Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1621 E. 2022/537 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1621
KARAR NO: 2022/537
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/02/2021
NUMARASI: 2012/209 E. 2021/54 K.
DAVANIN KONUSU: Marka, Tecavüzün Tespiti ve Tecavüzün Giderilmesi İstemli
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Hamburg Almanya’da dava konusu … markalı ürünlerin üretimi ve satışı işi ile iştigal ettiğini, 04.08.2006 tarihinde müracaat ederek 02.02.2007 tarihinde marka tescilini aldığını, “…” markalı ürünlerin 2007-2009 yıllarında … A.Ş. tarafından, 2009-2011 yılları arasında … A.Ş. tarafından davacıdan satın alınarak ithal edildiğini ve Türkiye’de satışının gerçekleştirildiğini, … ünvanlı şirket ve yetkilisi … ve …com.tr internet adresi üzerinden … Ltd Şti tarafından müvekkili ve yetkilisi olduğu şirketin izni olmadan “…” markalı ürünlerin benzeri ve aynı marka ile ambalajlanmış taklit ürünlerin satışının gerçekleştirildiğini, davalıların davacıya ait marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve …com.tr internet adresinde e-ticaret yolu ile yapılan satış ve tanıtımların durdurulmasına, HMK 107. maddesi hükmünce davacının uğradığı maddi zararlar nedeni ile şimdilik 50.000 TL’den aşağı olmamak üzere maddi, 10.000 TL’den aşağı olmamak üzere manevi zararın tazminine, davacıya ait marka hakkına tecavüz dolayısıyla üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi araçlara el konulmasına, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için gerektiği takdirde imhasına, verilecek kararın ilgililere tebliğine ve kamuya yayın yoluyla duyurulmasına, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın … Ltd Şti.’nin iki ortağından biri ve yetkilisi olduğunu, davacının tüm bilgilere sahip olmasına rağmen davalıyı hasım göstermesinin usule aykırı olduğunu, “…” ünvanlı bir şahıs firması olmadığını, “…” markalı ürünlerin satışının da müvekkili tarafından gerçekleştirilmediğini, kural olarak bir mal varlığını idare eden kişinin kendi adına değil hak sahibinin temsilcisi olarak taraf sıfatına haiz olabileceğini, taraf ehliyeti ve sıfatının HMK 114. maddesi uyarınca dava şartı olduğunu, müvekkilinin tüzel kişiliği olmadığı ve davada taraf sıfatı bulunmadığından hakkındaki davanın reddini, davacının TÜRKPATENT nezdinde tescilli bir marka hakkı ve bu davayı açmakta hukuki yararı olmadığından, aktif dava ehliyetinin olmadığını, dava şartı eksikliği giderilemeyeceğinden davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının TÜRKPATENT nezdinde tespit edilmiş herhangi bir marka veya patent hakkı ve bu dava ile korunabilecek hukuki yararının, dava ehliyetinin olmadığından, davanın usulden reddini, davacının marka ve patent hakkı bulunmayan bir ürün yönünden açabileceği davanın haksız rekabete havi bir dava olup, davada Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili şirketin internet üzerinden bilimum ürünlerin satış ve pazarlamasını yaptığını, üretim, imalat, ithalat faaliyeti olmadığını, davacının uyuşmazlığa konu ürünlerinin Türkiye’de pazarlamasını önce … A.Ş. daha sonra da … A.Ş. aracılığı ile yaptığını, müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak davacıya ait orijinal “…” isimli ürünleri fatura mukabilinde yetkili … A.Ş.’den 2011 yılında alarak satışını yaptığını, Türkiye’deki yetkili bayiden alınarak yapılan satışın marka hakkına tecavüz oluşturmayacağını, davacının bu dönemde ve halen Türkiye’de tescili bir markasının olmadığını, uyuşmazlığa konu ürünün … A.