Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1583 E. 2021/1693 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1583
KARAR NO: 2021/1693
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 27/10/2021
NUMARASI: 2021/164 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; 1980 yılında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde kurulan … AŞ, Türkiye’nin en önde gelen, saygın ve tanınmış eğitim kurumlarından olup, 1980’li yıllardan bu yana faaliyetlerini “…” ve “…” esas unsurlu markaları ile yürüttüğünü. …, bugün kendi kuruculuğunda bugün itibariyle …, eğitim öğretim hizmetlerinde İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri, Antalya,İskenderun, Gaziantep illerinde bulunan 34 anaokulu, 21 ilkokulu, 21 ortaokulu ve 18 lisesiyle eğitime katkısı büyüyerek devam eden bir eğitim zinciri hâline geldiğini. Eğitime verilen değerin ve onun için gösterilen özenin doğal bir sonucu olarak da elde edilen başarılar, markanın eğitim kalitesi ile öne çıkmasını sağladığını, davalının, Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 41. sınıf kapsamındaki hizmetlerde … numarayla tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, davalı adına tescil ettirdiği, “…” markasını bugüne kadar faaliyetleri kapsamında ciddi bir içimde kullanmadığı gibi, davalının … numaralı “…” markasının kullanılmama nedeniyle iptali için dava açılmış olup, davanın, Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/312 esas sayısına kayıtlı olduğunu, müvekkili markasıyla kasıtlı olarak iltibas yaratan kullanımlarda bulunmaya başladığını, müvekkilinin,“…” markasına ciddi yatırımlar yaparak korunması gereken büyük bir ekonomik değer yarattığından bahisle öncelikle, davalı tarafın kendi adına … numara ile tescilli “…” markasını aşarak ve müvekkilinin tescilli ve tanınmış markaları ve ticaret unvanı ile iltibas yaratan,yine müvekkili markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ederek ve haksız rekabet oluşturan “…”, “…”, “…com”,“…, “…”,”…”, şeklindeki kullanımlar ile “…” ya da “…” markasını öne çıkaran sosyal medya (instagram, twitter, facebook ve diğerleri) ve internet dahil her türlü mecrada, materyallerde,iş evrakı,fatura,işyeri/okul/kurs tabelası, iş yeri unvanı, Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümlerine göre kurum adı, kartvizit, iş yeri kaşesi, reklam ,tanıtım, broşür, yayın, ambalaj, yazılı , basılı, dijital her türlü materyal, sosyal paylaşım platformları, Google, Yandex başta olmak üzere tüm arama motorları, web kullanımları başta olmak ve fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere- basılı ve dijital ortamlardaki ve unsurlardaki tüm kullanımlardan men edilmesi ve önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılmasını, müvekkili markalarına ve ticaret unvanına yaklaşan, onlarla iltibas ve haksız rekabet yaratan, adına … no ile tescilli “…” markasını aşan ve bu markanın dışında kalan her türlü kullanımlardan men edilmesi ve kullanımın önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılması, www…com / …com alan adının kullanılmasının ve de web sitesine erişimin engellenmesi, yönünde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin maddi ve manevi tazminat talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının, eylemlerinin müvekkilin tescilli marka ve ticaret unvanından doğan haklarına vaki haksız ve hukuka aykırı şekilde tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin durdurulmasına, önlenmesine ve ref’ine, www…com/…com alan adının terkinine ve kullanımının önlenmesine, Davalının, müvekkilin tescilli markasına ve ticaret unvana tecavüz ve haksız rekabet teşkil ederek, kullandığı her türlü kırtasiye malzemesinin, eğitim öğretim materyallerinin, tanıtım broşürlerinin, tabelaların, iş kaşelerinin, kartvizitlerin vs tüm basılı unsurların toplatılmasına ve imhasına, Masrafı davalıdan alınarak hükmün tirajı en yüksek gazetelerden biri ile ilanına; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin Davacının Markalarına Ve Ticaret Unvanına Tecavüz Fiilleri Ve Haksız Rekabet Mevcut Olmayıp, Tescilli Markasını Kullanması Sınırları İçinde Kalacak Şekilde Fiillerinin Mevcut olduğunu, Müvekkili Şirket … A.