Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1613 E. 2021/1608 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1613
KARAR NO: 2021/1608
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4.fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2021/223 E.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin bebek ve çocuklar için tasarlanan, ürünler tasarlayan ve üreten, bu sektörde önemli bir firma olduğunu, müvekkilinin “…” markalı ürünleri dünya çapında 43 ülkede satışa sunduğunu, davalının “…” isimli ürününün, müvekkilinin ürünün taklidi niteliğinde olduğunu belirterek dava dilekçesindeki talepleri ile birlikte, müvekkilinin tescilli tasarımının taklidi ürünlere el konulmasına, muhafaza altına alınmasına, tasarım hakkına tecavüz teşkil eder nitelikte taklit yolla imal edilmiş/imal edilecek ürünlerin satış, satış için teşhir ve sergilenmesi veya ticari maksatla elde bulundurma fiillerinin ihtiyati tedbire yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu ürünler bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesinde herhangi bir hukuki yararın bulunmadığını, verilecek tedbir kararının telafisi güç sakıncaları doğuracağının ispat edilmesini gerektiğini belirterek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce verilen tensip kararı gereğince, tedbir taleplerinin ön inceleme duruşmasında değerlendirilmesine karar verilmiştir. 6769 sayılı Kanun’un 159.maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkiniğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır. HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddiaının yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. Tüm dosya kapsamı yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak, talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığı, tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiğine kanaat getirilmekle davacının tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ihtiyati tedbir talebi için yasal şartların oluşmadığı kanaatine vardığını, mahkemenin vermiş olduğu bu karara katılmadıklarını, müvekkili şirket … A.Ş.’nin, daha çok bebek ve çocuklar için tasarlanan, annelerin yaşamını kolaylaştıran ürünler tasarlayan ve üreten, bu sektörde ödüller almış, yüksek kalite bebek ürünlerinin dağıtımında uzmanlaşmış ve bir marka haline gelen önemli bir firma olduğunu, davaya konu silikon mama önlüğünün müvekkili şirketin tescilli tasarıma sahip olan bir ürünü olup özgünlük ve yaratıcılık içerdiğini, 2-.Davalının, … A.Ş, sahibi olduğu … mağazalarının 9 Temmuz 2020 tarihli afişinde müvekkilinin tescilli mama önlüğünü taklit ederek fason üretimini yaptırdığı “…” isimli ürünün tanıtımını yaparak ürünün satışa sunulacağını ilan ettiğini, bu afişin, … internet sitesinde ve başkaca birçok internet sitesinde yayınlandığını, Türkiye genelinde … mağazaları ile birtakım billboardlarda bu afişin kullanıldığıı, akabinde 9 Temmuz 2020 tarihi itibariyle ürünün, Türkiye genelinde tüm … mağazalarında ve … web sitesi üzerinden satışa sunulduğunu, 3- Dava dilekçesinde de sundukları fotoğraflardan anlaşılacağı üzere davalı şirketin sahibi olduğu … mağazalarında satışı yapılan silikon mama önlüğü üzerindeki tanıtım fotoğrafının, müvekkili şirketin tescilli tasarımı olan “…” markalı silikon mama önlüğü üzerinde kullanılan fotoğraf ile birebir aynı olduğunu, üstüne üstlük müvekkilinin kendi ürünleri üzerinde kullanmış olduğu çocuk fotoğrafının da dava dışı müvekkil … ait olduğunu, …’un, müvekkili şirketin ortaklarından olup “…” marka tasarım tescilli mama önlüğünün tasarımcısı olduğunu, …, tasarladığı ve ortağı olduğu “…” markasından satışı yapılan ürünlerin pazarlama ve satışında oğlu … fotoğrafının kullanılmasına izin ve onay verdiğini ve bu iznin sadece “…” markalı silikon mama önlüğü için geçerli olduğunu, fakat davalının 9 Temmuz 2020 tarihli afişlerinde, … mağazalarında ve web sitesinde satışa sunulan silikon mama önlüğü ürününün paketinde küçük … ait fotoğraf/resim müvekkil şirketin ve müvekkil … izni ve onayı olmaksızın kullanıldığını, bu noktada davalı şirketin kötü niyetli olduğu, 4-Taklit üründe, ürünlerin aynı olduğu izlenimini oluşturmak için müvekkili tarafından kullanılan ürün ambalajının da bire bir kullanılarak nihai tüketicideki benzerlik algısının iyice güçlendirildiğini, 5-Müvekkilinin uğradığı zararın, davalı şirketin tüm kasti davranışlarından kaynaklandığını, davalı şirketin hukuka aykırı bu tavrında da ısrarla devam ettiğini, daha ucuz malzeme ya da pazarlama teknikleri kullanarak veya fiyat farklılığı yaratarak, müvekkiline ait özgün tasarımlı mama önlüğünü taklit etmek suretiyle müvekkiline karşı rekabet içine girdiğini, davalı tarafça da ikrar edildiği üzere sağlanan haksız kazancın boyutunun çok yüksek olduğunu, davalının davaya konu fillerinin, hem 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa göre, tasarım hakkına tecavüz, hem de Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabet hükümleri gereğince haksız rekabet olduğunu, 