Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1533 E. 2023/956 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1533
KARAR NO: 2023/956
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/01/2021
NUMARASI: 2016/119 E. – 2021/7 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Tecavüzün Mevcut Olmadığının Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … Ticaret A.Ş’nin 1964 yılında kurulduğunu, ülkemiz ve pek çok ülkede üretim yapan ilk ve tek Türk Enerji şirketi olduğunu, zamanla … Holding bünyesinde yer aldığını ve Holdingin en önde gelen şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili firmaların sınai haklara değer veren ve başkalarının haklarına da saygı gösteren bir holding olarak 1.000 civarında muhtelif sınıflarda tescilli marka, birçok incelemeli patent ve patent başvurularına sahip olduğunu, Pirfenidon etken maddesinin ilk defa 1974 yılına ait … numaralı patentte açıklandığını, 1990 yılına ait … nolu patentte idiyopatik pulmoner fibrozis hastalığının tedavisinde kullanılabileceğinin açıklandığını, her iki patentin de süresi sona erdiği için molekülün kullanımının herkese açık olduğunu, kamusal alanda olması nedeniyle her firmanın kural olarak bu molekülü içeren bir ilaç üretme hak ve yetkisine sahip olduğunu, müvekkilin etken maddesi pirfenidon olan bir ilacı piyasaya sürmeyi amaçladığını, Endikasyon patentlerinin, zaten bir hastalığı tedavi ettiği bilinen etken madde kullanımının, örneğin dozunun ayarlanması yoluyla yine aynı hastalığı daha kolay/etkili tedavi ettiğinin bulunduğu patentler olduğunu, bu patentlerin korunma açısından en çok tartışılan patentler olduğunu, diğer taraftan, asıl patenti biten ama herhangi bir usul patenti (doz v.s.) olan bir ilacı, bu usul endikasyon patentlerine tecavüz etmeden, farklı yöntemler kullanarak üretmenin, kullanmanın ve satmanın mümkün olduğunu, müvekkili tarafından yapılan araştırmalarda, pirfenidon molekülünü halen koruyan bir patent bulunmamakla beraber, davalı şirketin bazı “endikasyon patentlerinin” bulunduğunun saptandığını, davalıya ait bu patentlerin TR …, TR … ve TR … sayılı patentler olduğunu, davacının piyasaya sürmeyi düşündüğü ilacın, davalıya ait patentlerin hakkını ihlal etmediğini, davalının endikasyon patentlerinde korunan tüm unsurların dikkate alındığını, ve istemlerde yer alan unsurları ihlal etmeyecek şekilde patentte idiyopatik pulmoner fıbrozu (IPF) tedavi edecek bir başka ilaç geliştirildiğini belirterek 551 sayılı KHK’nın 149. maddesi gereğince, davalının patent belgelerine hiçbir şekilde tecavüzde bulunulmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usul yönünden, davacının 551 Sayılı KHK’nın 149. maddesindeki önceden ihtar çekme şartını yerine getirmeden bu davayı açtığını, bu nedenle işbu davanın dava şartının yerine getirilmediğinden reddinin gerektiğini, davacının piyasaya sürmeyi düşündüğü ilacın, davalıya ait patent haklarına tecavüz ettiğini, davacı yanın dava dilekçesinde ürününün davalının patentlerine ihlal edip etmediğini kanıt delillerini dosyaya ibraz etmediğini, davalı tarafından layık-ı veçhile beyanda bulunulabilmesi için davanın çözümünde kilit delil niteliğini haiz ruhsat dosyalarının incelenmesi gerekeceğini, davacı yanın dava dilekçesinde yer verdiği birtakım beyanlardan, her ne kadar ürünün adı zikredilmemiş olsa da, ürününün … ticari isimli ürün olduğu anlaşıldığı, davaya konu ürünün … olduğu var sayılarak cevapların verileceğini, Sağlık Bakanlığı TÎTCK resmi internet sitesinden KÜB ve KT dokümanlarının üçüncü kişilerin erişimine açık olması sebebiyle, dava konusu ürünün … olduğu ve KÜB ve KT bilgilerine göre davalının patent haklarına tecavüz ettiğinin anlaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın kısmen kabulü ile, davacının ruhsata konu “…” isimli ürününün davalının “TR …” sayılı patentine tecavüz oluşturmadığının tespitine, davacının ruhsata konu “…” isimli ürününün davalının “TR …” ve “TR …” sayılı patentlerinin kapsamına girdiği bu nedenle tecavüz oluşturduğu anlaşıldığından, bu istemler yönünden davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacılar vekili tarafından 17/08/2021 tarihinde sunulan istinaf başvurusuyla; İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/119 Esas sayılı kararının kaldırılmasına, usule ilişkin istinaf taleplerinin değerlendirilmek suretiyle dosyanın İstanbul 1 Nolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/388 esasında görülen (hükümsüzlük ve patente tecavüze dair karşı dava) davanın sonucu beklenmek üzere Mahkemesine gönderilmesine, davalarının tümden kabulüne, TR .., TR .. ve … sayılı patentlere tecavüz edilmediğinin tespitine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından 05/10/2021 tarihinde sunulan istinaf başvurusuyla; ilk derece mahkemesinin TR … ve TR … sayılı patentler bakımından tecavüzün tespiti nedeniyle davanın bu patentler bakımından reddi yönündeki kararının yerinde olduğunu, bilirkişiler tarafından müvekkiline ait TR … sayılı patente ilişkin yapılan değerlendirmenin eksik inceleme içerdiğini, bu yöndeki itirazlanın giderilmediği hususları dikkate alınarak mahkeme’nin 2016/119 E. 2021/7 K. sayılı kararın TR … sayılı patent bakımından KISMEN KALDIRILMASINA ve davanın tümden reddine, karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekilinin Dairemize sunduğu 07/09/2023 tarihli dilekçesinde istinaf kanun yolundan feragat ettiklerini beyan etmiştir. Davalı vekilinin Dairemize sunduğu 22/09/2023 tarihli dilekçesinde istinaf kanun yolundan feragat ettiklerini beyan etmiştir. İstinaf başvuru hakkından feragati düzenleyen 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi uyarınca; başvuru yapıldıktan sonra feragat edilir ve dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmiş ve henüz karar bağlanmamış ise, başvurunun feragat sebebiyle reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından 05/05/2023 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusundan feragat edildiğinden, vekaletnamesinin incelenmesinden kanun yollarından feragat etmeye yetkili ve e-imzasının güvenli olduğu görüldüğünden, 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince davacılar ve davalı tarafın istinaf dilekçesinin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf aşamasında istinaftan feragat etmesi sebebiyle istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince REDDİNE,2- Davalı vekilinin istinaf aşamasında istinaftan feragat etmesi sebebiyle istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 349/2. maddesi gereğince REDDİNE,3- Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talebinde bulunan davacılar ve davalı tarafa iadesine,4- İstinaf talebinde bulunan davacılar ve davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,5- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/09/2023