Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1449 E. 2021/1428 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1449
KARAR NO: 2021/1428
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/08/2021
NUMARASI: 2021/493 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir isteyen vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … adına, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra ödeme emri gönderildiğini, Müvekkilnin takibi 09.08.2021 tarihinde öğrendiğini, takibi başlatanın …’ün davacı … a kendi şirket hisselerini devir eden kişi olduğunu, icra dosyasında da görüleceği üzere icra takibi ile alakadar bir kişinin olmadığını, haciz baskısı altında davacının, olmayan borcu ödemeye zorlandığını ve mağdur olduğunu, işbu sebeple menfi tespit davası açtıklarını, icra takibine konu senet üzerindeki yazının da, imzanın da müvekkiline ait olmadığını, ayrıca müvekkilinin senet üzerindeki ilgili şahıslarla alakalı herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, özelde de böyle bir para ilişkisinin bulunmadığını, yapılacak yazı ve imza incelenmesi ile de gerçek durumun ortaya çıkacağını belirterek , davacının davalıya borcu olmadığının tespiti ile, öncelikle HMK 209 uyarınca teminatsız olarak takibin durdurulmasına akabinde ise bizzat davalı tarafından icraya konulan senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Yukarıda açıklanan ilke ve. kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağım, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağım öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. Yukarıda açıklanan nedenlerle takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin İİK 72. Maddesi uyarınca reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Ret gerekçesinin özünde, İİK madde 72 e atıf yapılarak HMK 209 uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmeyeceğinin ifade edildiğini, bu gerekçeyi bekledikleriiçin, için dava dilekçesi ekinde ibraz ettikleri ve UYAP sisteminde kolayca ulaşılabilecek olan İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/234 Esas sayılı, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/200 Esas sayılı, İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/274 Esas sayılı, İstanbul 49. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/208 Esas sayılı ilgili ara kararları ve Yargıtay 19. HD E:2012/3644, K:2012/8311 sayılı kararlarında da görüleceği üzere, HMK 209 uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olduğunu, 2-İş bu noktada istinaf mercinden beklenen hukuk talebinin; kararlar altında imzası bulunan, aynı hukuku uygulayan ve aynı yasayı yorumlayan 10 dan fazla Hakimimin mi kararının hukuki olduğu? yoksa iş bu istinafa konu ret kararını tesis eden Hakimin mi kararının hukuki olduğu noktasında toplandığını, zira dava dilekçesinde gerekli izahatın yapıldığını ve örnek kararlar ile de taleplerinin mesnetlendirildiğini, bu nedenler doğrultusunda; İstanbul 18 Asliye Ticaret Mahkemesin 12.08.2021 tarih ve E:2021/493 sayılı ek kararının kaldırılarak, davalı tarafından alacağı olmadığı halde yaptığı İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyalı takibin durdurulması için HMK 209 uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbirine, karar verilmesini talep etmiştir. Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tesbit davası olup, istinaf incelemesine tabi uyuşmazlık konusu ise ihtiyai tedbir talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararıdır. Davacı tarafça, kendisine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasından kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra ödeme emri gönderildiğini, Müvekkilnin takibi 09.08.2021 tarihinde öğrendiğini, takibi başlatanın …’ün davacı …’a kendi şirket hisselerini devir eden kişi olduğunu, icra dosyasında da görüleceği üzere icra takibi ile alakadar bir kişinin olmadığını, haciz baskısı altında davacının, olmayan borcu ödemeye zorlandığını ve mağdur olduğunu, işbu sebeple menfi tespit davası açtıklarını, icra takibine konu senet üzerindeki yazının da, imzanın da kendisine ait olmadığını, ayrıca müvekkilinin senet üzerindeki ilgili şahıslarla alakalı herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, özelde de böyle bir para ilişkisinin bulunmadığını, yapılacak yazı ve imza incelenmesi ile de gerçek durumun ortaya çıkacağını belirterek , davacının davalıya borcu olmadığının tespiti ile, öncelikle HMK 209 uyarınca teminatsız olarak takibin durdurulmasına tedbiren karar verilmesini istemiş, mahkemece takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin İİK 72. maddesi uyarınca reddine” kararı verilmiş, iş bu karar davacı vekilince istinaf edilmiştir. HMK 209. maddesi; “MADDE 209- (1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” Şeklindedir. İİK 72. maddesinin konuyla ilgili kısmı ise; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir……” Davacı vekili,bonoya dayalı başlatılan takiple ilgili olarak açtığı menfi tespit davasında, imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, icranın durdurulmasına yönelik tedbir isteminde bulunmuş, mahkemece ihtiyati tedbir talebi talebi reddedilmiştir. İİK’nın 72/3. maddesinde ” İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zarraları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. HMK’nın 209. maddesinde de imza inkarına konu senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtilmiştir. Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması ( İİK 50, 68/a-4 gibi ) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması ( zorunlu dava arkadaşlığı ) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nın 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 21.02.2014 gün ve 2013/1 E. – 2014/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararından önce temyiz yoluyla ihtiyati tedbir kararlarını incelerken HMK’nın 209. maddesinin uygulanabileceğini, imza inkarı halinde takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilebileceğini belirtmekteydi. Ne var ki, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi yakın tarihli kararlarında icra şikayetleriyle ilgili yaptığı temyiz incelemesi sırasında bu konuyu Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden daha farklı ele almaktadır. Yargıtay 12. H.D’nin 30.04.2018 tarih 2016/31754E ve 2018/3908K sayılı kararında ” İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2). Öte yandan yazıda tahrifat gibi imza itirazı dışındaki bir nedene dayalı itirazlar borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’ nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yeri bulunmamaktadır. İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK.nın 169/a-2. maddesi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olması, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmaz. Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir. Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, 6100 Sayılı HMK’nın 209. maddesi gereğince takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, ”genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12. HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 E., 2015/1028 K. sayılı kararı da bu yöndedir. Dairemizce Yargıtay 12. H.D’nin görüşüne iştirak edilmiştir. Zira İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. Aksinin kabulü kötü niyetli imza inkarlarına yol açacağı açıktır. Buna göre, İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca menfi tespit davasında takip başladıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, davacı tarafça teminat karşılığı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi de istenilmediği için ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı esas ve usul yönünden hukuka uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/08/2021 tarih ve 2021/493 E. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine GETİRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/11/2021