Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/155 E. 2021/149 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/155 Esas
KARAR NO: 2021/149
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/12/2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2019/250 E.,
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Davacı … San. A.Ş.’nin 1974 yılında …tarafından İstanbul Topkapı’da kurulduğunu, endüstriyel alüminyum folyo ürünleri ile üretime başlayan …, gıda ve su sektörlerine ambalaj malzemeleri sağlayarak ürün yelpazesini genişlettiğini, Çorlu tesisine taşındığı, üretim hattında, dört adet rotogravür baskı makinesi, bir adet metal ofset matbaası, ikisi çift taraflı laklama yapabilen toplamda beş adet laklama ve laminasyon makinesi, bir adet ko-ekstrüzyon makinesi, 6 adet dilme ve birçok kapak kesme makineleri bulunduğunu, bunlarla beraber metal kapak üretiminde kullanılan pek çok sayıda pres, vida makinesi de mevcut olduğunu, …’nun, bu makine parkuru sayesinde, çok geniş bir ürün yelpazesi ile hizmet verdiğini, 2011 yılı üretim kapasiteleri referans alındığında, 2.100.000.000 folyo kapak, 556.000.000 metal kapak üretme kapasitesine sahip olduğunu, pazarın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilmek ve yeni pazarlara açılabilmek için 2004 yılında, grubun ve sektörün ilk firması olan … San. A.Ş. ile … birleşme kararı aldığını, güçlü imajından dolayı … çatısı altında birleşildiğini ve … marka olarak kullanılmaya başlandığını, … markası ile ilaç, gıda, yağ, alkollü ve alkolsüz içecek sektörlerine metal ve metal-plastik kompozit ürünler üretildiğini, gerçekleştirdiği üretim faaliyetleriyle ilgili olarak, eyleme geçmeden evvel fikri mülkiyet haklarına ihlal oluşturup oluşturmadığı hakkında inceleme yapıldığını, buluş basamağına sahip olmadığı halde tescil olunan davalı …/S firmasına ait 2010/11054 sayılı Patentin Hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine, müvekkil davacı …’nun dilekçemiz içeriğinde görsellerine de yer verilen ürünleri üretip piyasaya sunması eylemlerinin, sırasıyla davalı …/S firmasına ait 2010/11054 ve davalı …, …’a ait 2012/02316 sayılı patent belgelerinden doğan hakları ihlal etmediğinin tespitine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirkete ait … sayılı Avrupa Patenti, Türkiye’de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile tescil edildiğini, söz konusu patentin konusunun “…” olup, 09.08.2007 tarihinden itibaren 20 (yirmi) yıl süresince koruma kapsamında olduğunu, tescilli usul patentinin konusu buluş olan peynir üretme yöntemi ile peynir yapımında kullanılan ve sızdırmazlık özelliği ile peynirin her noktasında homojen bir tuz dağılımı olmasını sağlayan ve patent konusu buluş için olmazsa olmaz parça olan plastik membranın; patentin tamamlayıcısı niteliğinde olduğunu, usul patenti içerisinde yer alan plastik membranların yine davalı şirket tarafından üretildiğini, aynı şekilde, davalı … adına tescilli … sayılı Avrupa Patenti, Türkiye’de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile “Plâstik veya metal konteynerler için bir kapak takma sistemi ve kapaklar” için 24.04.2012 tarihinden itibaren 20 (yirmi) yıl geçerli olacak şekilde tescil edildiğini, EK-2, Plâstik veya metal konteynerler için bir kapak takma sistemi ve kapaklara ilişkin Patent Belgesi), …’e ait … numaralı patente ilişkin tüm talep ve dava haklarının, davalı şirket’e devredilmesi nedeniyle, davalı şirket …’in bu patent bakımından hak ileri sürmesinin mümkün olmadığına dair iddialarına itibar edilmesinin mümkün olmadığını, … adına tescilli patente ilişkin tarifname incelendiğinde, patente konu buluş bir kapak takma sistemi olup, tekniğin bilinen durumunun aksine kapaklar takılırken başlangıçta tamamı ile ayrılmadığını, kapakların arasında belli bir açı bulunmakta, bu açı sayesinde kapakların iki tarafında açma tırnakları oluşmakta, ayrıca kapak üretimi için kullanılan materyalden maksimum seviyede faydalanma sağlanmakta ve materyal firesi en aza indirgenmekte olduğunu, davacı şirketin dava dilekçesinde, davalı Şirkete