İhtiyati Tedbir Kararına İtirazın Reddi Kararı: ”Dosya içine gelen İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2019/47 Esas, 2021/78 Karar sayılı kesinleşmemiş karar örneği incelendiğinde; davacının …A.Ş., davalının … A.Ş. ve … A.Ş. olduğu, davalı … şirketine ait iken, yargılama sırasında diğer davalıya devredilen “…” markasının davacıya ait “…” olarak tanımlanan şekli de içermesi nedeniyle davacının “…” ve “…” markaları ile benzer olduğu iddiasıyla hükümsüzlük davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda davalı … şirketi adına tescilli … tescil numaralı “…” markasının tecsilli olduğu tüm sınıflar için hükümsüzlüğüne karar verildiği, dava tarihinin 21/02/2019, karar tarihinin ise 27/04/2021 olduğu, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/61 D.İş sayılı dosyası üzerinde yapılan delil tespitinde davalı … A.Ş.’nin bayiisi olduğu anlaşılan benzin istasyonunda hükümsüzlüğüne karar verilen “…” markasının kullanıldığının tespit edildiği, davalının 06/02/2020 tarihli başvurusu sonucunda … tescil numaralı “…” markasının 04/03/2021 tarihinde bu kez davalı şirket adına 04 ve 37. sınıflar için yalnızca kelime unsurunu içerecek şekilde tescil edilmiş olduğu, markada “…” olarak tabir edilen şeklin yer almadığı, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen ve Mahkememizce de devamına karar verilen ihtiyati tedbir kararında “…” işareti ile birlikte “…” markasının kullanılmasının tedbiren yasaklandığı, bu kullanımın ve davacıya ait totemler ile benzer olduğu yönünde bilirkişiler tarafından görüş bildirilen totemlerin kullanımının devam etmesinin davacının zararına neden olabileceği, davalının tescilli markası mevcutsa da, markasını tescilli olduğu şekilde kullanmadığı, bu nedenle ters ihtiyati tedbir kararı verilmesinin zorunlu olmadığı, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği anlaşılmakla, davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;1- İlk derece Mahkemesince, gerek Karacabey 1. Asliye Hukuk (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatı İle) Mahkemesinin 2021/61 D. İş sayılı tedbir kararına ve gerekse de tedbirin devamına yönelik ara karara itirazımız reddedilmiş ise de söz konusu red kararı usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, 2- İlk derece Mahkemesinin red kararına konu tedbir talebi kabul edilirken ihtiyati tedbir talep eden şirketin 1 haftalık kesin süre içerisinde takdiren 300.000,00 TL nakti teminat yatırması veya muteber bir bankanın bu miktarda kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu mahkemeye ibraz etmesi halinde tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilerek 6100 Sayılı HMK nun ihtiyati tedbir kararlarına ilişkin genel hükümlerinin göz önüne alındığını, oysa, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun marka davalarına ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararları bakımından, HMK’dan farklı ve özel bir düzenleme öngörmüş olup, 6100 sayılı HMK’ na göre özel kanun niteliğine haiz bulunması sebebi ile somut olayda 6769 sayılı sınai mülkiyet kanunu hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiğini, 3- 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/2/c bendindeki; herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesine ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararında, HMK’daki klasik tedbirden farklı olarak teminat tedbir talebinde bulunan tarafından değil, karşı tarafça yatırıldığını, kanun koyucunun bu hükümle, karşı tarafın, tedbir talebine başvuranın olası zararlarının önüne geçmek için teminat yatırmasını düzenlediğini, bu yönde verilecek bir ihtiyati tedbir kararı ile karşı tarafın marka hakkına tecavüz teşkil eden ürünlerinin toplatılması, el koyulması ve yediemine verilmesi yerine, yatırılacak teminat karşılığında ürünlerin karşı tarafta bırakılmasının mümkün olduğunu, taraflar arasındaki menfaat dengesi gözetildiğinde bu tedbir yönteminin karşı taraf lehine de uygun olduğunu, mahkemece somut olayda marka hukuku uygulamasında ‘ters teminat tedbiri’ olarak adlandırılan bu ihtiyati tedbire başvurulmaksızın HMK daki genel hükümlere göre tedbir kararı verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 08.02.2019 tarih ve 2019/191 Esas, 2019/279 Karar sayılı ilamında ” … SMK 155. Madde ve SMK 159/2-c maddesi gereğince davacının zarara uğrama ihtimaline binaen ters tedbir kararı verilmesinin yerinde olacağı … ” belirtilmiş olmakla ters tedbir uygulaması göz ardı edilerek genel hükümlere göre tedbir kararı verilmesinin usule açıkça aykırı olduğunu, 4- İlk derece Mahkemesinin red kararına konu dosyadaki talebin niteliği gereği marka uzmanı bilirkişiden rapor aldırılması yoluna gidilmesinin de kabul edilemeyeceğini, esasen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 