Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1570 E. 2021/1578 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1570
KARAR NO: 2021/1578
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/10/2021
NUMARASI: 2021/155 E
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 22.03.2021 tarihinde hisse satış mutabakatı yapıldığını, hisse, marka, mal, borç bilumum ticari değerlerin devri için yapılmış ve bunun akabinde müvekkilinin devir konularından biri olan ”…” isimli markanın kendi adına tescilini Türk Patent ve Marka Kurumu Marka No:… Ticaret Hizmet no ile 19.04.2021 tarihinde yaptırdığını, taraflar arasında 22.03.2021 tarihli Hisse Satış Mutabakatına göre; … isimli Markanın da devrini içeren mutabakatın 7. Maddesine göre; davalı … Limited Şirketi ve …; dava konusu ”…” markasını (Türk Patent ve Marka Kurumu Marka No:…) herhangi bir şekilde kullanamayacağını ve bu markaya ait etiketlenmiş ürün ve ürünleri eski ve yeni müşterilere satmayacağını bu sözleşme imzalanmadan önce alınmış siparişlerin toplam tutarının bir bölümü veya tamamı sadece bu siparişlere mahsus olmak üzere 30.04.2021 gününe kadar tamamlayıp göndereceği şeklinde olduğunu, ancak davalının dava konusu … markasının sözleşmenin 8. Maddesine göre 30.04.2021 tarihine kadar Rusya, Ukrayna ve Belarus siparişlerini tamamlanıp gönderilmesi, daha sonrasında bilgimiz ve iznimiz dışında satış ve üretim yapılmaması gerektiğine dair Kartal … Noterliği 01.04.2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname çekilerek davalıya gönderildiğini, davalının anlaşmaya aykırı olarak markayı kullanmaya devam ettiğini, bu durumun tespiti için mahkememizin 2021/84 D. İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığın, yapılan keşif sırasında ”…” markalı etiket ve ürünler görüldüğünü, Müvekkili ile karşı taraf arasında yapılan yazılı sözleşmenin hükümlerinden, markanın müvekkiline devredildiğinin açıkça görülmekte olduğunu, karşı tarafın, markanın devredileceğini kendi iradesi ile yapılan sözleşmeyle imza altına almıştır. Açık bir irade beyanı bulunmakta iken Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından devre ilişkin tescil talebinin reddedildiğini, Bu ret kararının hukuka aykırı olup müvekkilini mağdur ettiğini, Müvekkilinin karşı tarafça da kabul edilen ve imzalanan sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesinden büyük zarar görmekte, hak kaybına uğradığını, karşı taraf sözleşmeye rağmen markanın devrini tescil ettirmemekle birlikte markayı hala kullandığını bu nedenlerle, Mevcut durumun korunması ve davanın etkinliğini temin etmek amacı ile … tescil numarası ile davalı adına tescilli bulunan … isimli markanın TPMK nezdinde tutulan marka sicil kaydına, SMK m. 159 m. 28 ve 30 başta olmak üzere ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri ve HMK’nın ilgili hükümleri uyarınca, dava sonuçlanıncaya dek 3. kişilere devrinin, satışının, rehin yahut lisans verilmesinin yahut başka şekilde herhangi bir hukuki işlem ve tasarrufa konu edilmesinin önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulmasına ve bu kapsamda hem tedbiren hem dava sonunda olmak üzere; Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Maddesine göre; müvekkile ait markanın her türlü araç, gereç, eşya, tabela, görsel, dergi, broşür, fatura, etiket , sosyal medya vs mal üzerinden kullanımının engellenmesine; marka tecavüzün vuku bulduğu her türlü araç ve gerece el konulmasına, tecavüzün devamını engellemek üzere tedbirler alınmasına, masrafların davalıya ait olmak üzere el konulan araç gereç ve malın şekillerinin değiştirilmesi silinmesi ve imhasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “HMK 389. Maddesi gereğince taraf teşkili açısından, dava konusu … tescil numarası ile davalı adına tescilli bulunan … isimli markanın tescil numaralı marka tescil belgesi, davalı adına tescilli ise dava sonuçlanıncaya kadar teminatsız olarak 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, 3. kişilere rehin yahut lisans verilmesinin yahut başka şekilde herhangi bir hukuki işlem ve tasarrufa konu edilmesinin önleyecek şekilde teminatsız olarak tedbir konulması talebi ile hem dava sonunda olmak üzere, Sınai Mülkiyet Kanunu 149. Maddesine göre; müvekkiline ait markanın her türlü araç, gereç, eşya, tabela, görsel, dergi, broşür, fatura, etiket, sosyal medya vs mal üzerinden kullanımının engellenmesine, marka tecavüzün vuku bulduğu her türlü araç ve gerece el konulmasına, tecavüzün devamını engellemek üzere tedbirler alınmasına, masrafların davalıya ait olmak üzere el konulan araç gereç ve malın şekillerinin değiştirilmesi silinmesi ve imhasına yönelik tedbir talebinin, her ne kadar davacı tarafça davalıya sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi ve haksız fiil nedeniyle meydana gelen zararın tazmini için dava açılmışsa da, davalının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği tespiti ve değerlendirmesi yargılamayı gerektirdiğinden HMK’nın 389. madde şartlarına uymadığı gerekçesiyle reddine,” karar verilmiştir. Tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesince özetle; Taraflar arasında 22.03.2021 tarihli Hisse Satış Mutabakatına göre; … isimli Markanın da devrini içeren mutabakatın 7. maddesinin; ”davalı … Limited Şirketi ve …; dava konusu ”…” markasını (Türk Patent ve Marka Kurumu Marka No:…) herhangi bir şekilde kullanamayacağını ve bu markaya ait etiketlenmiş ürün ve ürünleri eski ve yeni müşterilere satmayacağını bu sözleşme imzalanmadan önce alınmış siparişlerin toplam tutarının bir bölümü veya tamamı sadece bu siparişlere mahsus olmak üzere 30.04.2021 gününe kadar tamamlayıp gönderecektir.” şeklinde olduğunu, ancak buna rağmen İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/84 D. İş sayılı dosyasında yapılan tespitlerle, ”…” markalı etiket ve ürünlerin yapılan keşif sırasında görüldüğünü, bunun sözleşmeye aykırı kullanımı ifade ettiğini, davalının sosyal medya hesabından … ve … isimli markaların ürünlerinin satışına devam ettiğini beyan ederek tedbir talebinin kısmen reddine yönelik verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında; markanın hükümsüzlüğüne yönelik olarak açılan davada, tedbir talebinin kısmen reddine yönelik yapılan istinaf başvurusunun incelemesinde; … tescil numarası ile davalı adına tescilli bulunan ”…” isimli markaya ilişkin taraflar arasında yapılan sözleşme bulunup bulunmadığı (davalı savunmasına göre bu yönde bir sözleşme veya vaat bulunmadığı ileri sürülmektedir.), var ise sözleşmeye ilişkin yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiği, somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbirin kısmen reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, tedbir talep eden tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/10/2021 tarih ve 2021/155 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/12/2021