Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1612 E. 2022/354 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1612
KARAR NO: 2022/354
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/05/2021
NUMARASI: 2019/551 E. 2021/409 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Tal. sayılı dosyası ile 04/06/2018 tarihinde, ilgili dosyalarda borçlu sıfatı ile yer alan … Ltd. Şti.’nden bağımsız bir tüzel kişilik olan müvekkili şirkete ait adreslerde, davalı şirket tarafından hukuka ve usule aykırı şekilde haciz işlemi uygulandığını, haciz işlemleri esnasında hacze konu malların müvekkili şirkete ait olduğuna dair faturalar ve hacze gelinen adreslerin müvekkili şirkete ait olduğuna dair vergi levhası, kira sözleşmesi ve ticaret sicil kayıtları sunulmuş ise de, belgelerin dikkate alınmadığını, hukuka aykırı işlemlere devam edildiğini, haczedilen malların satılması ihtimalinde telafisi mümkün olmayan zararlar meydana geleceğinden, muhafaza işlemlerini engelleyebilmek adına icra tehdidi altında ve ihtirazı kayıtla, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosya borcu 29.475,00 TL’nin icra dosyasına yatırılmak zorunda kalındığını, akabinde açılan İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/883 Esas sayılı istihkak davasında icra dosyasına yatırılan bedelin davalıya ödenmemesi için talep edilen tedbirin reddedildiğini, yatırılan tutarın davalı tarafından çekildiğini, dava dışı icra dosyasında asıl borçlu ile müvekkili şirketin hiçbir ilgisi ve bağı bulunmadığını, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/883 Esas dosyasında alınan bilirkişi raporunda İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası kapsamında haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunun sübuta erdiğini, müvekkilinin haksız şekilde ödediği sabit olan bedelin iadesi için davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına yapılan itiraz ile takibin durduğunu, davalının haksız zenginleştiğini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, beyanla itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin TTK ve İİK’nın kendisine tanıdığı hakları kullanarak alacağını tahsil ettiğini, haksız zenginleştiğinden söz edilemeyeceğini, kesinleşmiş icra takibininde uygulanan haciz sırasında davaya konu paranın tahsil edildiğini, dosyaları açısından sebepsiz zenginleşenin dosya borçlusu olduğunu, davacıdan tahsil edilen para nispetinde dosya borçlusunun borcunun azaldığını, ibraz ettiği Yargıtay ve Mahkeme İlamında açıkça sebepsiz zenginleşme davasının, icra dosya borçlusuna karşı açılması gerektiğinin belirtildiğini, davanın usulden reddi gerektiğini, davacı tarafça açılan istihkak davasının, dosya alacaklısının sebepsiz zenginleştiği sonucunu doğurmayacağını, haczedilen malların davacı şirkete ait olduğunun sübuta erdiğine dair ifadenin gerçek dışı olduğunu, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/883 Esas sayılı dosyasında, itiraz edilen bilirkişi raporunun henüz kesinleşmediğini, istihkak sorununu inceleyen Mahkeme tarafından takibin devamı kararı verildiğini, icra dosyasında yapılan tüm işlemlerin, karar mercii olan İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararlar neticesinde, usul ve yasaya uygun yapıldığını, icra dosyasından kesilen ve Devlete giden harç miktarlarının icra takibine ve bu davaya konu edilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davanın sebepsiz zenginleşme temeline dayanan itirazın iptali davası olduğunun açık olduğunu, davacı 3. kişinin icra dosyasına yatırmış olduğu ve müvekkiline ödenen para miktarı kadar dosya borçlusunun sebepsiz zenginleştiğini, HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartının oluşmadığını beyan ederek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, İ.