tarih ve 2014/696 Esas, 2016/778 Karar sayılı ilamında yer alan ‘’… Yapılan bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı tescilli “…” markasının sahibi olduğunu davalının ise “…” markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinden yararlanmak amacıyla… ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı TPE nezdinde yaptığı başvuruya itirazının nihai olarak TPE YİDK’ca reddedildiğini, oysa markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğunu ileri sürerek TPE YİDK kararının iptaline, tescil edilmesi halinde markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiş, mahkemece alınan bilirkişi raporu ile bağlı kalınmaksızın iltibas tehlikesi araştırmasının hukuki bir araştırma olduğu, bu konuda bilirkişi incelemesine başvurmanın hukuken mümkün olmadığı gibi, başvurulmuş olması halinde de bağlayıcı olmayacağı gerekçesiyle taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, yukarıda da açıklandığı üzere 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olduğundan bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulamayacağı, aksine davranışın yukarıda açıklanan yasal mevzuata aykırılık oluşturacağı, diğer bir deyişle hâkimin yerine bilirkişinin konulması sonucunu doğuracaktır … ‘’ şeklindeki tespitlerden anlaşılması gereken hususun marka hükümsüzlüğü ve TPE YİDK karar iptal davalarında, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığının tamamen hukuki bir değerlendirme olduğu ve bu konuda bilirkişiye başvurulmaması gerektiğini, şu halde içeriğinden bağımsız olarak tedbir kararına esas bilirkişi raporuna dayalı olarak tedbire itirazın reddine karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu, nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 25.02.2019 tarih ve 2017/4578 Esas, 2019/1491 Karar sayılı ilamında da aynı hususa açıkça değinildiğini, 3-Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereği davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin 6100 Sayılı HMK nun 394/5 maddesine aykırı olduğunu, oysa itiraza konu tedbir kararı ile Mahkemece, taraflar arasında oluşması ve yargılama konusu olması muhtemel bir husus bakımından verilen tedbir kararı ile, henüz açılmamış olan bir dava fiilen bitirilmiş olup yapılması muhtemel bir yargılamanın bu hali ile bir anlamının da kalmadığını, 4-Dava konusu markalar arasında benzerlik bulunmadığını, talepte bulunan tarafın iltibas olgusunu dayandırdığı speedy şekline ve/veya bu şekli andırır başkaca bir kullanıma müvekkili şirketin tescilli markasında yer verilmediğini, beyanlarını görsel açıdan de desteklemek adına talep eden tarafın talebine konu şeklinin markasal anlamda kullanımının söz konusu olmadığından bu hususa yönelen iddiaların, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, ilk derece mahkemesinin red kararına konu kararın, yerinde yapılan keşif neticesi düzenlenen bilirkişi raporunda … Ltd. Şti. ne ait Bursa-Karacabey Yolu Üzeri … Köyü … Mevkii Bursa Izmir Karayolu … Km … BURSA adresinde … işaretine benzer bir kullanımının söz konusu olduğu tespitine yer verilmiş ise de, söz konusu kullanımın, adı geçen şirketin münferit kullanımı olup, müvekkili şirketin tescilli markasında yer almayan bir kullanımın bayi tarafından dekoratif amaçla kullanılması ihtimalinde bu kullanımdan müvekkili şirketin sorumlu tutulabilmesinin hukuken mümkün olmadığını, 5-Mahkemenin kararının muğlak ve kendi içerisinde çelişkili olup, 5015 sayılı yasa ile bayilere yüklenen sorumlulukları göz ardı ettiğini, ilk derece Mahkemesinin red kararına konu tedbir kararında kullanımının tedbiren önlenmesinin … markasına yönelik olduğunu, oysa, dilekçe içerisinde az evvel tescil edilmiş hali belirtilmiş olan müvekkili şirket markasında şekil bulunmadığını, şu halde, bayilerin münferit olarak şekil kullanması olasılığında markanın tümünün kullanılmasının önlenmesi yoluna gidildiğinde bu hususun verilen tedbir kararında amaçlanan sonucun ötesinde sonuçlar doğurabilecek olup, bu noktadaki muğlaklığın giderilmesi gerektiğini, zira, gerek 5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununun 8. ve gerekse de Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 38. maddeleri uyarınca bayiler, bağlı oldukları dağıtıcı firmanın logosunu istasyonlarında bulundurmak zorunda olduklarından ve bu yükümlülüğe aykırı davranışın sektörde düzenleyici kurum olan EPDK tarafından mali ve idari anlamda ciddi yaptırıma tabi tutulmakta olduğundan, zikrolunan mevzuat hükümleri çerçevesinde dağıtıcı firma logosunun da istasyonlarda bulundurulmasının yasal zorunluluk olduğunu, ilk derece Mahkemesinin red kararına konu ihtiyati tedbir kararının, bu bayiler ile EPDK ve müvekkil şirket arasında bir çok hukuk ihtilafı doğuracak mahiyette olup 5015 sayılı yasada ön görülen