Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/154 E. 2021/152 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/154 Esas
KARAR NO: 2021/152
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2020 (Ara Karar)
NUMARASI: 2020/322 E.,
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İstanbul 20 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/312 Değişik iş sayılı dosyasında İhtiyati tedbir isteyen vekili dilekçesinde özetle; Finansal kiralama kanunu çerçevesinde 19/10/2018 tarih ve … numara ile tescilli; … numaralı finansal kiralama sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye konu malın davalıya teslim edildiğini, davalının sözleşme gereği kira bedellerini ödemediğini, bunun üzerine ihtarname tebliğ ettiklerini, 60 günlük süresi içinde davalının edimini yerine getirmediği gibi; malı da iade etmediğini, 60 günlük yasal sürenin dolması nedeniyle sözleşmenin fesih olunduğunu, kiralanan malın mülkiyetinin müvekkili şirkete ait olduğunu, bu nedenlerle kiralanan malla ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. İstanbul 20 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/312 Değişik iş sayılı dosyasında tedbir kararı vermiştir. Davalı vekili Değişik İş sayılı dosyadan sonra açılan İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/322 Esas sayılı dosyada ihtiyati tedbire karşı itiraz dilekçesinde özetle; davacı vekilinin her ne kadar İstanbul 20 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/312 Değişik İş sayılı ihtiyati tedbir kararının bulunduğundan bahsetmiş ise de; iş bu kararın uygulanmadığını ve bu nedenle müvekkili şirketin haberdar olmadığını, davada ileri sürülen iddiaları kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin konkordato mühleti içerisinde olduğundan hakkında konkordato yargılamasının görüldüğü mahkemece verilen tedbir kararı uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ve uygulanması mümkün olmadığını, ayrıca teminatsız olarak verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle müvekkilinin uğrayacağı bütün zararları karşılayacak teminat verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirkete icra dosyasından herhangi bir tebligat yapılmadığından kabul anlamına gelmemek kaydı ile ihtiyati tedbir kararının 1 haftalık hak düşürücü sürede uygulanmadığını, kararın icraya konulmasının uygulandığı anlamına gelmediğini, geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbirin çok uzun süre uygulanmadan ayakta kalmasının, kötüye kullanıma açık bir durum ortaya çıkaracağını, davacının ileri sürdüğü ancak dava dilekçesi ekinde tebliğ edilmeyen haricen inceleme ile öğrenilen tedbir kararının uygulanmadığının açık olduğunu, davaya konu menkullerin konkordato sürecindeki müvekkili şirketin İdare nezdindeki ticari faaliyetlerini devam ettirmesi için, konkordato projesinin başarıya ulaşabilmesi için kullanılması elzem olan menkuller olduğunu ve menkullerin montajlı vaziyette olduğundan ilgili şantiyede mahkemece inceleme yapılırsa; iadeleri tedbir talep eden davacıya teslimlerinin kesinlikle mümkün olmayacağını, konkordato projesinin başarıya ulaşması için müvekkilin şirketin hakkında verilen tedbir kararı uyarınca ticari faaliyetin devamı gerektiğinden ihtiyati tedbir kararının usule ve hukuka uygun olmadığını, bu nedenle ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına aksi halde uygulanmadığından kalktığının, geçerliliğinin bulunmadığının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir talebinde bulunan vekili UYAP üzerinden e-imzalı olarak gönderdiği cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirket tarafından sunulan deliller esas alınarak ve taraflar arasında akdedilen finansa kiralama sözleşmesinin 13.b maddesi uyarınca teminatsız olarak verilen ihtiyati tedbir kararı, ihtiyati tedbiri değerlendiren mahkemece, davalının konkordato sürecinde olduğu bilgisi sunulmuş olmasına karşın verildiğini, ihtiyati tedbir kararını veren mahkemenin, davalının somut durumunu bilmekte, buna karşın mahkemeye sundukları cari hesap dökümleri kapsamında hiç bir ödeme yapmadığını da kolayca tespit edebilmiş durumda olduğunu, davalının iddia ettiğinin aksine, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/312 D.