ait … sayılı Avrupa Patenti, Türkiye’de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile tescilli usul patentinin, buluş basamağı taşımadığına ilişkin dosyaya sunulan mütalaanın taraflı olduğunu, bilirkişi incelemesi ile açıklığa kavuşacağını, her türlü kullanım ve tasarruf hakları davalılara ait olan tescilli patent haklarının davacı şirketçe ihlal edilmekte olduğunu, patente konu kapakların davacı şirket tarafından üretildiğini, ticaret hayatına sokulduğunu, bu nedenle davacı şirkete ihtar çekildiğini, davacı şirket tarafından, önce bu membranların kendileri tarafından üretilmediği, sonra ise membranların ayırt edici özelliği olmayan plastik parçaları olarak lanse edildiği ve kendi içlerinde açıkça çelişkiye düşüldüğünü, sızdırmaz membranların davalı şirketin patent haklarının ayrılmaz parçası olduğunun ayrıca patente konu şekilde üretilen kapakların davalılara ait patentin ihlali niteliğinde olduğunu, Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “Buluşun Dolaylı Kullanımının Önlenmesi” yan başlıklı 86. Maddesi gereğince önleme haklarının bulunduğunu, davacı şirkete karşı taraflarınca, İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/249 Esas numaralı davası ikame edildiğini, davacı şirketçe üretilen kapakların, doğrudan davalı patenti kapsamında olduğu ve bu kapakların üretiminin, davalılara ait kapak patentini doğrudan ihlal niteliği taşıdığını, davacı şirketin dava dilekçesinde yer verdiği 90 derecelik açı içeren kapakların, davalıları ait patent hakkı ile ilgisi olmadığını, patent koruması kapsamına giren açılı kapakların davacı şirketçe üretildiğinin tespit edildiğini, davacının dava dilekçesinde sunduğu kapakların, gerek davalılarca açılmış İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/249 Esas numaralı dava ile gerekse huzurdaki dava ile ilgisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından dava dilekçesinde yer verilen kapakların, herkes tarafından üretilen kapaklar olup, müvekkillerin patent hakkına konu kapakların dik açıyla üretilen kapaklar olmadığını, davacı şirket tarafından, patent belgesinde tanımlandığı şekilde birbirlerini belli bir açı ile kesen kapak üretimi de yapılmakta olduğunu ve davacı şirket bunların aksine dik açılı kapakları ileri sürerek Mahkeme nezdinde kafa karışıklığına sebebiyet vermeye çalıştığını, tüm bu hususlar çerçevesinde, haksız ve hukuk aykırı ihtiyati tedbir kararları kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. gerekmektedir. Mahkemece 08/08/2019 tarihli tensip ara kararı ile, tedbir kararı verilmiştir. Davalılar vekili 12/03/2020 tarihli dilekçesi ile tensiben verilen 08/08/2019 tarihli tedbire ve 06/02/2020 ihtiyati tedbir kararına karşı 12/03/2020 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiştir. Davalılar vekilinin itirazının değerlendirilmesi için mürafaa günü verilmiş ancak Mahkeme tarafından 07/05/2020 tarihli mürafaa duruşmanın, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 30.03.2020 tarih ve “Corona Virüsü Hakkında Alınacak Tedbirler” konulu öneri duyurusu uyarınca gerek davanın tarafları gerekse de toplum sağlığı dikkate alınarak tedbiren ertelenmesine karar verilen erteleme tutanağında davalılar vekilinin ihtiyati tedbire yönelik itirazının dosya üzerinden değerlendirilmesine karar verilmiştir. Dairemizin 01/10/2020 tarih ve 2020/2005 Esas 2020/109 Karar sayılı kararıyla; davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının reddi kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya mahkemesine gönderilmiş, Dairemizin kararı gereğince davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının mürafaa günü değerlendirilmesine karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 03/12/2020 tarihli ara kararıyla; İddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde,mahkememizce verilen 06.02.