Ş.’de bitmesi ve ürün stoklarında mevcut olmadığından www…com.tr adresinde satışı kapattığını, diğer davalı …’ın ortağı olduğu … Ltd Şti. tarafından müvekkiline “…” isimli yeni bir ürünün satışının teklif edilmesi üzerine “…” ve “…” adlı ürünün Türkiye’de tescili yönünden yaptığı araştırmada “…” ve “…” adlı ürünün ve benzerinin TÜRKPATENT nezdinde korunmasının olmadığını tespit ettiğini, … Ltd Şti tarafından “…” isimli ürünün Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı’nın 12.08.2010 tarih ve … sayılı izniyle üretildiğini, “…” isimli ürünlerin diğer davalının sahibi olduğu … Ltd Şti’nden 2012 yılı 5. ve 6. aylarında fatura mukabili alınarak internetten satışının yapıldığını, müvekkili şirketin satışını yaptığı ürünün davacının ürünün içeriğinden ve markasından farklı olması nedeniyle iyi niyetli olduğunu, iyi niyetli müvekkiline herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacı tarafın ürünlerin satışının yapılmaması, ürünün davacı adına tescilli olduğunun bildirilmesi üzerine, … Ltd Şti ile yaptıkları görüşmede; ürünün davacı ürünü ile ilgisi olmadığı ve TÜRKPATENT nezdinde müracaatlarının kabul edildiğinin bildirdiğini, araştırıldığında “…” ürünü yönünden … Ltd. Şti’nden yaklaşık 4 ay sonra TÜRKPATENT nezdinde 10.07.2012 tarih … sayılı 5. sınıftan marka müracaatı olduğunun görülmesine rağmen müvekkili şirketin iyi niyetle … isimli ürünlerin internet sitesinden satışı durdurduğunu, stoklarında kalan ürünlerin 02.08.2012 tarih ve … seri numaralı fatura ile … Ltd Şti’ne iade ettiğinden, müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz kastı olmadığının açık olduğunu, davacının haksız ve kötü niyetle davranarak herhangi bir yasal dayanağı olmadan müvekkili şirkete husumet yönelttiğini, davacının marka başvurusunun kabul edilmesi halinde dahi, müvekkili şirketin 2011 yılında orijinal ürünleri, 2012 yılında ise başvuru sonrası ürünlerin satışını durdurduğundan, davacının herhangi bir maddi ve manevi zararının oluşmadığını, davacının Türkiye’de korunacak bir marka hakkı olmadığından, 08.10.2012 tarihli bilirkişi raporu ile satış olmadığının sabit olduğunu, davacının tescilli bir markası olmaması sebebiyle öncelikle davanın usulden reddine, maddi gerekçelerden uzak, hukuki dayanaktan yoksun tespit ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili birleşen İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012/243 esas sayılı dosyasındaki dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 2006 yılından bu yana … markasının marka hakkı sahibi olduğunu, müvekkili tarafından verilen izin ile … markasının Türkiye’de merkezi bulunan dava dışı … AŞ tarafından satıldığını, ancak müvekkili ile hiçbir ilgisi olmayan … Ltd. Şti.’ne ait www…com, …’a ait www…gen.tr ve …’a ait www…com.tr isimli web sitelerinde, müvekkiline ait … markalı ürünlerin üretildiğini ve yine müvekkili tarafından kullanılmakta olan ambalajlarla ambalajlandığını, taklit ve sahte ürünlerin internet üzerinden satışının sağlandığını, bu durumun müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, bu nedenle müvekkiline ait “5.Sınıf” kapsamındaki … markası ile üretilmiş sahte ve taklit ürünlerin davalılara ait internet sitelerinden tanıtım ve satışının yapıldığının, bu eylemlerin marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun tespitini, dava konusu web sitelerinde dava konusu ürünlerin tanıtım ve satışının önlenmesini, önlenememesi durumunda web sitelerinin yayınının durdurulmasını, fazlaya dair haklarının saklı kalması kaydıyla 50.