İş sayılı dosyasından verilen kararının bir ihtiyati tedbir kararı olduğundan ve konkordato mahkemesince davalının vurgu yapmaya çalıştığı gibi bir ihtiyati haciz kararı olmadığından davalının ihtiyati tedbire itirazının reddi gerektiğini, ihtiyati tedbir karar tarihinin 26/06/2020 olduğunu, kararın icraya konulması tarihinin 30/06/2020 ve dava tarihinin 10/07/2020 iken yani Müvekkili Şirketçe tüm sürelere riayet edilerek yürütülen hukuki süreçte davalının sürelere ilişkin itirazının mahkemeyi yanıltmaya dönük müvekkili şirketi zarara uğratma gayesi taşıyan kötü niyetli iddialar olduğunu, bu nedenlerle davalının ihtiyati tedbire itirazının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbire itiraz üzerine duruşma açılarak, 10.12.2020 tarihli ihtiyati tedbire itiraz talebinin reddine ilişkin ara kararıyla; Mahkememizin 10.12.2020 tarihli celsesinde; İhtiyati tedbir kararının 1 haftalık süresi içerisinde infazının talep edildiği ve bu tarihten iki haftalık süresi içerisinde bu davanın açıldığı, taraflar arasındaki finansal kiralama sözleşmesinin 13/b maddesi gereğince teminat alınmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin yerinde olduğu, finansal kiralamaya konu malların mülkiyetinin davalıya ait olmadığından konkordato tedbirleri kapsamında kalmayacaklarından davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılması veya ihtiyati tedbir kararının süresinde uygulanmadığından kalkmış sayılmasına karar verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; konkordato mühletindeki davalı şirket hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, davacı vekili dava dilekçesinde İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2020/312 Değişik İş sayılı ihtiyati tedbir kararının bulunduğundan bahsetmiş ise de iş bu karardan uygulanmamış olması nedeniyle davalı şirketin haberdar olmadığını, esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verileceğini, İcra İflas Kanunu’nun “kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçları” başlıklı 294. maddesinin birinci fıkrasında, “mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz…” denildiğini, konkordatoya tabi alacaklar bakımından borçlunun malvarlığına ihtiyaten haciz veya tedbir konulabilmesinin mümkün olmadığını, -teminat yatırılmadan verilen ihtiyati tedbir kararı hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle müvekkillerin uğrayacağı bütün zararları karşılayacak teminat verilmesi gerekir iken Mahkemece hükmedilen teminatsız tedbir kararı hakkaniyete ve usule aykırı olduğunu, -ihtiyati tedbir kararı yasal süresinde uygulanmadığından kendiliğinden kalkmış olduğunun kabulü gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun ” İhtiyati tedbir kararının uygulanması” başlıklı 393. Maddesi 1. Fıkrası gereği, bir haftalık süre kanuni ve hak düşürücü bir sürenin geçmiş olduğunu, tedbir kararını alan, asıl davasını açmış ancak süresinde uygulamamışsa bu durumda da tedbirin kalkması öngörüldüğünü, yasanın 397. Maddesi 1. Fıkrası hükmüne göre; “İhtiyati tedbir kararı dava açılmasından önce verilmişse, tedbir talep eden, bu kararın uygulanmasını talep ettiği tarihten itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davasını açmak ve dava açtığına ilişkin evrakı, kararı uygulayan memura ibrazla dosyaya koydurtmak ve karşılığında bir belge almak zorundadır. Aksi hâlde tedbir kendiliğinden kalkar.” denildiğini, Davacının ihtiyati tedbir kararının icraya koyulduğunu bildirmiş ise de -davalı şirkete işbu icra dosyasından herhangi bir tebligat yapılmadığından kabul anlamına gelmemek kaydı ile- işbu karar 1 haftalık hak düşürücü sürede uygulanmadığından tedbir kararının kalktığını kabul etmek gerektiğini, kararın icraya koyulmasının uygulandığını anlamına gelmediğini, icra dosyasından davalı şirkete gelen herhangi bir tebligat veya uygulama mevcut olmadığından Tedbir kararının kalktığının kabul edilmesi gerektiğini, -konkordato mühletinde olan davalı şirketin ticari faaliyetlerinde kullandığı menkuller hakkında tedbir kararı verilemeyeceğini, leasingli menkullerin