Ş’nin 21/09/1987 Tarihinde Bursa Merkezde Eğitim Ve Yayıncılık Faaliyet Kolunda Hizmet Vermek Üzere Kurulduğunu, 09/10/2000 Tarihinde Kuruluşundan İtibaren Kullandığı Markası Olan … Marka No İle … Markasını Tescil Ettirdiğini ve 2020 Tarihinden İtibaren Yenilemesini de Yaptığını, Müvekkil Firma Kurulduğu Tarihten Günümüze Kadar … Esas Unsurlu Markasını Aktif Olarak Kullandığını, Bu Kullanımla Bölgesinde Tanınan , Güven Duyulan Ve Aranan Bir Eğitim Hizmet Markası Haline Getirdiğini, Davacı …, Müvekkili Firmanın İtiraz Etmemesinden Ve İyi Niyetle Davranmasından İstifade Ederek Müvekkilin İlk Tescil Tarihinden Sonraki 2001 Tarihinde … Markasını Küçük … Harfi İçinde … Markası Olarak Tescil Ettirdiğini, Davacı …’nin, Müvekkili Davalının Tescilli … Markasının Mevcut Ve Eğitim Öğretim Alanında Aktif Olarak Kullanılan Bir Marka Olduğunu Bildiği Halde, Sonraki Tarihlerde Müvekkilin Tescilli Markası İle Görüntü Ve Telaffuz Yönünden Birebir Benzer … Ana Unsurlu Ve Marka Değeri Olmayan Eğitim Kurumları , okulları, Türkiye’nin İlkokulu, Akademi, Kazananların Okulu Gibi Tanımlayıcı Eklerle Tescil Ettirmeye Devam Ettiğini, Davacı Tarafın, Basiretli Bir Tüccar Gibi Davranmayarak İşletmesine … Markasını Seçerken Hizmet Verdiği Sektöründe Başka Bir Firma Adına Bu Markanın Kullanılıp Kullanılmadığını, Tescilli Olup Olmadığını Araştırmadığını Ve Müvekkiline Ait … Markasını Esas Unsuru Birebir Aynı Olacak Ve Karıştırılacak Şekilde Kendine Marka Olarak Seçtiğini Ve Kullandığını, Davacı Tarafın Daha Sonra İstanbul Anadolu Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2012/166 Esas La Açtığı Dava İle Marklarının Hükümsüzlüğüne Karar Verilmesine Ve Sicilden Terkini Talepli Dava Açtığını, Ancak Bu Talebinin Haklı Görülmeyerek Davacı Tarafın Davalı Tarafın Markasının Hükümsüzlüğünü Talep Etme Hakkı Bulunmadığı Gerekçesi İle Ret Edildiğini, Ret Kararının Yargıtay Tarafından Onaylanarak Kesinleştiğini, davacı İle Markamızın Benzer Olasından Kaynaklı Sıkıntılardan Müvekkilinin De Memnun olmadığını,Ancak Bunun Sebebinin, Müvekkili Olmayıp Davacının Bizzat Kendisi olduğunu, Ayrıca Eğitim Kurumları İbaresinin Sektörde Verilen Hizmetin İçeriğini Açıklayıcı Nitelikte Olması, Ayırt Edicilik Vasfı Olmadığından Marka Vasfının Olmaması Bu Sebeple Kullanımının Davacı Şirketin Tekeline Verilememesine Rağmen Müvekkilinin İyi Niyetli Davranarak Kullanımlarında Eğitim Kurumları Yerine Eğitim Ve Öğretim Kurumları , Kurs Merkezi , Okulları Gibi Tanımlayıcı Herkes Tarafından Kullanılan Kelimeleri Kullanmaya Geçtiğini,Tescilsiz Kullanımın Söz Konusu olmadığı, müvekkili Firmanın … Markasının Tescil Edilme Tarihinin 09/10/2000 Olup Karşı Tarafın … İbareli İlk Markasını Tescil Ettirmesinden Daha Önce olduğu, karşı Tarafın Bizim Tescilimizden Sonraki Tarihte İlk Tescilini Yaptırdığını,Karşı Tarafın Marka Tescillerinin Tarihleri İncelendiğinde 2010 Tarihine Kadar Küçük … Harfi İçinde … Şeklinde Markasını Kullandığı 2010 Tarihinden Sonra … Esas Unsurlu Marka Müracatları Yaptığının Görüldüğünü, Karşı Tarafın, Kendi Markasını İlk Oluşturduğunda, kendi Tescilli Markaları Olan … Markasını … Şekli İçinde Kendine Marka Olarak Seçtiğini, şimdi İse Markası İle Markalarının Benzer Olduğundan Bahisle Kendilerinin Markalarını Taklit Ettiğimizi Haksız Olarak İddia Ettiğini,karşı taraf Dilekçesinin 5.bendin De Markamızı Ticaret Ünvanlarına Yakınlaştırarak Kullandığımızı İddia Ettiğini, Müvekkil Firmanın Her Zaman Kendi Firma Ticaret Ünvanını Kullandığını, Karşı Tarafın Müvekkili Firmaya Karşı Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/312 Esas No İle 18.08.2021 Tarihinde … Markasının 5 Yıl Kullanılmaması Konulu Marka İptal Davası Açtığını, Karşı Tarafın Bir Taraftan Markalarını Kullanmadıklarını İddia Ettiğini, Diğer Taraftan Huzurdaki Davadaki Talepleri İle Markalarını Benzer Şekilde Kullandıklarının