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere tazminata hükmedilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkile ait marka hakkına tecavüz fiillerine konu üretilmesi ve kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç cihaz, makine gibi araçlara el koyulmasını, eşya, ürün ve araçların imhasını, kararın gazetede ilanını, talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın HMK 166. maddesi gereğince İstanbul 1. FSHHM’nin 2012/209 E. sayılı davası ile birleştirilmesine, www…com.tr isimli internet sitesi ile müvekkilinin herhangi bir ilgisi olmaması, ilgili sitede uyuşmazlığa konu ürünler yönünden tanıtım ve satış faaliyetinin bulunmaması ve HMK 393. maddesi gereği davacının yasal sürede tedbirin uygulanmasına dair müracaatta bulunmaması hasebiyle tedbirin konusuz kaldığının ve kendiliğinden kaldırıldığının tespitine, davanın usulden (davacının hukuki yararı, dava ehliyeti olmaması, derdestlik, görev ve husumet v.s yönünden) reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili …’ın, … Ltd. Şti.’nin 2 ortağından biri ve yetkilisi olduğunu, davacının bütün bu bilgilere sahip olmasına rağmen haksız ve hukuka aykırı gerekçeler ile açtığı bu davada müvekkilinin hasım gösterilmesinin usule aykırı olduğunu zira “…” ünvanlı bir şahıs firması olmadığı gibi müvekkili tarafından … markalı ürünlerin satışının da gerçekleştirilmediğini, müvekkilinin tüzel kişiliğinin olmadığı ve davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın usulden reddini, davacının TÜRKPATENT nezdinde tescilli bir marka hakkı olmadığından davayı açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyetinin olmadığını, davacının marka ve patent hakkı bulunmayan bir ürün yönünden açabileceği davanın haksız rekabete havi bir dava olup bu davada da Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, haksız rekabet oluşmadığının tespitini, www…com ve www…gen.tr siteleri yönünden ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, yerinde olmayan tazminat taleplerinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davalıların fiillerinin, davacıya ait “…” markasından kaynaklanan haklara tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, önlenmesi, “..com.tr” internet adresinde e-ticaret yolu ile yapılan satış ve tanıtımların durdurulması, tazminat miktarının 556 sayılı KHK nın 64. ve 66. maddelerine göre tespiti, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine ve hükmün ilanına ilişkin olduğu, TÜRKPATENT nezdinde; Davacı … adına … numaralı “…” ibareli markanın tebliğin 05. Sınıfında “5; Dietary supplements emtialarında (Diyet Takviyeleri) 28/02/2014 tarihinde tescil edildiği, Davalı … Ltd. Şti. adına 05 29 ve 30. sınıflarda … numaralı “…” ibareli markanın 05/03/2012 tarihinde tescil edildiği, Davalı … Ltd. Şti. adına 29. ve 30. sınıfta … numaralı “…” ibareli marka başvurusunun reddedildiği, Davalılar …, … Ltd Şti, … ve … adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli/tescil başvuru yapılmış marka kaydına rastlanmadığı, 556 sayılı KHK, TTK hükümleri, mevzuat, Mahkememizce itibar edilen 31/07/2018 ve 25/11/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporları birlikte değerlendirildiğinde: … numaralı … ibareli markanın davalı … adına Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 05/29/30. Sınıflarında tescilli olduğu, … numaralı … ibareli markanın davacı … adına tebliğin 05. Sınıfında “5;Dietary supplements emtialarında (DİYET TAKVİYELERİ) tescilli olduğu, … (…) olarak adlandırılan ürünün T.C İstanbul Valiliği-Tarım İl Müdürlüğü’nün 04/03/2009 tarih ve … sayılı kontrol belgesi ile 27/11/2008 tarih ve … numaralı proforma faturaya dayalı 50.112 adet … A.