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararına karşı davalı vekilince bilirkişi incelemesinin yokluklarında yapılması,bilirkişi raporunun hatalı olduğunu belirterek tedbirin kaldırılmasını talep etmiş ise de,dava konusu patentin hükümsüzlüğü istemi üzerine,teknik inceleme zorunluluğu gereği yaptırılan sadece tedbire ilişkin bilirkişi incelemesinde,davacı ürün ve eylemlerin davalılara ait 2010/11054 ve 2012/02316 sayılı patent haklarına tecavüz oluşturmadığı yönünde rapor sunulduğu,rapor üzerine mahkememizce teminat karşılığı verilen tedbir kararının yaklaşık ispat koşullarına uygun olarak verildiği, mahkememiz tarafından verilen ihtiyati tedbir koşullarında bir değişiklik olmadığından davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tescil ile kazanılmış bir sınai mülkiyet hakkının, yetersiz bir bilirkişi raporu ile kısıtlandığını, müvekkillerin peynir üretimi alanında yıllardır faaliyet gösteren ve süt ürünleri sektörüne yön veren kişiler olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, akıl almaz inceleme yöntemi ve tespitlere yer verilen bilirkişi raporu dayanak gösterilerek, davalıların tescile dayalı üstün hakkının yok sayılmasının kabul edilemeyeceğini, davalı Şirkete ait … sayılı Avrupa Patenti, Türkiye’de de Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … sayı ile tescil edildiğini, söz konusu patentin konusunun “…” olup, 09.08.2007 tarihinden itibaren 20 (yirmi) yıl süresince koruma kapsamında olduğunu, (EK-2, …ne dair Patent Belgesi), davalılara ait patent haklarının ihlal edildiği taraflarınca öğrenildiğinde ve akabinde davacı şirkete karşı 19 Ağustos 2019 tarihinde İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2019/249 Esas sayılı davası ikame edildiğini ve söz konusu davanın halen derdest olup, davacının davalıların tescilli patent haklarını ihlal nitelikli eylemlerinin durdurulması ve ayrıca davalıların uğradığı zararın tazmin talebiyle ikame edildiğini, davalı … adına tescilli ve davalı Şirket adına lisans hakkı verilmiş olan ürün patentine ilişkin tarifname incelendiğinde görülecektir ki, patente konu buluş bir kapak takma sistemi olup, tekniğin bilinen durumunun aksine kapaklar takılırken başlangıçta tamamı ile ayrılmadığını ve burada, son ayırma işlemi, bir kapak takma sistemi aracılığıyla bir doldurma ve sızdırmaz kapak takma makinesinde gerçekleştirildiğini, ayrıca bu patent hakkı kapsamında korunan sistemde kapakları ayıran kesme işleminin doğrultusu, kapak sırasının hareket doğrultusuna göre belli bir açıda olduğunu ve kapakları ayıran bu kesme işleminin açısı, kapak sırasının hareket doğrultusuna göre, bu hareket doğrultusu tercihen kapak sırasının uzunlamasına doğrultusu ile çakıştığı için 90 derece olmadığını, davacı tarafça davalılara ait patentlere ilişkin ihtiyati tedbir talep edilmesi üzerine, davacının üretim tesislerine gidilerek sadece davacının nezaretinde, sadece davacının temin ettiği ilgisiz ürünler kapsamında inceleme yapıldığını, tedbir kararına dayanak olarak alınan bilirkişi raporunun, davacının dahi iddia ve taleplerini aştığını, bilirkişi, membranların malzemesinin, dava dışı firma tarafından üretildiği belirtilmiş, ancak rapor boyunca sızdırır membrandan bahsedilirken raporun kanaat kısmında bir anda sızdırmaz membranlardan bahsedilmeye başlandığını, davalı şirket adına tescilli usul patentinin en önemli özelliğinin, süzme peynir üretiminde sızdırmaz membran kullanımı olduğunu, bu usul patenti, sızdırmaz membran ile birlikte bir bütün olduğunu, davacı tarafın derhal korunmasını gerektiren bir hakkı bulunmadığını, 10 yıldır tescilli olan ve ticari olarak milyonlarca gelir sağlar nitelikteki patent haklarının 50.000 TL gibi bir teminat karşılığında kısıtlanmasının kabul edilebilir olmadığını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkemede 08.08.2020 tarihinde açılan dava ile Buluş basamağına sahip olmadığı halde tescil olunan davalı …/S firmasına ait 2010/11054 sayılı Patentin Hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile müvekkil davacı …’nun eylemlerinin, sırasıyla davalı …/S firmasına ait … ve davalı …, …’a ait … sayılı patent belgelerinden doğan hakları ihlal etmediğinin tespitinin talep edildiğini, Mahkemenin davalı …/S firmasına ait … ve davalı …, …’a ait … sayılı patent belgelerinden doğan hakların