Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1505 E. 2021/1536 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1505 Esas
KARAR NO: 2021/1536
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/07/2021
NUMARASI: 2020/126 E. – 2021/143 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … başvuru numarası ile yapılan başvurunun, TÜRKPATENT nezdinde davalı adına … tescil numarası ile 20.09.2000 tarihinde 29.sınıfta yer alan hazır çorbalar ve bulyonlar bakımından tescil edildiği, ancak söz konusu markanın, davalı tarafından tescil edildiği tarihten bu yana kullanılmadığını, TÜRKPATENT nezdinde … tescil numarası ile kayıtlı olan marka sahibinin davalı … A.Ş. olduğu kayıtlardan anlaşıldığını, ancak … A.Ş. tarafından dava konusu “…” adlı markanın asla kullanılmadığını, 6769 sayılı SMK’nın artık kullanılmayan markalar için iptal ve hükümsüzlük hükümleri öngördüğü 6769 sayılı SMK’nın 9. maddesinin 1. fıkrasında tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmaksızın tescil edildiği mal veya hizmet bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verileceğinin açıkça hüküm altına alındığını, 6769 Sayılı SMK’nın 26. maddesinin 1-a bendinde ise, 9. maddenin 1. fıkrasında belirtilen haller mevcutsa Kurum tarafından markanın iptaline karar verileceğinin düzenlendiğini, söz konusu markanın, davalı şirket tarafından asla kullanılmamakta olduğu markanın davalı tarafından 29.sınıfta tescilli olması açıkça hak kaybına sebebiyet verdiğini, “…Öte yandan kullanılmayan markaların iptal edileceğine dair yasal düzenlemelerin amacı; kullanılmayan ve atıl durumda bulunan markaların gereksiz yere marka sicilini işgal etmelerinin önüne geçmektir… (Bölge Adliye Mahkemesi İstanbul 16.Hukuk Dairesi 30/12/2019 T. , 2019/2384 E. 1 2019/2874 K. sayılı kararı).” Kanunun 192. maddesinde, 26. maddenin kanunun yayım tarihinden itibaren 7 yıl sonra yürürlüğe gireceği düzenlendiğinden davalı adına tescilli “Dinamik” markasının iptaline karar verilerek TÜRKPATENT nezdinde kaydının silinmesine karar verilmesini yukarıda yapılan açıklamalar gereğince Kurum yerine hükümsüzlüğünü, iptaline ve sicilinden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket adına tescilli … sayılı … markasının, 29. sınıfta yer alan “hazır çorbalar ve bulyonlar” malları bakımından kullanılmadığı iddia edilerek, 6769 s. SMK hükümleri uyarınca iptalinin talep edildiğini, müvekkili şirket tarafından dava konusu marka kullanıldığından işbu davanın reddi gerektiğini, Müvekkili şirketin … A.Ş. İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu nezdinde … sicil numarası ile 05.06.1995 tarih ve 3799 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edilmekle kurulduğunu, müvekkili şirketin iştigal konusunun “her çeşit ticari malların toptan ve perakende satıcılığı, büyük satış mağazalarının açılması ve işletilmesi olduğunu.” müvekkili şirketin yüksek kalitede temel gıda ve tüketim malzemelerinin mümkün olan en düşük fiyatta ve çok düşük maliyette halka sunulduğu hard discount zincir marketlerinin işletilmesi konusunda faaliyet gösterdiğini, söz markalardan yaklaşık 650 ürün ile sınırlı ürün çeşidine sahibi olduğunu, ana hedefinin ise çok sayıda öz markalı ürüne sahip olduğunu, kalite araştırmaları konusunda ticaret alanında herkes tarafından niteliği ve tecrübesi kabul görmüş bir dernek olan …(…)’ nin açıkladığı Müşteri Memnuniyet Endeksi 2014 yılının 4’üncü çeyrek sonuçlarında daha önceki yıllarda da olduğu gibi, zincir marketler arasında en yüksek puanı alarak birinci olduğunu, zincir marketçilikte müvekkili şirketin öncü olduğunu ve tanınmış bir marka haline geldiğini ve en önemlisi ürünlerinin tüketiciler tarafından çok iyi bilindiğini ve tanındığını, dava dilekçesinde, müvekkili şirkete ait … sayılı markanın 29. sınıfta “Hazır çorbalar ve bulyonlar.” için iptali talep edildiğini, davacı şirketin iptal istemini dayandırdığı yasal düzenlemeye