Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1426 E. 2021/1375 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1426
KARAR NO: 2021/1375
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/08/2021
NUMARASI: 2021/545 E. – 2021/573 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin Rent A Car olarak faaliyet gösterdiğini, bu çerçevede davalı şirket ile arasında 28/05/2018 tarihli Araç kiralama sözleşmesi olduğunu, tarafların bu sözleşmeye bağlı olarak ek protokoller yaptığını, sözleşmede kiralanan 15 adet aracın 4 aylık kira bedeline denk düşecek şekilde teminat olmak üzere sözleşmenin yapıldığı tarihte her biri 141.000,00 TL bedelli 28/05/2018 keşide tarihli toplam 7 Adet bononun davalı yana verildiğini bilahare kiralanan araç sayısının 13 e düştüğünü senetlerde değişiklik yapıldığını, Covid – 19 nedeniyle 2020 yılının Nisan Mayıs ve Haziran aylarının kira bedelinin ödenmediğinde davalı şirket tarafından teminat olarak alınan senetlerden 28.05.2018 tanzim tarihli; 01.10.2019 vadeli 141.600,00 TL, 01.02.2020 vadeli 141.600,00 TL 01.06.2020 vadeli 141.600,00 TL bedelli üç adet senet İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine konu edildiğini, davalının yaptığı bu takibe karşı borca itiraz edilen İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/506 Esas sayılı dosyasından dava açıldığını ve takibin iptalinin istendiği ancak dava açıldıktan sonra tarafların sulh olduğunu, taraflar arasında ek protokol imzalandığını, protokolde bulunan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından feragat edeceğini beyan ve kabul eden davalının dosyadan feragat etmediğini, sonrasında davalı tarafın cebri icra işlemlerine devam ettiğini, takip alacağının tamamı üzerinden müvekkili şirkete ait 12 adet ticari araç üzerine haciz koydurduğunu, ayrıca bankalardaki tüm varlıklarına haciz gönderdiğini, öncelikle taraflar arasında akdedilen 01/07/2020 tarihli “Ek araç kiralama protokolü” uyarınca İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına konu senetlerin bedelsiz kaldığının açıkça ikrar edilmesine rağmen davalının cebri icra işlemlerine devam etmesinin telafisinin imkansız zararlarının doğacağından bahisle takibin tedbiren durdurulmasını, söz konusu protokolle borcun yenilerek önceki borç ortadan kalktırığından bahisle takibin iptalini, davalı yanın müvekkili şirkete ağır ve zarar verdiğinden bahisle takip bedeli üzerinden %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar ve kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinin teminatı olarak davalıya verilen senetlerden dolayı başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesinde, kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, ayrıca tarafların tacir olmasının kanunun açık hükmü karşısında görev hususuna ilişkin sonucu etkilemeyeceği anlaşıldığından davanın, mahkememizin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine ve kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davaya konusu zorunlu arabulucuya başvuru yapılması gerekirken bu başvuru yapılmadan ikame edilen davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle ret edilmesi gerekirken bu konuda incelemem yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, -Davanın taraflarının tamamı tacir olması sebebiyle işbu dava ticari iş niteliğinde olup görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Öncelikli uyuşmazlık; davaya bakmaya görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu hususunda toplanmaktadır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 4/1-a maddesinde, Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun’una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları görürler, hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu durumda eldeki davada Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu görülmektedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Mahkemece bu yönden verilen kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı, Mahkemenin görevsiz olması nedeniyle arabuluculuk dava şartının incelenmesinin gerekmediği anlaşılmıştır. Açıklanan sebeplerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan hususlar gereğince dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/08/2021 tarih ve 2021/545 E., 2021/573 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021