müvekkile ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi isteminin değerlendirilebilmesi için de mahallinde keşif yapılmasına ve bilirkişi raporu alınmasına karar vermiş, talimat yoluyla keşfin yapılması ve bilirkişi raporunun alınmasını müteakip de 06.02.2020 tarihli kararıyla 50+50=100.000 TL teminat karşılığında davalı …/S firmasına ait … ve davalı …, …’a ait 2012/02316 sayılı patentten doğan hakların …’ya karşı ileri sürülmesinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı tesis ettiğini, davacının, davalı yanın patentlerine bir ihlali olmadığını, davalı yana ait … sayılı patentin hükümsüzlük koşullarının bulunduğunu, Davalının patentlerinin 10 yıldan buyana tescilli olmasının, hükümsüz kılınamayacaklarına veya ihlal iddiasının varlığına ilişkin bir sonuç doğurmayacağını, Davalı adına tescilli … sayılı patent hükümsüzlüğü koşulları gerçekleşmiş olduğundan devrin önlenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararının hukuka uygun olduğunu, davalının … sayılı patentinin, buluş basamağına sahip olmadığını, bilirkişi raporuna konu ürünlerin davalının müvekkile gönderdiği ihtarname ekinde bulunan ürünlerin aynısı olduğunu, davacının ürettiği ürünlerin delikli membran ve dik açı ile kesilmiş kapaklar olduğunu, bu ürünlerin, patent hakkı kapsamında olmadığını, patentten doğan hakların müvekkile karşı ileri sürülmesinin engellenmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararının ve buna yapılan itirazların reddine dair karar hukuka uygun olduğunu, davacıdan istenen 105.000,00 TL teminat mahkemeye sunulduğunu, Bilirkişi raporunda bir kısım sonuca etkisiz maddi hatalar bulunmasının, içeriğindeki maddi tespitlerin yok sayılmasını gerektirmediğini, ortada bir ihlal bulunmamasına kaşın tedbir kararlarının kaldırılmasının, mevcut durumda meydana gelebilecek değişmeler nedeniyle davacının çok ciddi zararlara uğramasına, hukuka uygun üretim eylemlerinin engellenmesi riskine ve bunun sonucunda rekabet serbestisini yok edeceğini, Davalı tarafın, ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazlarının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava ve tedbir, davalı şirkete ait Avrupa Patent Ofisi’nde, Türk Patent ve Marka Kurumu’nda tescilli … numaralı usul patentinin hükümsüzlüğü, Davacı şirketin davalılara ait tescilli patent haklarını ihlal etmediğinin tespiti, davalı Şirkete ait … numaralı patentin devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalılara ait tescilli patent haklarının davacıya ve üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesinin engellenmesi istemine ilişkindir. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. Maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390.maddesinde ise “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, davalının patentinin da tescilli olması karşısında, davalı adına kayıtlı markanın yargılama süresince üçüncü kişilere devrinin önlenmesi ve davacıya karşı ileri sürülmesi dışındaki tedbirler açısından yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek ve tedbirlere hükmetmek mümkün olmamakla birlikte, hükümsüzlük davalarında dava konusu olan markaların üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de, bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun ya da zararın davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, bilirkişi raporu dosyası içeriği, Türk Patent ve Marka Kurumu kayıtları bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, yargılama gerektirmekle birlikte verilen tedbirin niteliği yani sadece tarafları ilgilendiren tedbir olduğu dikkate alınarak yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda; mahkemece belirlenen teminat miktarının tarafların menfaat dengesi ve ihtiyati tedbirin amacına uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu sebeplerle, aleyhine tedbir kararı verilen davalı tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun ve davacı vekili istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/12/2020 tarih ve 2019/250 E. sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2021