Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/1415 E. 2021/1372 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1415 Esas
KARAR NO: 2021/1372
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/07/2021 (Ara Karar)
NUMARASI: 2021/499 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı icra dosyalarını temlik alan … isimli kişi tarafından davacı müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ile … takip sayılı dosyalarında, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasında takipler başlatıldığını ve akabinde kısıtlı davacı müvekkilinin eski avukatı olan davalı … tarafından dosyaların temlik alındığını, davalı … tarafından temlik alınan ve alacaklı göründüğü dosyalara karşı davalar açıldığını, müvekkilinin, takip dosyalarında tamamı malen sadece bir tanesi nakden kaydını muhtevi bonolar tarafından davalıya hiçbir borcunun bulunmadığının tespiti zımnında işbu davanın ikamesi zaruretinin doğduğunu, davalı ve sözde alacaklı … ve temlik eden … hakkında işbu dava dışında savcılık şikayeti yapılacağını, ayrıca Maslak ve Gelir İdaresi Başkanlığı nezdinde gerekli ihbar ve şikayette de bulunulacağını, müvekkilinin yaşamış olduğu akıl ve ruh sağlığını etkileyen ve tanısı konulan hastalıkları nedeniyle hukuki işlem ehliyetinin ortadan kalktığını ve bu nedenle İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde vesayet davası açıldığını, dosyada alınan raporda ayıt etme gücünden yoksun olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin çok ciddi ekonomik mağduriyetler yaşamış olması nedeniyle nakdi imkansızlıklar içinde olduğunu, tüm malvarlığının gerek huzurdaki davanın davalısı gerekse başkaca kötüniyetli kişiler tarafından haczedildiğini ve tüm banka hesaplarına ve maddi malvarlığına bloke konulduğunu, bu nedenle ekonomik anlamda işbu davanın ve ciddi harç giderleri gerektiren diğer tüm davaların ikamesi için gereken harçları ekonomik bakımından karşılamayacak durumda olduğunu, davacı müvekkilinin halen daha geçim ve iaşesini çocuklarının üstlenmiş durumda olduğunu, davaya konu ve menfi tespit talebine ve takiplere konu edilen bonolar incelendiğinde malen kaydını ihtiva ettiklerinin görüleceğini, davalının temlik aldığı ve takipte ilk alacaklı görünen …’ın müvekkiline ekonomik değeri olan hiçbir mal veya hizmet sağlamadığını, nakden kaydını içeren 100.000,00 TL bedelli bono yönünden de aynı şekilde davalının temlik aldığı …’ın böyle bir bonoyu almasını gerektirecek hiçbir kazandırmasının söz konusu olmadığını beyanla hukuka aykırılığın alenen ortada olması yanında eylemin suç teşkil etmesi nedeniyle teminatsız olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ile … takip sayılı dosyaları ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … takip dosyaları üzerinden başlatılan takiplerin tedbiren durdurulması, bu talebin kabul edilmemesi halinde ise en azından satışların durdurulması, bu taleplerin reddi halinde ise icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 14/07/2021 tarihli ara kararıyla; “Dava, dava konusu edilen senetleri keşide eden davacının temyiz kudretinin bulunmadığı ve senetler karşılığında mal veya para alınmadığı, davalıya herhangi bir borcun bulunmadığından bahisle açılmış menfi tespit davası olup, dava konusu senetlerin tanzim tarihi itibariyle davacının temyiz kudretinden yoksun olup olmadığı hususunun yapılacak yargılama sonucu ortaya çıkacağı, senetlerin bedelsizliği iddiasının da yargılamaya muhtaç olduğu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında tedbiren takibin durdurulamayacağı ancak icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği ancak bu aşamada sunulan deliller kapsamında Mahkememizce tedbir kararı verilmesini gerektirir koşulların gerçekleşmediği kanaatine varılarak talebin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin hali hazırda temyiz kudreti yerinde olmayıp, kesinleşmiş mahkeme kararıyla kısıtlılığına karar verildiğini, davalı yan tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak hiçbir mesnedi bulunmayan takip nedeniyle açık tehlike ve hukuka aykırılık gözetilerek davacının kısıtlanmış olması ve sağlık durumu ile yaşadığı çok sayıdaki dolandırıcılık ve bu davaya has özellik arz eden özel durumlar gözetilerek HMK 209/1 ve İİK 72 mucibince dava sonuna kadar takibin teminatsız olarak durdurulması yahut icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesinin engellenmesi bakımından Yerel Mahkemenin kararı kaldırılarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, HMK 209/1 hükmünde açıkça takip konusu bono hakkında sahtelik iddiasının bulunması halinde hiçbir işleme esas alınamayacağı düzenlendiğinden bu konuda inceleme yapılıncaya değin telafisi imkansız zararlara uğramamak adına takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; İhtiyati tedbir istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir 6100 Sayılı HMK’nın 389 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. Hmk 389..maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3 maddesinde ise ihtiyati tedbirin diğer şartları ”Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklinde kanunda yer bulmuştur. Dava, icra takibi sırasında davacının borçlu bulunmadığını ispat için açtığı menfi tesbit davasıdır. İcra İflas Kanunu 72. Maddesi aynen ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu 72/3 uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasına yönelik karar verilemez. Somut olayda, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası söz konusu olduğundan, icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilemez ise de, İİK 72/3 maddesi kapsamında, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın % 15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. İhtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması istemi icra takibine başlandıktan sonra talep ve dava edildiği gözetildiğinde davacının tedbir talebinin mahiyetinin İİK 72/2. maddesinde yer alan takibin durdurulmasına ilişkin olduğu anlaşılmakla takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır ancak davacının icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmesine ilişkin talebi yönünden dava değeri üzerinden hesaplanacak %15 teminat mukabilinde İİK 72/3. maddesi gereğince icra veznesine yatacak paranın alacaklıya ödenmemesine karar vermek gerekmiştir. Ancak tespit edilen bu hukuka aykırılıklar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararda hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce dosya üzerinden tamamlanması mümkün olup davada ihtiyati tedbir talebi yönünden yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılması ve dairemizce ihtiyati tedbir talebinin kabulüne yönünde yeniden hüküm kurulması ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında kararla, davacının tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/07/2021 tarih, 2021/499 E. Sayılı ara kararının, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla; Davacının İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile; 2004 Sayılı İİK’nın 72/3. maddesi gereğince borçlu tarafından gecikmeden doğan zararları karşılamak ve toplam alacağın %15’i oranında nakdi veya süresiz kesin banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine, 4- Teminat yatırıldığında tedbir gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 5- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 97,70 TL harcın davacıdan tahsiliyle hazineye gelir kaydedilmesine, 6- Davacı tarafından peşin alınan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde, kendisine iadesine, 7- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi gereğince kararın tebliği ve harç tahsil işlemleri ile tedbir kararının infazının ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, 9- 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021