İ.K.’nın 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, davacının tarafı olmadığı İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı sayılı dosyasından dolayı haciz baskısı altında ödenen 29.475,00 TL ve bu tutara istinaden 314,94 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29,789,94 TL’nin tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı ilamsız icra takibine vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin olduğu, Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; İİK 72/7’inci bendinde ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” hükmünün düzenlendiği, somut olayda, davacının, davaya dayanak yapılan icra dosyasının tarafı olmayıp 3. kişi konumunda olduğu, huzurdaki davada itirazın iptali davasına konu edilen alacağın, davacının taraf olmadığı icra dosyasına yapılan ödemenin istirdat talebine ilişkin oluşu nazara alındığında, davanın davacısının ancak icra müdürlüğü dosyası takip borçlusu olabileceği, davacıya karşı bir takip bulunmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığı, bir an için davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, icra müdürlüğü dosyasında davacının yapmış olduğu ödeme nispetinde dosya borçlusunun borcundan kurtulduğu, davalı alacaklının icra müdürlüğü dosyası nezdinde kesinleşmiş takip alacaklısı olup, yapılan ödemenin davalı için sebepsiz zenginleşme olduğunun kabulünün de mümkün olmadığı ve davacının ödemeyi davalıdan talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı görüldüğünden, itirazın iptali davasına konu edilen alacağın İİK 72 maddesi gereği istirdatını, borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, davacı aleyhine icra takibi yapılmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, davanın HMK 114/1-e ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemenin “Bu davanın borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalan takip borçlusunun talep etmesi gerektiği “ yönündeki gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, somut olayın şartlarına göre, değerlendirmenin hukuki dayanağı bulunmadığını, takip borçlusu aciz içinde olup faaliyetini bir süre önce tamamen durdurduğunu, müvekkili (3.kişi) tarafından haksız haciz tehdidi altında takip alacaklısı olan davalıya ve takip borçlusuna karşı hiçbir yükümlülüğü olmadığı halde ödeme yapıldığından, takip borçlusunun davalıya (takip alacaklısına) karşı böyle bir davayı açmasının bu şartlar altında hukuken düşünülemeyeceğini, 2- İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/883 Esas sayılı istihkak davasında alınan bilirkişi raporu uyarınca İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası kapsamında haczedilen malların müvekkili şirkete ait olduğunun, müvekkilin 3.kişi olarak ödeme yükümlülüğünün bulunmadığının ispat edildiğini, dosyanın halen istinaf aşamasında olduğunu ve dava belirleyici olduğu için kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği halde, bekletici mesele yapılmadığını, 3- Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade isteminde bulunabilmek için bir tarafın mal varlığının diğer tarafın mal varlığı aleyhıne çoğalması, ödemenin hataen yapılması gerektiğini, somut olayda haciz işlemi hatalı olduğundan, davalı taraf müvekkili tarafından yapılan ödeme kadar zenginleştiğinden, sebepsiz zenginleşmenin koşullarının oluştuğunu, sebepsiz zenginleşenin aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altında olduğunu, mahkemenin üçüncü kişi müvekkilinin, maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olduğunu dikkate almadığını, 4- Yerel Mahkemenin gerekçesini kabul anlamına gelmemek kaydı ile, bir an için müvekkilinin takip alacaklısından istirdat talebinde bulunması gerektiği yönündeki yorum kabul edildiğinde dahi, bu kez somut olaya kötüniyetli olan davalı hakkında “haksız eylem” kurallarının uygulanması gerektiğini, (Kuru, El Kitabı, s.413 ve Yargıtay 4. HD. 15.09.2005 T. 2005/9609E. 2005/9295K) HMK madde 33 uyarınca hakimin hukuki sebepleri serbestçe değerlendireceğini, tarafların bildirdikleri hukuki sebeplerle bağlı olmadığını, delil listesinde tanık deliline dayandıkları halde “kötüniyete” ilişkin olarak tanıkların dinlenmediğini, Dava dilekçesinde hukuki sebepler arasında TBK’nun da sayıldığını, açıklanan nedenlerle takip borçlusu ile takip alacaklısının kötüniyetli oldukları gözetilmeksizin, bu hususta deliller toplanmadan, tahkikat aşaması tamamlanmadan lehe düzenlenen bilirkişi raporuna rağmen, istihkak davasının sonucu beklenmeksizin yani haciz işleminin hatalı olup olmadığı henüz kesinleşmeden karar verilmesinin yasaya ve usule aykırı olduğunu, Davanın açılmasında müvekkilinin hukuki yararının olduğunu, belirtilen