Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1573 E. 2021/1607 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1573
KARAR NO: 2021/1607
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 02/09/2021
NUMARASI: 2021/92 E.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, teknoloji AR-GE firması olup, mobil ödeme sistemleri üzerinde araştırmalar yapmakta ve ürün geliştirip kullanmayı amaçladığını, fakat davalıya ait … nolu haksız olarak tescil edilmiş patent nedeniyle ürün geliştirmelerini tamamlayamadığını ve piyasaya süremediğini, bu nedenle de zarara uğradığını, aynı patente ilişkin kardeş kuruluşu … Aş.’nin İstanbul Anadolu 1. FSHH mahkemesinde görülen 2018/241 sayılı dosyaya ayrıca davalının aynı kardeş kuruluşa … Aş.’ye açtığı 2017/448 E. Sayılı dosyaları ile derdest olduğunu, dava konusu patentin başvuru tarihi 24/09/2009 olduğundan hükümsüzlük bakımından 551 KHK’nun geçerli olduğunu, patentin açık ve tam olarak tanımlanmadığı, 551 sayılı KHK’nun 5. Md.gereğince yeni ve tekniğin bilinen durumunu aşma şartlarını taşımadığını, bu nedenlerle patentin hükümsüzlüğüne ve 3.kişilere devrinin ve müvekkili şirkete karşı kullanılmasının/dava aşılmasının önlenmesine yönelik sicil kaydına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete ait söz konusu patentin hükümsüz kılınmasına yönelik birden fazla dava bulunduğunu, zaten davacı vekilince dilekçesinde bu davalardan bahsedildiğini, kendileri yönünden patentin patentlenebilir olduğunun tespit edildiğini, zaten patent hakkında İstanbul Anadolu 2. FSHH mahkemesinin 2013/47 E.sayılı dosyasında verilen kararla kesin hükmü bulunduğu, öncelikle bu nedenle davanın reddi gerektiği, ayrıca dava şartının tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece; 01/06/2021 tarihli ara kararla davacı vekilinin tedbir talebinin kabulüne karar verilerek dava konusu patentin TPMK kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmuştur. Davacı vekili mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına karşı sunduğu, 06/07/2021 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Öncelikle dava konusu taleplere ilişkin kesin hüküm bulunması sebebiyle, ayrıca herhalde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan şartların gerçekleşmemiş olması sebebiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, bu talebin mahkemece kabul görmemesi halinde ise- kabul anlamına gelmemekle birlikte-müvekkili şirketin ciddi hak kayıplarına uğrayacak olması nedeniyle ihtiyati tedbirin somut olayın koşullarına uygun nitelikte bir teminat karşılığı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ihtiyati tedbire itiraz üzerine yapılan 02/09/2021 tarihli duruşma ile; “Davalı vekilinin yapmış olduğu itirazın kısmen kabulü ile mahkemece verilen tedbir talebinin 50.000,00 TL teminat ile devamını diğer itirazların reddine,” karar verilmiş ve karar her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1.İhtiyati hacze itirazlarının hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, müvekkili şirketin zararını karşılamaktan uzak bir miktarda teminat belirlenerek müvekkili şirketin patent üzerindeki mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, 2. Yerel mahkemece hiçbir araştırma ve inceleme yapılmaksızın ihtiyati tedbir talebi kabul edildiğinden haksız ara kararın öncelikle bu sebeple kaldırılması gerektiğini, zira haksız olarak ikame edilmiş davaya ilişkin kesin hüküm bulunduğundan ihtiyati tedbir kararı öncelikle bu nedenle hukuka aykırı olduğunu, 3.Belirtilmelidir ki Turkcell tarafından ikame edilen ve İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/47 E. 2015/125 K. sayılı dosyası üzerinden karara bağlanan davada, davacı …’in müvekkil Şirkete ait patentin hükümsüz kılınmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, ve müvekkil Şirkete ait olan patentin davanın görüldüğü sıradaki sahiplerinin açmış olduğu tescilli patentin kullanımının durdurulması talepli karşı davasının ise kabulüne karar verildiğini, İşbu kararın temyiz incelemesine taşınmış olup asıl ve karşı davada verilen kararların onandığını, akabinde davacı Turkcell’in karar düzeltme talebine istinaden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından karar düzeltme talebi asıl dava olan patentin hükümsüzlüğü talebi açısından reddedilerek kesinleştiğini, böylelikle dava konusu patentin hukuka uygun nitelikte olduğu ve hükümsüzlüğü yönünde karar tesis edilemeyeceği kesin olarak Yargıtay kararı ile sabit hale geldiğini, daha önce hakkında kesinleşmiş karar bulunan patentin hükümsüzlüğü iddialarının kesin hükme rağmen yargı önüne taşınmasının mümkün olmadığını, Bu haliyle kesin kararın bulunduğu konuya ilişkin bir davanın açıldığı somut olayda, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarını hiçbir gerekçe göstermeksizin reddetmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, 4.Huzurdaki uyuşmazlığa ilişkin davacı taraf nezdinde bir kesin hüküm bulunduğunu, davacı …’in, kesinleşen bir davayı, huzurdaki davayı açmak suretiyle yeniden canlandırmaya çabaladığını, Dairece de takdir edileceği üzere, huzurdaki uyuşmazlığa ilişkin taraflar nezdinde kesin hüküm teşkil eden bir kesinleşmiş karar bulunduğunu, aksinin kabulünün davacının öngörülemez bir süre boyunca istediği heran müvekkili Şirkete ait patentin hükümsüzlüğüyle ilgili dava açarak