şirkette durması ve çalışmasının şirketin ticari hayatının devamı için gerekli olan hususlardan biri olarak kabul edilmesinin zorunlu olduğunu, istinaf taleplerinin kabulüne, incelemenin duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılmasına, usul ve yasaya aykırı olarak verilen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/3222 esas sayılı 10/12/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik verilmiş talebin reddi kararının kaldırılmasına, talebin usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü ile, İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/312 D.iş dosyasından verilen 26.06.2020 tarihli ihtiyati tebdir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı vekilince 10/12/2020 tarihli duruşmaya katılım sağlandığını, ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının davalı vekilinin huzurunda yüzüne karşı tefhim edildiğini, davalı vekilinin söz konusu karardan 18 gün sonra 28/12/2020 tarihinde istinaf başvurusu yaptığını, davalının süresinde olmayan istinaf başvurusunun usulden reddini talep ettiklerini, -Konkordato mahkemesince davalının kendi mülkiyetinde bulunan mallara ilişkin verilen koruma niteliğindeki tedbir kararı ile mülkiyeti müvekkil şirkete ait finansal kiralama sözleşmesine konu mallar hakkında verilmiş ihtiyati tedbir kararı tamamen ayrı mahiyette olduğunu, verilen ihtiyati tedbir kararının, mülkiyeti davalı şirkete ait mallar hakkında verilmiş olduğunu, davalının mallarına ilişkin olmadığını, Davalı ile Müvekkil Şirket arasında akdedilen finansal kiralama sözleşmesinin 13/b maddesinde; “Kiralayanın ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir başvurularında veya Kiralananın tasarruf hakkını elde etmek için teminat verdiği hallerde bu teminatlara ilişkin doğacak masraflardan sorumlu olduklarını ancak her halükarda Kiralayanın ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz için teminat yatırmak zorunda olmadığını ve Kiralayanı bundan vareste tuttuklarını,…” ifadesine yer verildiğini, buna göre Müvekkil Şirketin ihtiyati tedbir başvurusu kapsamında teminat göstermesi zorunluluğundan bizzat davalının kendisinin, Müvekkil Şirketi vareste tuttuğunu, -davacı şirketçe tedbir kararının, süresi içerisinde icraya konulduğunu, dosyada mübrez olan ve ihtiyati tedbiri tamamlayıcı unsurlardan olan derkenar süreci ile davanın süresi içerisinde açıldığı, tedbir kararının süresi içerisinde icraya konulduğu ve icra dosyası tetkikinden görüleceği üzere tedbirin uygulanmasının süresinde talep edildiğinin kolayca tespit edileceğini, verilen ihtiyati tedbir karar tarihi 26/06/2020, kararın icraya konulma tarihi 30/06/2020 ve geri alım dava tarihi 10/07/2020 iken davalının sürelere ilişkin itirazının kötü niyetli olduğunu, -konkordato mahkemesince finansal kiralama konusu malların, Müvekkil Şirkete iadesinin önlenmesine ilişkin verilmiş açık bir karar olmadığını, Davalının, mülkiyeti müvekkil şirkete ait mallara dair kira ödemelerini yapmayarak menfaat elde etmeye devam etmesinin alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesinin bozulmasını sağlayacak nitelikte olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Talep, Finansal Kiralama Sözleşme Feshine İhtiyati Tedbir istemine itiraza ilişkindir. Davalı, İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, karara karşı aleyhine tedbir istenen şirketin konkordato sürecinde olduğunu ve kesin mehil verildiğini beyanla tedbir kararı verilemeyeceğini savunmaktadır. Uyuşmazlık konkordato talebi üzerine kesin mühlet süresi içinde finansal kiralamaya konu mallar bakımından tedbir kararı verilip verilmeyeceğine ilişkindir. Bu nedenle öncelikle bazı hukuki düzenlemelerle ilgili açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. Konkordato; dürüst bir borçlunun, alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden bir cebri anlaşma olup, bununla alacaklılar, borçluya karşı alacaklarının bir kısmından feragat ederler ve/veya borçluya borcunu ödeme konusunda belli bir süre verirler, borçlunun bu süre içinde, borcunun kabul edilen kısmını ödemekle borçlarının tamamından kurtulmasını sağlayan bir hukuki müessesedir. Konkordatonun amacı borçluyu borçlarından ve eğer iflas şartlarını taşıyorsa muhtemel bir iflastan kurtarmak, alacaklıların da belirli bir vadede ve/veya indirimle alacaklarını tahsil etmelerini sağlamaktır. 