sebepler ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınmak suretiyle yasaya ve usule aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; … Ltd. Şti.’nin borcundan dolayı başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasından yazılan talimat uyarınca İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Tal. sayılı dosyası ile 04/06/2018 tarihinde, şirkete ait adreslerde, davalı şirket tarafından uygulanan, haciz işlemleri sırasında icra tehdidi altında ve ihtirazı kayıtla icra dosasına ödediği 29.475,00 TL davalı tarafından çekildiğinden, icra dosyasında asıl borçlu ile hiçbir ilgisi ve bağı bulunmadığından ve haczedilen malların şirkete ait olduğu sübuta erdiğinden, davalının haksız zenginleştiği miktarın iadesi için aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı, %20’den az olamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline ilişkindir. Mahkemece; Somut olayda, davacının, davaya ve takibe dayanak yapılan icra dosyasında 3. kişi konumunda olduğu, itirazın iptali davasına konu edilen alacağın, davacının taraf olmadığı icra dosyasına yapılan ödemenin istirdadı talebine ilişkin oluşu nazara alındığında, davanın davacısının ancak icra müdürlüğü dosyası takip borçlusu olabileceği, davacıya karşı bir takip bulunmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığı, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açıldığı düşünülse dahi, icra müdürlüğü dosyasında davacının yapmış olduğu ödeme nispetinde dosya borçlusunun borcundan kurtulduğu, davalı alacaklının icra müdürlüğü dosyası nezdinde kesinleşmiş takip alacaklısı olup, yapılan ödemenin davalı için sebepsiz zenginleşme olduğunun kabulünün mümkün olmadığı ve davacının ödemeyi davalıdan talep etmesinin yasal dayanağı bulunmadığından, itirazın iptali davasına konu edilen alacağın İİK 72 maddesi gereği istirdatını, borçlu olmadığı bir parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun talep etmesi gerektiği, davacı aleyhine icra takibi yapılmadığından açılan davada davacının dava takip yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, davanın HMK 114/1-e ve HMK 115/2 maddeleri gereği dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Davacının haksız ödeme yaptığını iddia ettiği, İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında borçlu … Ltd. Şti. olduğundan, İİK 72/7. maddesindeki ”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir” düzenlemesine göre borçlu olmadığı bir parayı icra dosyasına ödediği iddiası ile istirdat (geri alım) davası açma hakkı takip borçlusu … Ltd. Şti.’ne aittir. Takip borçlusunun maddi yönden azc içinde olması, ticaret sicilinden terkin edilerek hükmi şahsiyet sona ermediği sürece dava açmasına engel olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-HMK 30. maddesindeki “usul ekonomisi ilkesi” uyarınca hakim, yargılamanın makul süre içinde ve gereksiz gider yapmaksızın sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, HMK 115. maddesi uyarınca dava şartlarını öncelikle incelenmek zorundadır. Davada tarafların davacı ve davalı olma sıfatı usule ilişkin dava şartı olduğundan, HMK 114, 115 ve 30. maddesi gereği mahkemece öncelikle ve re’sen taraf sıfatının incelenmesi gerekir. Davacı tarafın talebi, İİK 72/7. maddesi kapsamında istirdat veya TBK 77. maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalıdır. İİK 72/7. maddesi uyarınca dava açılabilmesi şartı olan, paranın ödendiği icra dosyasında taraf olma koşulu gerçekleşmediğinden, bu maddeye dayalı olarak açılan davada davacının dava açma hakkının (aktif husumet ehliyeti) bulunmadığı sabittir. Sebepsiz zenginleşme davasının TBK 77. maddesi uyarınca yapılan ödeme sebebiyle sebepsiz zenginleşene karşı açılması gerekip, kesinleşen icra takibinde ödenen paranın alacaklı tarafından tahsili, varlığı kesinleşmiş bir alacağın tahsili niteliğinde olduğundan, alacaklı yönünden sebepsiz zenginleşme oluşturmayacağından, sebepsiz zenginleşen kesinleşmiş borcunu ödemediği için 3. Kişi tarafından bu miktar borcu ödemekten kurtulan takip borçlusu olduğundan, davanın İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında borçlu olan … Ltd. Şti.’ne yöneltilmesi gerekir. Bu hali ile davalının görülmekte olan davada