Ş tarafından ithal edildiği, … markalı ürünün davalılar tarafından yapılan satışının ithal edilen 50.112 adetin 4.237/50.112=%8,5 ithalatçı firma olan … AŞ tarafından alınan ürünler bakımından gerçekleştirildiği, davacı ürünü olan … markalı ürünlerin alınıp satılmasının haksız rekabet yönünün bulunmadığı, … markalı ürünün davalılar tarafından sahte olarak üretildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, 17/07/2018 tarihinde … Ltd Şti’nin İkitelli OSB… adresine gidildiği, firmanın isminin … AŞ olarak değiştiği, bilirkişilerce yapılan incelemede … Ltd Şti adına … markası ile üretim yapılmadığı, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen alıp satmış olmaları nedeni ile davacının markasına tecavüzden yada haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen almaksızın sahte/taklit üretimler ile satış yaptıklarının ispatlanamadığı, taraf defterlerinde de böyle bir kaydın bulunmadığı, davalılardan … Ltd Şti adına tescilli olan … ibareli marka bakımından yapılmakta olan kullanımların ise marka hakkının ihlali ya da haksız rekabete sebebiyet vermemesi nedeniyle davacının herhangi bir hakkının ihlal edilmediği kanaatine varıldığından, asıl ve birleşen davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Alınan, 08/10/2012 tarihli rapordaki; “www…com.tr isimli web sitesinde “…” ürünlerinin inceleme yapılan tarihler arasında satışta olmadığı ancak tanıtıldığı, geçmiş kayıtlarına bakıldığında ise 2008 tarihinden itibaren satışının yapıldığının tespit edildiği, www…com isimli web sitesinde de “…” ürünlerinin 149,00- TL bedelle satışının devam ettiği, sitede ürünlerin tanıtımının yapıldığı, yine aynı siteden link verilen www…gen.tr isimli web sitesinde ürünün ayrıntılı olarak tanıtıldığı ve orijinal ürün olduğunun belirtildiğinin görüldüğü” mütalaası ile davalıların, müvekkiline ait ticaret markasına tecavüz ettiklerini, … markalı ürünlerini web sayfalarında görsel olarak tanıtarak, kendi ürettikleri sahte ürünleri satıp teslim ettikleri tespit edildiği halde mahkemenin, raporu dikkate almadan, tecavüz ve zarar yokmuş gibi hüküm verdiğinden hatalı olduğunu, 2-Bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, dava dosyasında mübrez İstanbul İl tarım Müdürlüğü yazıları ve tespit tutanaklarının irdelenmediğini ve raporlara esas alınmadığını, ilk iki rapordan sonraki raporlarda, tek yanlı değerlendirmeler yapıldığını, mahkemenin, bu raporlara itibar ettiğini, dosyadaki belge ve gerçekleri dikkate almadığını, raporlarda tespit edilen cüz’i zarar miktarının dahi yok sayıldığını, dava konusu eylemler sebebiyle müvekkilinin uğradığı zarar miktarını izah eden dilekçe ve eki bilanço, hesap özetleri sunulduğu halde, bilirkişi heyetlerinin, değerlendirmediğini, Mahkemece verilen süre içerisinde müvekkilinin kanundan doğan açıklama hakkının da, talebini değiştirme olarak kabul edilmesi gerektiği ve bunun mümkün olup olmadığını takdir yetkisinin de Mahkeme’de olduğu hususunda, 25/11/2020 tarihli raporda yorum yapılmasının dahi, tek başına son bilirkişi heyetinin yanlı ve kötü niyetli olduğunu ispat ettiğini, 3-Gerekçeli kararda; Maddi-Manevi Tazminat yönünden yapılan değerlendirme kısmında; “… markalı ürünün davalılar tarafından sahte olarak üretildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığı, 17/07/2018 tarihinde … Ltd Şti’nin İkitelli OSB… adresine gidildiği, firmanın isminin … AŞ olarak değiştiği, bilirkişilerce yapılan incelemede … Ltd Şti adına … markası ile üretim yapılmadığı” belirtilmiş ise de, sundukları dilekçeleri ekinde yer alan İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tutanaklarıyla, davalıların, müvekkiline ait … markalı sahte ürün ürettirdiklerinin, üretimin yapıldığı yerin ve ürünlere Tarım Müdürlüğü’nce el konulduğunun belgelendiğini, aradan 10 yıla yakın zaman geçtikten sonra, bilirkişi heyetince bu mahalle gidilerek sahte ürün üretilip üretilmediğinin