Tespitini Talep Etiğini, Bu Durumun Büyük Bir Çelişki İçerdiğini belirterek davanın ve tedbir talebinin reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince,” Tüm dosya kapsamı, İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/143 d.iş sayılı dosyası birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin … esas unsurlu çok sayıda markanın tescilli olduğu, davalı şirketin ise dosya içeriğinden … numaralı “…” isimli markanın tescilli sahibi olduğu, her ne kadar davalı kullanımlarının “…” şeklinde değil de “…” olarak kullanıldığı tespit edilmiş ise de, davaya konu markaların esas unsurunun … olduğu, “…” ibaresinin tanımlayıcı mahiyette olduğu davalı markasının tescil tarihinin davacı markalarından daha önce olduğu dikkate alındığında davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda bu aşamada yeterli kanaate ulaşılamadığı, tevcavüze ilişkin iddiaların ancak kapsamlı bir yargılama neticesi değerlendirilebileceğinden bu aşamada koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin, “…” markasıyla tüm Türkiye’de tanınmış bir özel öğretim kurumu olduğunu. müvekkilinin, sahip olduğu öğretim kurumlarıyla ilgili bir kısım belgeleri dilekçe ekinde sunulduğunu, bununla birlikte, öğretim hizmetleri konusunda Türkiye’nin en iyi kurumları arasında yer almakta,müvekkiline ait “…”nda öğretim gören öğrencilerin bugün Türkiye’de yapılan sınavlarda birçok dereceler kazanmakta ve yine Türkiye’nin en köklü okullarında, üniversitelerinde öğrenim görmeye devam etmekte olduklarını, 2- Buna ilaveten, müvekkilinin “ …” esas unsurunu havi markalarının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tanınmış markalar siciline kayıtlı olup, ayrıca “… “ markasının eğitim öğretim hizmetlerinde tanınmış olduğu yönünde verilmiş Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10.04.2011 tarih, 2010/42 esas ve 2011/58 karar sayılı kesinleşmiş kararının da mevcut olduğunu, 3-Dava dilekçemizde detaylı şekilde açıklandığı üzere, davalı TPMK nezdinde … no ile 41 inci sınıf kapsamındaki bir kısım hizmetlerde tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, davalı adına tescil ettirdiği “…” markasını bugüne kadar tescilli olduğu hizmetler kapsamında ciddi bir biçimde kullanmadığı gibi – davalının … numaralı “…” markasının kullanılmama nedeniyle iptali için dava açılmış olup, davanın Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/312 E. sayısına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin yarattığı ekonomik değerden faydalanmak amacıyla hakkının sınırlarını aşan, müvekkil markasıyla kasıtlı olarak iltibas yaratan kullanımlarda bulunmaya yeniden başladığını,. Zira, müvekkilinin, 1980’lerden itibaren “…” markasına ciddi yatırımlar yaparak korunması gereken büyük bir ekonomik değer yarattığını ve bu değerinde davalının adeta iştahını kabarttığını, 4-Davalının müvekkili markalarına tecavüz fiillerini ısrarla sürdürmesi nedeniyle delil tespiti talep edildiğini ve İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/143 d. iş sayılı dosyasından istihsal olunan delil tespiti raporuyla davalının müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturan eylemlerinin tespit edildiğini, 5-Davalının hakkında verilen -aşağıda detayları açıklanacak- kesinleşmiş mahkeme kararına rağmen sonradan “…com” adlı domain adını aldığı, site içeriğinde “…” , “…”, “…” gibi kullanımlara yer verildi, instagram ve facebook adlı sosyal paylaşım platformunda “…” adlı hesap, twitter adlı sosyal paylaşım platformunda da “…” adıyla hesap oluşturduğu ve hesap içeriklerinde de “…”, “…” ve benzeri kullanımlarının olduğu, davalının adına tescilli “…” markasını tescil edildiği şekliyle kullanmadığı, davalı kullanımlarının müvekkilinin “…” esas unsurlu markalarıyla iltibas yarattığı, bununda müvekkilin bilinirliğinden faydalanmaya, iltibasa ve karışıklığa sebep olacağı İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/143 D.