Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1571
KARAR NO: 2021/1638
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
NUMARASI: 2021/172 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Manevi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 1991 yılından bu yana tül perde, perdelik kumaş, tergal, elastik, dantel, polyester iplik ve ev tekstili üretim ve pazarlama, iç ve dış pazarlara satış ve mağazacılık konularında faaliyetlerde bulunduğunu, şirketin .. markası ile ev tekstili kategorisinde kendine ait koleksiyon grupları ile yerini aldığını, kendi sektöründe lider konumda olduğunu, “… Ltd. Şti.” adı ile faaliyet göstermekte olan ve müvekkili ile herhangi bir organik bağı olmayan davalının, müvekkiline ait “…” markasını ve ilgili markayı oluşturan yazı stilini kompoziysonu oluşturan şekli ihtiva eden ve neredeyse aynı logoyu haksız, izinsiz ve hukuka aykırı şekilde kullanarak ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaptığını, haksız ve suç teşkil eden eylemleri ile haksız maddi kazanç temin ettiklerini ve müvekkilinin piyasa nezdinde ciddi maddi kayba uğramasına ve müşteri itibar ve güvenilirliğinin zedelenmesine sebep olduğundan bahisle, fazlaya ilişkin tüm yasal hakları saklı kalmak kaydı ile; davacının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince tescilli markasına vaki tecavüzün, TTK hükümleri gereğince haksız rekabetin tespiti, men’i ve refini, taklit ürünlerin üretiminin ve satışının ihtiyati tedbir yolu ile teminatsız durdurulmasını, şimdilik 40.000-TL maddi ve 200.000.-TL manevi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu Mahkemesi’nde dava açılmış ise de; davada davalının yerleşim yeri mahkemesi olan Bursa mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının tüm talepleri yönünden zamanaşımı definde bulunduklarını, Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’inin 2020/109 D.İş sayılı dosyasında, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde müvekkili şirkete ait iş yerinde 1 adet paketli masa örtüsü tespit edildiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere söz konusı 1 adet ürünün, müvekkili şirket ile davacı … firması arasındaki ticari ilişki gereğince davacının siparişi üzerine üretildiğini ve bu amaçla elinde numune olarak bulundurduğunu, dosyaya sunulan faturalardan, taraflar arasında geçmişte yoğun bir ticari ilişki bulunduğu, müvekkilinin masa örtüsü, halı örtüsü gibi ürünleri davacının siparişi üzerine ürettiği ve davacıya teslim ettiğinin açıkça anlaşıldığını, Bursa … sor. numaralı dosyası ile müvekkili şirket yetkilisi … hakkında “Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üretmek veya hizmete sunmak” suçlamasında; müştekinin soyut iddiası dışında bir delil olmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, Davacı, müvekkilinin davaya konu ürün markasını kullanmak suretiyle kendilerinin bilgisi ve onayı dışında …. mağazasında satış yaptığı iddiasında bulunmuş ise de; iddianın gerçek olmadığını, Davacı … A.Ş. ile dava dışı … adı altında faaliyet gösteren … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin tamamı aynı olup …, … ve …’dan oluştuğunu, davacının kendisine ait … A.Ş. şirketinin … mağazaları aracılığıyla ürünleri satışa sunduğunu, sonraki zamanlarda davacının talebi üzerine … A.Ş firmasının aradan çıkarılarak yine ortakları aynı olan … A.Ş.’ye doğrudan satış yapıldığını, Davacı, … markalı ürünlerin kendi rızası dışında … A.Ş tarafından satışının gerçekleştirildiğini tespit etmesine rağmen ürünlerin toplatılması ve marka hakkının korununması için … adı altında faaliyet gösteren … A.