tespit edilmesi girişiminin nafile olacağı belliyken, bu yönde bir delil ve emareye rastlanmadığı ve bu yerde … ürünleri unvanlı şirketin bulunduğu yönünde bir tespit ve değerlendirme yapılmasının, bu değerlendirmeye mahkeme kararında dayanılmasının kabul edilemeyeceğini, 4-Davalıların el ve iş birliği içerisinde, kendilerine ait web sayfalarında müvekkili davacı … (…)’a ait … markalı orijinal ürünlerin görsellerini tanıtarak, kendi ürettikleri sahte ürünleri teslim ederek, tüketiciyi yanılttıklarını ve müvekkilinin markasına tecavüz ederek zarar verdiklerini, Mahkeme kararının her yönüyle eksik, hatalı ve hukuka aykırı olduğundan, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2012 / 209 Esas-2021 / 54 Karar sayılı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dosya kapsamındaki Noter tasdikli belgeden davacının “…” markasının … tescil numarası ile Alman Patent ve Marka Dairesi’nde 04/08/2006 başvuru tarihine dayanılarak 02/02/2007 tarihinde, TÜRKPATENT nezdinde ise, … numaralı “…” ibareli markanın tebliğin 05. Sınıfında “5; Dietary supplements emtialarında (Diyet Takviyeleri) 28/02/2014 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Dosyada mevcut veb sitelerinde 23/12/2008-01/12/2010 tarihleri arasında yapılan inceleme sonucu sunulan 08/10/2012 tarihli bilirkişi …’ın raporundan; “… adına kayıtlı www…com.tr isimli web sitesinde … ürünlerinin inceleme yaptığım tarihler arasında satışta olmadığı ancak tanıtıldığı, geçmiş kayıtlarına bakıldığında ise 2008 tarihinden itibaren satışının yapıldığı tespit edilmiştir. www…com isimli web sitesinde de … ürünlerinin 149,00 TL bedelle satışının devam ettiği, sitede ürünlerin tanıtımının yapıldığı, yine aynı siteden link verilen www…gen. tr isimli web sitesinde ürünün ayrıntılı olarak tanıtıldıgı ve orijinal ürün olduğunun belirtildiği görülmüştür” tespitinin yapıldığı anlaşmıştır. Davacı vekilinin sunduğu orijinal ürün ile davalılardan … vekilinin 12/11/2012 tarihli dilekçesi ekinde ithalatçı … A.Ş’den alındığını beyan ederek sunduğu … marka ürünlerin Gıda Mühendisi Öğretim Görevlisi … tarafından incelenerek sunulan 31/12/2012 tarihli raporda; Davacı … (…) tarafından üretilen ve ithali yapılan ürün ile davalılar tarafından İstanbul’da üretilen/satışı yapılan ürünler gerek bileşim, gerek enerji değerleri açısından aynı ürünler olmayıp, aralarında hiçbir benzerlik bulunmadığı, ayrıca ithal ürünün sodyum, potasyum, kalsiyum, fosfor ve iyot içerirken bunların hiçbirisinin davalıya ait üründe bulunmadığını, etiket üzerinde de açıkça belirtildiği gibi bu maddelerin ürünün 100 gramında mevcut değilken porsiyonda yer almasının ise tüketiciyi yanıltıcı bir durum olarak değerlendirildiği bildirilmiştir. 26/08/2013 tarihli raporda; Dava konusu “…” markalı orijinal ürünlerin, davalı … (1.967 adet, 141.648,15 TL), … Ltd. Şti. (1.858 adet 85.394,24 TL) ve dava dışı … – … (412 adet, 28.494,79 TL) tarafından, … A.Ş.’den satın alındığı, … A.Ş kayıtlarına göre 2009-2010 yıllarında; davalı …’a ait … Ltd. Şti. 1761 adet ürün aldığı görüldüğü halde kendi kayıtlarında 1.967 adet ürün alındığının görüldüğü, bu farkın …, … ve … numaralı faturalardan kaynaklandığı …’a ait defterlerin usulüne uygun tutulmadığından lehine delil vasfını taşımadığı, “…” markalı ürünlerin … Ltd. Şti tarafından, … Ltd. Şti.’nden, 2012 yılında dava tarihi itibariyle, 4.809 adet ve 53.550,80 TL tutarında satın alındığı ve bu ürünlerin satışından sağladığı karın 4.863,97 TL olarak hesaplandığı, … Ltd. Şti’nin, 2012 yılında … Ltd. Şti.’nden, “…” markalı 145 adet, 5.208,33 TL tutarında ürün satın aldığı, 02.08.2012/…3 no’lu fatura ile stokta bulunan 20 adet, 665,00 TL’lığını iade ettiği ve başka alış yapmadığı, dava tarihi itibariyle, söz konusu ürünlerin satışından 215,00 TL kar ettiğinin hesaplandığı,belirtilmiştir. 