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Factoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 3/1- ç) maddesinde; Finansal kiralama: Bir finansal kiralama sözleşmesine dayalı olmak koşuluyla, bu Kanun veya ilgili mevzuatı uyarınca yetkilendirilen kiralayan tarafından finansman sağlamaya yönelik olarak bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi; kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınması; kiralama süresinin malın ekonomik ömrünün yüzde sekseninden daha büyük bir bölümünü kapsaması veya finansal kiralama sözleşmesine göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerlerinin toplamının malın rayiç bedelinin yüzde doksanından daha büyük bir değeri oluşturması hâllerinden herhangi birini sağlayan kiralama işlemini ifade edeceği, 23/1. maddesinde; finansal kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayan finansal kiralama şirketine ait olacağı, ancak, tarafların sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilecekleri düzenlenmiştir. Finansal kiralama, davacı şirketin kullandığı makinelerin bir kısmını elde etme metodu olup, bunların taksitleri ticari borçlar gibi sayılmamalı ve faaliyet giderlerinden kabul edilmelidir. Bir başka anlatımla bunların ödenmemesi ya da tedbir kapsamında geciktirilmesi 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’na ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırıdır. Hukuki mülkiyeti başkasına ait üretim araçları ile üretim yaparak, bir yandan bu makinelerin yıpranmasına neden olunması, öte yandan gelir elde edilmesi ve fakat finansal kiralayana ödenmesi gereken taksitlerin ödenmemesi düşünülemez(Benzer nitelikte Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2014 tarihli 2014/3128 – 8269 Esas-Karar sayılı ilamı) Feshedilen finansal kiralama sözleşmesine konu mallar, kiralama şirketlerine ait olup bu mallar konkordato talep edilen şirketin mülkiyetinde değildir. Kondordato Mahkemesince verilen, tedbir verilemeyeceğine ilişkin kararların şahsın malvarlığını koruyan tedbirlerden olduğu, finansal kiralama konusu malların, konkordato talep edilene ait mallar olmadığı, hatta aktiflerin de dahi gözükmediği, ayrıca 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 23/1. maddesinde finansal kiralama konusu malın mülkiyeti kiralayan finansal kiralama şirketine ait olduğu da açıkça düzenlenmiş olup, konkordato mahkemesinin mevzuat hükümlerini gözden kaçırarak tedbirin finansal kiralamaya konu malları da kapsadığına karar verdiği düşünülemez. Konkordato davasında verilen mühlet kararı borçlunun mal varlığının muhafazasını amaçlayan bir ara karar olup, finansal kiralama konusu malların mülkiyetinin davacı … şirketine ait olup davalı şirketin malvarlığına dahil olmadığı, konkordato mahkemesince bu mallara dair verilmiş bir tedbir kararı da bulunmadığından itirazın reddine karar verilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, mahkemece Değişik İş dosyası üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup, bu dosya HMK’nın 397/4. maddesine göre, asıl dava dosyasının eki olduğundan, Değişik İş dosyasında verilen ihtiyati tedbire itiraz talebinin, davanın açıldığı mahkemece değerlendirildiği, davanın süresinde açıldığı,Teminat alınmamasına yönelik itirazların değerlendirilmesinde ise HMK 392/2 madde hükmü gereği durum ve koşulların gerektirdiği takdirde mahkemenin teminatsız tedbir kararı verebileceği vurgulanmış olup; davacının isteminin dayanağının sözleşme olduğu, durum ve koşullar gereği teminat alınıp alınmayacağının mahkemenin takdirinde olup bu durumda İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmesinde ve teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, somut olay bakımından davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/322 E. ve 10/12/2020 tarihli ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA, 5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/02/2021