bakıldığında “Markanın tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir sebep olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir.” hükmüne havi olduğu görüldüğünü, somut uyuşmazlıkta da müvekkili şirket dava konusu markayı kullandığını, yine davacının davayı müvekkili şirket markasının başvuru tarihinden yaklaşık 10 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra açmış olduğunun da sabit olduğunu, davacı şirketin de kötü niyetli olduğunu ve huzurdaki dava ile kendisine tanınan dava hakkını kötüye kullandığını bu bağlamda huzurda görülen davanın MK 2 bağlamında reddine karar verilmesi gerektiğinden, davacı şirketin huzurdaki davayı açmakta hukuki yararı da bulunmadığından, müvekkil şirket adına 29. sınıfta tescilli … tescil nolu …, … tescil nolu … ve … tescil nolu … markalarının varlığı göz önüne alındığında, birebir aynı işarete sahip markanın benzer ve ilintili mallar bakımından tescili mümkün olmayacağından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Dava, davalı … A.Ş adına kayıtlı … numaralı … markasının tescilli olduğu 29. Sınıfta kullanılmaması sebebi ile iptaline ilişkin olup, davacı tarafından, davaya konu markanın davalı şirket tarafından tescil edildiği tarihten itibaren kullanılmadığı belirtilerek markanın iptaline karar verilmesinin talep edildiği, davalı şirket tarafından davacı şirketin davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı ayrıca markanın da kullanıldığı belirtilerek davanın reddinin talep edildiği, mahkememizce davaya konu … numaralı … markasının kullanılıp kullanılmadığı yönünde davalı şirketçe sunulan deliller ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davaya konu … markasının tescilli olduğu 29. Sınıfta “hazır çorbalar ve bulyonlar” emtiaları bakımından kullanılmadığı yönünde rapor sunulduğu, bu şekilde her ne kadar davaya konu markanın kullanılmadığı anlaşılmış ise de; davacı şirketin iş bu davayı açmada hukuki yaranın bulunup bulunmadığı yönündeki davalı şirket itirazı ve mahkememizce yapılan resen inceleme neticesi, öncelikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/02/2012 tarih ve 21011/10-642 esas 2012/38 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, “Medeni usul hukukunda hukuki yarar mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından korunan bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. Öte yandan bu hukuksal yararın “hukuki ve meşru”,” doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel olması” gerekir”. 6100 sayılı HMK.’nın 114/1-h bendinde hukuki yarar açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Buna göre dosya esası incelendiğinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir hukuki münasebetin olmadığı, yine davacı şirketin dava konusu … numaralı … markasına benzer sınıflarda ve benzer isimde herhangi bir marka başvurusunun olmadığı gibi davacı şirketin davalı şirketle aynı ticari faaliyet alanında da olmadığı, bu şekilde davacı ile davalı arasında dava konusu markaya ilişkin olarak hiç bir fiili veya hukuki, küçük bile olsa bir münasebetin olmadığı, yine 6769 sayılı SMK’nın 26/2. Maddesine göre iptal davasının ilgili kişilerin açabileceğinin belirtildiği, davacı şirketin davaya konu markanın iptaline ilişkin ne tür bir ilgisinin olduğuna dair dosyaya herhangi bir delil sunmadığı, dosya içeriğinden de böyle bir ilişki içerisinde olmadığının anlaşıldığı bu sebeple yasa kapsamında belirtilen ilgili kişiler sınıfına girmediği, buna göre davacının iş bu davayı açmakta hem HMK’.nın 114/1-h maddesinde belirtilen hukuki yarar koşulunu taşımadığı hem de SMK.’nın 26/2 maddesinde belirtilen ilgili kişiler kapsamına girmediği anlaşıldığından hukuki yarar yokluğu sebebi ile davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Tüm iddialarının, dosya kapsamında bulunan çelişkisiz ve tarafsız olan bilirkişi raporuyla ispatlanmış olduğunu, … tescil numaralı 20.09.2000 tarihli ve 