31/07/2018 tarihli raporda; … (…-…) olarak adlardırılan ürün T.C. İstanbul Valiliği-Tarım İl Müdürlüğünün 04.03.2009 tarih ve … sayılı kontrol belgesi ile 27.11.2008 tarih ve … nolu proforma faturaya dayalı 50.112 adet … A.Ş. tarafından ithal edildiği, … markalı ürünün davalılar tarafından yapılan satışının ithal edilen 50112 adetin 4.237/50.112= %8,5 İthalatçı firma olan … AŞ. den alınan ürünler bakımından gerçekleştirildiği, davacı ürünü olan … markalı ürünlerin alınıp satılmasının haksız vekabet yönünün bulunmadığı, … markalı ürünün davalılar tarafından $ahte olarak üretildiğine dair herhangi bir tespit ve belge bulunmadığı, tespit edilmiştir. 25/11/2021 tarihli son raporda; Davalılardan …’ın … AŞ.’nden aldığı … markalı ürünlerin 1773 adet (138.509,99 TL tutarında), 2010 yılında 201 adet (15.110- TL tutarında) olduğu ve davalı …Limited Şirketi’nin … AŞ.’nden aldığı … markalı ürünlerin 2010 yılında 4809, 2011 yılında 1526, 2012 yılında 3283 adet olduğunun tespit edildiği Davalıların sattıkları … markalı ürünlerin Davacının distribütörü olan … A.Ş. Tarafından davacıdan ithal edilerek davalılara satılan ürünler olduğu, davalıların sattığı ürünlerin orijinal olmayan ürünler olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir verinin ve tespitin mevcut olmadığı, dolayısı ile davalıların eylemlerinin davacının marka hakkına tecavüz koşullarını içermediği, belirtilmiştir. Mahkemece alınan 26/08/2013 ve 31/07/2018 ile 25/11/2021 tarihli raporlardaki tespitler dikkate alınarak davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen alıp satmış olmaları nedeni ile davacının markasına tecavüzden ya da haksız rekabetten bahsedilemeyeceği, davalıların … ibaresini ihtiva eden ürünleri davacının yetkili distribütöründen almaksızın sahte/taklit üretimler ile satış yaptıklarının ispatlanamadığı belirtilmiş ise de; bizzat davalı … vekilinin 12/11/2012 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu … marka ürünler ile davacıya ait orijinal ürünlerin Gıda Mühendisi Öğretim Görevlisi … tarafından incelenerek sunulan 31/12/2012 tarihli raporda; davalı tarafça sunulan ürünlerin orijinal olmadığı, 08/10/2012 tarihli teknik bilirkişi … tarafından sunulan raporda davalılardan …’a ait www…com.tr isimli sitede inceleme tarihi itibariyle satış mevcut değil ise de, 2008 yılından itibaren satış yaptığı, diğer davalı www… com isimli web sitesinde de … ürünlerinin 149,00 TL bedelle satışının devam ettiği, sitede ürünlerin tanıtımının yapıldığı, yine aynı siteden link verilen www… gen. tr isimli web sitesinde ürünün ayrıntılı olarak tanıtıldığı ve orijinal ürün olduğunun belirtildiğinin görüldüğüne ilişkin tespit karşısında 2008 yılındaki eylemin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığının tartışılmaması dosya kapsamına uygun olmadığı gibi, mali bilirkişi tarafından yapılan defter incelemesinde distribütör ve davalıların faturalarının 2009 ve devamı yıllara ilişkin olduğu nazara alındığında, 2008 yılı satışları yönünden marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olgusunun değerlendirilmediği ve 08/10/2012 ile 31/12/2012 tarihli raporların aksi kanıtlanmadığı halde, bu bilirkişi raporlarına itibar edilmeme gerekçesinin açıklanmaması doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davacının şikayeti üzerine İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılan /01/2013 tarihli yazıda: müdürlüğümüz kontrol görevlileri tarafından … Mah. … Merkezi … Blok No; … – … Bayrampaşa/İstanbul adresinde