Ş’ye aleyhine hiçbir başvuru yapmadığını, kötüniyetli olarak bu davayı açarak, aynı kişilere ait olan firmalar arasındaki hukuki ilişkiyi ve gerçek durumu mahkemeden gizlemek suretiyle haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacı iddiasını ispatlayamadığından, maddi ve manevi tazminat koşullarınıd oluşmadığını, davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini, Mahkemece verilen 05.11.2021 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin kararda “…bulunan masa örtüsü üzerinde davacı şirketin ticari unvanının yer aldığı, yine davalı şirketçe dosyaya sunulan faturalardan davacı şirketle aralarında ticari ilişki bulunduğunun görüldüğü” belirtilmek suretiyle isabetli bir tespit yapıldığını, mahkemece talep edilen ihtiyati tedbir kararının hukuka uygun bir şekilde reddedildiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin iş yerinde yapılan Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/109 D. İş dosyasında davacıya ait olduğu iddia edilen … markanın bir adet masa örtüsü bulunduğu, bulunan masa örtüsü üzerinde davacı şirketin ticari ünvanının yer aldığı, yine davalı şirketçe dosyaya sunulan faturalardan davacı şirketle aralarında ticari ilişki bulunduğunun görüldüğü, elde edilen bir adet … markalı masa örtüsünün ticari ilişki kapsamında numune olup olmadığı, marka hakkına tecavüz edip etmediği ancak kapsamlı bir yargılama neticesi değerlendirilebileceği bu aşamada marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete yönelik yeterli kanaat ve delile ulaşılamadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TÜRKPATENT nezdinde ”…” numarasıyla tescilli müvekkilinin markasının izninin dışında kullanılmasının önlenmesi, maddi, manevi tazminat ve ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, mahkemenin ihtiyati tedbir talebini reddettiğini, mahkemenin vermiş olduğu kararın müvekkilinin zararının artmasına sebep olduğunu, müvekkili şirket tarafından kullanılan tescilli markanın izinsiz olarak ticari amaçlı olarak kullanılması sebebiyle müvekkilinin ihtiyati tedbir talep etme hakkı bulunduğunu, müvekkiline ait marka ile davalı şirketin kullandığı marka ibaresinin birebir aynı olup 389. maddede yer alan unsurların somut olay bakımından gerçekleştiğini ve bu sebeple ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, 6769 sayılı kanunun 159. maddesi gereği sınai mülkiyet konusu haklar için ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, bu kararın verilebilmesi için dava konusu iddianın yaklaşık olarak ispat edilmiş olması gerektiğini, davalının üretim yapılan fabrikasında yapılan aramada, müvekkiline ait miss viola markalı ürünün bulunduğunu, üretim tesisinde müvekkilinin markasına ait ürünlerin bulunmasının marka hakkına tecavüz edildiğini yaklaşık olarak gösterdiğini, Delil dilekçesinde müvekkilinin markası kullanılarak … A.Ş.’ye yapılan satışlara ait faturalar ve müvekkili markasını ihtiva eden ürün yer aldığını, ürünün … mağazasından satın alındığını, üzerinde üretici olarak … yazdığını, faturayı kesen firmanın davalı firma olduğunu, müvekkilinin davalıya vermiş olduğu herhangi bir marka lisans sözleşmesi olmadığından, yapılan bu satışların müvekkilinin markasının haksız ve izinsiz olarak kullanıldığını gösterdiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere markaların benzer ve ürünlerin davalının üretim tesisinde olduğunu, Davalının müvekkilinin markası ile satış yapmasını önlemek için talep edilen ihtiyati tedbir kararı ile davalının herhangi bir zararı olmayacağını, karar ile müvekkilinin zararının önüne geçilececeğini, dava sürecinde marka ile yapılan satışların belirlenmesi zorlaşacağından, zararının belirlenmesinin mümkün olmayacağını, markanın tanıtılmasına büyük emek ve sermaye harcandığını, çabalar sonucunda ”…” ibaresinin tüketiciler nezdinde tanınır hale geldiğini, müvekkili şirket adına kayıtlı “…” ibareli marka ile yapılacak satışlardan dolayı tüketicinin uğrayacağı zararlardan müvekkilinin ticari itibarının zedeleyeceğini, verilecek zararın dava sonrasında tam olarak karşılanmasının mümkün olmadığını, açıkladığı ve re’sen gözetilecek diğer nedenlerle mahkemenin 05.11.2021 tarihli tensip zaptındaki ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına, davalı tarafından müvekkili markasının kullanılmasının önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; TÜRKPATENT nezdinde ”…” numarasıyla adına tescilli olan “…” markasını ve markayı oluşturan şekli ihtiva eden ve neredeyse aynı logoyu, davalının izinsiz ve hukuka aykırı şekilde kullanarak ürünlerinin satış ve pazarlamasını yaparak, haksız maddi kazanç temin ettiği ve ciddi maddi kayba uğramasına ve müşteri itibar ve güvenilirliğinin zedelenmesine sebep olduğundan bahisle, tescilli markasına vaki tecavüzün, TTK hükümleri gereğince haksız rekabetin tespiti, men’i ve refi, 40.000-TL maddi ve 200.000.