29. sınıfta bulunan “…” markasının, tescil edildiğinden bu yana kullanılmadığının sabit olduğunu, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) ‘Markanın Kullanılması’ başlıklı 9. maddesi “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” ve İlgili kanun maddesini takiben SMK’nın ‘İptal hâlleri ve iptal talebi’ başlıklı 26. maddesi ise “Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir: a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması. …” hükümlerine göre iptali gerektiğini, davalının ciddi, sürekli ve markaya özgün bir marka kullanımı olduğunu ispatlayamadığını, kullandığını dahi ispatlayamadığını, kanun koyucu tarafından koyulan ve amacı “sicilde temizlik ilkesi” olan hüküm doğrultusunda açmış oldukları davada kötü niyetli olmadıklarını, -Davalarının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş ise de, kanun koyucunun, SMK kapsamında markanın kullanılmaması sebebiyle iptali istemi için herhangi bir sebep öngörmediğini, ayrıca söz konusu kullanılmayan markanın iptali kararının verilmesinin bir kimsenin hakkına ulaşması bakımından gerekli ve zorunlu olduğunu, -İlk derece mahkemesince huzurdaki davanın SMK m.26/2’de yer alan “kullanmama sebebiyle markanın iptalini ilgili kişilerin Kurum’dan isteyebileceği” hükmüne dayanılarak hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, SMK m.26/2’de yer alan ilgili kişiler ibaresinin geniş yorumlanması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesinin, dava konusu “DİNAMİK” markasının kullanılmadığını kabul etmesine karşın HMK’da yer alan hukuki yarar şartını oldukça dar bir biçimde yorumlayarak müvekkil şirketin hukuki yararının olmadığını iddia ederek davanın usulden reddine karar verdiğini, İlk derece mahkemesinin SMK’da yer alan amir hükme karşı hukuki yararın var olup olmadığını sorgulayarak hukuki yararın varlığını oldukça dar bir şekilde yorumlaması, özel nitelikte bir kanun olan SMK’nın hükmüne açıkça aykırı olduğunu, dava konusu marka ile benzer isimde ve aynı veya benzer sınıflarda bir marka başvurularının bulunması halinde huzurdaki davanın zaten SMK m.9 ve m.26’ya dayanarak değil, SMK m.5 veya 6. maddelere dayanarak ikame edilmesi gerekeceğini, SMK m.25’te kanun koyucunun, SMK m.26’nın aksine “menfaati bulunanlar” diyerek hükümsüzlük davası açacak tarafın menfaati olmasını, yani hukuki yararı bulunmasını aradığını, ancak SMK m.26’da ise “ilgili kişiler” denilerek SMK m.25’in aksine katı bir hukuki yarar şartı aranmadığını, müvekkili tarafından huzurdaki dava ikame edildiği sırada dava konusu marka ile benzer isimde aynı veya benzer sınıflarda herhangi bir marka başvurusunun bulunmamasının, daha sonrasında bulunmayacağı anlamına gelmediğini, ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, kullanılmama sebebiyle markanın iptaline ve markalar sicilinden terkinine ilişkindir. 6769 Sayılı SMK 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava, 6769 Sayılı SMK’nın yürürlükte olduğu 06/12/2017 tarihinde açılmıştır. 6769 Sayılı SMK’nın; Markanın kullanılması başlıklı 9/1 maddesinde; “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.” İptal hâlleri ve iptal talebi başlıklı 26. Maddesinde: “(1) Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir: a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması. b) Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi. c) Marka sahibi tarafından veya marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanım sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması. ç) 32 nci maddeye aykırı kullanımın olması. (2) İlgili kişiler, Kurumdan markanın iptalini isteyebilir. (3) Marka iptal talepleri, talep tarihinde sicilde marka sahibi olarak kayıtlı kişilere veya hukuki haleflerine karşı ileri sürülür. (4) Markanın, beş yıllık sürenin dolması ile iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarih arasında tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından ciddi biçimde kullanılmış olması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendine ilişkin iptal talepleri reddedilir. İptal talebinde bulunulacağı düşünülerek kullanım gerçekleşmişse talebin Kuruma sunulmasından önceki üç ay içinde gerçekleşen kullanım dikkate alınmaz. (5) İptal hâlleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, sadece o mal veya hizmet yönünden kısmi iptale karar verilir. Marka örneğini değiştirecek biçimde iptal kararı verilemez. (6) İptal incelemesi sırasında hak sahibinin değişmesi hâlinde, sicilde hak sahibi olarak görünen kişiye karşı işlemlere devam edilir. (7) İptal talepleri, iptali istenen markanın sahibine tebliğ edilir. Marka sahibi bir ay içinde talebe ilişkin delillerini ve cevaplarını Kuruma sunar. Söz konusu bir aylık süre içinde talep edilmesi hâlinde Kurum bir aya kadar ek süre verir. Kurum gerekli gördüğü takdirde ek bilgi ve belge sunulmasını isteyebilir. Kurum, iddia ve savunmalar ile sunulan deliller çerçevesinde dosya üzerinden kararını verir.” Yürürlük başlıklı 192. maddesinde; “(1) Bu Kanunun; a) 26 ncı maddesi yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra, b) 23 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 69 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen yenileme taleplerinin yapılması gereken süreye ilişkin hükümleri ile 46 ncı maddesinde düzenlenen amblem kullanım zorunluluğuna ilişkin hükümleri yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra, c) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.” İptal yetkisinin mahkemeler tarafından kullanılması başlıklı geçici 4. Maddesinde; ” (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır. (2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır. (3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.” Düzenlemeleri yer almıştır.Davaya konu iptali istenen markanın TPMK nezdinde, … tescil numaralı 20.09.2000 tarihli ve 29. sınıfta bulunan “…” markası olduğu anlaşılmıştır. 556 Sayılı KHK’nın 14. maddesi “Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir sebep olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir. Aşağıda belirtilen durumlar markayı kullanma kabul edilir: a) Tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması, b) Markanın yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılması, c) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması, d) Markayı taşıyan malın ithalatı” hükmünü içermekteydi. Mülga 556 Sayılı KHK’da tescilli markanın kullanılmaması ve kullanılmamasına bağlanan sonuçlar iki ayrı hükümde yer almaktaydı. Bunlardan biri, “markanın kullanılması” başlığı altında yer alan ve markayı kullanma sayılan haller ve buna aykırılık halinde markanın iptalini düzenleyen 14. maddesi, diğeri de 14. maddede belirtilen şekilde kullanılmayan markanın hükümsüzlüğüne karar verilebileceğini düzenleyen 42/1-c hükmü idi. Anayasa Mahkemesi önce 24.07.2014 tarih ve 29070 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 09.04.2014 tarih ve 2013/147 Esas, 2014/75 Karar sayılı kararı ile 42/1-c hükmünü, daha sonra 06.01.2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 14.12.2016 tarih, 2016/148 Esas, 2016/189 Karar sayılı kararı ile 14. madde hükmünü iptal etmiştir. 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK 10.01.2017 tarihli ve 29944 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 22.12.2016 tarihli 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 191. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6769 Sayılı SMK’nın 192. maddesi uyarınca özellikle iptal hallerini düzenleyen 26. maddesi ile 23, 69 ve 46. maddeleri yayımı tarihinden bir süre sonra, diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. SMK’nın iptal hallerini düzenleyen 26. maddesi Kanun’un yayımı tarihinden 7 yıl sonra yürürlüğe girecektir. Yine SMK’nın Geçici 4. maddesi gereğince 26. maddenin yürürlüğe girmesine kadar geçecek sürede iptal yetkisi anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılacaktır. 