faaliyet gösteren … Ltd. Şti adlı işletmede yapılan denetim ve kontrol sunucu … ve … markalı ürünlerin … Merkezi … Blok Kat:… No:… Okmeydanı-Şişli/İstanbul adresinde faaliyet gösteren … Ltd. Şti adlı firma adına fason üretildiği tespit edilmiştir. Marka ile ilgili konular Müdürlüğü’müz yetki alanında değildir şeklinde cevap verildiği tespit edilmiştir. Mahkemece İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılan /01/2013 tarihli yazı ve ekleri talep edilmesine rağmen, evrakın saklama süresi dolduğundan bahisle imha edildiğinin bildirildiği görülmüştür. Davacı tarafça dava dilekçesi ekinde ve daha sonra sundukları dilekçelerde İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından 27/02/2009 tarihli ve 11/03/2009 tarihli … A.Ş’ye hitaben gönderdiği yazılarında 26/07/2009 tarihli … kontrol belgesi ile 28/11/2008 tarihli … sayılı proforma faturanın gönderildiğini bildirdiği görülmüştür. Son bilirkişi raporunun lll İNCELEME başlıklı bölümün 30. maddesinde İl Tarım Müdürlüğü’nün yazı fotokopisi ve mahkemece yazılan müzekkereye 07/10/2020 tarihli cevabın kayıt altına alınarak, lV-DEĞERLENDİRME başlıklı bölümün 6. Bendinde, yazının ekinde GIDA RESMİ KONTROL RAPORU’nun mevcut olduğu ve raporda “İl Müdürlüğü’nün 02/08/2012 tarihinde yukarıda adı ve adresi yazılı iş yerinde denetim yapılmıştır. E-postada belirtilen … devam ürünü günlük kullanım içindir isimli öğün yerini alan kilo kontrol amaçlı ürün 476 gramlık 5 adet … başlangıç ürünü günlük diyetin yerini alan günlük kilo kontrol ürünü 350 gramlık 3 adet olarak belirtildiği” … 7 gün öğünü yer alan kilo kontrol amaçlı ürün 8 adet olarak tespit edilmiştir. Ürün etiketleri incelendiğinde … Ltd.Şti tarafından Kocatepe …. … için fason olarak üretildiği tespit edilmiştir tespiti yapıldığından, üst yazıda … markalı ürünün fason olarak üretildi ifadesi olsa da ekteki tutanakta … markalı ürünlerin bulunduğu açıkça belirtildiğinden, fason olarak üretildiği iddia edilen … markalı ürünün karşılaştırma yapılmak üzere mahkemeye sunulmadığı tespiti yapıldığından, diğer bilirkişi raporlarında İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılan /01/2013 tarihli yazı ve ekleri yönünden açıklama mevcut olmadığından, davacı vekilinin 28/06/2013 ve 31/07/2019 tarihli raporlar yönünden istinaf sebebinin kabulü gerekir ise de; son bilirkişiler tarafından İl Tarım Müdürlüğü yazılarının dikkate alınmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığından radde gerekmiştir. 3-Dava dosyası içerisinde mevcut kapatılan İstanbul 24 Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2012/1219 esas sayılı dosyası içerisinde, davacının şikayeti üzerine İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılan /01/2013 tarihli yazıda: müdürlüğümüz kontrol görevlileri tarafından … Mah. … Merkezi … Blok No; … – … Bayrampaşa/İstanbul adresinde faaliyet gösteren … Ltd. Şti adlı işletmede yapılan denetim ve kontrol sunucu … ve … markalı ürünlerin … Merkezi … Blok Kat:… No:… Okmeydanı-Şişli/İstanbul adresinde faaliyet gösteren … Ltd. Şti adlı firma adına fason üretildiği tespit edilmiştir. Marka ile ilgili konular Müdürlüğü’müz yetki alanında değildir şeklindeki davacı tarafından sunulan yazı fotokopisi gönderilerek cevabın eklerinin getirtildiği ve yazının ekinde GIDA RESMİ KONTROL RAPORU’nun mevcut olduğu, raporda; “İl Müdürlüğü’nün 02/08/2012 tarihinde yukarıda adı ve adresi yazılı iş yerinde denetim yapılmıştır. E-postada belirtilen … devam ürünü günlük kullanım içindir isimli öğün yerini alan kilo kontrol amaçlı ürün 476 gramlık 5 adet, … başlangıç ürünü günlük diyetin yerini alan günlük kilo kontrol ürünü 350 gramlık 3 adet olarak belirtildiği” “… 7 gün öğünü yer alan kilo kontrol amaçlı ürün 8 adet olarak tespit edilmiştir. Ürün etiketleri incelendiğinde … Ltd.