patentin kullanılmasını engelleyebileceği anlamına gelmektedir ki bu durumun hukuk tarafından korunmasının mümkün olmadığını, 5.Buradan hareketle belirtilmesi gereken bir diğer husus da davacı Turkcell’in ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için iddialarını yaklaşık olarak ispatlaması gerekliliğinin de somut olayda gerçekleşmediğini 6. Somut olayda patentin değerine oranla oldukça düşük bir bedel üzerinden teminata hükmedilmesininde hukuka aykırı olup bu husus da yerel mahkemece göz ardı edildiğini belirterek bu durumda Yerel Mahkemece tesis edilen ihtiyati tedbirin devamına yönelik kısmen ret kararının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenledir ki istinaf taleplerinin öncelikle bu nedenle kabulü ile ilgili ihtiyati tedbire itirazlarının reddine ilişkin kararının kaldırılmasını ve davacının haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir talebinin reddini talep etmişlerdir. Davacı vekili katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme tarafından yazılan 02.09.2021 tarihli gerekçeli kararda 50.000 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbirin devamına karar verildiğin, ihtiyati tedbir talebinin devamına yönelik karar doğru bir şekilde verilmiş olsa da bu hususta teminat bedeli belirlenmiş olmasının hakkaniyete aykırılık içerdiğini, Patentin maddi değerinin düşük veya yüksek olması da davalının patenti kullanması engellenmediğinden zarara sebebiyet verecek bir unsur olmadığını verilen ihtiyati tedbirin niteliği gereğince davalının patentten kaynaklanan haklarına halel gelmediğini, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının teminatsız olarak verilmesi gerekliliğinin söz konusu olduğunu belirterek davalı yanın ihtiyati tedbire yönelik istinaf talebinin reddine, katılma yoluyla istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1. maddesinde; ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, 159/3. maddesinde; ” ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/2, maddesinde “ Talep edenin haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hakim karşı tarafı, dinlemeden de tedbire karar verebilir, HMK 309/3.maddesinde tedbir talep eden taraf dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” HMK 394/4 maddesi; tedbire itiraz dilekçe ile yapılır, itiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazın dayanağı olan tüm delillerini dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme ilgilileri dinlemek üzere davet eder, gelmedikleri taktirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme kararını değiştirebilir veya kaldırabilir hükümlerini taşımaktadır. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı) 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilere hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmış, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesinde, delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak yaklaşık ispat, tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Hakim HMK 30. maddesi gereğince yargılamayı makul sürede ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz masraf yapılmasını önlemekle yükümlü olduğundan, davalı tarafça tedbir konusu tasarım 3. kişilere devredildiği taktirde taraf teşkilinde sorun yaşanarak yargılamanın uzayacağı, hükmün etkinliği azalacağı gibi, davacı tarafın zararının artacağı, buna mukabil, sunulan deliller karşısında, patentin devrinin önlenmesine yönelik verilen tedbir kararıyla, davanın reddi halinde davalının uğraması muhtemel zararlarının karşılamaya dönük teminata hükmetmesinin ve teminat miktarının aynı ilkeler çerçevesinde dosya kapsamına uygun olduğu sabittir. Her ne kadar davalı vekilince aynı konuda başka mahkemeden verilen ve kesinleşen bir karar bulunması sebebiyle davayla ilgili olarak kesin hüküm bulunduğu, ayrıca başka mahkemelerde aynı konuda açılmış davalar bulunduğu, bunların dikkate alınması gerektiği ileri sürülmüşse de, bu hususlar yargılama aşamasında değerlendirilecek hususlar olup, davanın esasına ilişkindir. İhtiyati tedbir kararı 6769 Sayılı Kanun’da ve HMK’da düzenlenmiş geçici hukuki koruma türüdür. Bu niteliği itibariyle tedbir talebinin yapıldığı tarihte dosyaya sunulan dayanak belgeler nazara alınarak ve dava sonunda verilecek karar yönünden ihsası rey oluşturmamak kaydı ile gerekçeleri açıklanarak verilmesi gerekir. Mahkemece de bu kapsamda karar verildiğinden, usul ve yasaya aykırılık olmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Sonuç olarak mevcut delil durumu nazara alındığında; Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı) 159. maddesinde “verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri,” ve 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesinde “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halleri” koşulları gerçekleştiğinden, mahkemece tedbir kararı verilmesinde ve tedbire itirazın reddinde yasalara ve usule aykırılık olmadığından, her iki taraf vekilinin tüm istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/09/2021 tarih ve 2021/92 E. Sayılı ara kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı ve davalı tarafından ayrı ayrı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı ve davalı taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı ve davalı taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021