6769 Sayılı SMK’nın “Markanın Kullanılması” başlıklı 9. maddesinde ise Mülga 556 Sayılı KHK’nın 14. maddesine koşut düzenleme yer almış olup bu madde ise SMK’nın yayın tarihinde yürürlüğe girmiştir. Açılan bir davada dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6769 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Açıklanan bu düzenlemeler gereğince, dava tarihi itibariyle 6769 Sayılı SMK’nın yürürlükte olması, bu yasanın belirtilen 9., 26., 192 ve geçici 4. maddeleri de dikkate alındığında, dava tarihi itibariyle 6769 Sayılı SMK hükümleri gereğince değerlendirme yapılması gerektiği, davada 6769 sayılı SMK’nın ilgili maddelerine dayanıldığı, mülga 556 Sayılı Marka KHK’da olduğu gibi, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 9.maddesinde de bir markanın sahibi tarafından, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir sebep olmaksızın, tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmaması veya kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilmesi hali markanın iptali sebebi olarak kabul edilmiştir. Kullanılmayan markanın iptalinin istenileceği mercii SMK’nın 25.maddesinde Türk Marka ve Patent Kurumu olarak gösterilmiş ise de, SMK’nın 192 ve geçici 4.maddeleri uyarınca, bu yetki 10.01.2024 tarihine kadar mahkemelerin görevine bırakılmıştır. Kullanmama sebebiyle hükümsüzlük davalarında markanın kullanıldığı veya kullanmamanın haklı sebeplere dayalı olduğunun ispat külfeti marka sahibinin üzerinde yani davalıdadır. Zira markanın kullanıldığını ancak marka sahibi ispat edebilir. Bu konuda delil serbestisi geçerli olup, marka sahibi markasını kullandığını delil niteliğine haiz olmak koşuluyla gazete ve dergilerdeki duyuru , tanıtım reklamları , üzerinde tarih bulunan ve piyasaya dağıtıldığı ispatlanabilen ve baskı tarihi bulunan katalog, broşür gibi tanıtım araçları,dijital ortama konulduğu tarihin ispat edilmesi koşuluyla internet ortamındaki kayıtlar, fatura ve benzeri her türlü delille ispat edebilir. Yine markanın kullanımından söz edilebilmesi için kullanımın “ciddi” bir kullanım olması veya markanın kullanılmamasının haklı bir sebebe dayanması gerekir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan araştırma neticesinde alınan bilirkişi raporlarıyla da desteklendiği üzere, somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça markayı kullandığını veya kullanmamanın haklı sebebe dayandığını ispat edememiş olduğundan, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi kanun koyucunun amacı ile bağdaşmadığı, anlaşılmakla, kanundaki düzenleme gereği hukuki yararın varlığının kabulünün gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/10706 Esas, 2016/5049 karar sayılı 04/05/2016 tarihli kararında açıkça vurgulandığını gibi markayı kullanmanın hem bir hak hemde zorunluluk olduğu bu sebeple davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b/2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü yönünde yeniden karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/07/2021 tarih, 2020/126 E., 2021/143 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacının davasının KABULÜ ile; Davalı adına kayıtlı TPMK nezdinde, … tescil numaralı 20.09.2000 tarihli ve 29. sınıfta bulunan “…” markasının İPTALİ ile sicilden TERKİNİNE, 3/a- Karar kesinleştiğinde kararın bir örneğinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na ilk derece mahkemesince gönderilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile 4,90 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 peşin harç, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.608,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre, 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 37,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 199,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2021