yasal zorunluluğun mahkeme eli ile ihlali neticesini doğuracak mahiyette bir durum teşkil ettiğini, 5- İlk derece Mahkemesinin red kararına konu kararın önemine binaen, tedbir kararına konu nipet markası Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … numarası ile tescilli olup, anılan Kurum nezdinde marka tescil edilmezden önce bizzat talep eden tarafın huzurdaki talebi ile aynı nitelikteki itirazlarının 08.10.2020 tarihinde reddedildiğini, 26.12.2020 tarihinde red kararına yönelik itirazın da 26.12.2020 tarihli YİDK kararı ile reddedildiğini, şu halde, marka hususunda ülkemizdeki düzenleyici kurum olması da gözetildiğinde en yetkin kurum olan Türk Patent ve Marka Kurumunun red kararlarının da talep eden tarafın iddialarının ne denli hukuki dayanaktan yoksun olduğunu gösterdiğini belirterek bu hususlar uyarınca İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 2021/154 Esas sayılı dosyaya ilişkin olarak verilen ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine ilişkin 04.11.2021 tarihli ara karara itirazlarının kabulü ile tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava markaya yönelik tecavüzün önlenmesi davalı olup uyuşmazlık mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine ilişkindir. Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/61 D.İş sayılı dosyası üzerinde yapılan delil tespitinde, davalı … A.Ş.’nin bayiisi olduğu anlaşılan diğer davalıya ait petrol istasyonunda hükümsüzlüğüne karar verilen “…” markasının kullanıldığının tespit edildiği, davalının 06/02/2020 tarihli başvurusu sonucunda … tescil numaralı “…” markasının 04/03/2021 tarihinde bu kez davalı şirket adına 04 ve 37. sınıflar için yalnızca kelime unsurunu içerecek şekilde tescil edilmiş olduğu, markada “…” olarak tabir edilen şeklin yer almadığı, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen ve Mahkememizce de devamına karar verilen ihtiyati tedbir kararında “…” işareti ile birlikte “…” markasının kullanılmasının tedbiren yasaklandığı, Bu markanın İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2019/47 Esas, 2021/78 Karar sayılı henüz kesinleşmeyen kararıyla hükümsüzlüğüne karar verildiği, bu kullanımın ve davacıya ait totemler ile benzer olduğu yönünde bilirkişiler tarafından görüş bildirilen totemlerin kullanımının devam etmesinin davacının zararına neden olabileceği, davalının tescilli markası mevcutsa da, markasını tescilli olduğu şekilde değil, hükümsüzlüğüne karar verilen … olarak kullanıldığı, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/61 D.İş sayılı dosyasında tedbir kararının verildiği, İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince 2021/154 Esas sayılı dosyada tedbire itirazın reddi kararınında davalı istinaf başvurusunda bulunan şirketin tescilli markasına ilişkin olmadığı, hükümsüzlüğüne karar verilen şekil+marka şeklindeki kullanıma ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 10/01/2017 tarihinde … sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2 maddesi uyarınca ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü üzere, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.Eldeki uyuşmazlığın da bu yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. Tedbire ilişkin yukarıdaki açıklamalar ışığında istinaf sebeplerine göre somut olay incelendiğinde, verilen tedbir kararında ,hem 6769 sayılı yasa hemde 6100 sayılı yasadaki düzenlemelerine bir aykırılığı rastlanmadığı, davalı tarafça öncelikli olarak 6769 sayılı yasanın tedbire ilşkin hükümlerinin uygulanması gerektiği itirazının yerinde olmadığı, zira 6769 sayılı yasa kapsamında da markaya tecavüzün yaklaşık ispatı halinde marka kullanımının tedbiren durdurulabileceğinin hüküm altına alındığı, öte yandan sırf iltibasın tespiti için bilirkişi raporu alınması hatalı olsa da, dosya kapsamına göre, Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/61 D.İş sayılı dosyasıyla hakim eşliğinde keşfe gidildiği, yapılan tespiti sadece bilirkişi raporuna dayandırılmadığı, hakimin bizzat yerinde yaptığı gözlemlere göre karar verildiği, nedenle bu yöndeki itirazın sonuca etkili olmadığı,yine yukarıda açıklanan 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun tedbire ilişkin 159.maddesinde davalı vekilinin ileri sürdüğü gibi ters tedbir verilmesi gibi bir zorunluluğun söz konusu olmadığı, her davanın kendine özgü şartları dikkate alınarak tedbirin türünün mahkemece belirleneceği, verilen tedbir kararının davalının 06/02/2020 tarihli başvurusu sonucunda tescil edilen … tescil numaralı “…” markasının kullanımına bir engel teşkil etmediği veye bir karışıklığa mahal verilmediği görülmekle, İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/11/2021 tarih ve 2021/154 E., Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.30/12/2021