Şti tarafından Kocatepe…. … için fason olarak üretildiği tespit edilmiştir tespiti yapıldığından, üst yazıda … markalı ürünün fason olarak üretildi ifadesi olsa da ekteki tutanakta … markalı ürünlerin alındığı açıkça belirtildiğinden, davacı vekilinin; müvekkiline ait … markalı sahte ürün ürettirdikleri, üretimin yapıldığı yerin ve ürünlere Tarım Müdürlüğü’nce el konulduğunun belgelendiği iddiası doğru değil ise de; dosya içerisinde mevcut 08/10/2012 ve 31/12/2012 tarihli raporlar çeliştiğinden ve 31/12/2012 tarihli raporun mahkemeye teslim edilen numuneler üzerinde fiziki inceleme yapılarak düzenlendiği nazara alındığında, diğer raporlarda ise numuneler üzerinde gıda mühendisi aracılığı ile fiziki inceleme yapılmadan ürünlerin orijinal olduğunu belirten bilirkişi görüşünün esas alınması dosya kapsamına uygun olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 4-Dosyada mevcut veb sitelerinde 23/12/2008-01/12/2010 tarihleri arasında yapılan inceleme sonucu sunulan 08/10/2012 tarihli bilirkişi ..’ın raporundan; … adına kayıtlı www…com.tr isimli web sitesinde … ürünlerinin inceleme yaptığım tarihler arasında satışta olmadığı ancak tanıtıldığı, geçmiş kayıtlarına bakıldığında ise 2008 tarihinden itibaren satışının yapıldığı tespit edilmiştir. www…com isimli web sitesinde de … ürünlerinin 149,00 TL bedelle satışının devam ettiği, sitede ürünlerin tanıtımının yapıldığı, yine aynı siteden link verilen www…gen. tr isimli web sitesinde ürünün ayrıntılı olarak tanıtıldıgı ve orijinal ürün olduğunun belirtildiği görülmüştür. Gıda mühendisi bilirkişi …’ın raporunda; Davacı … – (…) tarafından üretilen ve ithali yapılan ürün ile davalılar tarafından Istanbul da üretilen/satışı yapılan ürünler gerek bileşim gerek, enerji degerleri açısından aynı ürünler olmayıp, aralarında hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. Ayrıca ithal ürün sodyum potasyum kalsiyum fosfor ve iyot içerirken bunların hiçbirisi davalıya ait numunede bulunmamaktadır. “Etiket üzerinde de açıkça belirtildiği gibi bu maddelerın ürünün 100 gramında mevcut değilken, porsiyonda yer alması ise tüketiciyi yanıltıcı bir durum olarak değerlendirilmiştir. Dosya kapsamına göre … A.Ş ile davacı arasındaki distribütörlük 2009 tarihinde 28/11/2008 tarihli … sayılı fatura ile başladığı, dava dışı … A.Ş’nin ticari defterleri ile de sübuta ermiş olup, 08/10/2012 tarihli bilirkişi …’ın raporu ile www…com ve www…com.tr isimli web sitesinde 2008 yılından itibaren “…” marka ürünlerin satıldığı görselleri ile tespit edildiğinden, davalıların 2008 yılında distribütör olmayan … A.Ş’nden ürün temin etmeleri hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, markaların aynı sınıfta olup, ülkemizin ve Almanya’nın üyesi olduğu WİPO sözleşmesi uyarınca yurt dışında tescilli markanın korunacağı nazara alınarak, henüz ülkemizde tescilli olmadığı ancak Almanya Marka kurumunda tescilli olduğu tarih kapsamında kalan 2008 yılındaki eylemlerinin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmayacağı yönünde inceleme yapılmaması yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, belirtilen yönde yargılama yapılması yönünde dosyanın mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/02/2021 tarih ve 2012/209 E. 2021/54 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İadesine, 5- Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 19.776,69 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davacı tarafa talebi halinde İADESİNE, 6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022