İş sayılı dosyasından istihsal olunan delil tespiti rapor ile de tespit edilmiş olduğunu, 6- Ancak, yerel mahkemenin, ihtiyati tedbir talebine ilişkin değerlendirmeyi yaparken, delil tespiti raporundaki bilirkişi tespitlerini de dikkate almadığını, ihtiyati tedbir talebini reddettiğini, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir talebini değerlendirirken davalı hakkında İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/88 E. ve 2015/261 K. sayılı kesinleşmiş kararının müvekkil lehine kesin delil olduğunu dikkate almadığını, müvekkili ile davalı arasında, “…com.tr” domain adının terkini talebiyle görülmekte olan davada, davalının müvekkilinin marka haklarına, ticaret unvanına tecavüz ettiğini ve haksız rekabetin oluştuğunun tespiti ile bu fiillerin durdurulmasına, anılan dava tarihinde davalı adına kayıtlı olan “…com.tr” domain adının terkinine karar verildiğini, 7-Görüldüğü üzere, müvekkil markalarının esas unsurunun “…”, davalı markasının esas unsurunun ise tescilli olduğu şekil ile birlikte “…” olduğu, davalının “…” dışındaki kullanımlarının müvekkilin marka haklarına tecavüz teşkil ettiği yönündeki olguların kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit olup, anılan kesinleşmiş mahkeme kararının işbu davadaki kesin delil niteliği ve dolayısıyla da yerel mahkeme tarafından evveliyetl e dikkate alınması zorunluluğunun tartışmasız olduğunu, 8- Bilindiği üzere, kural markanın tescil edildiği şekliyle kullanılması olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için yerel mahkemenin tedbir talebinin reddine dair verdiği kararda belirtildiği gibi “…” , “…” “…” ve benzeri ibarelerin yardımcı unsur olduğu ve davalı markasının esas unsurunun “…” olduğu farz edilse dahi, bu durum davalıya müvekkilin markalarına ve ticaret unvanına -yerel mahkemenin tabiriyle- “yardımcı unsurlar” aracılığıyla tecavüz etme ve haksız rekabette bulunma hakkını vermediğini, konuyla ilgili Yargıtay’ın emsal kararlarının da bu yönde olduğunu, 9- Kaldı ki, davalı markasının esas unsurunun “…” olmadığını, “…” olduğunu , davalının …com.tr alan adını almakla müvekkili markalarına tecavüz ve haksız rekabete sebebiyet verdiği kesinleşmiş mahkeme kararıyla sabit iken davalının “…” “…”, “…” ve sair kullanımlarının evleviyetle müvekkili markasına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu, zira, davalının geçmişte ….com.tr alan adını alarak müvekkili markaları ile iltibas oluşturmaya ve tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığını, hali hazırdaki durumda da, davalı, eylemlerini bir ileri noktaya taşıdığını, “…”, “…”, “…” ve benzeri kullanımlarda bulunmaya başladığını, Davalının söz konusu davranışlarının müvekkiline telafisi imkansız zararlar vereceğini, müvekkili markalarını ve kurumsal kimliğini zedeleyeceği, dolayısıyla, yerel mahkemenin dosya kapsamını ve mevcut durumu yeterince değerlendirmeyerek ihtiyati tedbir talebimizi reddetmesinin telafisi imkansız zararlara sebebiyet vereceğini, 10- Bununla birlikte, müvekkili markasının tanınmış marka olduğu hususunun da dikkate alındığında – ki yerel mahkemenin bu hususu da değerlendirmediğini,- “tanınmış markaların karıştırılma tehlikesinin daha yüksek olduğunu” ve dolayısıyla müvekkili markalarının karıştırılma tehlikesiyle daha çok karşı karşıya olduğunu, ilave olarak davalının müvekkil markalarını sulandırma riskinin de bulunduğunun göz ardı edilmemesi gerekli olduğunu, 11-Davalının, her şeyden önce, müvekkili markasının tanınmışlık düzeyi nedeniyle müvekkili markasının reklam gücünde, eğitim öğretim sektöründeki olumlu imajından hukuka aykırı bir şekilde yararlanmaya çalıştığını. bunun içinde, adına tescilli “…” markasını kullanmak yerine müvekkilinin markası ve ticaret unvanına yaklaşan, onlarla iltibas ve haksız rekabet oluşturan kullanımlar gerçekleştirmekte, böylece müvekkilinin çekim gücünden, reklam değerinden ve tüketici çevresinden nemalanmaya çalıştığını, 12-İlaveten, davalının haksız kullanımlarıyla müvekkilin itibarına zarar vermesinin de söz konusu olduğunu, zira, müvekkilinin, Türkiye’nin en başarılı özel öğretim kurumları arasında