davalı olma sıfatı (pasif husumet ehliyeti) bulunmadığından, İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/883 Esas sayılı istihkak davasının sonunda verilecek karar, HMK 114/1-e bendine göre yapılan inceleme sonunda verilecek karara etkili olmadığından, mahkemece de öncelikle aktif ve pasif husumet yönünden inceleme yapıldığından usul ve yasaya uygun olmakla istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-Sebepsiz zenginleşme davasının TBK 77. maddesi uyarınca yapılan ödeme sebebiyle sebepsiz zenginleşene karşı açılması gerekip, kesinleşen icra takibinde ödenen paranın alacaklı tarafından tahsili, varlığı kesinleşmiş bir alacağın tahsili niteliğinde olup, alacaklı yönünden sebepsiz zenginleşme oluşturmayacağından, sebepsiz zenginleşen kesinleşmiş borcunu ödemediği için 3. kişi tarafından yapılan ödeme ile bu miktar borcu ödemekten kurtulan takip borçlusudur. Davanın İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında borçlu olan … Ltd. Şti.’ne yöneltilmesi gerektiğinden, davalının görülmekte olan davada davalı olma sıfatı (pasif husumet ehliyeti) bulunmadığından, mahkemece de aynı gerekçe ile davanın davalıya yöneltilemeyeceğine karar verildiğinden, usul ve yasaya uygun olmakla istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 4-HMK 33.maddesindeki “Hakim, Türk Hukukunu re’sen uygular” düzenlemesi ve yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca maddi vakıaları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak mahkeme hakimine aittir. Haksız fiil TBK 49. maddesinde “kusurlu veya hukuka aykırı bir fiil” şeklinde tarif edilmiştir. Davacı tarafın talebinin haksız fiil olması için, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilin bulunması gerekip, davalı taraf takip hukuku kapsamında alacağının tahsili için icra takibi başlatmış, takip kesinleşmiştir. Takibin kesinleşmesi ile alacağın varlığı ve miktarı kesinleştiğinden, asıl borçlu tarafça takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti talepli dava da açılmadığından, davacı taraf kanıtladığı alacağını tahsil etmiş olduğundan, kusurlu ve hukuka aykırı bir eylemin varlığından bahsedilemeyeceğinden, davada haksız fiil unsurlarının bulunmadığı sabittir. Davacı tarafın talebi borçlu olmadığı bir parayı İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı icra dosyasına ödediğinden bahisle geri ödenmesine ilişkin takibe yapılan itirazın iptalidir. Davacı vekili dava dilekçesi ile taleplerinin sebepsiz zenginleşme olduğunu iddia etmiş ise de; dava takip hukukundan doğmakta olup, davanın izah ediliş şekli itibariyle; İİK 72/7. maddesindeki; icra takibi sırasında takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren 1 sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını talep edebilir tanımlaması kapsamında istirdat davası niteliğinde olduğundan, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda dava sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmez, davaya istirdat davası olarak bakılması gerekir (Yargıtay 11. HD’nin 22.04.2021 tarihli 2019/4320 Esas ve 2021/3961 Karar sayılı kararı, Yargıtay HGK’nun 14/01/2014 tarihli 2013/13-397 esas ve 2014/15 karar sayılı kararı, Yargıtay 11. HD’nin 15/06/2009 tarihli 2009/1381 esas ve 2009/7344 karar sayılı kararı). Dava bu hali ile İİK 72/7. maddesinde yer alan istirdat davasıdır. Mahkemece; taraf olmadığı kesinleşen icra takibinden dolayı borçlu olmadığı parayı icra dosyasına ödeyen tarafın talebinin İİK 72/7. maddesi kapsamında kaldığı oluşa uygun şekilde tespit edilmiş ve ret gerekçesi açıklanmıştır. Mahkemece hukuki niteleme doğru şekilde yapıldıktan sonra, iddia edildiği gibi sebepsiz zenginleşme kapsamında değerlendirilse dahi, davanın yine de reddi gerektiği açıklanmıştır. Takibin kötü niyetli olduğunu iddia etmek, takipte borçlu olan tarafa ait olup, üçüncü kişi konumundaki davacının bu yönde dava açma hakkı mevcut değildir. Davada öncelikle incelenmesi gerekin sıfat yokluğu mevcut olduğundan, HMK 30. maddesindeki dava ekonomisi ilkesi nazara alındığında tanıkların dinlenmemesi usule aykırı olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/05/2021 tarih ve 2019/551 E. 2021/409 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/03/2022