6- Söz konusu hukuka aykırı durumun tespiti üzerine davalı şirkete uyarı e-postası gönderildiğini,, hukuka aykırılığın ortadan kaldırılmasının talep edildiğini, davalı şirket tarafından gönderilen e-postada cevap olarak hukuka aykırılığın ortadan kaldırılacağı taahhüt edilmesine rağmen ürün satışı ve afiş kullanımına devam edildiğini, bunun üzerine, davalı şirkete Eyüpsultan … Noterliğinin … Yevmiye numaralı ve 18.08.2020 tarihli ihtarnamesi gönderilerek hukuka aykırılığın giderilmesi ihtar edilmişse de bu ihtarname gereğinin yerine getirilmediğini ve de davalı tarafça ihtarnameye cevap da verilmediğini, tüm bu sebeplerle birlikte davalı şirketin açık bir şekilde müvekkil şirketi zarara uğrattığı, bu aşamada davalının kötü niyetli olduğu aşikâr olmasına rağmen yerel mahkemenin ihtiyati tedbir talebimize red kararı vermiş olmasının anlaşılamadığını, 7- Hal böyle iken; HMK açık hükümleri gereğince “İKRAR” kesin delili ile sabit olan davada Mahkemeden öncelikle ve ivedilikle yerel mahkemece verilen kararın bozularak, halen devam etmekte olan tasarım hakkına tecavüz niteliğini taşıyan üretimin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun Md. 149/1 a,b,c bendi gereğince; bu tecavüzün tespiti ile, bu tecavüz fiilinin durdurulmasını ve önlenmesini ihtiyati tedbir talep ettiklerini belirterek, İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin yukarıda yazılı esas nolu dosyasında yasaya aykırı verilmiş olan ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının en müvekkil adına, … tescil numaralı Tasarım Tescil Belgesi Başvurusuna konu ürünün taklidi ürünlere, el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, tasarım hakkına tecavüz teşkil eder nitelikte taklit yolla imal edilmiş/imal edilecek ürünlerin satış, satış için teşhir ve sergilenmesi veya ticari maksatla elde bulundurma fiillerinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince tescilli tasarımlarına vaki tecavüzün önlenmesi, TTK hükümlerine göre haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ile haksız üretilen ürünlerin satışının durdurulması, toplatılması ile maddi ve manevi tazminat davasıdır. Davacı vekili, davalı … A.Ş’nin sahibi olduğu … mağazalarının 9 Temmuz 2020 tarihli afişinde; müvekkilin tescilli mama önlüğünü taklit ederek fason üretimini yaptırdığı “…” isimli ürünün tanıtımını yaparak ürünün satışa sunulacağını ilan ettiğini,bu afiş … internet sitesinde ve başkaca birçok internet sitesinde yayınlandığını, Türkiye genelinde … mağazaları ile bir takım billboardlarda bu afişin kullanıldığını, akabinde 9 Temmuz 2020 tarihi itibariyle ürünün, Türkiye genelinde tüm … mağazalarında ve … web sitesi üzerinden satışa sunulduğunu, davalının “…” isimli ürününün, müvekkilinin ürünün taklidi niteliğinde olduğunu belirterek, öncelikle ve ivedilikle ihtiyati tedbir olarak halen devam etmekte olan tasarım hakkına tecavüz niteliğini taşıyan üretimin 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun Md. 149/1 a,b,c bendi gereğince; bu tecavüzün tespiti ile, bu tecavüz fiilinin durdurulması ve önlenmesini, talep ettikleri yoksun kalınan kazancın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Md 151-a fıkrası gereğince hesaplanmasını, şimdilik 10.000.-TL maddi tazminat ile 100.000.-TL manevi tazminatın toplamda 110.000 TL nin ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiş, davalı vekili, herhangi bir yenilik unsuru içermeyen silikon mama önlüğü tasarımının müvekkili mağazalarında satışa sunulan mama önlüğü tasarımıyla benzer olmamakla birlikte, davanın, kötü niyetli olarak üretici müvekkili olmamasına rağmen müvekkiline karşı açıldığını, davacının, ürünün üzerinde üretici firma yazmasına rağmen, müvekkiline dava açarak asıl amacının tasarımın korunması değil, haksız menfaat sağlanması olduğunu gösterdiğini belirterek davanın ve tedbir talebinin reddini talep etmiş, mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Eldeki uyuşmazlığın da bu yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. 6769 sayılı Kanun’un 159. maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkiniğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklindedir. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. Maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Somut olayda dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre, davacı tasarımının yenilik ve ayırdedicilik unsurunun da uyuşmazlık konusu olduğu, davalı savunmasına göre ürünün üreticisinin farklı firma olduğu, uyarılması üzerine afişin kaldırıldığı hususlarının tespitinin sonuca etkisinin bulunduğu ve bu hususların tespitinin yargılamayı gerektirdiği, buna göre yaklaşık ispat şartlarının oluşmadığı, ileride değişen koşullara göre bilirkişi raporu alınabileceği ve yaklaşık ispat şartlarının varlığının tespiti halinde mahkemece her zaman tedbir kararı verilebileceği, bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/10/2021 tarih ve 2021/223 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021