olduğunu, ve Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı kendi müfredatını ve programını sahip olduğu okullarda kullandığını, müvekkilinin veliler/öğrenciler tarafından tercih edilmesinin en önemli sebeplerinden birisinin de bu husus olduğunu, oysa ki, davalının, müvekkili markasına yaklaştırarak, iltibas yaratarak yaptığı kullanımlarda “franchise verileceği” yönünde açıklamalarda yaptığını, bu durumun müvekkil şirketin tanınmış markasına, markasının reklam ve ayırt etme gücünün azalmasına, itibarının zedelenmesine yol açacağının şüphesiz olduğunu,zira, davalının müvekkili markasına yaklaştırarak yaptığı kullanımlarla eğitim öğretim hizmeti verilmesinin, bu hizmetin standartlarının müvekkilin üst düzey standartlarından düşük olması ve bu hizmetle ilgili tüketicilerin, olumsuzluklar ve kötü deneyimler yaşaması halinde, bu durumun müvekkiline mal edilmesi durumunun söz konusu olacağını, yine, tüketicilerin, davalı kullanımları sebebiyle müvekkili şirket ile bağlantı kurarak bu okulların ya da kurumların müvekkiline ait olduğunu düşünmeleri ya da yine müvekkiline ait daha düşük standartlarda ikincil grup bir eğitim öğretim kurumu olduğunu ya da müvekkiline ait okulların standartlarında değişiklikler meydana geldiğini düşünmeleri tehlikesi yaratacağını belirterek, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/164 E. Sayılı Dosyasından İstinaf Yolu Açık Olmak Üzere Verilen 27/10/2021 Tarihli İhtiyati Tedbir Talebinin Reddi Yönündeki Ara Kararın Kaldırılmasına, davalının, adına 2000 21471 numara ile tescilli “…” markasının aşarak ve müvekkilinin tescilli ve tanınmış markaları ve ticaret unvanı ile iltibas yaratan, yine müvekkili markalarına ve ticaret unvanına tecavüz ederek ve haksız rekabet oluşturan “…”, “…”, “…”, “…, “…”,”…”, şeklindeki kullanımlar ile “…” ya da “…” markasını öne çıkaran sosyal medya (instagram, twitter, facebook ve diğerleri) ve internet dahil her türlü mecrada, materyallerde –iş evrakı,fatura, işyeri/okul/kurs tabelası, iş yeri unvanı, Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümlerine göre kurum adı, kartvizit, iş yeri kaşesi, reklam ,tanıtım, broşür, yayın, ambalaj, yazılı , basılı, dijital her türlü materyal, sosyal paylaşım platformları, Google, yandex başta olmak üzere tüm arama motorları, web kullanımları başta olmak ve fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere- basılı ve dijital ortamlardaki ve unsurlardaki tüm kullanımlardan men edilmesi ve önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılması, müvekkilinin markalarına ve ticaret unvanına yaklaşan, onlarla iltibas ve haksız rekabet yaratan, adına … no ile tescilli “…” markasını aşan ve bu markanın dışında kalan her türlü kullanımlardan men edilmesi ve kullanımın önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılması, www…com / …com alan adının kullanılmasının ve de web sitesine erişimin engellenmesi,yönünde teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, tescilli marka ve ticaret unvanından doğan haklara vaki tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin durdurulması, önlenmesi ve ref’i, www…com/ …com alan adının terkini ve kullanımının önlenmesi, tescilli markaya ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden her türlü kırtasiye malzemesinin, eğitim öğretim materyallerinin, tanıtım broşürlerinin, tabelaların, iş kaşelerinin, kartvizitlerin vs tüm basılı unsurların toplatılması ve imhası, hükmün ilanı davası olup, davacı tarafça davalı adına … no ile 41. sınıfta “Okul hizmetleri, yatılı okul hizmetleri, ana okulu hizmetleri, akademi eğitim, öğretim kurslarının sağlanması hizmetleri, öğretim (özellikle küçük gruplar halinde) hizmetleri, mektupla öğrenim (açık öğretim) hizmetleri, bilgisayar eğitim hizmetleri, iletişim kursları hizmetleri, sürücü eğitim hizmetleri, eğitim ile ilgili sınav hizmetleri,özel öğretim klübü hizmetleri,araç ve cihaz kullanımı eğitimi,hizmet içi eğitim,eğitim tesislerinin sağlanması,eğitim hakkında bilgilendirme hizmetleri” için tescilli