-TL manevi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili, taklit ürünlerin üretiminin ve satışının ihtiyati tedbir yolu ile teminatsız durdurulmasına ilişkindir. Mahkemece, elde edilen bir adet … markalı masa örtüsünün ticari ilişki kapsamında numune olup olmadığı, marka hakkına tecavüz edip etmediği ancak kapsamlı bir yargılama neticesi değerlendirilebileceği bu aşamada marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete yönelik yeterli kanaat ve delile ulaşılamadığından reddine karar verilmiştir.10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1.maddesinde; ” Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nun 389/1. maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3. maddesi gereği, tedbir talep eden taraf dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun159. maddesinde, bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilere hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbir talep etme hakkı tanınmış, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesi gereği, delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak yaklaşık ispat, tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; Keşif mahallinde yer alan işletmede tespit isteyen tarafa alt olan “…” markası taşıyan ürünlerin tespiti için yapılan araştırmada görseline raporun 8.1/3 nolu maddesinde yer verilen ve şeffaf paket içindeki etiketin üst orta kısmında büyük harflerle “…” ibaresi, etiketin alt orta kısmında ise küçük harflerle “… A.Ş.” ibaresi bulunan 1 adet masa örtüsü bulunduğu, bu ürünün paketi içinde yer alan kağıt etiket üzerinde tespit isteyen adına …no ile tescilli “…” markasının aynen kullanıldığı ve bu kullanımın da markanın tescilli olduğu 24. Sınıf kapsamında olduğu, Keşif tutanağını imzalayan işyeri yetkilisi …’in beyanına göre keşif sırasında tespit edilen üzerinde “…” ibaresi yer alan 1 adet paketli masa örtüsünün numune olarak ellerinde bulunduğu, bu ürünü daha önce … A.Ş.’ye ürettikleri ve buna ilişkin faturaları da dosyaya ibraz ettikleri, aleyhine tespit istenen tarafça dosyaya sunulan ve görsellerine raporun B.1/6 nolu bendinde yer verilen 13 adet fatura incelendiğinde, faturaların tümünün … Ltd, Şti. tarafından … A.Ş. adına düzenlendiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Davacı tarafça markasını ihtiva eden ürünlere ilişkin olduğu iddia edilerek … A.Ş.’ne yapılan satışlara ait faturalar ibraz edilmiş olup, faturaların … tarafından kesildiği, ürün markası belirtilmeksizin ürün cinsinin yazılmış olduğu tespit edilmiştir. Mevcut delil durumu nazara alındığında; taraflar arasında tespit tarihinin öncesinde ürün üretimine yönelik ticari ilişkinin varlığı, bilirkişi raporunda belirtilen faturalar ile sübuta ermiştir. Mahallinde davacı tarafın markasına ait 1 adet ürün bulunmuştur. Taraflar arasındaki önceye dayanan ürün üretimine ilişkin ticari ilişki nazara alındığında; tespit edilen 1 adet ürünün, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu yada davalı tarafça iddia edildiği gibi, aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklanan numune ürün olduğu hususu ile davacı tarafça delil dilekçesi ekinde sunulan faturalardaki ürünlerin davacı markasına ait ürünler olduğu hususu mahkemece taraf delilleri toplanarak yapılacak yargılama ile belirlenecektir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159. maddesindeki “dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek” şartı ile 6100 Sayılı HMK’nun 390/3. maddesi gereği, tedbir talep eden tarafın haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğuna ilişkin koşul bu aşamada gerçekleşmediğinden, mahkemece tedbir talebinin reddinde yasalara ve usule aykırılık olmadığından, tüm istinaf sebeplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2021/172 E. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Talep eden tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/12/2021