ve “…” markasının,kendi adına TPMK nezdinde tescilli ve tanınmış “…” esas unsurlu markalarına ve ticaret unvanına yaklaştırarak kullanıldığı ve bu surette davacının marka ve ticaret unvanından kaynaklanan haklarına tecavüz ve haksız rekabette bulunulduğu iddia edilerek “…”, “…”, “…”,“…, “…”,”…”, şeklindeki kullanımlar ile “…” ya da “…” markasını öne çıkaran sosyal medya (instagram, twitter, facebook ve diğerleri) ve internet dahil her türlü mecrada, materyallerde,iş evrakı,fatura,işyeri/okul/kurs tabelası, iş yeri unvanı, Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve Yönetmeliği ve sair ilgili mevzuat hükümlerine göre kurum adı, kartvizit, iş yeri kaşesi, reklam ,tanıtım, broşür, yayın, ambalaj, yazılı , basılı, dijital her türlü materyal, sosyal paylaşım platformları, Google, yandex başta olmak üzere tüm arama motorları, web kullanımları başta olmak ve fakat bunlarla sınırlı olmamak üzere- basılı ve dijital ortamlardaki ve unsurlardaki tüm kullanımlardan men edilmesi ve önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılmasını, müvekkili markalarına ve ticaret unvanına yaklaşan, onlarla iltibas ve haksız rekabet yaratan, adına … no ile tescilli “…” markasını aşan ve bu markanın dışında kalan her türlü kullanımlardan men edilmesi ve kullanımın önlenmesi, mevcut kullanımların durdurulması ve mevcut kullanımların kaldırılması, www…com / …com alan adının kullanılmasının ve de web sitesine erişimin engellenmesi, yönünde teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, Mahkemece, tüm dosya kapsamı, İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/143 d.iş sayılı dosyası birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin … esas unsurlu çok sayıda markanın tescilli olduğu, davalı şirketin ise dosya içeriğinden … numaralı “…” isimli markanın tescilli sahibi olduğu, her ne kadar davalı kullanımlarının “…” şeklinde değil de “…” olarak kullanıldığı tespit edilmiş ise de, davaya konu markaların esas unsurunun … olduğu, “…” ibaresinin tanımlayıcı mahiyette olduğu davalı markasının tescil tarihinin davacı markalarından daha önce olduğu dikkate alındığında davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hususunda bu aşamada yeterli kanaate ulaşılamadığı, tecavüze ilişkin iddiaların ancak kapsamlı bir yargılama neticesi değerlendirilebileceğinden bu aşamada koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilince yukarıdaki gerekçelerle iş bu karar istinaf edilmiştir. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2 maddesi uyarınca ” davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, ” sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması “, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi ” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “ Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Somut olayda dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre, davacı şirketine ait … esas unsurlu çok sayıda markanın, davalı … adına da, … numaralı “…” isimli markanın tescilli olduğu, davalının, markasını, “…” şeklinde değil de genellikle “…” şeklinde kullandığı, öte yandan davaya konu markaların esas unsurunun … olduğu, “…” ibarelerinin ise tanımlayıcı mahiyette olduğu, davalı markasının tescil tarihinin davacı markalarından daha önce olduğu, bu olgular karşısında ve her iki tarafın dosyaya sunduğu deliller karşısında davalı kullanımlarının davacını marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediğinin direk davanın esasına ilişkin bir husus olup, yargılamayla çözüleceği, mevcut deliller çerçevesinde, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli yaklaşık ispat şartlarının oluştuğunun bu aşamada söylenemeyeceği, kaldı ki ileride değişen koşullara göre alınabilecek bilirkişi raporu ve yaklaşık ispat şartlarının varlığının tespiti halinde mahkemece her zaman tedbir kararı verilebileceği, bu aşamada 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 27/10/2021 tarih ve 2021/164 E., Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021